Büyük İkramiye - Das große Los - Joris Mertens (Almanca / Fransızca)
(Senaryo ve çizimler: Joris Mertens)
(Yayınevi: Splitter, 2023 - Rue de Sèvres, “Nettoyage à sec”, 2022)
Belçikalı Flaman sanatçı Joris Mertens’in bu yeni eseri, hafiften “film noir” tadında, ama daha çok trajikomik yönüyle insanın yüreğine dokunan dramatik bir hikâye anlatıyor.
Dramatik, çünkü büyük şehirde zaman zaman hepimizin hissettiği çaresizlik ve yalnızlık duygularına çözüm arayışı, hikâyenin merkezinde yer alıyor.
Kahramanımız François, Brüksel ve Paris’i çağrıştıran belirsiz bir büyük şehirde, 1970’li yılların ortasında, Bianca isimli bir kuru temizleme şirketinde şoför olarak çalışmaktadır.
(Sokaktaki sinema afişlerinde “Taxi Driver” filmine rastlamamıza dayanarak, 1976-77 yıllarını varsayabiliriz.)
François her gün şirketin minibüsüyle şehri dolaşır, temizlenmiş elbiseleri müşterilere teslim eder. Yıllardır hiç zam alamamış olmasından şikâyet etse de, işini kaybetmemek için elinden geldiğince itaatkâr ve disiplinli çalışır.
Ham hayaller ve umut
Orta yaşın epeyce sonlarında, yıllardır yalnız yaşayan dar gelirli bir adam olarak François mutsuzdur gerçi, ama büyük hayalleri vardır.
Büyük şehirdeki bu tekdüze yaşam mücadelesinden kurtulmak için tek bir umuda sarılır: Lotoda büyük ikramiyeyi kazanmak.
17 yıldır her hafta sürekli aynı sayılarla loto oynar. Şanslı numaralarıyla bir gün mutlaka kazanacağına dair inancı tamdır.
Mesafeli tanıdıklar ve yalnızlık
Görüştüğü, haberleştiği bir ailesi olmamasının yanı sıra, gerçek anlamda bir yakın arkadaşı da yoktur François’nın. Tüm sosyal çevresi, bar ve kafe köşelerinde ya da işyerinde ayaküstü sohbet ettiği “mesafeli tanıdıklardan” oluşur.
François her gece şehirde tek başına dolaşarak başkalarının hayatını uzaktan seyreder, kendi başına hayaller kurar.
Hayatındaki “özel ilişki” denilebilecek tek şey, loto bayiini işleten Maryvonne isimli kadına dair kurduğu tek taraflı hayallerdir.
Lotoyu kazanıp zengin olursa, Maryvonne ve onun astım hastası küçük kızı Romy için deniz kıyısında büyük bir ev satın alacaktır.
François bu hayalini her karşılaştıklarında Maryvonne’a anlatır gerçi, ama mesela üçünün bu evde birlikte yaşama olasılığı, hiç telaffuz edilmez bile. Aralarındaki ilişki, “mesafeli tanışıklıktan” ibarettir çünkü.
Maryvonne, François’ya karşı belirli bir sempati ve samimiyet gösterse de, aslında kendine bile faydası olmayan bu aylak ruhlu adamın ham hayallerini pek ciddiye almaz.
İçi para dolu çanta
François bir gün elbise teslimatı yapmak için şehrin epey dışında, orman kenarındaki bir villaya gelir. Kapıyı çalar ama kimse cevap vermez. Kapının açık olduğunu fark edince çekinerek içeri girer ve karşısında dehşet verici bir manzara bulur:
Evin salonunda hepsi kısa süre önce öldürülmüş bir sürü insanın cesedi ve yerde de içi para dolu bir çanta vardır.
Bir süre kararsız kaldıktan sonra, hayatı boyunca beklediği “büyük ikramiye” fırsatının ayağına geldiğini düşünerek, para dolu çantayı alır ve ormanın içine saklar.
Sonra kafası allak bullak halde şehre dönüp sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmeye çalışır. Ta ki o akşam televizyonda villadaki katliam haberini görene kadar.
Polisin “aranan katil zanlısı” olarak yayınladığı robot resim, François’ya son derece benzemektedir.
Paniğe kapılan François hemen parayı sakladığı yerden alıp yurtdışına kaçma planları yapmaya başlar. Ve olaylar gelişir…
Lütfen buradan indiriniz:
Bu çizgi romanın Fransızcasını indirmek isteyenler için
(Senaryo ve çizimler: Joris Mertens)
(Yayınevi: Splitter, 2023 - Rue de Sèvres, “Nettoyage à sec”, 2022)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Belçikalı Flaman sanatçı Joris Mertens’in bu yeni eseri, hafiften “film noir” tadında, ama daha çok trajikomik yönüyle insanın yüreğine dokunan dramatik bir hikâye anlatıyor.
Dramatik, çünkü büyük şehirde zaman zaman hepimizin hissettiği çaresizlik ve yalnızlık duygularına çözüm arayışı, hikâyenin merkezinde yer alıyor.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kahramanımız François, Brüksel ve Paris’i çağrıştıran belirsiz bir büyük şehirde, 1970’li yılların ortasında, Bianca isimli bir kuru temizleme şirketinde şoför olarak çalışmaktadır.
(Sokaktaki sinema afişlerinde “Taxi Driver” filmine rastlamamıza dayanarak, 1976-77 yıllarını varsayabiliriz.)
François her gün şirketin minibüsüyle şehri dolaşır, temizlenmiş elbiseleri müşterilere teslim eder. Yıllardır hiç zam alamamış olmasından şikâyet etse de, işini kaybetmemek için elinden geldiğince itaatkâr ve disiplinli çalışır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ham hayaller ve umut
Orta yaşın epeyce sonlarında, yıllardır yalnız yaşayan dar gelirli bir adam olarak François mutsuzdur gerçi, ama büyük hayalleri vardır.
Büyük şehirdeki bu tekdüze yaşam mücadelesinden kurtulmak için tek bir umuda sarılır: Lotoda büyük ikramiyeyi kazanmak.
17 yıldır her hafta sürekli aynı sayılarla loto oynar. Şanslı numaralarıyla bir gün mutlaka kazanacağına dair inancı tamdır.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Mesafeli tanıdıklar ve yalnızlık
Görüştüğü, haberleştiği bir ailesi olmamasının yanı sıra, gerçek anlamda bir yakın arkadaşı da yoktur François’nın. Tüm sosyal çevresi, bar ve kafe köşelerinde ya da işyerinde ayaküstü sohbet ettiği “mesafeli tanıdıklardan” oluşur.
François her gece şehirde tek başına dolaşarak başkalarının hayatını uzaktan seyreder, kendi başına hayaller kurar.
Hayatındaki “özel ilişki” denilebilecek tek şey, loto bayiini işleten Maryvonne isimli kadına dair kurduğu tek taraflı hayallerdir.
Lotoyu kazanıp zengin olursa, Maryvonne ve onun astım hastası küçük kızı Romy için deniz kıyısında büyük bir ev satın alacaktır.
François bu hayalini her karşılaştıklarında Maryvonne’a anlatır gerçi, ama mesela üçünün bu evde birlikte yaşama olasılığı, hiç telaffuz edilmez bile. Aralarındaki ilişki, “mesafeli tanışıklıktan” ibarettir çünkü.
Maryvonne, François’ya karşı belirli bir sempati ve samimiyet gösterse de, aslında kendine bile faydası olmayan bu aylak ruhlu adamın ham hayallerini pek ciddiye almaz.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
İçi para dolu çanta
François bir gün elbise teslimatı yapmak için şehrin epey dışında, orman kenarındaki bir villaya gelir. Kapıyı çalar ama kimse cevap vermez. Kapının açık olduğunu fark edince çekinerek içeri girer ve karşısında dehşet verici bir manzara bulur:
Evin salonunda hepsi kısa süre önce öldürülmüş bir sürü insanın cesedi ve yerde de içi para dolu bir çanta vardır.
Bir süre kararsız kaldıktan sonra, hayatı boyunca beklediği “büyük ikramiye” fırsatının ayağına geldiğini düşünerek, para dolu çantayı alır ve ormanın içine saklar.
Sonra kafası allak bullak halde şehre dönüp sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmeye çalışır. Ta ki o akşam televizyonda villadaki katliam haberini görene kadar.
Polisin “aranan katil zanlısı” olarak yayınladığı robot resim, François’ya son derece benzemektedir.
Paniğe kapılan François hemen parayı sakladığı yerden alıp yurtdışına kaçma planları yapmaya başlar. Ve olaylar gelişir…
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Lütfen buradan indiriniz:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Bu çizgi romanın Fransızcasını indirmek isteyenler için
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.