bortecinefb
Süper Üye
1904 - 1975
Hayatı:
Arif Nihat, 7 Şubat 1904’te, Çatalca’nın İnceğiz köyünde dünyaya gelir. Asıl adı Mehmet Arif’tir. Hayatını daha çok kendi mısralarından öğreniriz. Daha bebekken babasını kaybetmiş, hayata akrabalarının himâyesinde başlamış ve oldukça müşkül şartlar içinde büyümüştür. İlk tahsiline mahalle mektebinde başlayan Arif Nihat, daha sonra Gülşen-i Maarif rüşdiyesine devam etmiş, oradan da Bolu Sultanisine parasız yatılı talebe olarak girmiş ve nihayet Kastamoni Sultanîsi’nden mezun olmuştur. Yüksek tahsilini İstanbul Yüksek (Darülmuallimin) muallim mektebinde tamamlamış olan Arif Nihat, ilkin çeşitli yerlerde edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptı. 1950-1954 yılları arasında Seyhan D.P. milletvekilliği ile parlamentoda bulundu. 1954’ten sonra tekrar edebiyat hocalığına başladı; 1959’da Kıbrıs’a yine edebiyat öğretmenliği ile gitti. Tekrar Ankara Gazi Lisesine döndükten sonra 1962’de emekliye ayrıldı. Yazı hayatına, vefatına kadar devam etti. (1975)
Sanatı:
Tek bir şairin gücünü aşacak ölçüde çok renkli, çok biçimli ve sayısız şiirler yazmış olan Arif Nihat, sanatındaki sürekli yenilikler ve yenilenişler bakımından 1940’tan sonraki “Yeni Edebiyat” şairleri arasında incelenebilirdi. Ancak, duyuşları ve temaları bakımından yeni olmakla birlikte Orhan Veli grubundan çok ayrı nitelikler taşıyan Arif Nihat’ın Milli Edebiyatçılar arasında incelenmesi uygun görüldü.
“Arif Nihat, edebiyatımızda memleketçi, milliyetçi şairler arasında yer almış olmakla beraber onun şiire her türlü mevzuu getirdiği görülür, dış çevre, tabiat, göze görünen her şey, onun şiirine mevzuu olmuş, günlük hayatımızla ilgili her şey onun şiirinde yerini bulmuştur.
İç âleme bakan psikolojik şiirler de yazan şairin, eski aşk hikâyelerimizi, Leylâ ve Mecnunları, Ferhad ve Şirinleri de büyük bir zevkle işlediği görülür. O, eski şairlerimize de mevzuları arasında yer vermiş, Sultan Veled, Nesimi, Fuzûli, Şeyh Galip, Nedim gibi şairlerin adları şiirine girmiştir. Hele Mevlânâ için müstakil şiirler yazmıştır. Bütün bu mevzular içinde de dâima milliyetçi ve memleketçi olan şairin şiirlerinde, eski musikimize, ananelerimize –Yahya Kemal- gibi büyük bir nostalji ile bağlandığı görülür”
Meslek hayatında dürüst karakteri ve her yerde cesareti, mertliği, kibarlığı ile tanınan Arif Nihat, tutku derecesindeki yurtseverliği, millî değerlere bağlılığı, zarif nükteleri, hoş görücü, rind mizacı ile de bulunduğu çevrelerde sevilen bir insandı.
Şair, Osmanlı tarihine son derece hayrandır. Onda, İslâm inancı ile Türklük şuuru bütünleşmiştir. Tarihimize ve kültürümüze dair her şeyi büyük bir heyecanla işlemiştir Arif Nihat; sâde milliyetçi değil her şeyi ile millî bir şairdir.
Geniş olarak “milliyetçilik” sözüyle anlatabilecek olan fikirleri 1925’ten bu yana birçok doruklardan geçerek duygu zenginliği, kültür artımı ve yaşama çeşitleri ölçüsünde gelişmiş, daha da olgunlaşmıştır. “Arif Nihat Asya, önceleri romantik bir Turancılık havasında iken Anadolu’yu içinden tanıdıkça onun ruh ve şiir kaynağına yöneldi, eserleri ve sanat görüşü ile Türkçü, milliyetçi, memleketçi, Anadolucu olarak nitelenen şairler arasında yer aldı”. Diğer yandan da Selçuklu – Osmanlı ve Kurtuluş devirleri tarihlerinin ihtişamlı ilhamları, onun koçaklama şiirlerine dayanak olmuştur.
Bayrak, vatanın, millî hâkimiyetinin sembolüdür. Arif Nihat’ta bayrak sevgisi doruktadır. “Türk bayrağının güzelliğini, bir sevdalının tapınıcı duygularıyla anlatan Arif Nihat, çağdaşlarından çoğunun, bütün kutsallığından sayarak sadece yoksul bir kara toprak gibi teşhire kalktıkları vatanın her türlü görünüşlerini, iç ve dış süslerini de ayrı bir hayranlıkla anlatmıştır. Onda bu toprak, belki çoraktır, kuraktır, bakımsız ve yoksuldur ama “vatan”dır.”
“Arif Nihat, Fecr-i Ati’nin hüzünlü şiiriyle “şahi duyuş”u, Mehmet Akif – Mehmet Emin destekli Milli Edebiyat’ın haykıran, tenbih ve tenkit eden şiir ve nesirleriyle de “idealizm”i “millî duygu”yu tanımış ve eserlerinde her ikisini de kullanmıştır.”
“Asya’nın eserleri, ilk anda, ele aldığı konular ve ürün verdiği türler bakımından çok geniş bir alana yayılmış olduğu izlenimini verir. İşlediği konuların (insan, tarih, yurt, tabiat, aşk, siyaset, sanat, polemik, mizah) ve nesirlerin (günlük fıkra, vecize, deneme, mensur şiir) mihrak noktasını yine şiirli bir yaklaşım ve şairane ifade teşkil eder. Yahya Kemal’deki geçmiş özlemini ve tarihî mirası yüceltme duygusunu, Asya, biçim bakımından Cumhuriyet şiirine daha yakın, ama muhteva olarak Yahya Kemal’dekinden biraz daha sarsılmış ve yaralar almış bir anlayışla tekrar ifadelendirmiştir.”
Arif Nihat, “toplum için sanat” anlayışını benimser. Politikaya da bulaşan şair, sanatını hiçbir zaman bir ideolojinin emrine vermemiştir.
Tüm bunların dışında Arif Nihat’ı yazmaya sevkeden hususlar arasında “aşk, cezbe, ıstırap, hasret” vardır. Basma-kalıp olarak nitelendirebileceğimiz bu fikir ve duyguları, daima taze hayallerle ve sanatkârane bir ifadeyle kullanmasını bilmiştir.
Arif Nihat, Türkçe’nin sesine hâkim, âhenkli ve doyurucu hususiyetleriyle tesirli olmuş ve geniş bir okuyucu kitlesi tarafından sevilmiştir. Mehmet Kaplan da, şâirin ahenge büyük ehemmiyet verdiğini; şiirlerini kalabalık karşısında yüksek sesle okunacak tarzda kaleme aldığı için, ses ve kelime tekrarlarına sık sık başvurduğunu söyler; şiir ve hitabet sanatlarında dil musikisinin mânâ kadar değer arz ettiğine dikkat çeker. Bunun yanında “Arif Nihat Asya, Türk şiirinde önemli atılımlar yapamamış, çığır açıcı yenilikler getirememiş, ama buna karşılık, millî kültür ve medeniyetimizin savunulmasını, kendi neslinin şartları ve imkânları ölçüsünde, şiirine ve nesrine görev bilmiş bir sanat adamıdır”.
Birçok şiiri bestelenerek, şarkı, türkü ve marş olmuştur.
ESERLERİ: Şiir Kitapları: Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor (1945), Rübâiyyat-ı Ârif (1956), Kubbe-i Harda (1956), Kökler ve Dallar (1964), Kıbrıs Rubaileri (1964), Nisan (Rubailer 1964), Emzikler (1964), Dualar ve Âminler (1967), Kova Burcu (Rubailer 1964), Yürek (1968), Avrupa’dan Rubâiler, Köprü (Kanadlar ve Gagaların yeni baskısı ile birlikte 1969), aynalarda Kalan (1969), Dîvançe-i Ârif (1970), Şiirler (Ahmet Kabaklı’nın önsözüyle şiirlerinden seçmeler 1971), Basamaklar (1971).
Mensur Şiirler: Heykeltıraş (1924), Yastığımın Rüyası (1930), Âyetler (1936).
Nesirler: Kanadlar ve Gagalar (vecizeler, 1945), Enikli Kapı (1964), Terazi Kendini Tartmaz (1967), Tehdit Mektupları (1967), Onlar Bu Dilden Anlar (1970), Top Sesleri (1975), Aramak ve Söyleyememek (1976)(ölümünden sonra), Kanatlarını Arayanlar (1976)(ölümündensonra)
Not: Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Kökler ve Dallar ve Dualar ve Âminler isimli eserleri öncelikli olarak tarayacağım kitaplar bittikten sonra tarayarak ekleyeceğim.