Tarihçesi
Yörenin bir yerleşim yeri olarak kullanılması M.Ö. 1500 'lü yıllara kadar uzanır. Yöredeki kalıntılar Cenevizlilerin bu bölgede eski bir tarihe sahip olduğunu gösteriyor.
1461 'de Osmanlı egemenliğine giren bölge, 1879 yılında Görele İlçesinin kurulmasıyla, bu İlçeye bağlanmıştır. 1916 yılında Rus işgali altında kalan ilçe, 13 Şubat 1918 tarihinde Görele ile birlikte bu işgalden kurtulmuştur.
1960 yılından beri Görele' ye bağlı bir Bucak durumunda iken 1991 tarihinde 3644 sayılı kanunla müstakil İlçe olmuştur.
Eskiden beri Çanakçı İlçe merkezinde üretilmekte olan ağaç kap ve çanaklar nedeniyle "Çanak ustasının bulunduğu yer" anlamında bugünkü merkezin adı ortaya çıkmış ve Çanakçı adı buradan gelmiştir.
Coğrafi Konumu
Giresun'a 78 Km. uzaklıkta olan ilçenin yüksekliği 150 metredir. İlçenin güneyinde doğup, İlçe merkezini ikiye bölerek uzanan Çanakçı Deresi Görele İlçesinde denize dökülmektedir. İlçe denizden 17 Km. içeridedir.
Doğu Karadeniz dağlan arasında dar bir şeritte kurulan ilçenin bitki örtüsü tipik Karadeniz bitki örtüşüdür. Arazinin % 15 'i tarım alanı, % 46 'sı çayır ve mera, % 33 'ü Orman ve fundalık, % 6 'sı da tarım dışı meskûn sahalardır. 14988 hektarlık bir alan orman bölgesidir.
Kuşdili Şenlikleri
Kuşköy köyü Çanakçı İlçesine bağlı İlçeye 8 Km. uzaklıkta bir köydür. Kuşköy köyü Çanakçı deresini bölen ve derenin her iki yakasında kurulmuş olan bir köydür.
Kuşköyü ve civarında yaygın olarak konuşulan "Kuş Dili" mevcuttur.
Kuş Dili Nereden Doğdu?
Kuşdilinin başlangıç tarihi bilinmemekle beraber, Kuşköy' ün ve halkın tarihiyle yaşıt olduğu sanılmaktadır. Bu konuda elde yazılı belge, kayıt ve kaynak bulunmamaktadır. Ancak köy halkınca kuşaklar öncesi çobanlık döneminden geldiği bilinmektedir. Bundan dolayı, Kuş dili Çobanlık dönemleri kültürlerinin bir ürünü olduğu sanılmaktadır. Ancak başkalarınca çok ilginç, çarpıcı ve enteresan bulunan Kuş Dili köy halkınca, çok olağan biçimde kullanıla gelmektedir.
Görüldüğü gibi Kuş Dili asırlardan beri, haberleşme aracı olarak kullanılmaktadır. Yaklaşık iki yüz yıllık belki daha uzun bir geçmişe sahiptir. Özellikle sadece "Islık" olarak değil. "Islıkla Konuşma" oluşunun nedeni, yörenin coğrafi yapısı olmuştur. Şöyle'ki;
1.Kuş köy köyü yerleşimi oldukça dağınıktır.
2.Kuş köy köyünde arazi engebeli ve sarptır.
3.Kuş köy köyünü ortadan bölen Çanakçı deresi akmaktadır. Köyün her iki yakasında bulunan evler birbirinden uzak kalmakta; İnsanlar, dere sesinin gür oluşundan birbirleri ile bağırış-çağırışları anlaşılmamaktadır. Daha keskin bir ses olan ıslık kullanılmış, ancak bu ıslık olarak kalmamış, ıslıkla konuşma olarak geliştirilerek farklılığını ortaya koymuştur.
4.Kuş köy köylüleri işte bu şartlarda ve o günün koşullarında başka bir haberleşme yöntemi olmamasından bu dili keşfetti. Bu dil telefonla haberleşmenin olmadığı dönemlerde, doğal koşulların zorlaştırdığı ortamda bir haberleşme yöntemi olarak keşfedildi.
Kuş Dili (Islıkla Konuşma)
Özellikle Karadeniz Bölgesinde arazinin dağınık ve engebeli oluşu, telefon hatlan çekilmiş olmasına rağmen arazi yapısından kaynaklanan nedenlerden sık sık arızalanmalara maruz kalmakta, tamirleri de uzun zaman almaktadır. Dolayısıyla Karadeniz Bölgesinde haberleşmede "Islık" hala kullanılmaktadır. Genelde ıslık, sadece mesaj verme veya uyanda bulunma amacıyla kullanılmaktadır.
Kuşköy köyü ve civarındaki yaygın kullanılan sadece "Islık" değil, farklı yönüyle "Islıkla Konuşma''dır. Bu ıslık, kuş sesine benzediğinden adına "Kuş Dili" denmektedir. Bir başka ifadeyle, ıslıkla haberleşmeye çalışan bir insanı dinlediğimizde, bir kuşun öttüğünü düşünürüz.
Islığın sınırı yoktur. Türkçe de bütün kelimeler, ıslıkla hecelenerek söylenebilmektedir. Konuşma, tekerleme, hatta müzik, İnsanlar birbirleriyle haberleşmeleri, sohbet etmeleri, kavga etmeleri ve hatta aşklarını anlatmaları mümkün olmaktadır. Bu batımdan farklı bir dil olarak algılanabilir. Dünyaya yeni gelen çocuklar, belki ana dillerini öğrenmeden bu dili öğrenmektedir.