Antalya'da Turizm

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
resimgoster.aspx

Antalya-Kaleiçi

Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir.

Attaleia’da, bütün antik şehirlerde tapınak, agora, tiyatro gibi yapılar olduğu biliniyorsa da bugün bunların yerini saptamak imkânsızdır Kaleiçi; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır.

resimgoster.aspx

1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.

Türkiye’nin güney-batısında Akdeniz kıyısında yer alan Antalya tarih boyunca Anadolu’nun denize açılan kapılarından biri olmuştur. Antalya Kaleiçinde Attaleia Antik Kenti kuruluşundan önce Yat limanında Korykos adı ile bir korsan limanı bulunduğu antik kaynaklardan bilinmektedir. “Kaya Kovuğu” anlamına da gelen Korykos, falezlerin hem doğal yapısı hem de sığınma limanı oluşu bakımından önem taşımaktadır. Liman ve gerisinde gelişen Antik Attaleia kenti M.Ö. 2 yy.’dan itibaren kesintisiz iskan görmüş ve günümüze kadar yaşayabilmiştir.

Antalya Antik Şehri, at nalı şeklindeki iki kalın duvar tarafından korunmaktadır. Bu sur şeklindeki duvarlardan biri deniz kıyısı koyundadır ve diğeri de kara tarafında bulunmaktadır. Bu duvarlara ek olarak çeşitli yerleşim birimlerini birbirinden ayıran duvarlar da vardır ve dış duvarlarda yaklaşık elli adımda bir kule bulunmaktadır. Bu duvarların yapılış tarihi antik dönemlere kadar gitmektedir. Romalılar bu Helenistik duvarların temelini atmışlar ve Selçuklularda genişletmiş ve onarmıştır.

resimgoster.aspx

Duvarlar yapılırken üzerlerinde antik yazıtlar bulunan birçok taş blok kullanılmış ve bunlar 19. yy’a kadar çok iyi korunabilmiştir. Bugün şehir içinde duvarların ancak Hıdırlık Kulesi, Hadriyan Kapısı ve Saat kulesi gibi kalıntılarına rastlanabilmektedir. Deniz tarafından kaplanan antik şehir ve duvarlar günümüzde Kaleiçi diye adlandırılmaktadır. Caddeler ve binalar hala Antalya’nın tarihini yansıtan birçok işaretle doludur. Evlerin karakteristik yapıları Antalya’nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri, yaşam alışkanlıklarını en iyi şekilde yansıtır.

Sur içindeki dar sokaklar limandan yukarıya duvar boyunca uzanırlar. Yivli Minare, Keyhüsrev Medresesi, Karatay Medresesi, İskele Camii, Tekeli Mahmut Paşa Camii sur içindeki önemli tarihi eserlerden sadece bazılarıdır. Yat limanı eski şehrin gün ve gece boyunca sergilediği nefes kesici manzara uluslararası ressam şair ve yazarlara ilham kaynağı olmuştur. Antalya Kaleiçi, batıda deniz, kuzey ve doğuda ana caddeler ve bu caddelere paralel uzanan ve günümüzde de bir kısmı ayakta olan surlarla sınırlandırılmıştır. Bu belirgin sınır eşikleriyle Kaleiçi, kent merkezindeki katlı yapılaşmadan korunabilmiş, geleneksel doku, günümüze kadar korunarak özgün yaşayabilmiştir.

Kaleiçinin yerleşme dokusu, Cami Sokak ve Hıdırlık sokak boyunca uzanan orta sur duvarı ayrımı ile iki farklı şekilde oluşmuştur. Cumhuriyet Caddesi ile bu sakaklar arasındaki alan, topografyaya ve sur duvarlarına uygun olarak organik gelişmiştir. Sokaklar arasında kalan adalar düzenli biçimde değildir. Adaların büyüklüğü ve uzunluğu değişkendir. Orta Sur Duvarı ile Karaalioğlu parkına kadar uzanan ve dış surların Hıdırlık Kulesi ile sonlandığı alan ise ızgara dokuludur. Yapı adaları genellikle düzgün dikdörtgen formludur. Her iki dokuda da evler bir cepheleri ile sokağa otururken bir cepheleriyle de bahçeye açılır. Sokağa uygun olarak yapılan zemin kat planları düzenli değildir. Birinci katta çıkmalar yapılarak planları düzenlenir. Çıkmalar hem yapının plan şemasını zenginleştirir, hem de değişik çıkma biçimleri, sokaklar ve küçük meydanları biçimlendirir.

resimgoster.aspx

Kaleiçinde iki veya üç katlı olan evlerin bazılarında ara kat mevcuttur. Alt katlar üst katı da taşıyan taşlık ve avlunun yerleştiği servis mekânlarıdır. Günlük yaşamın geçtiği bu katta kuyu, ocak, ahır ve depo gibi kullanılan bölümler yer alır. Bu mekânları çeviren yüksek duvarlar, evin mahremiyetini de sağlar. Taşlığı birinci kata bağlayan iç merdivenler ara kata geçiş olanağı da verir. Ara katlar depo olarak kullanıldığı gibi kışlık oda olarak da kullanılabilirler. Üst katta odalar birbirine sofa ile bağlanarak sofaya açılmaktadır. Sofaya açılan odaların her biri günlük yaşamın devam edebileceği şekilde biçimlenmiştir.

resimgoster.aspx

Hadrian (Hadrianus) Kapısı: Antalya'daki tarihi yapılardan en iyi korunmuşlarından birisidir. Bir Roma eseri olan yapı, İ.S.130 yılında Roma İmparatoru Hadrian adına yapılmıştır. Zamanla şehir surları kapının dış kısmını kapatmış ve kapı uzun yıllar kullanılmamıştır. Eserin günümüze değin yıkılmadan gelebilmesinin bir nedeni belki de budur. Sur kalıntılarının yıkılması ile kapı ortaya çıkarılmıştır. Pamfilya'nın en güzel kapısı olarak kabul edilmektedir. Üst kısımları kubbe şeklinde üç açıklık vardır. Sütunları hariç tamamen beyaz mermerden yapılmıştır. Oyma ve kabartma süslemeleri çok güzeldir. Kapının orijinali iki katlıdır.

Kapının iki tarafında, kapı ile aynı zamanda yapılmadığı bilinen iki kule vardır. Bunlardan güneydeki Julia Sancta kulesi olarak bilinir ve bir Hadrian devri eseridir. Süslemesiz blok taşlardan yapılmıştır. Kuzeydekinin ise alt kısımları antik çağa ait olup üst kısmı Selçuklu'lar zamanından kalmadır.

Kapının önünde durup birkaç saniyelik bir değerlendirme yapınız. Bir yanda modern Antalya'nın çift sıra palmiyelerle ikiye ayrılmış Atatürk Caddesi. Kapının arkasında ise eski Antalya, geçmişle günümüz arasında Pamfilya'nın en güzel kapısı. Bu kapının iki yanında ise iki ayrı çağ ve medeniyetin eseri kuleler. Çağlar ve medeniyetlerin uyum içinde birbiri ile kaynaşması. Bu durum Antalya'nın pek çok yerinde görülebilen ilginç bir özelliktir.

resimgoster.aspx

Hıdırlık Kulesi : Kara surlarının en güneydeki başlangıç noktasında bulunan alt kısmı kare, üst kısmı silindir şeklinde olan bir kuledir. Antik çağdan kalma bir yapı olup, içinde kare şeklinde büyük bir kütle vardır. Kulenin yapısı son derece sağlamdır. İçyapısının özelliği nedeni ile savunma amacıyla kullanılan ya da işaret ateşi yakılan bir yer olduğu sanılmaktadır.

Kesik Minare Camii : Yapı elemanları incelendiğinde camiinin geçmişinin İ.S. II. yüzyıla kadar uzandığı görülür. Bulgular yapının, İ.S. V. yüzyılda mevcut antik bir tapınak üzerine Bazilika olarak yapıldığını göstermektedir. II. Beyazid'in oğlu Sultan Korkud tarafından cami'ye çevrilmiş ve yapıya bir minare eklenmiştir. Minare'nin ağaç kısmı XIX. yüzyılda çıkan bir yangında yanmış ve o zamandan beri Kesik Minare adı yerleşmiştir. Halen harap bir durumda olan eser kullanılmamaktadır. Fakat ziyaretçilere aynı yapı içinde Antik Bizans ve Selçuklu yapı unsurlarını sunma yönünde eşine ender rastlanır bir kalıntı olarak hizmet vermeye devam etmektedir

resimgoster.aspx

Yivli Minare Külliyesi : Kalekapısı semtinde bulunan ve çok sayıda Selçuklu yapıtından oluşan eserler topluluğudur. Külliye'de bulunan yapılar şunlardır: Yivli Minare, Yivli Camii, Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Selçuklu Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbesi. Yivli Minare Antalya'daki ilk islam yapılarındandır. XIII. yüzyıla ait bir Selçuklu eseridir. Kaidesi kesme taştandır. Gövde kısmı tuğla ve firuze renkli çinilerden yapılmıştır. 8 yivlidir. Minare günümüzde Antalya kentinin sembolü durumuna gelmiştir. Yüksekliği 38 m. olup 90 basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır. Yivli Minare Camii, Yivli Minare'nin hemen batısındadır. Anadolu çok kubbeli camii türünün en eski örneğidir. Yarım küre şeklinde 6 adet kubbe ile örtülüdür. 1372 yılında Balaban Tavşi'ye yaptırılmıştır. Yapısında diğer elemanların yanı sıra antik kalıntılardan yararlanıldığı da görülmektedir. Gıyaseddin Keyhüsrev Medresesi, Atabey Armağan tarafından 1239 tarihinde, Gıyaseddin Keyhüsrev adına yaptırılmıştır. Bu eserin kapısının karşısında bir XIII. yüzyıl yapıtı olduğu sanılan Selçuklu Medresesi kalıntıları vardır.

Zincirkıran Türbesi: Yivli Minare'nin kuzeyinde ve üst bahçededir. Şekil olarak Selçuklu tarzındadır. Fakat dış yüzeyinin sade olması, pencerelerinin bulunması, içindeki mezarlığın aşağı seviyede olması özellikleri ile Osmanlı Türbeleri karakterini taşır. 1377 yılında yaptırılmış olup 3 adet mezarı korumaktadır.

Nigar Hatun Türbesi: Yivli Camii'nin kuzeyindedir. Altıgen bir plan üzerine yapılan Türbe'nin sade bir görünümü vardır. Selçuklu tarzında olan Türbe 1502 yılından kalmadır. Zincirkıran Türbesi'nin batısında bulunan yapı Mevlevihane olup Alâeddin Keykubat tarafından 1225 yılında yaptırıldığı sanılmaktadır. Kitabesi kaybolmuştur. Onarım görmüştür. Günümüzde güzel sanatlar galerisi olarak kullanılmaktadır.

İskele Camii: Yat Limanı'nda bulunan küçük ve şirin bir camiidir. Ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Kale içi restorasyon çalışmaları sırasında yeniden düzenlenmiştir.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
2.jpg


ANTALYA YAYLALARI ve TURİZM

Finike-Ördübek Yaylası

Finike-Elmalı karayolunun 41. km’sinden batıya dönülerek 6 km. stabilize yolla ulaşılır. Yaz aylarında Finike'den minibüslerle ulaşmak mümkündür. Asırlık sedir ağaçları ile ardıç ağaçlarının çevrelediği, çok geniş alanlara yayılmış olan yaylanın tabanı ise, dağ çayırları ve kır çiçekleri ile kaplıdır. Çok az sayıda yayla evinin olması, hiç bir altyapının bulunmaması, bu harikulade güzel olan yaylayı bakir kılmıştır. Arif köyünde bulunan antik Arycanda kenti yaylada görülebilecek yerler arasındadır.

Serik - Ovacık Yaylası

Serik’e 36 km. mesafededir. Serik’ten itibaren narenciye bahçeleri içerisinden geçen, rakım yükseldikçe maki ve çam ağaçlarının çevrelediği yolun manzarası etkileyicidir. Nanalı Yaylası girişinden, Serik ve Akdeniz'in görüntüsü harikuladedir.

Ormanlarla kaplı dik yamaçlı tepelerin çevrelediği çanak şeklinde bulunan Ovacık Yaylası’nda altyapı bulunmamaktadır. Tamamen bakir olan Ovacık Yaylası’ndan geçen dere kıyısı kamp yapmak için oldukça elverişlidir. Yaylada bulunan kale ka¬lıntıları yaylanın görülebilecek yerlerindendir.

Saklıkent (Saklı) Yaylası

Antalya'dan 10 km’si asfalt 40 km’si stabilize olan güzel manzaralı bir yolla yaylaya ulaşılmaktadır. Antalya'nın kuzeybatısında Bey Dağları silsilesinin ortalarında 1850 m. rakımda bulunan Saklıkent Yaylası’nda kayak tesisleri de bulunmaktadır.
Antalya halkının yoğun olarak rağbet ettiği yaylanın çevresinde bulunan Karçukuru, Fesikan Yaylası, Yazır Yaylası, Moryer, Eren Dağı, Fesleğen Yaylası, Yazır Sırtları, Bereket Dağı gezilerek kamp kurmaya ve piknik yapmaya elverişlidir.

Alanya - Demirtaş Nahiyesi Kaş - Sapadere - Tokar ve Söğüt Yaylaları

Alanya'ya bağlı Demirtaş nahiyesinin kuzeyinde Toros Dağları’nın iç kısımlarında bulunan yaylalara, stabilize yolla ulaşmak mümkündür. Kaş Yaylası 30 km., Sapadere Yaylası 35 km., Tokar Yaylası 40 km., Söğüt Yaylası ise 50 km. mesafededir. Narenciye bahçeleri, seralar, maki bitkileri, çam ağaçları arasından, bazen de Demirtaş Çayı kıyısından geçen güzel manzaralı bir yolla ulaşılan yaylalara, Demirtaş nahiyesi ile civar köy halkı çıkmaktadır. Meyve bahçeleri, kır çiçekleri ve dağ çayırları ile kaplı olan yaylalar bakir durumdadır. Yayla yakınlarında bulunan köylerde telefon, kır kahveleri, kır lokantaları hizmet vermektedir. Demirtaş Çayı kıyısında kamp kurup olta ile balık avlanabilmektedir.

Üçoluk Yaylası

Kemer'den çam ağaçları arasından geçen 37 km’lik stabilize bir yolla ulaşılmaktadır. Antalya'nın güneybatısında, yaklaşık 1500 m. yükseklikte bulunan yayla, zengin bir flora ve faunaya sahiptir. Elektrik ve telefon gibi alt yapı hizmetleri olmayan yayladaki basit yayla evleri, sedir, çam, çınar ağaçları ile bütünleşmiş gibidir. Antalya ve Kemer halkının kullandığı yaylaya, seyahat acentaları tarafından kamp ve trekking programları düzenlenmektedir.

Akseki-Pişer Yaylası

Antalya-Akseki-Beyşehir karayolunun Akseki'den itibaren 9. km’sinden batıya dönülerek 3 km. stabilize bir yolla yaylaya ulaşılmaktadır. Geniş tabanlı bir vadide konumlanmış tamamen bakir olan yayla; köknar, çam ağaçları, kır çiçekleri ve dağ çayırları ile kaplıdır. Elektrik ve telefon hizmetlerinin bulunmadığı yaylada, kamp kurularak, sessiz, sakin, doğa ile baş başa bir tatil geçirilebilir. Yakınında bulunan Akşahap köyüne giderek köy yaşamını görmek, Manavgat Çayı’nda olta ile balık avlamak, eşine ender rastlanan mağaralardan olan Altınbeşik Mağarası’nı (10 km.) görmek, yaylada yapılabilecek aktiviteler arasındadır.

İbradı- Maşad - Kocaoluk - Sütleğen - Elmalı - Gebesin - Söğütbeli -Sülek Yaylaları

Yaylalar, İbradı ilçesinin kuzeyinde bulunan İbradı-Beyşehir yolu üzerinde ve yakınındadır. Hasan Dağı eteklerinde 1200-1500 m. yüksekliktedir. Taştan basit evlerin bulunduğu yaylalar ve çevresi ardıç, çam, köknar ve sedir ağaçları, meyve bahçeleri ile kaplıdır. Üzüm bağları ve yöresel şarabı ile meşhur olan İbradı ilçesi, eski Türk evlerinin bulunduğu ender yörelerdendir. Türkiye'nin en büyük mağaralarından olan Altınbeşik Mağarası’nı (12 km.) ve 15 km. uzaklıkta bulunan Düdencik Mağarası’nı görmek mümkündür. Yaban hayatı bakımından zengin olan yörede, yaban keçisi, keklik, tilki, tavşan, yaban domuzu ve bol miktarda ardıç kuşu bulunmaktadır.

Alanya-Dereköy Yaylası

Alanya'nın kuzeyinde bulunan yayla köyüne, 30 km’lik asfalt yolla ulaşılmaktadır. Kargı Çayı’nın aktığı vadinin güney yamaçlarında çam ağaçları meyve ve sebze bahçeleri içerisinde kurulmuştur. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olan Şirinköy’de kır kahveleri, bakkallar, sağlık ocağı, et yemekleri sunan lokantalar hizmet vermektedir. Günübirlik gezilere, piknik yapmaya, orman içinde yürüyüş yapmaya elverişlidir.

Serik -Beşkonak -Altınkaya (Zerk - Selge) - Ballıbııcak Köyleri, Gödre ve İkiz Yaylaları

Serik ilçesinden, 35 km’lik narenciye bahçeleri, maki ve çam ağaçları arasından geçen asfalt yolla Beşkonak nahiyesine ulaşılır. Beşkonak Altınkaya (Selge-Zerk antik kenti) köyüne, Köprülü Kanyon Milli Parkı içerisinden geçen 10 km’lik stabilize yolla ulaşmak mümkündür. Altınkaya, Ballıbucak köy yolunun 3. km’sinden batıya dönülerek 3 km’lik patika yolla İkiz Yaylası’na ulaşılır. Antalya'nın kuzey-kuzeydoğusunda Kuyucak Dağı eteklerinde bulunan yaylalar, 1600-1900 m. yüksekliktedir. Maki, çam, köknar, ardıç, sedir ormanları ile iç içe bulunan yaylalarda altyapı bulunmamaktadır. Yakınında bulunan köy halkının hayvanlarını otlattığı ve yayla olarak kullandığı İkiz Yaylası’na, kara ulaşımı yoktur.

Manavgat – Yaylalar

Köprüçayı Vadisi’nin ikiye ayırdığı Toroslar’ın üzerinde birçok yayla bulunmaktadır. En önemlileri Güğlenpınar ve Beloluk Yaylaları, Avanos Beliği, Tefekli Bölgesinde Gücer Yaylası, Kesikbeli, Akçaalan Yaylası, Topalceviz, Alıç ve Demre Yaylaları, Dumanlı Yaylası ile Bozburun Dağı eteklerindeki İkiz Yaylası’ndan oluşur. Köy halkının büyük çoğunluğu yazın yaylalara göçer.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242

gelenekselantalyaevi.gif


Antalya Evi'nin oluşumu, doğaya, çevreye bağlılık; biçimden önce işleve önem vermek; açıklık, içtenlik, esneklik, pratiklik gibi bazı temel ilkelere dayandırılmıştır. Bunların yanısıra, gerek odaların kavramı ve yapı içindeki durumu, gerekse kendi iç düzenleri, geleneksel Türk Evi mekan kimliği ile tam bir uyum içindedir.

Yazları çok sıcak, kışları ılıktır Antalya'nın. Evlerde soğuktan çok, güneşi önleme, serinlik sağlama temel kaygudur. Yazın, gündüzleri denizden karaya, geceleri karadan denize esen yumuşak esintilerden olabildiğince yararlanabilme, günlük yaşamda sohbetin konusu, konutun övünç kaynağıdır. İşte bu nedenle gölgeli taşlıklar, yüksek tavanlı odalar, avlular, Kaleiçi Evleri'nin belirleyici özelliğini oluşturur.

Genellikle iki katlı ve dış sofalı plan tipindeki evlerin zemin katı kagir, üst katı ahşap iskelet sistemindedir. Cephelerde kıvrık dallar, çiçek, ayyıldız, yaprak, rozet motiflerinden oluşan alçı ve kalemişi süslemelere, Allah, Maşallah gibi yazılara, sıkça rastlanır. İçeriye, iki kanatlı büyük bir bahçe kapısı ya da doğrudan taşlığa açılan ahşap bir kapıyla girilir. Yüksek duvarlarla istenmiyen bakışlardan korunan bahçe, ağaçlarının koyu gölgesindedir. İklim elverdiği için çoğu kez mutfak, banyo, çamaşırlık, depo, kiler, ahır gibi hizmet donatımı hep giriş katında örgütlenmiştir. Böylelikle servis ögeleri, planı hemen hemen etkilemez. Her evin bahçesinde yer alan sarnıç biçiminde, taş bilezikli bir su kuyusu aynı zamanda içine yiyeceklerin sepetle sarkıtıldığı bir buz dolabıdır da. Sokaklar boyunca ev duvarlarına paralel uzanan arıkların taşıdığı sular salt bahçe sulamasında kullanılmak üzere sırasıyla evlere çevrilir.

Bahçenin evin altına doğru sokulmuş bölümüne taşlık adı verilir. Taşlıklar Antalya Evleri'nin vazgeçilmez ögeleridir. Günlük yaşam daha çok taşlıkta ya da hayatta geçer. Küçük çakıl taşlarının tatlı kireç harç üzerine tek tek döşenmesiyle oluşturulan bitkisel ve geometrik bezekli mozaikler binlerce yıllık bir geleneğin sürgünü biçiminde taşlıkların zeminini süsler. Bu dekoratif zenginlik, çakıl taşları arasında kurumadan kalabilen ıslaklığın gün boyu sağladığı serinlikle yarara dönüşür.

Taşlıktan birinci kata bağlanan ahşap iç merdiven, tam orta sahanlığında bir ara kata geçiş olanağı da verir. Basık tavanlı, küçük pencereli ara kat odaları daha çok kiler görevi görmektedir.


Merdivenin son bulduğu yarı açık mekana hayat ya da sofa denilmektedir. Oturma sekileri, el yıkama yerleriyle donatılan hayat, Antalya Evi'nin toplanma, birlikte yaşama ve ortak kullanım alanı, bir anlamda odağıdır. Ev içi üretim eylemlerinin büyük bölümü burada gerçekleştirilir. Evlerde ana kat birinci kattır. Yer katının, çoğu kez sokağın parsel konturlarına uymak zorunluğundan kaynaklanan düzensiz planı, birinci katta bol pencereli çıkmalar yapılarak düzeltilir. Çıkmalar ev halkının sokak veya bahçe ile Uygulanan değişik çıkma türleriyle sokaklar, meydanlar tekdüzelikten çıkar, hareket ve zenginlik kazanır. Üst katta, her biri ailenin tüm özel yaşamına çözümler getirmek üzere ana birim olarak akıllıca planlanmış bir dizi odanın kapıları sofaya/hayata açılmaktadır. Odalardan en büyüğü, en gösterişlisi olan başoda evin beyine aittir. Odanın bir duvarında ahşap davlumbazlı ocak, bunun her iki yanında, içine gece ortaya serilecek yatak yorganın konulduğu kapakları bezemeli yüklükler, duvardaki yüksek raflar, testilik, peşkirlik, lambalık, fincanlık, kavukluk gibi isimleri yalın görevlerini de belirleyen dolaplar, oymalı göbekle zenginleştirilmiş çıtalı tavanlar mekanın kimliğini etkileyen önemli ögelerdir.

Ana pencere dizisi önü ve bunun iki yanındaki kolları sedirler çevreler. Sedirler kadınların dışarıyı seyrettiği ve konuklarını ağırladığı yerlerdir. Odanın renk renk halı, kilim yayılı alt örtüsü, gün boyu değişen çok amaçlı kullanımlar için boş bırakılan alanlardır.

18. yüzyıldan itibaren Batı'nın Barok ve Rokoko üslupları özellikle iç mimaride ve süslemede kendini gösterir. Kısa sürede İstanbul'dan Anadolu'ya da ulaşan etkileriyle, zengin konaklarında duvarlar meyve, çiçek gruplarından oluşan panolar ve manzaralarla bezenir. Özellikle oda tavan eteklerine yerleştirilen şerit halinde İstanbul manzaraları, perde veya pencere şeklinde boyalı bir çerçevenin içinde, adeta dışarıya bakılırcasına çizilen hayali resimler, ev sahibinin ekonomik gücüyle bağlantılı olarak Kaleiçi'nde geçmişten kalan sadece bir kaç evde de görebildiğimiz sevilen örneklerdendir.

Alıntılardır. savataged tarafından düzenlenmişlerdir.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242


Düden Şelalesi iki kez harikalar yaratır. Birincisi Antalya'dan 8 km uzaklıkta, Lara Plajı yolundadır. Burada Düden Suyu büyük bir gürültü ile 50 metre yükseklikteki falezlerden denize dökülür. Düden Suyu'nun Antalya'nın 15 km kadar kuzeyinde Düdenbaşı Şelalesi denilen diğer bir çağlayanı vardır.

_0_1188685890.jpg


dudenod5.jpg




Kurşunlu Şelalesi'ne, Antalya'dan Aksu kasabası yönüne gidildiğinde, Antalya Havaalanı'ndan 3 km kadar sonra, yol levhalarından da anlaşılacağı gibi, sola sapılarak gidilir. 8 km'lik asfalt yol, bahçeler ve tarlalar arasından geçerek sizi, otomobil ile on-onbeş dakika içinde Kurşunlu Şelalesi'ne ulaştırır.

ant_kursunlu_selalesi.jpg


wasserfallxr7.jpg




Her mevsim bol suyu olan Manavgat Çayı, Manavgat'ın 4 km kuzeyinde çok güzel görüntü veren Manavgat Şelalesi'ni oluşturuyor. Şelale çevresi, kanallar ve setlerle düzenlenerek güzel bir mesire yeri haline getirilmiş.

800px-Manavgat_waterfall_by_tomgensler.jpg


4750_0.jpg
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
Antalya Beydağları

Toros Dağları'nın batı uzantılarından Bey Dağları, Antalya sınırları içindedir. Bey Dağları grubu, Antalya Körfezi'nin batısında, kuzey-güney doğrultusunda körfeze paralel olarak uzanır. 600-3086 m. rakımlar arasında yer alan dağlar jeolog ve coğrafya bilimciler için çok değişik olanaklar sunar.

Tekedoruğu, Bakirli Dağı, Tahtalı Dağı ve Kızlar Sivrisi önemli doruklarıdır. En yüksek doruğu 3086 m. ile Kızlar Sivrisi'dir. Dağcılar bu doruğa sedir ormanlarıyla kaplı Çamçukuru Vadisi’nden ulaşır. Vadiye en kolay ulaşım Antalya- Elmalı yolu iledir. Dağa tırmanış bir gün içerisinde tamamlanabilir.

Kemer'in batısındaki Tahtalı Dağı ilginç yamaçlarla süslüdür. Yükseltileri 2360 m'ye uzanır. Çam ve karışık ağaçlı ormanlar 2000 m'ye kadar uzanır. Tahtalı Dağı'na tırmanış Soğukpınar'dan başlar ve Akdeniz'i gören sırtlar üzerinden yapıldığında eşsiz manzaralar sunar. Soğukpınar’dan kısa bir yürüyüş ve tırmanış ile kamp alanına ulaşılır. Yıl boyu Bey Dağları'na gezi düzenlemek olanaklıdır. Ancak nisan, mayıs, haziran ayları iklimin uygunluğu ve yörenin flora zenginliğinin belirdiği dönem olması nedeniyle daha uygundur.
Alanya'dan son zamanlarda, dağ turizmi, trekking ve amatör dağcılığa elverişli gelişme başta Akdağ (2451m kuzey-doğu) ve Cebelireis Dağı (1649m Dim yöresi) olmak üzere göstermeye başlamıştır. Akdağ bakanlığımızca "Kış Sporları Turizm Merkezi" ilan edilmiştir.

dag_beydaglari.jpg


Antalya-Olimpos-Beydaglari-Milli-Parki.jpg

Olympos Beydağları grubu

derin_8.jpg


Antalya Fethiye arası Beydağları en yüksek noktası (3070)

Alıntılardır. Hira tarafından düzenlenmişlerdir.
 
Son düzenleme:

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
1.jpg

DENİZ TURİZMİ

KIYI TURİZMİ

Türkiye'nin en önemli turizm merkezi olan Antalya’nın kıyılarının uzunluğu, girinti, çıkıntı dahil 640, düz hat 500 km’dir. Antalya'nın batı kıyılarında dağların denize dik inmesi nedeniyle deniz derindir ve plajlar süreklilik göstermez. Ancak Kemer, Tekirova, Kumluca, Finike, Demre ve Kaş kıyılarında iyi olanaklı tabii plajlar vardır. Ayrıca Beldibi Plajları, Göynük Sahilleri ile Kemer, Tekirova, Olympos ve Kolindonya burnundan Xanthos'a kadar olan sahillerde turizm için gerekli bütün tabii unsurlar bulunmaktadır. Konyaaltı ve Reşat Adası Plajları da Antalya'nın batısında yer alır. İlin doğu kesiminde ise dağların denize paralel uzanması, dağlarla deniz arasında bir ova oluşumunu sağlamış, böylece Antalya'dan başlayıp Side ve Gazipaşa yakınlarına kadar ince kumdan meydana gelen muhteşem plajlar olmuştur. Lara, Karpuzkaldıran, Belek, Kundu plajları Antalya'nın doğusunda yer alan plajlardandır.

Antalya'da Mavi Bayrak ödüllü çok sayıda plaj mevcuttur. (Mavi Bayrak, Avrupa Çevre Eğitim Vakfı’nın (EEE) 1987'den beri yürüttüğü; deniz ve göl sularının temizliğini, kıyıların düzenini, plaj hizmetlerinin niteliğini yükseltmeyi amaçlayan bir kampanyadır.) Ülkemizde 1992'de Akdeniz kıyılarımızda başlatılan kampanya çalışmaları, Avrupa Çevre Eğitim Vakfı üyesi Türkiye Çevre Eğitim Vakfı tarafından yürütülmektedir. Antalya’daki ince kumlu tabii plajlar ve güzel manzaralı koyların yanı sıra mart-aralık aylarında iklimin ve deniz suyu sıcaklığının uygun olmasıyla devam eden deniz mevsimi bölgenin turizm potansiyelini arttırmaktadır.

Kleopatra Plajı
Uzunluğu 2 km. olan plaj Alanya'nın batısında yer alır. İnce kumlu alabildiğine geniş bir plajdır. Kleopatra'nın bile banyo yaptığı söylenen bu plajın bir özelliği de denizin sığ olmasıdır.

İncekum Plajı
Alanya'nın yaklaşık 20 km. batısında çamlık, doğal, ince kumlardan oluşan güzel bir plajdır. Çadır kampı yapılabilecek alan mevcuttur.

Doğu Plajı
Alanya'nın doğusunda, Antalya-Mersin karayolu üzerindedir. Keykubat Plajı ile bunun 14 km’lik sahil uzantısından oluşur. Sahil boyunca plaj tesisleri bulunmaktadır.

Ulaş Plajı
Antalya-Mersin karayolu üzerinde Alanya merkezden batıya doğru 6 km. uzaklıkta bulunmaktadır, Ulaş Plajı'ndaki "Karayolu Ulaş Dinlenme Parkı" sahil yolunu takip eden arabalı yerli ve yabancı turistlerin dinlenme yeri olarak düşünülmüş ve bu amaçla yapılmıştır.

Sorgun Plajı
Antalya'nın en güzel plajlarındandır. Manavgat'a giderken güneye inen yoldan yaklaşık 6 km. gidildiğinde ulaşılan şirin, doğal bir plaj ve sahildir.

Koru Plajı
Gazipaşa'nın Koru Mahallesi'nde bulunan bu plajda deniz; kendi kendini filtre eden tek deniz olma özelliğine sahiptir. Üç doğal havuzu vardır, Bunlardan iki doğal havuz özellikle yeni yüzme öğrenenler için idealdir. Gazipaşa' ya 3 km. uzaklıkta İskele Plajı ve Kahyalar beldesinde de Kahyalar Plajı vardır.

Lara Plajı
Antalya'nın 12 km. doğusundadır. Kumu gayet ince olup çam ormanları ile kaplıdır. Halka açık plajları, yiyecek ve içecek ihtiyacını karşılayacak gazinoları ve soyunma kabinleri vardır.

resimgoster.aspx

Karpuz Kaldıran Plajı
Lara Plajı'nın batısında Düden Şelalesi'nin denize döküldüğü yerdedir. Askeri dinlenme kampı olarak kullanılan plajın kumu çok ince, denizi sığdır.

Adalar Plajı
Karaalioğlu Parkı'nda kayalık bir plajdır. Yeme içme ihtiyacının karşılandığı gazinosu ve soyunma kabinleri vardır.

Mermerli Plajı
Mermerli Parkı'nın altında olan plajın soyunma kabinleri ve duşu vardır.

Konyaaltı Plajı
Antalya'nın 3 km. batısında, yaklaşık 1.5 km. uzunluğunda kum çakıl karışımı bir plajdır. Belediyenin yaptırıp işletmeye açtığı halka açık plaj tesisleriyle yeme, içme ihtiyacına cevap verebilecek gazinolar, pansiyonlar ve oteller vardır,

Reşat Adası Plajları
Eskiden Sultan Reşat'ın mesire yeri olan plaj, Antalya'nın 15 km. kadar batısında, Kemer yolu üzerinde etrafı ormanlarla kaptı tabii bir plajdır.

Kemer Plajı
Kemer'de Beldibi mevkiinden başlayıp Tekirova'ya kadar olan bölüm genellikle ince kumlardan oluşan doğal bir plajdır. Kemer merkezde Belediye Plajı, yat limanı yanındaki Ayışığı Plajı ve Phaselis Plajı denize girenler tarafından tercih edilen plajlardandır.

Phaselis Plajı
Tarih, dağ, deniz, orman, sığ bir koy ve ince kumun birleşmesiyle meydana gelen eşine az rastlanır güzellikte bir plajdır.

Tekirova Kıyıları
Kayalık ve kumsal kıyıları, vahşi tabiat güzellikleri ve nefis kokulu portakalları ile dikkat çekmektedir.

Finike Sahilleri
İnce kumları ve güzel manzarası ile Akdeniz sahillerinin tabii plajlarına sahiptir.

Adrasan Kıyıları
Antalya'nın doğal bir limanı olup kayalık ve ince kumlu doğal plajlara ve güzel bir manzaraya sahiptir.

Patara Kumsalı
Özel Çevre Koruma Bölgesi olan Patara (Ovagelemiş), Kaş-Fethiye yolu üzerinde ilçe merkezine 45 km. uzaklıktadır. Patara, Türkiye'nin en geniş (800 m.) ve en uzun (15 km.) kumsalıdır. Akdeniz'de yaşayan 5 ayrı deniz kaplumbağası türünün ikisi Caretta caretta (Atlantik Okyanusu’na mahsus çok iri deniz kaplumbağası) ve Chelonia mydas (yeşil kaplumbağa) Antalya sahillerinin 17 bölgesini yumurtlama kumsalı olarak kullanmaktadır. Belek, Manavgat, Tekirova, Çıralı, Olympos, Adrasan, Kumluca, Kale (Demre) kumsalları da birinci dereceden deniz kaplumbağası yumurtlama sahasıdır. Deniz kaplumbağası popülasyonu Patara kumsalının Eşen Çayı ağzının doğusundan başlayarak doğuya Gelemiş köyüne doğru antik kentin önündeki kumsalın doğu ucundaki dağlık kısmına kadar devam eder. Yaklaşık 7 km. uzunluğunda olan bu kumsal, çok ince ve temiz bir kum ihtiva etmektedir.

YAT TURİZMİ

Marinalar
Antalya’da turizm merkezi ilan edilen dört marina vardır. Bunlardan; Turban Kaleiçi Antalya Marina il merkezinde, Park Kemer Marina; Kemer’de, Setur Finike Marina; Finike’dedir. Antalya Setur Marina da büyük limandadır. Ayrıca, Kaş ve Kalkan’da yat bağlama yerleri mevcuttur. Antalya bölgesinde, 1999 yılı itibariyle “Mavi Bayrak” ödüllü üç marina vardır. (Setur Finike Marina, Kemer Antalya Marina, Setur Antalya Marina.)

Turban Kaleiçi Marina
Denizde 65 yat kapasitesine sahip olan bu marinada; konaklama, duş tuvalet, elektrik, PTT hizmetleri, sintine boşaltım, akaryakıt hizmetleri verilmektedir.

Setur Antalya Marina
200 denizde, 450 karada olmak üzere 650 yat kapasitesine sahiptir. Antalya Setur Marina, ülkemizin 5. büyük yat limanıdır. Marinanın en büyük özelliği; 200 ton kapasiteli çelik taşıyıcıları olan kızaklama sistemidir. Süper yat olarak sınıflandırılan ve 100 ton ağırlığın üzerindeki yatların tamir, bakım ve onarım amacıyla karaya almak için gerekli sisteme sahip Doğu Akdeniz'deki tek marinadır. İki adet 200 ton kapasiteli kızağın yanında, daha büyük boyutlu yatlara hizmet verebilecek 60 tonluk Model Travel Lift olarak isimlendirilen gezer vinç mevcuttur.

Bu marinada verilen diğer hizmetler; bakım, onarım hizmetleri, yat hizmetleri, elektrik, su, duş, tuvalet, çamaşır yıkama, kurutma, PTT hizmetleri, akaryakıt, otopark, güvenlik, 60 tonluk gezer vinç, iki adet 30 tonluk çelik taşıyıcılı kızak mevcuttur.

Park Kemer Marina
Karada 100, denizde 200 olmak üzere toplam 300 yat kapasitesine sahiptir. Marinada akaryakıt, elektrik, su, ikmal hizmetleri, marina çarşısı, yat bakım üniteleri, 60 ton kapasiteli tekne karaya alma aracı, 100 yata aynı zamanda kara bakım, onarım hizmeti, güvenlik ve deniz hizmeti, haberleşme hizmetleri verilmektedir. Kemer'den civar koylara günübirlik turlar yapılmaktadır. Genellikle Lykia bölgesinde bu tür bir gezide ilk önce Phaselis'e gidilir. Ziyaretten sonra Olympos'a devam edilebilir.
Ayrıca Kemer'den ve Antalya'dan başlayarak "Mavi Yolculuk Turları" yapılabilir. Böyle bir gezide isteğe bağlı olarak süre iki, üç hafta uzatılabilir. Çünkü Kemer'den başlayıp Kekova'ya kadar ve daha da devam eden irili ufaklı görülmeye değer koylar ve adalar vardır.

Setur Finike Marina
1997 yılında yat limanının marinaya dönüştürülmesiyle hizmete giren Setur Finike Marina 350 denizde, 150 karada toplam 500 yat kapasitesine sahiptir. Setur Finike Marina’da verilen hizmetler 70 m'ye kadar olan yatlar için güvenli bağlama imkânı ve tonoz sistemi, her yat için elektrik (220-380 V.) su ve telefon bağlantısı, 24 saat güvenlik hizmeti, posta, telsiz, telefon, faks, e-mail imkânları, hava raporu ve döviz bozma hizmeti, duş, WC, çamaşırhane ve bulaşıkhane üniteleri, 80 tonluk gezer vinçle karaya çekme ve dalgıçlık servisi, akaryakıt, otopark, atık su ve atık yağ boşaltma hizmeti, turizm danışma ve genel acentalık hizmetleri, kışlamadaki yatlara akü şarj, havalandırma, motor çalıştırma vb. periyodik hizmetle yüzme platformu, internet odası, kış süresince konaklayan yatçılar için yat kulübü ve aktiviteleri, havaalanına geliş ve gidişte indirimli transfer imkânı bulunmaktadır.

Bölgede ayrıca üç yat bağlama yeri (Finike, Kaş ve Kalkan'da), iki adet liman (Antalya merkez ve Alanya'da), tekne yapımcıları, yatçılık yapan seyahat acentaları ve işletmeler mevcuttur.

Antalya’nın güzel kıyılarını görmenin en iyi yolu, yat veya guletle denizden takip etmektir. En çok rağbet gören turlar genellikle bir hafta sürer ve mavi yolculuk olarak adlandırılır. Bu turlar Türk Riviera’sının el değmemiş koylarına ve kumsallarına ziyaretçileri taşır. Bunun yanı sıra denize dökülen şelalelerin ve Antalya kıyılarının günlük turlarla gezilmesine büyük ilgi vardır.
 
Son düzenleme:

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
Antalya'da Yapılan Turizm Amaçlı Sportif Faaliyetler

AKARSU TURİZMİ

Köprüçay
Toros Dağları'ndan doğarak doğa harikası kanyonlardan geçen Köprüçay Serik'in güneyinden Akdeniz'e dökülür. İki tarafı dik, çıkılması hemen hemen imkânsız olan kanyonlardaki yeraltı suları ile beslenen Köprüçay, Türkiye'nin en güzel tabii rekreasyon alanlarından birisini teşkil eder. Bunun yanı sıra, nehrin batısındaki dağlık arazide bulunan tarihi Selge (Zerk) şehri, nehir kenarındaki kaleler, su kemerleri, Roma devrine ait köprüler ve tarihi yollar gibi pek çok arkeolojik kaynaklar, Köprülü Kanyonun önemini artırmaktadır.
Köprüçay'a ulaşmak için Antalya'dan Serik'e ve daha sonra Taşağıl ve Beşkonak'a varılır. Manavgat istikametinden ise Taşağıl üzerinden Beşkonak'a ulaşılır. Beşkonak köyüne kadar yol asfalttır ve zaman zaman Köprüçay Çayı'nı takip etmektedir.

Oluk Köprü'nün yaklaşık 100 m. alt tarafında, suyun durgun olduğu ve nehrin cep yaptığı alandan başlayarak, özellikle amatörlerin kürek çekme tekniğine uyum sağlamaları için akıntıya karşı yol alınarak Oluk Köprü'ye varılır. Amatörler genellikle Oluk Köprü'den, profesyoneller ise dilerlerse, başlangıç noktası yakınındaki çağla¬yandan veya Oluk Köprü'den kanyona girip daha ileriden dönerek, parkura başlayabilirler. Başlangıç noktasının hemen altında yer alan çağlayandan sonra devam eden parkur 2-3 zorluk derecesindedir. Parkur boyunca sık sık karşılaşılan çağlayanlar, oluşturduğu güzel peyzajın dışında parkura heyecan katmaktadır.

Yaklaşık 10 km. süren yolculuk sonrası Beşkonak'ın ilerisindeki beton köprüye ulaşılır. Amatör sporcular için parkurun beton köprüden hemen önce sonuçlandırılması önerilir. Ancak profesyonel sporcular beton köprüden sonraki ilk kanyona girebilirler. İkinci kanyona kesinlikle girilmemelidir. Bu kanyonda akarsu, bazı kısımlarda kayaların altında kaybolmakta ve biraz ileride tekrar çıkmaktadır. Yaklaşık 3 km. süren birinci kanyonun bitiminde, sol taraftan yürüyerek asfalt yola ulaşılabilir.


Manavgat Çayı

Batı Toroslar’ın doğu yamaçlarından doğan 90 km. uzunluğundaki Manavgat çayı, ovaya girmeden önce sert konglomera tabakalarının üzerinden geçip Manavgat şelalesini oluşturarak Akdeniz'e dökülür. Bahar aylarında suyu berraklaşan ve geçtiği .kanyonlardaki yeraltı sularıyla beslenen Manavgat çayının hızı Oymapınar Barajı ile kesilmektedir. Manavgat Çayı'nın rafting başlangıç noktasına ulaşmak için Manavgat - Alanya karayolundan önce 10 km. doğuya, daha sonra kuzeye Akseki istikametine dönülür. Akseki'ye 4 km. kala İbradı yönüne dönüldükten sonra 11.. km’de Şahap Köprüsü’ne ulaşılır. Burası rafting için başlangıç noktasıdır.

Manavgat Çayı'nda başlangıç yeri için suyun debisi önemlidir. Suyun debisinin uygun olduğu aylarda İbradı yakınlarındaki Şahap köprüsü civarından rafting çıkışı yapılabilir. Zorluk derecesi yüksek olan Manavgat Çayı amatör gruplar için tehlikeli olabilir. Manavgat Çayında rafting, profesyonel sporcularla birlikte ve yöreden bir kılavuz alınarak yapılmalıdır. Raftinge, Şahap Köprüsü ile Sevinç köyü arasındaki 19 km. boyunca yer yer iki tarafı dik ve aşılması güç kanyonlar içinde devam edilir.

Şahap Köprüsü ile Altınbeşik Mağarası arasındaki ilk kanyonda, kanyonun başlangıcından 500 m. ileride "Yedipınar" olarak adlandırılan yeraltı suları, çayın akış hızını arttırmakta ve parkura heyecan katmaktadır. İkinci kanyona girmek istemeyen sporcular, Altınbeşik Mağarası civarında kıyıya çıkabilirler. Buradan patika yolları takip ederek batıda Orunlu, doğuda Menteşbey köylerine ulaşmak mümkündür.

Altınbeşik Mağarası’ndan ikinci kanyona ulaşılır. Geçit vermeyen dik yarlardan oluşan bu kanyon, Sinanhoca köyüne kadar devam etmektedir. Kanyon bitiminde çay yatağı genişlemektedir. İsteyen sporcular bu köy civarında mola verebilir veya parkuru sona erdirebilirler. Sinanhoca köyüne gelmeden önce ikinci kanyonun bitimine doğru yer alan çağlayanlardan birisi, oldukça tehlikelidir. Su büyük bir kayanın altından, sağından ve solundan geçerek yoluna devam etmektedir. Tehlikeli olan bu bölgede kesinlikle kıyıdan geçilmelidir. Sinanhoca köyünden sonra üçüncü kanyona ulaşılır. Birkaç çağlayan geçtikten sonra Sevinç köyü civarında kanyondan çıkılır ve Manavgat çayı üzerindeki parkur tamamlanmış olur.

Üç kanyonun yer aldığı bu parkurda 3-4-5 zorluk derecesindeki çağlayanlar ve bazen de şelalelerden geçilmektedir. Çağlayanların uğultusu duyulduğunda kesinlikle kıyıya yanaşarak uygun geçiş noktasını belirlemek gerekir. Geçilmeyecek durumlarda kano karadan taşınarak veya sporcu kıyıya çıktıktan sonra nehirdeki kanoya bağlanan bir ip yardımıyla kano yönlendirilip tehlikeli kısım aşıldıktan sonra parkura devam edilir.

Bu geçişler arasında Manavgat Çayı’nın akış hızı yavaşladığından, sporcular çevreyi izleyebilirler. Kanyonlar içinde yol alırken, öğle saatlerinde bile, zaman zaman güneş görülmeyebilir. Dinlenmek için uygun noktalarda verilen molalarda, çevredeki el değmemiş doğanın güzelliği ve kanyonlardaki kaynak sularının köpürerek çaya karışması izlenebilir.

resimgoster.aspx

Dim Çayı
Bölgede rafting sporuna en elverişli nehirlerden birisi de Alanya’nın 6 km. doğusunda bulunan Dim Çayı’dır. Dim Çayı Toros Dağları’nın eteklerinden çıkarak 60 km. uzaklıktaki Akdeniz’e dökülmektedir. Rafting Değirmenönü mevkiinden yaklaşık 2,5 km. ilerideki Akköprü’den başlar 5,5 km. aşağıda tamamlanır. Çayın zorluk derecesi 1-2 derece arasındadır. Bu nehir üzerinde bulunan seyahat acentalarından hizmet satın alarak bu sporu yapmak mümkündür.

Alara Çayı
Antalya’ya bağlı Köprülü beldesindeki dağların eteklerinden doğan Alara Çayı Manavgat’ın Boztepe köyü yakınlarında denize dökülmektedir. Çayın uzunluğu 70 km’dir. Bahar ayları rafting için en uygun dönemdir. Tur, Güzelbağ’ın doğusunda başlamakta ve yaklaşık 20 km’lik bir yol alındıktan sonra tarihi İpek Yolu’nun önemli mekânlarından olan Alara beldesi ve Alarahan bölgesinde bitmektedir. Parkurun zorluk seviyesi 2. ve 3. derece akarsu sınıfına girmektedir.

SPORTİF OLTA BALIKÇILIĞI

Antalya bölgesi, bir alabalık cennetidir. Özellikle Finike’deki Akçay ve Karaçay ile Köprüçayı ve Manavgat Irmağı bu açıdan çok zengindir. Kargı, Alara ve Dim çaylarında bol miktarda alabalık üremektedir. İlde yer alan akarsu ve göletlerde tatlı su balıklarından kefal, levrek, sazan ve yılan balıklarını görmek mümkündür.

RÜZGÂR SÖRFÜ

Antalya ilinde kıyı kesimi boyunca rüzgâr sörfü yapmaya uygun alanlar bulunmaktadır.

SUALTI DALIŞ TURİZMİ

Kaş
Son yıllarda Kaş, dünyanın önemli turizm amaçlı sualtı dalış merkezlerinden biri olmuştur. Yat limanında bulunan dalış kulüpleri, her yıl buraya gelen pek çok yerli ve yabancı turiste Akdeniz'in bu en eski batıklarını göstermektedir.

Kemer
Ülkemizin en çok dalış okullarının bulunduğu bu dünyaca ünlü turistik beldemiz, bünyesinde çeşitli dalış alternatifleri bulunmaktadır. Hemen Antalya liman girişinde bulunan Fransız askeri nakliye gemisi 20-32 m. derinliklerde yatmakta olup genelde bulanık olan su batık meraklıları için çok ilginçtir.

Kemer marinası açıklarında 33 m. kumluk dipte yatan Paris batığı, her dalıcının ziyaret etmesi gereken bir batıktır. Tekirova açıklarındaki İç Adalar çeşitli dalış türlerinin gerçekleştirilebildiği bir bölgedir. Bölgede zengin bir dalış noktası olan kanyonda iri vatozlar ve her çeşit balık görülebilir. İç adalar, mağara dalışı için de idealdir. Ağustos ve eylül aylarında, orkinos sürüleriyle karşılaşıldığı gibi fok balığına da rastlanabilir. Kıyı sularında yunuslarla her an karşılaşmak mümkün olabilir.

Kalkan
Tecrübeli dalıcılara yönelik olan Kalkan suları, ciddi dalışlar yapıp form tutmak isteyenler için idealdir. Akıntı, sert rüzgâr, duvar dalışı, batıklar bölgenin dalış zenginlikleridir. 30’lu m’lerde yüzlerce ıskarmoz ve ortozların akıntıda durabilme becerileri seyredilmeye değerdir. Kaplumbağa, orkinos, vatoz, köpekbalığı görülebilecek deniz canlıları arasındadır. Patara kanyonu, mercan ve sünger çeşitleriyle süslüdür. 11 m’den 132 m’ye inen fener duvarı, oldukça canlı ve renklidir. Öksüz Ada ise köpekbalığı ailesinden keler balıklarını barındırır.

B-24 Amerikan Savaş Uçağı Batığı
Manavgat ilçesi yakınlarında, 200 m. açıkta yatan batık, 1944 yılında Romanya üzerindeki bombalama görevini yerine getirdikten sonra Kıbrıs'taki üssüne dönmek üzere hareket eden "Hadley's Harem" isimli B-24 tipi Amerikan savaş uçağına aittir. 1995 yılında yapılan çıkartma çalışmalarında uçağın kokpiti su yüzüne çıkarılmıştır. Uçağa dalış özel izin gerektirmektedir.

Uluburun Antik Batığı
Kaş’ın 8.5 km. güneydoğusunda uzanmakta olan Uluburun'un doğu kıyısından 60 m. açıkta yatan batık, M.Ö. 14. yüzyıla ait bir yük gemisi kalıntılarıdır. 1984 yılında başlanan dalışlar sonucu geminin 61 m. derinliğe kadar yuvalanmış, eşsiz yükü gün yüzüne çıkarılmıştır. Çıkarılan eserler günümüzde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

Gelidonya Antik Batığı
Antalya körfezinin batı ucunda bulunan Gelidonya batığı, bugünkü adıyla Taşlık Burnu’nun yakınında seyrederken kayalara çarparak batan bir yük gemisine aittir. 26-28 m. derinlikte bulunan batığa 1960 yılında yapılan araştırma dalışlarında, geminin M.Ö. 13. yüzyıl sonlarına ait olduğu saptanmıştır. Bu batığın diğer bir özelliği, kara kazısı standartlarına uygun olarak yapılan ve kazısı tamamlanan ilk sualtı kazısı unvanına sahip olmasıdır. 1994 araştırması sırasında Gelidonya batığında bulunan taş çapalardan, geminin Ortadoğu kökenli olduğu tahmin edilmektedir. Batıktan çıkarılanlar, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Fransız (Sosyete)
Antalya yat limanının l km. açığında, şamandıranın altında yatan batık, 1942 yılında savaş sırasında batırılan "San Didier" adlı Fransız savaş gemisine aittir. 1946 ve 1974 yıllarında yapılan çalışmalarda geminin içindeki yükün büyük bir bölümü çıkarılmıştır. Hastane destek gemisi görünümünde olan bu geminin içinde cephane ve çöl şartlarına uygun arabalar bulunmaktadır. Kamufle edilebilmesi için personelin üniforma giyinmemesi ve balıkçıların yardımları sırasında gemideki insanların şahsi malzemelerini de yanlarında taşımaya gayret etmeleri halk arasında geminin adının sosyete batığı olarak kalmasına neden olmuştur. Bugün üzerinde pek bir şeyin kalmadığı batık yine de dalgıçlarının ilgisini çekmeye devam etmektedir. Dalış yapabilmek için Antalya Valiliği ve Deniz Polisi Şube Müdürlüğünden izin almak gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise yat limanı ağzına yakınlığı dolayısıyla tekne trafiğinin fazla olmasıdır.

Falezler
Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgede karadan dalış için elverişli noktalara sahiptir. Falez oluşumları 14 m’den 25 m. derinliğe kadar inerler. İlk 20 m. ilgi çekicidir. Giriş kolaylığı açısından tercih edilen yerlerden biri de Konyaaltı Plajı’na inen varyantın altıdır. Bu bölgede kayalık kesim 25 m’ye kadar iner ve suyun altında falezleri ve üzerindeki canlı yaşamını görmeye imkân sağlar.

Sıçan Adası
Antalya limanına birkaç km. uzaklıkta olan bu küçük ada dalıcıların ilgisini çeken diğer bir bölgedir. Sahile bakan batı yakası sığ bir derinliğe sahip olup (maksimum 8 m.) dip yapısı genelde kumdur. En ilgi çekici bölümü kuzey doğu yakasıdır ve kayalık dip yapısı 22 m’ye kadar inmektedir. Aynı zamanda doğusunda ufak bir mağaranın olması dalıcılar için hoş bir sürprizdir. Batıdan esen poyraz dalga yaratmamasına rağmen rüzgâr şiddetine bağlı olarak kuvvetli yüzey akıntılarına neden olur. Günlük tekne gezintisine çıkanların da ilgi odağı olduğundan yoğun bir tekne trafiğine sahiptir.

Kaş Uçak Batığı
İkinci Dünya Savaşı sırasında henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı Meis Adası yakınlarında batan üç pervaneli İtalyan savaş uçağı 57 m’de görülmeye başlamakta ve kuyrukla diğer metal parçaları meyil nedeniyle 70 m. derinliğe kadar uzanmaktadır. Enkazın etrafında patlamış ve hâlâ aktif olduğu tahmin edilen cephaneler bulunmaktadır.

Üç Adalar
Tekirova'nın açıklarında bulunan küçük adalardan oluşmuş bir dalış bölgesidir. Etrafında birçok dalış bölgesinin bulunması, çok çeşitli derinliklere sahip olması, dip yapısının Antalya'ya oranla zengin olması, görüş netliği ve birçok dalış merkezine yakınlığı nedeniyle en popüler dalış bölgelerinin içinde yer alır. Kemer yat limanına aşağı yukarı 45 dakika mesafededir.

Gök Mağarası
Finike'de bulunan Gök Mağarası, Asya'nın dalışı yapılmış en derin mağaralarından biridir. Mağaradan çıkan tatlı su 15 m. derinlikten sonra deniz suyuyla karışır. Geniş bir koridorla dibe doğru inen mağarada sarkıtların bulunması daha önceden kuru olduğunun işaretlerindendir.

Paris Batığı
Kemer Yat Limanı'ndan 1,5 km. kadar açıkta kum bir zemin üzerinde, 25 m. derinlikte yatan Paris, I. Dünya Savaşı sırasında batan bir Fransız savaş gemisi. 1896 yılında yapıldığı tahmin edilen gemi 3 güverte ve iki ambara sahiptir. Ambarlardaki birbirine kaynamış cephaneler, orta bölümdeki çini kaplı kısım ilginç noktaları oluşturmaktadır. Son yıllarda dalıcıların bir hayli ilgisini çeken bu batığın birçok ziyaretçisi bulunmaktadır.

Suluin Mağarası
Kırkgöz mevkiindeki Suluin Mağarası, içindeki sarkıt ve dikitlerden dolayı daha önceden kuru olduğu tahmin edilen sualtı mağaralarından birisidir. 1995 yılında yapılan bir araştırmada mağara derinliğinin 83 m’ye ulaştığı ve kanallardan daha ilerlendiğinde yaklaşık 45 m. derinlikte büyük bir salonun içine girildiği saptanmıştır. Bu salonun duvarları sarkıtlar, traverten havuzlar ve diğer oluşumlarla kaplıdır. Salona giren ve çıkan çok sayıdaki yan kollar olduğu yapılan araştırma dalışlarında görülmüştür.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
DAĞ VE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Bey Dağları
Toros Dağları’nın batı uzantılarından Bey Dağları, Antalya sınırları içindedir. Bey Dağları grubu, Antalya Körfezi'nin batısında, kuzey-güney doğrultusunda körfeze paralel olarak uzanır. 600-3086 m. rakımlar arasında yer alan dağlar jeolog ve coğrafya bilimciler için çok değişik olanaklar sunar.

Tekedoruğu, Bakirli Dağı, Tahtalı Dağı ve Kızlar Sivrisi önemli doruklarıdır. En yüksek doruğu 3086 m. ile Kızlar Sivrisi'dir. Dağcılar bu doruğa sedir ormanlarıyla kaplı Çamçukuru Vadisi’nden ulaşır. Vadiye en kolay ulaşım Antalya- Elmalı yolu iledir. Dağa tırmanış bir gün içerisinde tamamlanabilir. Kemer'in batısındaki Tahtalı Dağı ilginç yamaçlarla süslüdür. Yükseltileri 2360 m'ye uzanır. Çam ve karışık ağaçlı ormanlar 2000 m'ye kadar uzanır. Tahtalı Dağı'na tırmanış Soğukpınar'dan başlar ve Akdeniz'i gören sırtlar üzerinden yapıldığında eşsiz manzaralar sunar. Soğukpınar’dan kısa bir yürüyüş ve tırmanış ile kamp alanına ulaşılır. Yıl boyu Bey Dağları'na gezi düzenlemek olanaklıdır. Ancak nisan, mayıs, haziran ayları iklimin uygunluğu ve yörenin flora zenginliğinin belirdiği dönem olması nedeniyle daha uygundur. Alanya'dan son zamanlarda, dağ turizmi, trekking ve amatör dağcılığa elverişli gelişme başta Akdağ (2451m kuzey-doğu) ve Cebelireis Dağı (1649m Dim yöresi) olmak üzere göstermeye başlamıştır. Akdağ bakanlığımızca "Kış Sporları Turizm Merkezi" ilan edilmiştir.

Akdağ
Elmalı Ovası’nın güneybatısında yer alan Akdağ, Muğla sınırına paralel uzanır. Yüksek ve toplu bir dağ kabarığıdır. Düzensiz bir kubbe şeklinde uzanan sivri ve keskin sırtlı tepeler üzerinde bol otlu, bol sulu çayırlar, karstik ya da buzul çukurlar vardır. At Kuyruk Sallamaz Tepesi (Uyluk) denen doruğun yüksekliği yaklaşık 3024 m'dir. Oldukça sivridir. Eteklerine doğru düzgün şekilde alçalan Akdağ'ın bu kesimlerinde orman örtüsü yer alır. Ayrıca aynı bölgede yer yer Çukurardıç gibi düzlüklere rastlanmaktadır. Akdağ'ın güney eteklerinde yer alan yaylaların aşağısında derin Lengüme Boğazı yer almaktadır,

Susuz Dağlar
Kıbrık Deresi'nin doğusundan başlayarak doğuda Avlan Gölü'ne kadar uzanan bu dağlar toplu ve geniş bir dağ kütlesidir. Sivri olmayan tepelerden oluşmuştur. Tepelerin arası çanak biçimindedir. Bunların birçoğunda ilkbaharda su birikir ve belirli bir süre sonra çekilir. Bu nedenle dağın üst kısımları kuru ve susuzdur. Bitki örtüsü seyrek otlardan oluşur. Kuzeybatı ve güney yüzlerinin eteklerinde ise geniş ormanlık alanlarla kaplıdır. Güneyde uzanan Kohu Dağı (2400 m.) Köyre Gediği'nden başlar, batı ucunda Sinekçibeli Geçidi yer alır.

Alaca Dağ
Kohu Dağı'ndan başlayarak güneye doğru uzanıp Finike ile Kaş'ı birbirinden ayıran bir dağdır. En yüksek tepesi 2336 m. ile Toy!ak Karlığı Tepesi'dir. Alaca Dağ’ın tüm etekleri ormanlarla kaplıdır. Denize dik iner.

Bey Dağları
Tam anlamıyla düzgün bir sıra dağ olan Bey Dağları güney–kuzey doğrultusunda uzanmaktadır. Tekeli Yaylası’nın doğusunda yer alır. Kıyı sıradağları ve asıl Bey Dağları adını alan birbirinden farklı ve paralel sıra dağdan oluşmuştur. Asıl Bey Dağları kalker oluşumludur. Güneyden kuzeye doğru Avlanbeyi Geçidi’nden başlayarak Yazır köyüne doğru uzanır. Düzenli bir vadi görmek olanaksızdır. Kıyı sıradağları, Alagır Çayı ile Antalya Körfezi arasında uzanır, deniz kıyısında birden yükselen kabartılara sahiptir.


Tahtalı Dağı
Bir çadır biçiminde yükselen Tahtalı Dağları kıyı sıradağlarının en yüksek ve en ilginç olanıdır. Göynük Çayının kuzeyinde yer alan Sarıçınar Dağı'nın yüksekliği 1811 m'yi bulur. Denize dik yamaçlar halinde iner.

Geyik Dağları
Antalya’nın doğusunda Taşeli Platosu üzerinde kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanırlar. Yüksek bir deve hörgücü biçiminde bir sırt durumundadır. Kuzeye bakan kısımlarda yaz aylarında bile kar bulunur. Bu dağlar dizi halinde Konya, Karaman ile Antalya arasında bir sınır çizerler.
Kaş’ta, Lykia şehirlerinin birbirine yakın olması bu kentleri yürüyerek görmek isteyenler için yürüyüş güzergahları sunmaktadır. Yarımada, Limanağzı, Gedife Tepesi, Fpellos, Gökçeören, Asaz Dağı, Gömbe Yaylası alternatif yürüyüş parkurlarıdır.

ATLI DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

Antalya bölgesinde, Kemer’de Belek ve Side Titreyengöl’de, seyahat acentalarının düzenlediği organize turlar yapılmaktadır.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
MAĞARA TURİZMİ


Antalya, mağara oluşumu bakımından oldukça zengin bir ilimiz olup, Toros dağ kuşağının eteklerinde kurulmuştur. Toros Dağları ana iskelet bakımından genellikle kireçtaşlarından (kalkerlerden) oluşmuştur. İldeki mağaraların büyük bir çoğunluğu da bu kireçtaşı formasyonları içinde gelişmiştir. Antalya’da yaklaşık 500 kadar mağara tespit edilmiştir. Bunlardan yalnızca birkaç tanesi uluslararası öneme sahiptir.

Antalya merkez ilçeye bağlı Yağca köyü sınırları içinde bulunan Karain Mağarası, Alanya’da bulunan Damlataş ve Dim mağaraları turizme açık mağaralardır. Antalya’da turizme açılmayı bekleyen pek çok mağara bulunmaktadır. Yalan Dünya Mağarası, Altınbeşik Mağarası, Kocain Mağarası, Beldibi Mağarası, Sırtlanini Mağarası, Geyikbayırı Mağarası, Konakaltı Mağarası ve Zeytintası Mağarası bunların başında gelmektedir. Bunlardan başka Küçükdipsiz Mağarası, Yerköprü Mağarası, Gürleyik Mağarası, Derya Mağarası, Karataş Semahöyük Mağarası, Çimeniçi Mağarası, Mahrumçalı Mağarası, Peynirdeliği Mağarası, Tilkiler Mağarası, Mavi Mağara, Düdensuyu Mağarası, Aslanlı (Yaren) Mağarası, Hasbahçe Mağarası, Kadıini Mağarası, Korsanlar Mağarası, Âşıklar Mağarası, Kekova Adası Deniz Mağarası, Asırlı Adası Deniz Mağarası, Güvercinlik Deniz Mağarası, Güvercinini Deniz Mağarası, İncirli Deniz Mağarası, Hıdrellez Mağarası ve İnbaş Mağarası gibi tespit edilerek, ön araştırması yapılmış pek çok mağara da mevcuttur. Bunların bazıları yerel imkânlarla turizme açılmış mağaralardır.

Karain Mağarası
Antalya'nın 30 km. kuzeybatısında eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 km. uzaklıkta bulunan Yağca köyü sınırları içinde bulunur. Türkiye'nin en büyük doğal mağaraları arasında yer alan Karain Mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 m., denizden ise 430-450 m. yüksekliktedir. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, Paleolitik, Neololitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi protohistorik çağlarda ve Klasik Çağ’da insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskân edilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 m’yi bulan kalın bir kültür dolgusu içermektedir. Ancak mağaranın en uzun süren ve en önemli iskânı Paleolitik Çağ ile ilgilidir. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Karain Mağarası’nda yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesi’nde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi’nde sergilenmektedir. Mağara turizme açıktır.

Damlataş Mağarası
Mağara, Alanya’nın içinde ve deniz kıyısında bulunmaktadır. Merkeze 3 km. uzaklıktadır. Toplam uzunluğu 30 m. olan mağara; kuru ve yatay mağara tipindedir. 200 m’lik bir alanı kaplamaktadır. Çok sayıda sarkıt ve dikitin eşsiz bir görüntü verdiği mağara, 15 m. yüksekliktedir. Karbondioksit gazı, yüksek ölçüde nem, düşük ısı ve radyoaktif havasıyla astım hastaları için son derece yararlıdır. Bu nedenle astım hastaları mağaranın en yoğun ziyaretçi gruplarını oluştururlar. Mağaradaki sarkıt ve dikitlerin MÖ. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği sanılmaktadır. Mağara turizme açıktır.

Dim Mağarası
Alanya merkezinin 12 km. doğusunda bulunan Cebereis Dağı’nın yamacındadır. Dim Mağarası, Türkiye'nin en güzel mağaralarından biridir. Alanya'ya yakın olması ve çevrenin piknik yerleri ve ormanlarla kaplı olması nedeniyle ziyarete uygundur. Tarih öncesi ve tarihi devirlerde insanlar tarafından barınak olarak kullanılmasından dolayı çevre halkı tarafından "Gâvurini Mağarası" olarak adlandırılmıştır.

Dim Mağarası kuzey-güney doğrultuda uzanan kireçtaşlarının erimesi sonucu meydana gelmiştir. Dim Çayı’nın Vadisi’ni iyice derinleştirmesi sonucu su seviyesi de derinlere indiğinden mağara kurumuştur. Hidrolojik aktivitenin kaybolmasından sonraki dönemlerde tavan ve duvarlardan kaya bloklarının düşmesi sonucu hacim genişlemesi devam etmiştir. Bu gelişme sırasında duvarlardan ve tavandan sızan sular sarkıt, dikit, sütun ve duvarları örten bayrak ve perde kireçtaşlarının oluşmasına neden olmuştur. Mağaranın orta ve son kesimlerinde tavandan düşmüş kaya blokları tabanı kaplar. Mağaranın girişten itibaren 40. m’sinde ikinci bir girişi vardır. Mağara turizme açıktır.

Altınbeşik Mağarası
Akseki ilçesine bağlı Ürünlü köyünün doğusunda derin ve sarp Manavgat Vadisi’nin batı yamacında bulunur. Köydeki mağaraya ancak bir saatlik yürüyüşle gidilebilir. Toplam uzunluğu 2500 m. olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 m’dir. Yatay ve kısmen aktif mağaradır. Mağaranın alt ve orta seviyesinin zaman zaman aktif olması nedeniyle kurak mevsimlerde de büyük ölçüde göletler oluşmaktadır. Üst seviye devamlı kurudur. Mağara havası çok rutubetli ve ısısı 16-18°C civarındadır. İçeride dikkati çekecek hayvan topluluklarına rastlanmamıştır. Altınbeşik Mağarası Türkiye'nin en güzel mağaralarından biridir. Çevrenin karstik topografyası ve çam ormanları güzel bir manzara oluşturmaktadır. Mağara çok uzun ve büyük bir yeraltı sisteminin çıkış ucunda bulunmaktadır. Kızılova, Kambos ve Söbüce suyunu çeken bu büyük sistem, Oruç Düdeni Mağarası altında Altınbeşik-Düdensuyu Mağarası’nda son bulur. Böylece bu büyük yeraltı su sistemi, kuş uçuşu 100 km’den fazla uzunluğu ile, dünyadaki en uzun ve büyük karst sistemlerinden biridir. Mağara içinden çıkan su yeraltından Beyşehir Gölü ile bağlantılıdır. Altınbeşik Mağarası adını üst kısımda yer alan Altınbeşik Tepesi’nden almaktadır. Toroslar, bu bölgede hem jeolojik hem de jeomorfolojik yönden çok karışık bir yapıya sahiptir. Mağaradaki araştırmalar henüz tamamlanamamıştır.

Kocain Mağarası
Antalya’nın 45 km. kuzeyinde yer alır. Mağaraya, Antalya-Burdur karayolundan Camiliköy-Ahırtaş köyleri üzerinden ulaşılır. Türkiye'nin en geniş ağzına ve tek parça olarak en büyük galerisine sahip bir mağaradır. İçinde 50-60 m. yüksekliğe sahip sütunlar bulunan mağarada, aynı zamanda Roma döneminden kalan bir de sarnıç bulunmaktadır. Çok büyük iki salondan oluşan mağaranın giriş ağzının genişliği 35x70 m’dir.

Zeytintaşı Mağarası
Zeytintaşı Mağarası, Antalya'ya bağlı Serik ilçesinin 15 km. kuzeyinde bulunan Akbaş köyünün Gökçeler Mahallesi’nin güneydoğusunda Zeytinlitaş Tepesi’nin güney yamacında yer alır. Zeytinlitaş Tepe, Köprüçay'ın önemli bir kolu olan Koca Dere ile Gökçeler Deresi arasında parçalanmış bir sırt şeklinde uzanır. Mağaraya Serik'ten Urundu-Deniz Tepesi- Kızıllar-Gökçeler-Akbaş yoluyla gidilmektedir. Stabilize olan bu yolun 15. km’sindeki Gökçeler Mahallesi’nden doğuya ayrılan 400 m’lik tali yol ile mağaranın önüne kadar varılmaktadır.

Taşocağı işletmesi için yeni açılan bir galeri ile tesadüfen bulunan Zeytintaşı küçük fakat bozulmamış zengin damlataşları ile kaplı ilginç bir mağaradır. Mağara girişinin hemen kapatılarak koruma altına alınması ( l. derece SİT alanı) içindeki damlataşların tahrip olmasını önlemiştir. Mağaranın içi, görünümleri son derece güzel her türden damlataş oluşumları ile kaplıdır. Özellikle mağaranın her kesiminde gelişen ve boyları yer yer 0.5 m’yi bulan makarna sarkıtlar Zeytintaşı Mağarası'nın karakteristik şeklidir. Gelişimleri hâlâ devam eden bu yavru sarkıtlara, ülkemizde her mağarada rastlamak mümkün değildir. Ayrıca büyük sütunlar arasında yer alan gölcükler mağaranın görünümünü daha da ilginç şekle dönüştürmektedir. Bu özellikleri, Zeytintaşı Mağarası'nın turizm amacıyla kullanımı için son derece uygun ortam hazırlamıştır. Ayrıca bulunduğu doğal çevrenin vahşi güzelliği, ulaşımının kolay oluşu, Antalya-Alanya karayolu ve Aspendos'a yakınlığı, mağaranın turizm değerini daha da arttırmıştır. Mağara turizme açıktır.

Geyikbayırı Mağarası
Antalya'ya 26 km. uzaklıktaki Geyikbayırı köyündedir. Antalya'dan batı yönünde Çakırlar köyü üzerinden Geyikbayırı köyüne gidilebilir. Köyün merkezinden mağaraya 5 dakikalık bir yürüyüşle erişilebilir. 120 m. toplam uzunluğundaki mağaranın girişe göre en derin noktası 6,5 m’dir. Genellikle kuru, zaman zaman aktif mağara tipindedir. Yaz aylarına tamamen kurudur. Yağışlı mevsimlerde taban suyu yükseldiğinde mağara tabanını su basmaktadır. Mağara ısısı, yaz aylarında açık havaya nazaran serindir. Sonbaharda açık hava ile eşit ısı gösterir. Turizme açmaya değer bulunmuş bir mağara olan Geyikbayırı’nda, çalışmalar devam etmektedir.

Konakaltı Mağarası
Antalya'da Atatürk Parkı'nın denize inen falezli kıyısındadır. Mağaraya karadan ulaşım yoktur. 60 m. toplam uzunluğundaki mağara yatay mağara tipindedir. Denizle bağlantılı olması nedeniyle deniz mağarası da sayılabilir. Genellikle kurudur. Doğu salonunun bir kısmı sular altındadır. Batı salonunda dalgalar nedeniyle su birikintileri vardır. Mağaranın doğuya ve batıya doğru iki girişi vardır. Mağaranın girişi deniz seviyesinden 3 m. yukarıdadır. Doğu bölümünün tabanı kısmen deniz seviyesine inmektedir. Mağaranın doğu salonu, tümüyle kaya blokları ile kaplıdır. Batı salonu kısmen sarkıt, dikit ve sütunlarla kaplıdır. Batı salonuna bağlı iki küçük odanın travertenlerle süslü olması ve hemen denizin kıyısında bulunması turistik değerini arttırmaktadır. Mağara, açık havaya nazaran serindir. İçeride mağara çekirgesi ve az sayıda yarasa bulunmaktadır.

Sırtlanini Mağarası
Antalya, Kemer Karacasu ilçesi, Yukarı Çamarası ile Nart/Gedik köyü arasında yer alır. Mağaraya her iki köyden de gidilebilir. 20-25 dakikalık bir yürüyüşle Narlıgedik köyü daha yakındır. Afrodisias harabelerine de yakındır. Toplam uzunluğu 348 m. (Ana Galeri: 147 m.) olan mağaranın girişe göre en derin noktası -32 m’dir. Yatay ve kuru bir mağaradır. Mağara çok dar bir ağızla başlar, 4-5 m. sonra asıl mağara boşluğuna ulaşılır. Salon yan yana gelişip duvar şeklini alan sütunlarla 5-6 bölüme ayrılmıştır. Salona bağlı tüm odalar sarkıt, dikit ve sütunlarla süslüdür. Dışarıda ısı 28 °C, nispi nem % 44 iken, mağara içinde ısı 17 °C ve nem miktarı % 85'tir.

Beldibi Mağarası
Antalya-Kemer sahil yolunun yaklaşık 40. km’sinde Çamdağ tünelinin hemen çıkışında yer alan bir kaya altı sığınağıdır. Obaköy mevkiindedir. Deniz sahilinde 25 m. yükseklikte sığınak biçiminde bir mağaradır. Doğal tahribatla büyük ölçüde zarar gördüğünden içindeki dolgu tabakaları yağmur suları ve rüzgârla sürüklenerek akıp gitmiştir. Antalya bölgesinin ikinci önemli Prehistorik merkezidir. Tümü Mezolitik kültürleri içeren 6 tabaka tespit edilmiştir. Yapılan kazılarda Üst Paleolitik ve Mezolİtik döneme ait çakmaktaşı aletler ele geçirilmiştir. Ayrıca kaya altı sığınağının duvarlarında, şematize insan, dağ keçisi ve geyik resimleri bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere devamlı açık olan bir arkeolojik SİT alanıdır.
 

Colinmccay

Yönetici
27 Haz 2009
7,005
11,242
YAMAÇ PARAŞÜTÜ

Son dönemlerde yapılan araştırmalar Kaş’ın yamaç paraşütü için yeryüzü şekilleri ve iklim açısından Türkiye’nin en uygun yerlerinden bir tanesi olduğunu göstermiştir. Uçuşlar donanımlı malzemelerle uzman kişilerin kontrollerinde gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra son yıllarda Alanya’da da yamaç paraşütüne yönelik faaliyetler yoğun şekilde yürütülmektedir.

Tahtalı

Tekirova ilçesinin arkasında bulunan dağda yamaç paraşütü faaliyetleri sürdürülmektedir. Dağın zirvesine varabilmek için 2375 m’lik bir yüksekliği tırmanırken, atlama eşyaları da yukarı kadar taşınma gerektirir. Tepede ise atlamaya uygun bir ortam yaratacak güney rüzgârlarını yakalamayı beklemek gerekebilir. Eğer atlama için uygun bir gün değilse bile çevrenin güzelliği yorgunlukları unutturacak düzeydedir.

Alanya

İlçenin arkasında yükselen dağ silsilesi hemen dikkati çekmektedir. Bu dağ 350 m. yükseklikte ve güney rüzgârlarına açık bir konumdadır. Atlayıştan sonra şehrin üzerinde uçuş yapılması, atlayıştan sonra plaja veya şehir içindeki uygun açıklık alanlara iniş yapılması nedeniyle tecrübeli atlayıcıların tercih ettiği bir parkur olmaktadır. Atlayış sırasında aniden yön değiştirebilecek özellikteki rüzgâra ve tepede özellikle sol yandan oluşabilecek doğu kökenli rüzgârlara dikkat edilmelidir.

CİP SAFARİ

Bölgede Side, Kemer, Alanya ve Belek’te seyahat acentaları tarafından cip safari turları düzenlenmektedir. Günübirlik gerçekleştirilen turlar Toros Dağları’nda çeşitli rotalarda yapılmaktadır. İl yerel halkını, köyleri tanımayı ve doğal güzellikleri gözlemlemeyi amaçlamaktır.

Alıntılardır. savataged tarafından düzenlenmişlerdir.
 
Üst