scanfan
Yönetici
- 25 Eyl 2013
- 7,210
- 75,901
Bir Bilgisayar Reklamı
1967 Yılında Bankacılık İşlemleri İçin Satın Alınmış
O Tarihte Bilgisayara Kompüter veya Elektronik Beyin Deniyordu
1967 Yılında Bankacılık İşlemleri İçin Satın Alınmış
O Tarihte Bilgisayara Kompüter veya Elektronik Beyin Deniyordu
Bu reklamın dergiye verildiği 1967 yılında bilgisayarların evlere girecek kadar küçülüp PC adını almasına daha çok zaman vardı. Zaten o tarihte Türkiye'de bilgisayara bilgisayar adı da verilmiyordu, bunlar ya "elektronik beyin" ya da "kompüter" diye anılıyordu. Eski Amerikan filmlerinden zihnimize kazınmış şekliyle bilgisayarlar adeta laboratuvar gibi temiz ve aydınlık büyük bir salonda yer alır, sıra sıra dizilmiş buzdolabı büyüklüğündeki cihazların ön yüzlerinde sürekli büyük makara bantlar ileri geri hızlı hızlı döner, birtakım cihazlardan da zırıltıyla sürekli çıktılar alınırdı, daha da eski filmlerde delikli kartları hızla tasnif eden makineler görürdük ekranlarda. Çalışanlar beyaz önlüklü ya da takım elbiseli olur, büyük bir ciddiyet ve titizlikle çalışırlardı. Bizlerde böyle bir algı oluşturulmuş olduğu için basında bunlardan bahsedilirken ilk kez "elektronik beyin" diye yazıldı. Daha sonra filmlerde işittiğimiz adları da kullanıldı, yani "kompüter". Hatırlarsanız, 1973 yapımı "Turist Ömer Uzay Yolunda" adlı filmde, "Sadri Alışık" uzay gemisi "Atılgan"a ışınlandığında mürettebattan geminin bilgisayarına "kompüter" dediklerini öğreniyor ve bilgisayara saçma sapan bir soru sorarken de dili dönmediği için o da cihaza "kompeder" diye hitab ediyordu.
14 Eylül 1967 tarihli Hayat Mecmuası'na verilen Yapı ve Kredi Bankası'na ait bu reklamda görülen iki cihaz aslında bilgisayarın tamamı değil de iki çevre donanımı. Amerikan NCR firmasından satın alınmış. Solda görülen "NCR-361" bir kağıt şerit okuyucu. Sağdaki de "NCR 340" yazıcı. Bunlara kumanda eden asıl kurumsal anaçatı bilgisayar "NCR 315-RMC" olmalı. Daha havalı bir görüntüsü olduğu için (filmlerdeki gibi dönen diskler, zırıltıyla baskı çıkartan havalı yazıcı) bu iki çevre birimini fotoğraflamışlar. Asıl bilgisayarın ön yüzünde sade bir kapak ve bir iki düğme bulunuyor, dolayısıyla çamaşır makinesi veya büro tipi evrak dolabı gibi duruyor, fotojenik değil yani! Bu nedenle albenisi olmayan birimi fotoğrafa almamışlar (Moran Reklam'ın akıllıca seçimi diyebilir miyiz?). Bu seri ilk kez 1965'te piyasaya çıkmış. Bilgisayarın hesaplama gücünü bugünkü ev PC'leri ile kıyaslayacaktım, ama bu konuda fazla bilgi bulamadım. Programlama dili olarak COBOL filan kullanıyormuş.
Bu reklamdaki bilgisayar tabii ki Türkiye'nin ilk bilgisayarı değil, ama zamanının en ileri bilgisayarlarından biri. Türkiye'nin ilk bilgisayarı 1960 yılında "Karayolları Genel Müdürlüğü"ne alınmıştı. Bu bir "IBM-650"ydi. "IBM-650", delikli kart kullanan lambalı bir modeldi ve 12 yıl hizmet verdi. Sonra sırasıyla İTÜ, ODTÜ ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın bilgisayarları oldu. Dünyanın gerçek anlamda ilk bilgisayarı devasa hacimli ENIAC'ın ABD'de 1946 yılında hizmet vermeye başladığı göz önüne alınırsa (1956'ya kadar çalıştı) Türkiye'nin bu alanda çok da geç kalmamış olduğu görülür.
O Tarihte Bilgisayara Kompüter veya Elektronik Beyin Deniyordu
Son düzenleme: