Payitaht'taki büyüğümüz, Çizgi Diyarı Büyük İstanbul Buluşması'nın tarihini belirlemek konusunda bize görev verince, Antalya'da zorunlu bir "Tarih Kararı" ya da daha etkileyici bir söyleyişle, "Tarihî Karar" toplantısı yapmamız zorunlu hale gelmişti. 14 Eylül akşamı Antalya Yerleşkesi'nin Tophane Çay Bahçesi buluşma mevkiinde toplandık...
Toplandık ama unuttuğumuz önemli bir şey vardı: Bir önceki buluşmamızı (Bkz.Akçay Macerası) başımızda komuta kademesinden biri olmadan sivil - başıbozuk, kendi kafamıza göre yapmış; yani boyumuzu aşan sularda kulaç atmıştık. Murtaza5 hatırlatınca aklımız başımıza geldi. Komuta kademesinin toplantı yerine duhulünden önce, "ne dolap çevirsek, ne kıvırsak da kurtulsak" diye kafa yorduk. Suçluyduk ve bunun bir cezası olmalıydı! Allahtan ilk kabahatimizdi...
Kafamızı öne eğip melül - mahzun bakarak "hakkımızda ne karar verilirse kabulümüz, hakettik" pozu takınmaya karar verdik. Murtaza5 "Ben de araya girip hatalarını anladılar, bir daha yapmazlar derim," deyince bir parça umutlandık. Hakan Sait, "Konuyu da kısa zamanda Teks'e bağlar işi bitiririz!" diye noktayı koydu.
Bakın; benzeri durumlarla karşılaşırsanız mutlaka siz de bu planı uygulayın, çünkü işe yarıyor; hafif tertip bir zılgıtla durumu kurtardık...
Murtaza5, "sanki hiç suçu yokmuş, bize kendisi de kızıyormuş" gibi yaparken ben, resim çekmek bahanesiyle, yüzler gülmeye başlayana kadar masadan uzakta takıldım. Böylece zılgıtı tek başına Hakan Sait yedi. (Bunu söyleyerek; Karaoğlan değil, Çalık tabiatlı olduğumu da ifşa etmiş oldum ama neyse...)
Komuta kademesi, "zılgıt bunları acıktırmıştır, biraz da gönüllerini almak lazım" diye düşünmüş olacak ki oradan uygun adımla Topçu denilen mekana gidilmesini uygun gördü. Gerisini yazmasam daha iyi... İşte resimler:
"Hakkımızda ne karar verilirse kabulümüz, hakettik!..."
:8:
:8:
"Hatalarını anladılar, bir daha yapmazlar!..."
Zılgıt sürerken, siz manzara seyredin daha iyi!...
Bir başka manzara!...
Bir tane daha. Canınız çekerse çeksin; benim de çekiyor...
Nihayet; mutlu son!... Sadece zılgıt olur mu canım?...
Toplandık ama unuttuğumuz önemli bir şey vardı: Bir önceki buluşmamızı (Bkz.Akçay Macerası) başımızda komuta kademesinden biri olmadan sivil - başıbozuk, kendi kafamıza göre yapmış; yani boyumuzu aşan sularda kulaç atmıştık. Murtaza5 hatırlatınca aklımız başımıza geldi. Komuta kademesinin toplantı yerine duhulünden önce, "ne dolap çevirsek, ne kıvırsak da kurtulsak" diye kafa yorduk. Suçluyduk ve bunun bir cezası olmalıydı! Allahtan ilk kabahatimizdi...
Kafamızı öne eğip melül - mahzun bakarak "hakkımızda ne karar verilirse kabulümüz, hakettik" pozu takınmaya karar verdik. Murtaza5 "Ben de araya girip hatalarını anladılar, bir daha yapmazlar derim," deyince bir parça umutlandık. Hakan Sait, "Konuyu da kısa zamanda Teks'e bağlar işi bitiririz!" diye noktayı koydu.
Bakın; benzeri durumlarla karşılaşırsanız mutlaka siz de bu planı uygulayın, çünkü işe yarıyor; hafif tertip bir zılgıtla durumu kurtardık...
Murtaza5, "sanki hiç suçu yokmuş, bize kendisi de kızıyormuş" gibi yaparken ben, resim çekmek bahanesiyle, yüzler gülmeye başlayana kadar masadan uzakta takıldım. Böylece zılgıtı tek başına Hakan Sait yedi. (Bunu söyleyerek; Karaoğlan değil, Çalık tabiatlı olduğumu da ifşa etmiş oldum ama neyse...)
Komuta kademesi, "zılgıt bunları acıktırmıştır, biraz da gönüllerini almak lazım" diye düşünmüş olacak ki oradan uygun adımla Topçu denilen mekana gidilmesini uygun gördü. Gerisini yazmasam daha iyi... İşte resimler:
"Hakkımızda ne karar verilirse kabulümüz, hakettik!..."
:8:
:8:
"Hatalarını anladılar, bir daha yapmazlar!..."
Zılgıt sürerken, siz manzara seyredin daha iyi!...
Bir başka manzara!...
Bir tane daha. Canınız çekerse çeksin; benim de çekiyor...
Nihayet; mutlu son!... Sadece zılgıt olur mu canım?...
Moderatör tarafında düzenlendi: