M
mavisakal
I
Güz suları bizim şehrin önünden akar
Kış savunması
Bizim şehir üs öbür şehirlere
Dakka şimdi bir doğu kamerası
Ölümü çeken
Geleceği parmakların bir bir gösterdi
Yeşil bir harmani dizlerinde
Çek denizi aradan
And anıtları koy
Eski çağ taşlarının üstüne
Yeni çağ silahları üstüne
Eylem öğlesi
Gül kurularını birbirine bağladık
Ekmeğimize bulaşan çağın hakkını
kitabı açarak
Yonttuk
Soluğunda gül kokusu
Okunan ve bitmeyen bir sayfa
Gibi
Beni çeker bir girişime
Daha dinç ötede
Gerçekte olduğundan daha parlak
Yeresel
Otuzüç katlı bir yapı gibi
Damarlarımızda dolaşan kan gibi
Hamid çizgisi
II
At ipi atladı
Kitap soluyan atlar
Çocuk atı çağırdı
At çocuğu tanıdı
Denizi çek annemin başörtüsüyle ey sevgili
At geçer o zaman denizi
Bilirsiniz ormanlarla sonsuz bir at gelir
Görmüşsünüzdür çocukların rüyalarında da gelir
Biner ona
Sünnetçi
Cezayir´e atlarla gidilirdi
Babam atla bağa gelirdi
Yeni Ali
Paris´i atla dolaşacak
İyi binen ata
Bir solukta geçer Hazer´i
Yavaş yavaş ingiliz
Tuzağına düşer at süren yiğitlerin
III
Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs´ü kol saatı gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs´e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin
IV
Narin bir üzüm anne yüreği
ağlaması çocuğun
çöl tülbent üstünde
sarar onunla anne yüreğini
Çocuk harita
anne çocuğun gözleriyle bakar
uyur çocuk
anne bekçi daim
Sokaklar dar mı
boğulur anne
bu atlar
geniş alan isterler
Çocuk koşar
ardından K da
insanın yüreğinde bir parça Kudüs vardır yani K
anne şimdi eline aldığı yüreğini yerine bırakır
Irmak yatağıdır
coçukların cepleri
bilmeyiz bütün ırmaklar sabahları
akşamları çocuk ceplerindedir
Erişince kelime beyi
çocuğun etine
pamuk gibi yumuşak olur o dağ
anneler her yerde o dağı ararlar
Dener çocuk
öndeki çocuk boynu mitralyözdür
toz kalktı mı ayaklarından
Alttaki çocukla birlikte ikisi de attır
Doğudan mı batıdan mı
yürüyen bir çocuk göreceğiz Kudüse
ben çok önce çıktım doğu´dan
anneler her yerde ararlar beni
Çocuk akdeniz görmüş
her ülkede bulunan
bir
K´dır
Büyüyor elinde bomba
bombanın gerçeği yumuk çocuk eli
ama çocuk
aykırı görülür ölüme
Ölüm de yasadır
artar K
annelere sunu günaydın
çocuk önder
V
Mavi ışın dolanır anne gömleğinde
bal arısı deniz suyu
tayfı çocukların
gözetir Kudüsleri
Kar yağmaz uçar anne gözlerinden
anne eli ovadır
oynayınca çocuk
daha genişler
Kudüse şiir gömlek dikişi annenin
gösterir yönümüzü igneden çıkan ipliğin konumu
kare ya dikdörtgen
annenin çocuk yanağındaki izi
Düşününce anne
Kudüsler yakınlaşır
bir tanrı tanımazın elinde de
Kudüs haritası bakar Kudüs yaklaşımıyla
Kelime anne dişleri
kiminde otuz iki kiminde otuz üç kelime
çocuk bu kelimeleri
öğrenerek yaş alır
Tapınakla yürek arasında en canlı ilişki
yüreğimiz sıkışınca
anladık
El- aksa´dan bir taş düşürülmüştür
İnsan
soyaçekim
göğe yansır umudu
baktıkça aynada
Ve çocuk gülünce
ışır El-Aksa
El-Aksa bilir ki
çocuk koyacak o taşı
Ki biraz kirazdır ki biraz silâhtır
çocukların
gözleri
parmakları
Getirince baba
Kudüsü özümseyen ekmeği
yeniler anne andını
kirazın ve silâhın üstüne
Deniz kabartısıyla
aynı andadır anne andı ve çocuk solunumu
bilir baba
toprağı süren makinanın hüzünle Kudüsü söylediğini
Ağıt yakışmaz
şiire ve çocuk yüzlerine
ki çocuk yüzleridir getirir bizlere
gereğini bağımsızlığın
İlerler zaman
Kudüs koşusunda
ancak anlar
çocukların daim önde olduklarını
(Edebiyat dergisi, Ocak 1972
Güz suları bizim şehrin önünden akar
Kış savunması
Bizim şehir üs öbür şehirlere
Dakka şimdi bir doğu kamerası
Ölümü çeken
Geleceği parmakların bir bir gösterdi
Yeşil bir harmani dizlerinde
Çek denizi aradan
And anıtları koy
Eski çağ taşlarının üstüne
Yeni çağ silahları üstüne
Eylem öğlesi
Gül kurularını birbirine bağladık
Ekmeğimize bulaşan çağın hakkını
kitabı açarak
Yonttuk
Soluğunda gül kokusu
Okunan ve bitmeyen bir sayfa
Gibi
Beni çeker bir girişime
Daha dinç ötede
Gerçekte olduğundan daha parlak
Yeresel
Otuzüç katlı bir yapı gibi
Damarlarımızda dolaşan kan gibi
Hamid çizgisi
II
At ipi atladı
Kitap soluyan atlar
Çocuk atı çağırdı
At çocuğu tanıdı
Denizi çek annemin başörtüsüyle ey sevgili
At geçer o zaman denizi
Bilirsiniz ormanlarla sonsuz bir at gelir
Görmüşsünüzdür çocukların rüyalarında da gelir
Biner ona
Sünnetçi
Cezayir´e atlarla gidilirdi
Babam atla bağa gelirdi
Yeni Ali
Paris´i atla dolaşacak
İyi binen ata
Bir solukta geçer Hazer´i
Yavaş yavaş ingiliz
Tuzağına düşer at süren yiğitlerin
III
Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs´ü kol saatı gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs´e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin
IV
Narin bir üzüm anne yüreği
ağlaması çocuğun
çöl tülbent üstünde
sarar onunla anne yüreğini
Çocuk harita
anne çocuğun gözleriyle bakar
uyur çocuk
anne bekçi daim
Sokaklar dar mı
boğulur anne
bu atlar
geniş alan isterler
Çocuk koşar
ardından K da
insanın yüreğinde bir parça Kudüs vardır yani K
anne şimdi eline aldığı yüreğini yerine bırakır
Irmak yatağıdır
coçukların cepleri
bilmeyiz bütün ırmaklar sabahları
akşamları çocuk ceplerindedir
Erişince kelime beyi
çocuğun etine
pamuk gibi yumuşak olur o dağ
anneler her yerde o dağı ararlar
Dener çocuk
öndeki çocuk boynu mitralyözdür
toz kalktı mı ayaklarından
Alttaki çocukla birlikte ikisi de attır
Doğudan mı batıdan mı
yürüyen bir çocuk göreceğiz Kudüse
ben çok önce çıktım doğu´dan
anneler her yerde ararlar beni
Çocuk akdeniz görmüş
her ülkede bulunan
bir
K´dır
Büyüyor elinde bomba
bombanın gerçeği yumuk çocuk eli
ama çocuk
aykırı görülür ölüme
Ölüm de yasadır
artar K
annelere sunu günaydın
çocuk önder
V
Mavi ışın dolanır anne gömleğinde
bal arısı deniz suyu
tayfı çocukların
gözetir Kudüsleri
Kar yağmaz uçar anne gözlerinden
anne eli ovadır
oynayınca çocuk
daha genişler
Kudüse şiir gömlek dikişi annenin
gösterir yönümüzü igneden çıkan ipliğin konumu
kare ya dikdörtgen
annenin çocuk yanağındaki izi
Düşününce anne
Kudüsler yakınlaşır
bir tanrı tanımazın elinde de
Kudüs haritası bakar Kudüs yaklaşımıyla
Kelime anne dişleri
kiminde otuz iki kiminde otuz üç kelime
çocuk bu kelimeleri
öğrenerek yaş alır
Tapınakla yürek arasında en canlı ilişki
yüreğimiz sıkışınca
anladık
El- aksa´dan bir taş düşürülmüştür
İnsan
soyaçekim
göğe yansır umudu
baktıkça aynada
Ve çocuk gülünce
ışır El-Aksa
El-Aksa bilir ki
çocuk koyacak o taşı
Ki biraz kirazdır ki biraz silâhtır
çocukların
gözleri
parmakları
Getirince baba
Kudüsü özümseyen ekmeği
yeniler anne andını
kirazın ve silâhın üstüne
Deniz kabartısıyla
aynı andadır anne andı ve çocuk solunumu
bilir baba
toprağı süren makinanın hüzünle Kudüsü söylediğini
Ağıt yakışmaz
şiire ve çocuk yüzlerine
ki çocuk yüzleridir getirir bizlere
gereğini bağımsızlığın
İlerler zaman
Kudüs koşusunda
ancak anlar
çocukların daim önde olduklarını
(Edebiyat dergisi, Ocak 1972