Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,059
20,538
Kamlançu


Uzun süre eli dolu gelemedim, bari bir yılbaşı sürprizi de ben yapayım. Bizim başımız kel mi? (Kel de olabilir, sıkıntı yok) :)

Çizgi roman okuyan neredeyse herkesin tanıyıp bildiği Conan, Kull, Red Sonya gibi karakterlerin hikayelerinden uyarlandığı büyük yazar Robert E. Howard'ın ülkemizde çok fazla tanınmayan bir diğer karakteri de Bran Mak Morn'dur. İnternette dahi hakkında Türkçe bilgi yer almayan karakter hakkında Hüseyin Aksakal dostumuzdan katkıda bulunmasını bekliyorum.

Bran Mak Morn, Howard'ın hikayelerinde sıkça karşımıza çıkan Pikt kavminin korkusuz ve asil kralıdır. Karanlık bir atmosfere sahip olan ve indirdikten sonra okuyacağımız bu Yeryüzü'nün Kurtçukları hikayesinde de Roma'nın insanlarına yaptığı haksızlığa karşı çok tehlikeli bir silahı kullanmaktan çekinmeyecek bir yapıda olduğunu göreceğiz. Böyle kral dostlar başına :)

Savage Sword of Conan serisinin 16 ve 17. sayılarında dolgu olarak yayınlanan maceramızı yakın zamanda yayınlanan Robert E. Howard's Savage Sword serisinin ilk cildinde görüp balonlamaya başladım. Araya giren diğer çalışmalar ile bayağı geriye attığım bu çalışmayı daha fazla geciktirmek istemedim. Cilt içerisinde yer aldığı için kapağı yoktu, kendim hazırladım.

Keyifli okumalar.​

Link:
 

serdary67

Onursal Üye
18 Eki 2009
8,726
26,103
ordu-turkey
Kahraman bolluğumuz var.Her an bir kahramanın türkçe versiyonu bu forumda boy gösterebiliyor.Conan da efsane üçlüden shoryuken dostum emeğine sağlık.Yeni yılda nice mutluluklar dilerim.
 

kadirnip

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
21 Kas 2014
4,653
22,385
Adana
Teşekkürler sevgili Shoryuken... Yeni bir kahramanla tanıştırdınız bizi... Harika çeviri ve balonlama çalışması... Elinize sağlık...
 

hggurak

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
8 May 2015
1,132
8,204
İstanbul
Kitaba şöyle kabaca bir göz gezdirdim...
Balonlama işçiliği çok özenli ve dört dörtlük...
Yapılan işe değer verilmesi açısından not düşmek istedim.
Bir kez daha teşekkürler...
 

yaşlıkurt

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
25 Mar 2011
847
20,466
Germany
Tek kelimeyle mükemmel bir çalışma sevgili dostum. Hele o 55 ve 66 ıncı sayfalardaki balonların içindeki yazılar çok hoşuma gitti, sayfaya inanılmaz güzellikte bir efekt katmış. Bunları balonlara sığdırmak yerine bu şekilde çalışman muhteşem olmuş. Bu bana ileride kendi çalışmalarımda da örnek temsil edecek. Kalitesi üst düzeyde olan çalışmalarında sana kolaylıklar diliyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Saygı ve sevgilerimle.
 

prospero

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
10 Kas 2014
249
11,871
Senaryosu Roy Thomas'a Çizimleri Barry Smith ve Tim Conrad'a ait bu macera muhteşem bir yılbaşı hediyesi olmuş. Şahane balonlama da cabası... Teşekkürler...
 

sarkomer

Yönetici
18 Ağu 2009
13,336
303,313
Büyük emek ve önemli zaman harcanarak paylaşıma açılan bu kitap için
ve de emekleriniz için teşekkürlerimi iletiyor,
yeni yılınızı gönülden tebrik ediyor,
saygılarımı sunuyorum.

52308R.gif
 

kartal

Onursal Üye
17 Şub 2011
4,312
4,597
İlk kez okuyacağım bir karakter,çok merak ediyorum inanın.
Sevgili kardeşim çok çok teşekkürler ederim,yeni yılın kutlu olsun.
 

BRAN MAK MORN

Çeviri & Balonlama
13 Tem 2011
193
2,232
Ne dense, ne kadar teşekkür edilse yapılan bu çalışmanın karşılığı olamayacak düzeyde bir paylaşımda bulunmanızdan dolayı gerçekten nefesim tutuldu desem abartmış olmam, değerli dostum. Çalışmalarınızda başarılar dilerim...
 

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
775
5,745
Kdz. Ereğli
Bran mak morn hakkinda...

Robert E. Howard, kısa ama bereketli edebiyat kariyerinin tamamında Pict öyküleri yazmıştır. Yazar Bran'ı 'El Borak'tan sonra yarattığım ikinci karakter' olarak tanımlar.

Howard, uygarlığa karşı barbarlık temasına dayalı bir tür naturalizm fikrini savunur. Bu bağlamda, bir dönem İngiltere'nin tamamını yöneten, ancak Keltler tarafından yerlerinden yurtlarından edilen Pictler, onun ebedi barbarlık fikrine en yakın kavimdir.

Yirmili yaşlarının ortalarında yazdığı Kull öykülerinde Thuria Çağı Valusia'sının, dolayısıyla Atlantisli Barbar Kral Kull'un müttefiki olarak ortaya çıkarlar: Kull'un en yakın dostu Pict Brule'dir. Conan'ın Hyboria çağında ise Pictler Conan'ın daha sonra kralı olacağı Aquilonia'nın batısında, (Ki Howard'ın Avrupa üzerine çizdiği Hyboria haritasına göre bu İngiltere-manş civarlarında topraklara denk gelir) tüm Hyboria Uygarlığını yıkmakla tehdit eden, hayvanlardan azıcık fazlası olan vahşi bir kavim olarak karşımıza çıkarlar. James Allison, Cormac Mac Art gibi karakterlerin maceralarında da Pictler sık sık boy gösterirler.

Howard, esasen bir Anglo Sakson tipi olmasına karşılık, kendisini bir Pict gibi görmek istediğini yazmıştır.

Bran Mac Morn, Roma İmparatorluğu'nun en güçlü döneminde İngiltere'yi işgal ettiği yıllarda dağınık kabileler halinde yaşayan Pict ulusunu toplayan bir kral olarak tasarlanıyor. Bran, Kull'un kadim dostu Mızraklı Katil Brule'nin doğrudan torunlarından olarak tanımlanır. Zaman içinde uygarlığın sürekli önünde sürdüğü Pict ulusu eciş bücüş, çirkin bir kavme dönüşmüş, ancak Pict krallarının soyundan gelen Brule gibiler atalarının soylu güzelliğini aynen korumuştur. Öykü dizisinde aynı zamanda Pict Büyücü Gonar da doğrudan Kull dönemindeki saray büyücüsü Gonar'ın torunlarındandır--bir tasavvura göre de ta kendisidir. Dahası Gecenin Kralları öyküsünde Kull ve Bran Mak Morn, izi çağın birleştiği bir öyküde, Pict ulusunun kurtuluşu için omuz omuza savaşırlar.

Bran Mak Morn ismi, İskoç-irlanda geleğinden 'Brian Mc Mourne' isimli bir karakterin varyantıdır. Bran öyküleri Howard'ın diğer öykülerine göre daha karanlık, daha dokunaklıdır. Bunun nedeni Bran'ın yok olmaya mahkum bir ulusu canlandırmak için umutsuz bir çaba içinde olduğunu biliyor oluşudur...

Howard'ın sağlığında iki Bran Mak Morn öyküsü yayınlandı. Bunlar Gecenin Kralları (Kull ile birlikte) ve Yeryüzü Kurtçukları (Yeryüzü Solucanları diye de çevrilebilir) isimli iki öyküdür. Bunun dışında yayınlanmamış Men of Shadows'ta Norveçli kahramanı esir alan Pict kabilesinin gücünü ispatlama ihtiyacındaki reisi olarak karşımıza çıkar ama bir yan karakterdir. Howard Morn hakkında şiirler ve birkaç öykü taslağı da bırakmıştır. Baş kahramanı Turlogh O'Brien olan Dark Man--Kara Adam öyküsünde belirsiz bir geçmişte Pict kavminin efsanevi kralı olarak, People of the Night (Gecenin Çocukları--Bu öyküyü Çizgi Diyarı'nda paylaştım Link: http://www.cizgidiyari.com/forum/huseyin-aksakal/96449-gecenin-cocuklari.html) öyküsünde de, bugün artık hatırlanmayan bir dinin önderi olarak hatırlanır. Bu öykülerin tamamı Howard'ın Pict külliyatını da oluşturur aynı zamanda...

Bu konuda bir makaleyi çevirip diyarda yayınlamıştım... Linki şöyle:

http://www.cizgidiyari.com/forum/huseyin-aksakal/88009-bran-mak-morn-son-kralin-onsozu.html

Değerli Shoryuken... Howard Külliyatına yabancı birinin basitçe anlayabileceği şekilde Bran Mak Morn böyle biri... Daha fazlasını merak eden dostlar linkini verdiğim makaleye göz atabilirler... Bran sahiden de çok ilginç bir karakter... Umarım başka uyarlamalar da bulunup çevrilir. Gecenin Kralları'nın siyah beyazını görmüştüm ama sonra arayınca bulamadım. Bulunursa öyküleri zaten çevirdiğim için ÇR'nin çevrilmesine de katkı verebilirim.

Bu arada Bran'ı Çizgi Diyarı'ndaki dostlarla buluşturmanız çok üst düzey bir çalışmayla olmuş... Howard fanları için en iyiler listesinin başlarındadır bu öykü... Tebrik ediyorum.

Hepinizin yeni yılı kutlu olsun... sevgiler


 
Son düzenleme:

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
775
5,745
Kdz. Ereğli
YERYÜZÜ KURTÇUKLARI/Robert E. HOWARD



YERYÜZÜ KURTÇUKLARI

I

“Çakın çivileri askerler; çakın da, konuğumuz bizim güzel Roma adaletimizin hakikatini görsün!”

Konuşan adam mor pelerinini güçlü bedenine daha sıkı sardı ve gladyatör kılıçlarının çarpışmasının tadını çıkarmak için Maximus Sirki’ndeki koltuğuna yerleşir gibi yaslandı resmi koltuğuna. Güç bilinci her hareketine yansıyordu. Bilenmiş gurur Romalı tatmini için mecburiyetti ve Titus Sulla hakikaten mağrurdu; zira o Ebocarum askeri valisiydi ve yalnızca Roma İmparatoruna karşı sorumluydu. Saf kan Romalıların şahin suratıyla, orta boylu, güçlü kuvvetli bir adamdı. Alaycı bir tebessüm, kibirli görünüşünün küstahlığını arttırarak dolgun dudaklarını büküyordu şu an. Kemerindeki kısa saplama kılıcı, rütbesine uygun altın pullu zırhı ve kabartmalı göğüs levhaları asker görünüşünü öne çıkarıyor, dizinin üstünde de sorguçlu tepesiyle gümüş bir tolga tutuyordu. Arkasında kalkan ve mızraklarıyla bir grup vurdumduymaz asker vardı—Rhineland’dan sarışın devler.

Önünde anlaşılan ona sahiden epey keyif veren bir sahne gerçekleşmekteydi —Roma sınırlarının uzandığı her yerde kâfi derecede olağan bir sahne. Kaba bir çarmıh çıplak toprağa uzatılmış, üstüne de bir adam bağlanmıştı— Düğüm düğüm kollar, ışıltılı gözler ve karmakarışık saç kütlesiyle vahşi görünüşlü yarı çıplak biri. Cellâtları Romalı askerlerdi ve kurbanın el ve ayaklarını demir çiviler ve ağır çekiçlerle ahşaba çakmaya hazırlanıyorlardı.

Şehir duvarlarının dışındaki dehşetli infaz alanında bu korkunç sahneyi sadece küçük bir grup izliyordu: Vali ve dikkatli muhafızları; birkaç genç Romalı subay, Sulla’nın ‘Konuk’ diye bahsettiği ve konuşmaksızın bronz bir heykel gibi duran adam. Romalının ışıl ışıl ihtişamı yanında bu adamın iddiasız giysisi tekdüze, neredeyse kasvetliydi.

Adam esmerdi ama etrafındaki Latinlere benzemiyordu. Onda Akdenizlilerin yüzlerine renk katan sıcak, neredeyse doğulu duygusallıktan eser yoktu. Sulla’nın koltuğunun arkasındaki sarışın barbarlar bile genel görünüş olarak Romalılardan daha fazla benziyordu ona. Ne dolgun kızıl dudakları vardı, ne de Grekleri hatırlatan gür, dalgalı bukleleri. Tüm hali tavrı, karanlık sisleri, çıplak kuzey ülkelerinin kasvetli, soğuk ve karlı rüzgârlarını akla getiriyordu belli belirsiz. Kara gözleri bile, buzun derinliklerinde yanan kara alevler kadar vahşi soğukluktaydı.

Yalnızca orta boyluydu ama sırf fiziki cüsseyi aşan bir şeyler vardı halinde tavrında— sadece bir kurt ya da panterle kıyaslanabilecek mutlak, vahşi bir doğuştan zindelik. Kıvrak, çetin bedeninin her çizgisinden olduğu kadar; kaba, düz saçı ve ince dudaklarından da belliydi bu; düğüm düğüm boynun üzerindeki kafanın şahin duruşu, geniş düz omuzlar, derin göğüs, ince kalçalar ve küçük ayaklar. Bir panterin vahşi tutumluluğu ile oluşturulan, içine demirden bir özdenetim hapsedilmiş dinamik bir güç heykeliydi o.

Ayaklarının dibinde ten rengi olarak ona benzeyen biri çömeliyordu—Ancak benzerlik orada sona eriyordu. Budaklı uzuvları, kalın bedeni, basık kaşları ve şu anda belirgin bir korkuyla karışan fersiz vahşet ifadesiyle bodur bir devdi öbürü. Çarmıhtaki adam, çömelen bodur deve Titus Sulla’nın ‘konuk’ dediği adamdan çok daha fazla benziyordu.

“Pekâlâ, Partha Mac Othna,” dedi vali çalışılmış bir arsızlıkla, “kabilene döndüğünde, güneye hükmeden Roma adaletini anlatmak için bir öykün olacak.”

“Bir öyküm olacak,” diye cevap verdi diğeri duygularını ele vermeyen bir sesle; Tıpkı kıpırtısız kalmak için eğitilmiş esmer yüzünün ruhundaki anaforları belli etmediği gibi.

“Roma hâkimiyeti altındaki herkese adalet,” dedi Sulla. “Pax Romana! Erdeme ödül, suça ceza!” İçten içe kendi kara riyakârlığına güldü, sonra devam etti: “Görüyorsun Pictland elçisi, Roma suçluları nasıl da süratle cezalandırıyor.”

“Görüyorum ki,” diye cevap verdi derin tehditle derinleşmiş güçlü öfkesini dizginleyen bir sesle, “Yabancı bir kralın kuluna, Romalı bir köleymiş gibi muamele ediliyor.”

“Tarafsız bir mahkemede yargılanarak hüküm giydi,” diye cevabı yapıştırdı Sulla.

“Evet! İtham eden bir Romalı, tanıklar Romalı, hâkim Romalı! Cinayet mi işlemiş? Bir öfke anında onu kazıklayan, kandıran, soyan; ilaveten aşağılayarak inciten Romalı bir tüccara vurmuş—evet, tek bir yumruk. Roma mahkemelerince mahkûm edilen tebaasını Roma çarmıhına bırakan bir köpekten başka bir şey mi onun kralı? Fail aleyhine getirilen resmi suçlamalarla ilgili bilgilendirildiyse de adaleti yerine getirmek için fazla zayıf veya aptal mı yoksa?”

“Neyse,” dedi Sulla alaycılıkla, “Bran Mak Morn’a bizzat bilgi verebilirsin. Roma, dostum, eylemlerinin hesabını barbar krallara vermez. Vahşiler aramıza geldiğinde, ya dikkatli olsunlar, ya da sonuçlarına katlansınlar.”

Pict Sulla’ya daha fazla kışkırtmaya cevap vermeyeceğini anlatan bir şaklamayla demir çenesini kapattı. Romalı cellâtlara bir işaret yaptı. İçlerinden biri bir çiviyi tuttu ve kurbanın kalın bileğinin üzerine yerleştirerek şiddetle vurdu. Demir uç kemikleri çatırdatarak gömüldü etin derinlerine. Çarmıhtaki adamın dudakları, hiç inleme kaçırmasa da kıvrıldı. Bağlı kurban, kafesiyle boğuşan kapandaki bir kurt gibi bükülüp debelendi. Şakaklarındaki damarlar şişti, alçak alnında ter boncuk boncuk oldu, kol ve bacaklarındaki kaslar kıvrılıp düğümlendi. Çekiçler merhametsiz uçları el ve ayak bileklerinde giderek daha derine süren amansız darbelerle indi; çivilerin tuttuğu ellerin üzerinden kan, çarmıhın ahşabını boyayan, kara bir nehir halinde süzüldü. Kemiklerin dağılması net olarak işitiliyordu. Yine de kararmış dudaklarının dişetleri görünene kadar kıvranmasına, pösteki başını elinde olmadan bir taraftan diğer tarafa atmasına rağmen, tek bir çığlık bile atmadı kurban.

Partha Mac Othna denilen adam, sırrına erilmez çehresinde gözleri yanan, tüm bedeni kontrolünün gerginliğinden demir gibi kaskatı kesilmiş, bir heykel gibi duruyordu. Ayağının dibindeki çömelen biçimsiz uşağı, yüzünü zalim sahneden çevirerek, kollarını efendisinin dizlerine kilitledi. Kolları çelik gibi kavrıyor, nefesinin altından dua eder gibi mırıldanıp duruyordu.

Son darbe indi; adam sadece çiviler tarafından askıda kalsın diye kol ve bacaklardaki bağlar kesildi. Sadece acıyan yaralarındaki çiviler bükülünce son vermişti debelenmesine. Camlaşmayan parlak, kara gözleri Partha Mac Othna denilen adamın yüzünden ayrılmamıştı; biçare bir umut gölgesi duruyordu o gözlerde. Artık askerler çarmıhı kaldırıyordu; ucunu hazırlanan deliğe yerleştirdiler ve etrafındaki çamuru onu dik tutmak için çiğnediler. Etindeki çiviler tarafından taşınan Pict, havada asılıydı ama hala dudaklarından hiç ses kaçırmadı. Gözleri hala elçinin kasvetli yüzüne takılıydı ama umudun gölgesi solmaktaydı.

“Günlerce yaşayacaktır!” dedi Sulla neşeyle. “Bu Pictleri öldürmesi kedilerden zor! Birisi onu ölmeden önce indiremesin diye gece gündüz nöbet tutmaya on asker ayıracağım. Hey, Valerius, değerli komşumuz Kral Bran Mak Morn onuruna bir kadeh şarap ver ona!”

Genç subay bir kahkahayla, ağzına kadar dolu bir şarap kadehini tutarak öne çıktı ve parmaklarının ucunda yükselerek, kurbanın kavrulmuş dudaklarına kaldırdı onu. Kara gözlerde söndürülemez bir nefretin kızıl dalgaları tutuştu, kadehe değmekten sakınmak için başını yana çevirerek, genç Romalının gözlerinin tam ortasına tükürdü. Valerius bir küfürle kadehi yere attı ve kimse onu durduramadan kılıcına asılıp adamın bedenine sapladı.

Sulla, hükmedici bir öfke nidasıyla doğruldu; Partha Mac Othna denilen adam da şiddetle irkilmişti ama dudaklarını ısırdı ve bir şey demedi. Valerius, suratını asarak kılıcını silerken, nedense kendi kendine şaşırmış gibiydi. Roma gururu için katlanılmaz bir şey olan aşağılamayı izleyen eylemi içgüdüsel olmuştu.

“Kılıcını teslim et, genç efendi!” diye bağırdı Sulla. “Yüzbaşı Publius, onu gözaltına al. Bayat ekmek ve suyla bir hücrede birkaç gün, imparatorluğun iradesiyle ilgili işlerde aristokrat gururunu kontrol etmeyi öğretir ona. Ne sandın seni genç ahmak; o köpeğe daha güzel bir hediye veremeyeceğinin farkında değil misin? Çarmıhta yavaş yavaş can çekişmektense kim kılıçla çabuk bir ölümü tercih etmez ki? Götürün onu. Sen de yüzbaşı, kuzgunlar çıplak kemiklerine kadar sıyırana dek cesedin indirilmemesi için nöbetçi bırak. Partha Mac Othna, ben Demetrius konağında bir yemeğe gidiyorum—Bana eşlik etmez miydin?”

Elçi, başını iki yana salladı, gözleri kan lekeli çarmıhın üstünden sarkan gevşek cesede odaklandı. Karşılık vermedi. Sulla alaycı bir edayla gülümseyip doğruldu ve peşinde yaldızlı sandalyesini kibarca taşıyan sekreteri, başı omuzlarına düşmüş halde yürüyen Valerius ile ruhsuz askerler tarafından takip edilerek uzun adımlarla uzaklaştı.

Partha Mac Othna denilen adam, pelerininin geniş bir katını omzunun etrafına savurdu, gece bulutlarının toplanmakta olduğu kızıl göğe karşı kapkara görünen yüküyle, zalim çarmıha bakmak için durdu bir an. Sonra peşindeki sessiz uşağıyla ağır ağır uzaklaştı.


 
Son düzenleme:

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,059
20,538
Kamlançu
Hüseyin abi, katkın için teşekkür ediyorum. Bir kez daha bu vesileyle tüm dostlarımınız yeni yılını kutluyorum. İnşallah bütün beklentileriniz, dilekleriniz gerçekleşir. Umduğunuzdan daha güzel bir yıl ile karşılaşırsınız...
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,901

Bu ne müthiş bir çalışma olmuş, sevgili "shoryuken" dostum. Seçtiğiniz eser de dikkate değer, büyüleyici renkler, tablo gibi manzaralar ürkütücü bir atmosfer...Aslında favori konularımdan olmasa da hemen beni içine çekti. Balonlardaki yazılar da çok estetik duruyor. "yaşlıkurt"un da işaret ettiği 55-56. sayfalardaki esnek balonlama tekniğini ben de ilginç buldum. ÇD'nda bazı romanları saçma bir önyargıyla (benin tarzım değil vb gibi) hep es geçiyordum, ya da indirip, okumayı erteliyordum. Oysa ne güzel örnekleri de varmış. Bu macera Conan'larda dolgu olarak çizilmiş. Ben pek Conan okumadığım için çizer(ler)ini de iyi tanımıyorum. Bu Robert E. Howard öyküsünü de mutlaka Conan'ın çizerleri resimlemiştir. Bu maceranın çizeri kimdir acaba? (Şimdi bazı kaynaklara baktım Conan'ın bir düzine kadar çizeri varmış.)

Başarınız için sizi tekrar kutluyorum sevgili "shoryuken". Bu arada yeni yılda her şey dilediğiniz gibi olsun. Sağlıcakla kalın.

 
Son düzenleme:

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,059
20,538
Kamlançu

Bu ne müthiş bir çalışma olmuş, sevgili "shoryuken" dostum. Seçtiğiniz eser de dikkate değer, büyüleyici renkler, tablo gibi manzaralar ürkütücü bir atmosfer...Aslında favori konularımdan olmasa da hemen beni içine çekti. Balonlardaki yazılar da çok estetik duruyor. "yaşlıkurt"un da işaret ettiği 55-56. sayfalardaki esnek balonlama tekniğini ben de ilginç buldum. ÇD'nda bazı romanları saçma bir önyargıyla (benin tarzım değil vb gibi) hep es geçiyordum, ya da indirip, okumayı erteliyordum. Oysa ne güzel örnekleri de varmış. Bu macera Conan'larda dolgu olarak çizilmiş. Ben pek Conan okumadığım için çizer(ler)ini de iyi tanımıyorum. Bu Robert E. Howard öyküsünü de mutlaka Conan'ın çizerleri resimlemiştir. Bu maceranın çizeri kimdir acaba? (Şimdi bazı kaynaklara baktım Conan'ın bir düzine kadar çizeri varmış.)

Başarınız için sizi tekrar kutluyorum sevgili "shoryuken". Bu arada yeni yılda her şey dilediğiniz gibi olsun. Sağlıcakla kalın.


Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim.

Yukarıda Prospero'nun da yazmış olduğu gibi senaryosu Roy Thomas'a çizimleri Barry Smith ve Tim Conrad'a ait. Sizin de işaret etmiş olduğunuz gibi Conan'ın bir düzine çizeri vardır. Roy Thomas uzun süre hikayeleri senaryolaştırmış, Barry W. Smith ise Conan'ın ilk sayılarının çizeri olmuştur.

Bütün dostlarımızın yeni yılını kutlar, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl geçirmelerini dilerim.
 

büyük beyaz

Yönetici
Çeviri & Balonlama
E-Dergi Takımı
17 Ağu 2009
17,748
44,824
denize sıfır
Benim tek beğenmediğim yer mezar taşları üzerindeki yazıları okuyamadım.:D
Tebrikler sevgili dostum inanılmaz işler çıkarıyorsunuz.
Gıptayla ve keyifle takipteyiz.Selamlar, mutlu seneler.:)
 

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,554
28,983
İzmir
Bran Mak Morn karakterinin yayınlanmış iki öyküsünü de yıllar önce okumuştum. Brule'nin soyundan olan Bran, Kral Kull ile birlikte yer aldığı macera oldukça keyiflidir. Ama Yeryüzü Kurtçukları macerası bir o kadar kasvetlidir. Çok güzel kurgulanmış bu hikayeyi siyah beyaz okumuştum. Şimdi sevgili Shoryuke sayesinde renklisini okuyacağım. Kandisine ve yukarıdaki önemli bilgiler ile konuya katkı sağlayan Hüseyin Aksakal'a teşekkür ederim.
 

ALIENRIPLEY

Süper Üye
29 Ocak 2016
1,261
2,258
Robert E.Howard'ın uçsuz bucaksız fantasya dünyalarından bize kazandırdığınız bu kahraman için çok teşekkür ederim..
 

lotoloto

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
6 Kas 2009
4,140
20,821
Ben bu kurtçuğu görmemişim, yeni farkediyorum. Teşekkürler, Shoryuken.
 
Üst