Antalya'nın Kültür Kurumları

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
SİDE MÜZESİ TARİHÇESİ

2009-04-20_18_10_470.jpg


sidemuze1gn1.jpg

Manavgat İlçesi'ne bağlı Side Beldesi'ndedir. Manavgat'a 8 km. uzaklıktadır. Roma Devrine ait agoranın karşısında bulunan, M.S 5-6.yüzyıldan kalma antik agoranın hamamı 1960/61 yıllarında restore edilerek müze haline getirilmiştir.

Müzede sergilenen eserlerin büyük bir bölümü, Prof. Dr. Arif Müfid Mansel tarafından,1947–1967 yılları arasında Side antik kentinde yapılan kazılarda, çıkarılan buluntulardır. Hellenistik, Roma ve Bizans Devrinden; yazıtlar, silah kabartmaları, Roma Devrinden yapılmış Grek orijinallerinin kopyası olan heykeller, torsolar, lahitler, portreler, ostotekler, amphoralar, sunaklar, mezar stelleri, sütun başlıkları ve sütun kaideleri sergilenmektedir.

Hamam Binasında (Müze) Sergilenen Eserler

I No.lu Salon (Frigidarium) : Geç Hitit Devrine ait bazalt krater, Hellenistik Devre ait silah kabartmaları, Roma Devrine ait güneş saati, sunaklar sergilenmektedir.
II No.lu Salon (Sudatorium) : Roma Devrine ait torsolar sergilenmektedir.
III No.lu Salon (Caldarium): Helenistik Devre ait yazıtlar, Roma Devrine ait amphoralar, Herakles, üç güzeller, Nike heykelleri ile kabartmalar yer almaktadır.
IV No.lu Salon (Tepidarium) : Roma Devrine ait lahitler, Hermes, Hygieia, Athena, Nike, Apollon heykelleri, torsolar ve portreler sergilenmektedir.

Sergilenen Eserler
Hellenistik ve Roma devrine ait ostothekler, lahitler, sütunlar, sütun kaideleri, sütun başlıkları, kabartmalar, yazıtlar, steller ve muhtelif mimarı parçalar sergilenmektedir.
 
Son düzenleme:

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
ANTALYA MÜZESİ

Mezzacapa4.jpg

Antalya İli, Türkiye’nin en zengin doğal ve tarihi hazinelerine sahiptir. Bu geniş il, Akdeniz’de uzun bir kıyı şeridine ve bereketli topraklara sahip olduğu gibi Paleolitik Çağdan başlayarak günümüze kadar kesintisiz tarih veren en ilginç arkeolojik yerleşimlerden Likya, Pamfilya, Kilikya ve Pisidiya’yı da içerir. Kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Antalya Müzesi’nde ise bölgenin tüm tarihini aydınlatan en seçkin eserler sergilenmektedir.
Antalya Müzesi öğretmen Süleyman Fikri ERTEN tarafından 1922 yılında kurulmuştur. Bir süre Kaleiçi’ndeki Alaaddin Camii’nde, 1937 yılından sonra Yivli Minare Külliyesi’nde faaliyet gösteren Müze, 1972 yılında bugünkü binasına taşınmıştır.
Antalya Müzesi 1988 yılında “Avrupa Konseyi Özel Ödülü”nü almıştır.
Antalya Müzesi 13 adet sergi salonu ile bahçe sergilemesinden oluşmaktadır. Müze Koleksiyonundaki Arkeolojik eserlerin çoğu yerli-yabancı bilim adamlarının bölgede yaptıkları periyodik kazılardan elde edilmiş, Etnografik eserler ise müze uzmanlarınca bölgeden toplanmıştır.
Sergileme, yalnız Anadolu değil Yakın Doğu Paleolitiği için de büyük önem taşıyan Karain Mağarası buluntularıyla başlayıp, Bademağacı, Karataş Semayük, Bayındır Tümülüsleri, Hacımusalar, Limyra, Patara, Xanthos, Arykanda, St.Nicholas Kilisesi, Perge ve Müze kurtarma kazılarından elde edilen buluntularla devam eden ve bölgenin yakın geçmiş kültürünü yansıtan en güzel örneklerle günümüze dek süregelen kronolojik bir düzende gerçekleştirilmiştir.
Müzenin en ilginç köşelerinden bazıları; Prehistorya salonundaki küp mezar, Kazılar salonunun orta vitrinini süsleyen Elmalı-Bayındır Tümülüslerinden elde edilen İ.Ö.7.yy buluntuları, İmparatorlar salonundaki siyah beyaz mermerden yapılmış dansöz heykeli, yeni binanın alt katında Patara oygu mezarlarına ait bir örnek ile yine aynı binanın üst katında sergilenen Sikke ve Korydella defineleridir. Ayrıca Aspendos çinileri, Selçuklu Kuran-ı Kerim’i, eski hattatlarımızın elinden çıkmış hilye, naat, icâzet ve katığ gibi yazı levhaları, tekke malzemeleri tartı aletleri, bölgenin köylerinde dokunan Döşemealtı halılarından örnekler ile 15.yy’la ait bir Uşak halısı Etnografya bölümünün en ilginç eserlerindendir Yine bu salonların bir bölümünde Yörük yaşamından kesitler verilmekte, bir bölümünde ise mütevazı bir Antalya evinin oturma ve yatak odası ile banyosunun rekonstrüksiyonları yer almaktadır.
Teşhir alanları, Müzenin kurucusu Süleyman Fikri Erten’in daktilosu, hesap makinesi ve müzenin ilk mühürünün yer aldığı bir anı vitrini ile sona erer.

ANTALYA MÜZESİ SALONLARI

DOĞA TARİHİ VE PREHİSTORYA SALONU
Bu salonda I.Jeolojik zamandan IV. jeolojik zamanın sonuna kadar çeşitli canlılara ait fosillerin yanı sıra Alt Paleolitik, Neolitik Kalkolitik ve İlk Tunç dönemlerine ait Karain, Hacılar, Bademağacı, Karataş-Semayük kazılarından elde edilen eserler sergilenmektedir.

SERAMİK SALONU
Geometrik Çağ’dan (İÖ 10.yy) Bizans Çağı’na (İS 13.yy) kadar seramiğin kronolojik sırayla aşama aşama gelişimi sergilenir. Hepsi bölgedeki değişik kazılardan gelmiştir.

BÖLGE KAZILARI SALONU
Müzenin sorumluluk alanındaki 26 farklı kazıdan gelen yeni buluntular sergilenmektedir. Bu kazıların bazıları üniversiteler ve farklı birimler tarafından Müzenin denetiminde yapılmıştır.

İMPARATORLAR SALONU
İS ikinci ve üçüncü yüzyılın en ünlü Roma imparatorlarının, Traian, Hadrian, ve Septimius Severus’a ait heykeller bulunmaktadır. Hepsi Perge kazılarının farklı sezonlarında bulunmuştur. Bu görkemli heykellerinin PERGE atölyelerinin özel üretimi olduğu bilinmektedir.

TANRILAR SALONU
Bu salonda sergilenen heykellerin hepsi Perge kazılarından bulunmuş olup Helenistik döneme ait orijinallerinin İ.S. 2.ve 3. yüzyıllarda yapılan kopyalarıdır.

MOZAİK SALONU
Mozaiklerin en etkileyicilerinden biri Pamfilya Seleukeiası’nın agorasında bulunmuş olan “Filozoflar Mozaiği” dir. Bordürlerde antik dönem ünlü matematikçileri, hatipleri ve filozofları resmedilmiştir.

MERMER PORTRELER SALONU
Bu salonda sergilenen kadın ve erkek başları İS 2. yüzyıl Roma Dönemine ait olup bazıları idealize edilmiş, bazıları da kişisel karakterleri ön plana çıkarılmış olarak betimlenmişlerdir

PERGE TİYATROSU SALONU
Bu salondaki bütün eserler Perge Tiyatrosu sahne binasının önünde ortaya çıkarılmıştır. Buluntular, bir deprem sonucunda çöken sahne binasının altında tamamen kırılmış olarak bulunmuştur. İki yıl süren restorasyon çalışmalarından sonra Müzede sergilenmektedirler..

LAHİTLER SALONU
Bu salonun giriş bölümünde, çoğu Perge nekropolünden getirilmiş farklı tiplerdeki lahitleri görmek mümkündür. Bunlar Perge atölyelerinde, Prokennessos ve Dokimeion mermerlerinden, yerel olarak üretilmiştir. Hepsi İS 2. ve 3. yüzyıllara tarihlenirler. İkinci bölümde Patara toprak altı oyugu mezarlarına ait bir örnek sergilenmektedir. Yine bu bölümde Patara ve Limyra’da bulunmuş lahit ve mezar anıtlarına ait parçalar ile çeşitli ören yerlerine ait steller, yazıtlar vb. eserler görülebilir.

SUALTI-KÜÇÜK BULUNTU – İKONA - SİKKE SALONU
Bu salonda sikke basım tekniği ile başlayan sikke sergilemesi bölgesel şehir sikkeleri ile Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Avrupa, Beylik, Osmanlı dönemi olmak üzere kronolojik bir düzende sergilenmektedir. Salondaki diğer vitrinlerde sualtı eserleri, heykelcikler, takılar, defineler ve bullalar yer almaktadır. Yine 19.yy la ait ikonalar ile Aziz Nicholas’a ait birkaç kemiğin sergilendiği vitrin salonun ilginç köşelerini oluşturmaktadır.

ETNOGRAFYA SALONU
Müzenin iç salonlarında ve bağlantı koridorlarında Anadolu Türk Sanatı ve Selçuklu Dönemi’nden günümüze kadar süregelmiş, hala devam eden Türk Kültürü örnekleri sergilenmektedir.
 
Son düzenleme:

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
ALANYA ARKEOLOJİ MÜZESİ

149_1.jpg


Arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin korunması ve sergilenmesine yönelik olarak 1967 yılında iki seksiyon halinde müze ziyarete açılmıştır. Müzenin ilk açılışında bölgede henüz kalıntılarına rastlamadığımız ancak Anadolu Kronolojisini ziyaretçilere anlatmak açısından Eski Tunç, Urartu, Frig ve Lidya Dönemlerine ait eserler Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesinden getirilerek Arkeoloji seksiyonunda sergiye sunulmuştur. Alanya yakınlarındaki Laertes Antik Kentinden bulunup müzeye bağışlanan İ.Ö. 625 yılına tarihlenen Fenike dilindeki yazıt, bölgenin en erken eseri olma özelliğini taşır. Bu eser gri renkli yerel taştan olup, üç tarafında da yazı yer almaktadır. Yazıtta bir valinin hizmetkârına bağışladığı arsadan ve bununla ilgili gelişen problemlerden söz edilmektedir. Aynı alanda Roma İmparatoru S. Severus’un Syedra (Seki Köyü yakınlarında bir antik kent) halkına göndermiş olduğu teşekkür mektubunu içeren 46 satırlık M.S. 2 y.y la tarihlenen bir diğer yazıt ve Karamanlıca dilindeki iki yazıtlar da bu bölümün eserlerindendir.

Bunların yanı sıra Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine ait pişmiş toprak, mermer, bronz, cam ve mozaik buluntular arkeoloji seksiyonunda sergilenmektedir. Ayrıca Müze koleksiyonunda yer alan ve İ.Ö. 7.-5. yy’lara tarihlenen Arkaik dönemden başlayan ve Cumhuriyet dönemine kadar uzanan zaman diliminde kullanılan sikkeler de sergilenmektedir.

Müzenin simgesi durumundaki çok iyi koruna gelmiş olan İ.S. 2. yy’a tarihlenen 52 cm yüksekliğindeki bronz Herakles Heykeli ise ayrı bir salonda sergilenmektedir. Herakles salonun da sergilenen bir diğer eser Hylas Mozaiğidir. Mozaik üzerinde Hylas’ın (Herakles’in arkadaşı) su perileri tarafında kaçırılması sahnesi betimlenmiştir. Salonun duvarlarında ise heykelin bulunuş öyküsü ve Herakles’in mitolojideki yeri resimli panolar ile anlatılmaktadır.

Müzenin diğer seksiyonun da ise etnoğrafik eserler sergilenmektedir. Yöremizde çokça kullanılan heybeler, çuvallar, çeşitli ev eşyaları ve Alanya’ya özgü gelin başı takıçları sergilenmektedir. Alanya’nın eski evlerinin içini canlandıran bir oda da aslına uygun olarak döşenmiş olup, bu bölümde yer almaktadır. Alanya’da düğün konusu ise maketler ile anlatılmaktadır.

Müzenin bahçesi açık teşhir olarak düzenlenmiş olup; bölgeye özgü ostoteklerle (kemik-kül muhafaza kutusu) Roma dönemi nekropolleri anlatılmak istenmiştir. Ostotekler, müze koleksiyonunun önemli bir bölümünü oluşturmakta olup, burada özgün örnekleri görmek mümkündür.
Ayrıca Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarına ait İslami mezar taşları, Roma dönemi sütun başlıkları ve İslami dönem yazıtlar da sergilenmektedir. Bahçemizin diğer bir köşesinde ise Roma döneminde zeytinyağı üretimini anlatan ve tarımda kullanılan aletlerin yer aldığı “tarım köşesi” bulunmaktadır.

Her ayın ilk pazartesi günü Halk Günü uygulaması nedeniyle ücretsizdir.
Halk günleri dışındaki pazartesi günleri hariç her gün açıktır.
 
Son düzenleme:

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
Alanya Atatürk Evi Müzesi

Alanya Atatürk evi devrin kereste tüccarlarından m. Tevfik Azakoğlu tarafından yaptırılmış olup, ev Alanya’nın şekerhane mahallesi azaklar sokağında bulunmaktadır. 235 metrekarelik alanı kaplayan yapı 826 metrekarelik bir saha içerisinde üç katlı konak tipinde olup, karnıyarık plana sahip, kargir olarak inşa edilmiştir. Yapının birinci ve zemin katı moloz taş ahşap hatıllı olup, ikinci kat ahşap çatkılı bağdadi tarzında yapılmıştır. İçi dışı sıvalı badanalı olan ev geniş saçaklı, piramidal tarzda çatıyla kaplanmış üstü Marsilya kiremidi ile örtülmüştür.

resimgoster.aspx

Binanın kuzeyindeki çamaşırlık, Mutfak ile batı cephesindeki banyo ve tuvalet kısmı sonradan ilave edilmiştir. Eve güney cephedeki bahçe girişinden iki kanatlı demir Bir kapı ile girilmekte, kare döşemeli bir zemin ile taş basamaklı, merdivenle birinci kata çıkılır. Zemin katın tabanı toprak olup zamanında ahır ve depo olarak kullanılmıştır. Zemin kat ve çamaşırlık içerden kuzey cepheden taş bir merdivenle birinci katla irtibatlı bulunmaktadır.

Birinci ve ikinci kat planı hemen hemen birbirinin aynıdır. Her katta beş oda ve bir sandık odası vardır. Üç oda doğu iki oda batı cephesindedir. Her iki kat düz tavanlı olup, yükseklikleri beş metredir. Ev Alanya’nın iklim özellikleri göz önünde bulundurularak, rahat yaşama imkânlarına göre inşaa edilmiştir. Ön cephesi tarihi Alanya Kalesine bakmaktadır.

resimgoster.aspx

Alanya Atatürk evi daha önce onarılmış esas sahibi M. Tevfik Azakoğlu’nun ölümünden sonra mirasçısı kardeşinin oğlu Rıfat Azakoğlu’na kalmıştır. Ev Rıfat Azakoğlu tarafından 8 Haziran 1981 günü Atatürk evi ve Müzesi olarak kullanılmak şartı ile tapusu hazineye verilmiş tahsisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılmıştır. Atatürk evinin önemi büyük önder Atatürk’ ün 18 Şubat 1938 yılında deniz yoluyla Alanya’yı ziyaretlerinde bir müddet kalıp dinlendiği ve bu evin çanaklığında çekilmiş tarihi fotoğraflarının bulunmasıdır.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
Antalya Atatürk Evi Müzesi

resimgoster.aspx

1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir'deydi. Havalar soğuk gidiyordu. Antalya'nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü. 4 Mart 1930 günü, İzmir’den Aydın treni ile hareket eden Atatürk, 5 Mayıs 1930’da Aydın’a geldi. Aynı gün akşam Denizli’ye hareket eden Mustafa Kemal Isparta, Burdur ve ardından 6 Mart 1930 günü öğleden sonra,16.00’da Antalya’ya geldi.

Atatürk’ün geleceği haberi kentte büyük sevinç yaratmıştı. Sokaklar aydınlatılmış temizlenmiş birçok yere zafer takları kurulmuştu. Kepez'den şehre kadar halk, yolun iki yanını doldurmuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ü taşıyan otomobil durduğunda “Hoş geldin. Sefalar getirdin. Yaşa, Varol Gazi” sesleri kapladı. Ata’larına çok şey borçlu olan halk onu yakından görmenin sevincini heyecanını yaşıyordu. Yenikapı’da Valiliğe ait iki katlı köşk Ata’nın ikametine ayrılmış ve halk köşkü elbirliği ile baştanbaşa sade ama temiz eşyalarla donatılmıştı. Karşılama töreni bittiğinde köşke geçildi. Köşkün önünde biriken halkın bitmeyen sevgi gösterileri nedeniyle, Atatürk balkona çıkarak halkı bir kez daha selamladı.

resimgoster.aspx

Akşam onuruna verilen akşam yemeği sırasında Türk Ocağının düzenlediği gösterileri izledi. 07 Mart 1930 Cuma günü tüm ilçe ve köylerden Gazi’yi görmek, saygılarını sunmak için gelen heyetler köşkün etrafını doldurmuştu. Köşkü balkonundan Antalyalılara kısa bir konuşma yaptı. Akşam üzeri şehirde otomobil ile bir gezinti yapıldı ve Tophane yolu ile buz fabrikası ve Türk Ocağı’na gitti. Ocak kütüphanesi, sinema ve diğer salonları gezerek, ocak reisinden durumları ile ilgili bilgiler aldı.

08 Mart Cumartesi günü Arapsuyunda pirinç ziraatı yapılan Mursi çiftliğine gidildi. O tarihte henüz Konyaaltında yol olmadığı için buraya Rüstemiye Gemisi ile gidilmişti. Ata’mızın yanında, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa, Vali Faiz Bey ve mebuslar bulunuyordu. Burada öğle yemeği yenildi. Ardından Gazi ve yanındakiler vapur ile Antalya sahillerini gezdi ve özellikle büyük şelaleyi gördüler.

Daha sonra karadan bugünkü Lara yolu üzerinde Rumkuş mevkiine gidildi. Atatürk oradan denizi, karşı sahilleri, karla örtülü Beydağları’nı uzun uzun seyretti ve “Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir” demekten kendini alamadı. Bulunduğu yerin adını yanındakilere sorduğunda “Rumkuş” olduğunu öğrenince Türk topraklarında Türkçe adın olması gerektiğini söyleyerek adının “Erenkuş” olarak değiştirilmesini istedi.

resimgoster.aspx

09 Mart Pazar günü öğleye doğru tarihe ve eski eserlere son derece önem veren Atatürk Serik, Büyükbelkıs Köyü'ndeki Aspendos Antik Tiyatrosunu görmeye gitti. Serik ve Belkıs’ta toplanan halkın sevgi gösterileri arasında Aspendos’a ulaşıldı. Tiyatronun önüne Yörük çadırı kurulmuş, her taraf bayraklarla donatılmıştı. Tiyatro, Antalya Müzesi Müdürü Süleyman Fikri Bey’in rehberliğinde gezildi. Atatürk tiyatronun dünyadaki benzerleriyle karşılaştırmasını yaparken Sanat Tarihi ve Arkeoloji alanında sahip olduğu engin bilgilerini ortaya koyuyordu. Aspendos Tiyatrosunun derhal onarılarak ziyarete açılması için direktifler verdi. Dönüşte yol üzerinde bulunan Osman Ağa’nın narenciye bahçesini gezdi, çalışmaları yakından izledi ve bu çalışmalar Atatürk tarafından takdirle karşılandı. Akşam Yenikapı’da halk Ata’mızın onuruna oyunlar oynadı, türküler söyledi.

10 Mart Pazartesi gününü Atatürk, köşkte, Antalya Müzesi'nden getirilen birkaç el yazması tarih kitabını ve Kuran-ı Kerimi incelemekle geçirdi. 11 Mart Salı günü Atatürk deniz yoluyla devam edeceği yurt gezisine, program değişikliği nedeniyle son vererek, Burdur üzerinden kara yoluyla dönüş hazırlığına başlanıldı ve 12 Mart’da Gazi yanındaki heyetle birlikte Ankara’ya uğurlandı. Yapılan uğurlama töreninde Atatürk, Antalya’ya tekrar geleceğine söz verdi.

Atatürk’ün Antalya’yı ikinci ziyareti 26 Ocak 1931 tarihinde başladığı yurt gezisinin bir parçası dâhilinde geçekleşmiştir. Seyahati, 1929 dünya buhranı ve Serbest Cumhuriyet Fıkrasının kapatılması sonuçlarını uzman bir heyet ile yerinde tetkik etmek ve yapılması gereken işleri tespit edilmek üzere yapılmıştı. Bu amaçla 8 Şubat 1931 de Ege Vapuru ile İzmir’den Antalya’ya yola çıktı. Ege Vapuru 10 Şubat 1931’de sabah Antalya’ya geldi. Öğleden sonra deniz motoru ile iskeleye çıkan Atatürk buradan alay karargâhına giderek askeri birlikleri teftiş etti. Alaydan hükümet konağına geçerek Vali beyden mahalli işler hakkında bilgi aldı. Daha sonra, Belediye ve Cumhuriyet Halk Fıkrasını ziyaret ederek, memleket işleri üzerinde uzun uzun görüşüldü. Cumhuriyet Halk Fırkasında ise memleketin iktisadi durumu üzerine konuşuldu. Vali beyden mahalli işler hakkında bilgi aldı. Atatürk bu sohbet sırasında esaslı bir zirai kredi ve satış kooperatifinin teşkilinin önemini ve örgütlenmesi gerektiğini belirtti. . Aynı gün akşamüzeri vapura dönerek, Silifke’ye doğru gitmek için Ege Vapuru ile hareket etti.

resimgoster.aspx

Ata’mızın Antalya’ya üçüncü gelişleri 18 Şubat 1935 tarihindedir.. İstanbul’dan Ege Vapuru ile hareket eden Mustafa Kemal Atatürk, 16 Şubat 1935 tarihinde Çeşme önlerinde Zafer torpidosuna geçti. Aynı torpido ile Alanya’ya doğru hareket etti. Zafer torpidosunu Adatepe torpidosu takip ediyordu. 18 Şubat 1935’de sabah Zafer torpidosu ile Alanya’ya girdi. Burada üç saat kadar kaldıktan sonra öğleye doğru Antalya’ya geldi. Gazi’yi iskelede Kazım Özalp, Vali Saip Örge, Belediye başkanı, Antalya milletvekilleri okullar ve binlerce Antalyalı karşıladı. Kendi için hazırlanan faytona binerek, önce tophaneye, daha sonra kendisine ayrılan köşke gitti. Akşamüzeri çok beğendiği ve adını kendisinin koyduğu Erenkuş’a giderek Antalya’nın doğal güzelliklerini bir kez daha seyretti. O gece onuruna fener alayı düzenlendi. Büyük kurtarıcı ile beraber olan halk heyecanlı ve sevinçliydi. Ertesi gün Afet Hanım ve beraberindeki heyetle halkın sevgi ve sıcak gösterileriyle Ege vapuru ile Antalya’dan ayrıldı. 1938 yılında tekrar Antalya’yı gelmek istedi ise de sağlık durumu iyi olmadığı için bu geziyi gerçekleştiremedi.

Atatürk’ün Antalya’yı ziyaretleri Antalyalılar için çok büyük önem taşıması nedeniyle her yıl 06 Mart’ da onun anısına törenler yapılmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Valiliğe ait olan ve Antalya’yı ziyaretlerinde Atatürk’e tahsis edilmiş olan köşk, Atatürk Müzesi yapılmak ve onun anılarını yaşatmak üzere 1984 yılında Kültür Bakanlığına tahsis edilmiştir. Şehrin yeni imar planı uygulaması sırasında caddede kaldığı için yıkılmış ve yıkılan binanın aynısı Kepez Elektrik şirketi tarafından biraz geri çekilerek yeniden yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı, iki katlı, iki cepheli, üzeri kiremit örtülü kırma çatılı taş- tuğla duvarlı olan bina 1986 yılından beri Atatürk Evi ve Müzesi olarak hizmet vermektedir.

resimgoster.aspx

Müzede alt katta; Atatürk’ün Antalya’ya gelişleri ile ilgili gazete kupürleri ve resimlerin yer aldığı resim sergisi, Atatürk ve Antalya konulu belgeselin izlenebileceği Barkovizyon odası, büro ile girişteki holde yemek odası, Üst katta ise; yatak odası, iki adet çalışma odası, Atatürk’ün şahsi eşyalarının sergilendiği Müze Odası adı verilen bölüm ile Cumhuriyetin Kuruluşundan günümüze kadar basılan madeni ve kağıt paralar ile pular ve hatıra paraların sergilendiği ayrı bir bölüm daha yer almaktadır.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
belediye_tiyatrosu.jpg


Antalya Belediye Tiyatrosu Sahnesi

Büyükşehir Belediye Tiyatrosu Sahnesi, Karaalioğlu Parkı içerisinde Belediye Başkanlığı binasının yanında bulunmaktadır.

Antik çağlardan bugüne ayakta kalabilmiş pek çok muhteşem tiyatro yapısını barındıran kentimizde 1983 yılından bu yana kesintisiz faaliyet gösteren "Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu", bugün de seyircinin yoğun ilgisiyle çalışmalarını sürdürmektedir. ABT, dünden bugüne tutarlı bir sanatsal görüşle, hedeflerini ve amaçlarını geniş tutarken gücünü, oyuncu ve seyircisiyle kendi kaynaklarından almıştır.

"ABT" nin genel amacı; Sanatın ve özellikle tiyatronun toplumsal görevine uygun olarak, halkın kültürel üretiminin, sanat düzeyi ve bilincinin yükselmesine katkıda bulunmak, bu katkıyı gerçekleştirmek için tiyatro sanatının kendi ölçütleriyle yaygınlaşmasını sağlarken, ayrıca tiyatro sanatının gelişimi açısından gerekli araştırmacı, öncü faaliyetleri yapısında barındırmak ve desteklemek, bu amaçla repertuarında Türk ve Dünya Edebiyatına ait seçkin bir çok eserlere yer vermek, Türk tiyatrosunun geleceğe yönelik yaratıcı atılımlarına katkı sağlamak, bünyesinde oluşturacağı eğitim birimleri ile gençleri eğitmek, tiyatro sanatına ilgi duyan kişileri amatör ve profesyonel olarak bünyesinde çalıştırmak, onların da tiyatroya katılımlarını sağlamak, yurtiçi ve yurtdışı turne, festival ve organizasyonlara katılmak, tertip etmek ve düzenlemektir.

ABT’de bugüne kadar 200’ e yakın kişi, oyunculuk, yönetmenlik, müzik, tasarım ve teknik gibi tiyatro sanatıyla ilgili alanlarda görev yapmıştır. Toplumsal bilinci daima uyanık tutmak düşüncesiyle nitelikli eserlere yer vermeyi görev bilen ABT, kent merkezinin yanı sıra, tiyatro sanatını daha geniş kitlelere yaymak, tiyatroyu hiç tanımayan köy, belde, ilçe ve varoşlarda tiyatro sevgisini ve kentli olma bilincini oluşturmak, tiyatro aracılığı ile kültürel anlamda iletişim kurup birliktelik sağlamak amacıyla 9 yıl önce bölge turnesi başlatmıştır.

Köy, belde ve ilçeleri kapsayanbölge turnesi kapsamında ABT, oyunlarını bu güne kadar 160’a yakın merkezde sahnelemiştir. Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu, ulusal ve uluslararası festivaller çerçevesinde doğuda Adıyaman’ın Tut ilçesinden Karadeniz’de Samsun, Ordu, buradan Ukrayna’nın Kiev, Almanya’nın Nürnberg, Ausburg, Ulm, Frankfurt, Bosna Hersek’in Bihaç ve Tuzla kentleriyle, Mısır’ın Kahire kentine uzanan çizgide başarılar kazanmayı sürdürmüş, birçok kez yurt içi ve dışında gerçekleşen festivallere katılmış Antalya’yı ve Türkiye’yi başarıyla temsil etmiştir. ABT, kent tiyatrosu olma misyonunun vermiş olduğu sorumlulukla, antik yapıları yeniden yaşatmak amaçlı; Patara Antik kenti, Myra Antik Tiyatrosu, Side Apollon Tapınağı, Perge Antik Kentinde ve Bergama Asklepion Antik Tiyatrosunda “Aşk Grevi” adlı oyununu sahneleyerek bir ilke imza atmıştır.

Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu ayrıca 1993 yılında 6 lisenin katılımıyla başlattığı ve günümüze kadar kesintisiz olarak büyük bir coşkuyla süregelen "Liselerarası Tiyatro Şenliği"nin 13'üncüsünü 15 Mayıs-16 Haziran 2006 tarihlerinde gerçekleştirmiştir. Şenliğe bu yıl bölgesel bazda bir içerik kazandırılarak Denizli’den 1, Isparta’dan 2 lisenin katılımı sağlanmış, Gazipaşa, Kumluca, Finike İlçelerinden 1’er lisenin katılımlarıyla da toplamda 24 lise Şenlikte yer almıştır. Şenlikte Türk ve Dünya Tiyatrosundan önemli yazarların seçkin eserleri sahnelenmiştir. Gelecekte tiyatro sanatını meslek edinmek isteyen gençler için başlangıç niteliği de taşıyan şenliği yaklaşık 7000 kişi izlemiştir.

Tiyatro önce oyuncuda, sonra seyircide, giderek de toplum yaşantısında bir şeyleri geliştirip değiştiren bir kavramdır. Her yıl yaklaşık 60.000 seyirciye ulaşan ABT, sorunları çok olan toplumumuzda sanatın bu etkisiyle farklı bakabilmeyi, yeni düşünüş ve çözümler akla getirmeyi de amaçlayan oyunlarla perde açmayı sürdürecektir.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
akm.jpg


Antalya Kültür Merkezi

1992 yılında temeli atılan Antalya Kültür Merkezi 'nin açılışı 1996 yılında yapılmıştır. 9000 metrekare kapalı alanda; Perge ve Aspendos salonu olarak iki ana salona sahiptir.

Perge Salonu:

348 kişilik bir salon olup; konferans, simültane, çeviri, seminer, panel, oda orkestrası gibi etkinlikler yapılabilmektedir.

Aspendos Salonu:

817 kişiliktir. Her türlü tiyatro, çok sesli müzik, bale, konser, sinema ve konferans aktivitelerinin yapılmasına olanak sunar. Aspendos salonu, her yönüyle tam bir akustik salon olup mikrofonsuz gösteri yapabilmekte, orkestra çukuru sayesinde her türlü çok sesli müzikaller icra edilebilmektedir.

Ayrıca Antalya Kültür Merkezi'nde; sanatçı soyunma odaları, makyaj, dinlenme, idare ve sergi salonları ile pastane bulunmaktadır. Türkiye'nin en modern kültür merkezleri arasında olan tesisin tüm alanları sıcak soğuk klimatize edilerek yangın güvenlik sistemleriyle salonlar emniyete alınmıştır. Salonlardaki sahnelerde, ışık-ses sistemleri günün en son teknolojisiyle donatılmıştır.
 
Son düzenleme:

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
cam_pramid.jpg

Cam Piramit

2000’li yıllarda Türkiye'ye fuar ve kongre merkezi olarak damgasını vuran Antalya, ilk fuar ve kongre merkezine 1 Ekim 1997 tarihinde kavuştu. Cam Piramit Sabancı Fuar ve Kongre Merkezi'nin temeli 30 Temmuz 1996 tarihinde atıldı. 1 Ekim 1997 tarihinde Altın Portakal Film Festivali etkinlikleri sırasında açıldı ve XI. Dünya Ormancılık Kongresi'ne ev sahipliği yaptı.

Yaklaşık 4500 metrekarelik bir alana oturan yapı, bodrum ve zemin kat olmak üzere iki katlıdır. Üzeri renkli ısıcamlı piramit uzay çatı ile örtülmüştür. Cam Piramit Sabancı Fuar ve Kongre Merkezi'nde 2500 kişilik Toros, 440 kişilik Meltem ve 330 kişilik Düden salonu vardır. Konferans ve kongre amaçlı düzenlenen Toros Salonu'nda ayrıca 1500 stand kapasiteli sergi ve ihtisas fuarları da yapılabilmektedir. Tüm salonlar ileri teknolojinin sağladığı ses ve ışık düzenleriyle donatılmıştır.

Zemin katın üzeri renkli ısıcamlı Piramit uzay çatı ile örtülmüştür. Piramitin yerden yüksekliği 22.76 m olup, 5710 m2 ısıcam ile kaplanmıştır. Yapının hemen dışında 2500 m2 büyüklüğünde 4 adet dairesel şekilli süs havuzu vardır ve bina bu havuzlarla çevrilidir. Binaya bu havuzlar üzerindeki köprülerle dört ayrı yönden giriş vardır. Yapıda bulunan üç adet salondan en büyüğü zemin kattaki Toros Salonu' dur. Diğerleri sırasıyla bodrum kattaki Meltem ve Düden Salonu'dur.

Toros Salonu; yaklaşık 4000 m2 büyüklükte, hem konferans hem de sergi amaçlı düzenlenmiştir. Konferans amaçlı olarak 2400 kişilik oturma kapasitesi vardır. Sergi amaçlı olarak ise, kapalı alan içinde yaklaşık 1500 stand kapasiteli fuar kurma imkanı vardır. Fuar ve konferans için gerekli tüm tesisatlar (müzik, ses, yayın, projeksiyon, multivizyon, ışıklandırma, elektroakustik, yangın, güvenlik, enformasyon, simültane çeviri sistemleri) bu salonda mevcuttur. Ayrıca 4 adet portable simültane kabini ve videowall bulunmaktadır.

Meltem Salonu; 386 m2 alana ve 440 koltuk kapasitesine sahiptir. Ana salon ile bağlantılı olarak yapılan etkinlikler multivizyon sistemi ile Süden Salonu'ndan da izlenebilecektir. Salonda 4 adet portatif simültane kabini bulunmaktadır.

Düden Salonu; Yaklaşık 281 m2 büyüklüğünde ve 332 koltuk kapasitesindedir. Her türlü konferans ve açık oturumun düzenlenebileceği bu salonda, dört dilde çeviri yapmaya müsait simültane odaları mevcuttur. Ayrıca diğer salonlarla bağlantılı olarak yapılan etkinlikler multivizyon sistemiyle Meltem Salonu'ndan da izlenebilmektedir. Düden ve Meltem Salonları'nda da gerekli tüm tesisatlar (Müzik, ses yayın, projeksiyon, multivizyon, video projeksiyon, ışıklandırma, elektroakustik, yangın, güvenlik, enformasyon) mevcuttur.Bunun yanında tüm bina cctv, müzik anons, acil anons, yangın ihbar sistemleriyle donatılmış, mekanların tümü sıcak-soğuk klimatize edilmiştir. Bina içi ve çevresi, 24 saat boyunca kameralarla denetlenmektedir. Ayrıca merkezimizde iki adet 90 m2'lik paralel toplantı salonu vardır ve bu salonlar ihtiyaca göre toplantı odası, resim galerisi veya basın odası şeklinde düzenlenebilmektedir.

Salonlar 50'şer kişi kapasitesindedir, Toros Salonu'nun dört köşesinde bulunan merdivenler ve bedensel engelli asansörü sayesinde her zaman kullanıma açık diğer mahaller; fuaye, büfe, bay bayan ve bedensel engelliler tuvaletleri, vestiyer, yönetim ofisleri, doktor odası, servis mutfağı ve 2 adet teknik merkezdir. Cam piramitin ayrıca 13.000 m2 açık otopark alanı, toplam 1500 m2'lik 3 adet malzeme deposu ve 150 m2 büyüklüğünde işletme binası bulunmaktadır.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
sergisalonu1.jpg

Suna - İnan Kıraç Müzesi

Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli iki binada yer almaktadır. Suna ve İnan Kıraç tarafından satın alınan bu iki bina 1993–1995 yıllarında onarılarak müzeye dönüştürülmüştür. Bu yapılardan biri geç döneme ait geleneksel dış sofalı, iki katlı Türk evinin tipik bir örneğidir. Antalya Kaleiçi sivil mimarlık örneklerinden Tekelioğlu Konağı'ndan esinlenerek onarılan ve ahşap çıtalı tavanlar ve kalemişi bezemelerle süslenerek 19. yüzyılın ikinci yarısına özgü Kaleiçi yaşamdan kesitlerin özel efektlerle birlikte sunulduğu bir etnografya müzesi olarak düzenlenen binada kahve ikramı, damat tıraşı ve kına gecesi gibi Anadolu halk kültürüne has öğeler konu alınmıştır.

Müze bahçesinde yer alan ikinci bina ise, Aya Yorgi (Agios Georgios) adına inşa edildiği bilinen 1863 yılında onarım görmüş bir Ortodoks Kilisesidir. Dikdörtgen plânlı, tek hacimli ve üzeri tonoz örtülü yapının iç duvarları ile tavanı kalemişi bezemelerle süslüdür. Onarım sonrası bir sergi mekânı olarak düzenlenen kilisede Suna-İnan Kıraç koleksiyonuna ait kültür ve sanat eserleri sergilenmekte ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.

Adresi: Barbaros Mahallesi Kocatepe Sokak No: 25 Kaleiçi / ANTALYA
Tel : (0242) 243 42 74
Faks : (0242) 243 80 13
E-Posta: aked@org.tr
Web Adresi:

Çarşamba günleri dışına her gün Haziran-Eylül aylarında 09.00–12.00/14.00–19.30, diğer aylar 09.00–12.00/13.00–18.00 saatlerinde ziyarete açıktır.

sergi1b.jpg

Alıntılardır. savataged tarafından düzenlenmişlerdir.
 
Üst