9 Ocak Cemal Süreya'nın ölüm yıl dönümü. Bu vesileyle şu aşağıdaki fotoğrafı paylaşmak istiyordum. Zamana galip gelemedim hiç, ne çare. Geç kalmış olsam da aklıma düşeni yapayım. Çoğunuz görmüşsünüzdür bu resmi ve okumuşsunuzdur diyaloğu ama yine de burada da bulunsun.
En arka masada Cemal Süreya ve Rıfat Ilgaz. En başta ibrahim Sadri, Metin Eloğlu, Can Yücel, Yaşar Kemal, Edip Cansever, Tomris Uyar, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Nilgün Marmara, Salâh Birsel, İlhan Berk.
Garson : Efendim,sizleri burada görmek büyük mutluluk!
Cemal Süreya : Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın?
Garson : Anlamadım efendim?
Can Yücel : Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil,hak ettiğin kadar unutulursun…
Garson : Anlıyorum efendim…Neyse, ne alırdınız?
Nilgün Marmara : Sen ne getirdin bana çocukluğundan?
Garson : Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
Edip Cansever : Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
Nilgün Marmara : Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.
Garson : Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!
Tomris Uyar : Bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
Garson : Estağfurullah efendim,ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.
Yaşar Kemal : Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.
Garson : Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum.
Bu masada oturmayı isterdim diyorum ama muhtemelen garsonun yaşadığı şaşkınlığın bir benzerini ben de yaşardım.
En arka masada Cemal Süreya ve Rıfat Ilgaz. En başta ibrahim Sadri, Metin Eloğlu, Can Yücel, Yaşar Kemal, Edip Cansever, Tomris Uyar, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Nilgün Marmara, Salâh Birsel, İlhan Berk.
Garson : Efendim,sizleri burada görmek büyük mutluluk!
Cemal Süreya : Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın?
Garson : Anlamadım efendim?
Can Yücel : Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil,hak ettiğin kadar unutulursun…
Garson : Anlıyorum efendim…Neyse, ne alırdınız?
Nilgün Marmara : Sen ne getirdin bana çocukluğundan?
Garson : Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
Edip Cansever : Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
Nilgün Marmara : Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.
Garson : Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!
Tomris Uyar : Bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
Garson : Estağfurullah efendim,ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.
Yaşar Kemal : Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.
Garson : Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum.
Bu masada oturmayı isterdim diyorum ama muhtemelen garsonun yaşadığı şaşkınlığın bir benzerini ben de yaşardım.