Akbaba Dergisi 1976 Sayı 03 ( 14 Ocak 1976 )

caretta

Onursal Üye
24 Ağu 2011
2,962
24,147
Kıbrıs
1975-1978 yıllarında kurulan "Milliyetçi Cephe"4 partinin koalisyonundan oluşuyordu.Süleyman Demirel'in Adalet Partisi,Necmettin Erbakan'ın Milli Selamet Partisi;Turhan Feyzioğlu'nun Güven Partisi ve Alparslan Türkeş'in Milliyetçi Hareket Partisi.Çok iyi hatırlıyorıum.Adalet Partisi'nden 10-12 milletvekili istifa etmiş ve 31.12.1977'de hükümet gensoru ile düşürülmüştü.Sonra bu istifa eden kişilere bakanlıklar verilerek yeni bir hükümet kurulmuştu.Ünlü "Güneş Motel" operasyonu.Yaşı yeten arkadaşlar hatırlayacaklar.
 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,906
5,309
Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü ( 13.05.2024 ) : AKBABA OKU(YORUM) :
[ Akbaba Dergisi (1976) Sayi 003 (14 Ocak 1976) -21s (Akbaba-Vedat Saygel) ]




"Gelişmesini tamamlamış ülkeler de bile televizyon bir eğitim aracı ; seyircisinin düşüncesini biçimlendiren, eğilimler ve alışkanlıklar oluşturan bir kitle haberleşme yolu. Asıl amacı mal satmak. Ekranda görünen öteki şeylerin orada bulunuş nedeni, reklamları seyirci kitlesininin gözüne kulağına sokabilmekten başka bir şey değil. İlgi gören program, iyi mal satan bir program demek."

Bu satırlar AKBABA imzalı "Mutlu Ailenin Margarini" adlı baş makaleden...
Dedo11 Yorumu : Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu Radyo Televizyon bölümünde öğrenciyken okul müdürümüz ve "Basın Özgürlüğü Tarihi" dersimizin hocası Cevdet Perin'di. Kendisi sağ görüşlü idi. Ben ise sol görüşlü. Her derste tartışıp dururduk. Hiç anlaşamazdık. Bir gün geldi yazılı yapacağım dedi. Kağıtları dağıttı. Alıp okudum. Sınav kağıdında tek soru vardı. O da "Totaliter Komünist Ülkelerin Basınındaki Özgürlük yokluğu ile Batı ülkelerindeki özgür basını kıyaslayarak anlatınız." Hemen itiraz ettim.
--
Bir kere soru yanlış ve yanlı. Soruda siz kesin yargıya varmışsınız zaten. Bizden ise bu yargınızı doğrulayacak tümceler bekliyorsunuz. Batı ülkeleri dediğiniz kapitalist ve emperyalist ülkelerin "Basın-yayın özgürlüğünün" sınırlarını ve o kadar da özgür olmadığını anlatıp eleştireceğim...
dedim. Sınıftan bir uğultu yükseldi. Cevdet Perin ise :
-- Bu mümkün mü ki?
Ben : Bu olası...
Yerime oturdum. Sosyalist toplumda ve kapitalist toplumdaki basın-yayın özgürlüğünü karşılaştırmalı olarak anlattım. Sanıldığı gibi kapitalist ülkelerdeki özgürlüğün sınırsız ve gerçek olmadığını eleştirel şekilde üç buçuk kağıda ( arkalı önlü ) yazdım.
Ders bitiminde kağıtlar toplandı ve hoca gitti.
Yanıma gelen bütün arkadaşlar "Ne yaptın? Hoca seni notla öldürecek." gibisinden sözler söylendi.
Bir hafta sonra yine aynı derste. Cevdet hoca sandalyesine oturdu. Çantasından çıkardı. Yazılı kağıtlarının tomarını önüne koydu. Başladı notları okumayı...
-- .... 45 , .... 30 , .... 55 .................
Önündeki kağıtların yarısı bitti. Benim adım okunmamıştı halen... Kağıtlar sona doğru yaklaştı benim adım yok... Kağıtlar biri hariç bitti beni yine okumadı.... En son kağıdı eline aldı ... Sınıfta hep en önden ikinci sırada otururdum ve yerim neredeyse anfide hep aynı yerdeydi. Bana bakarak ;
-- Eveeet bilerek seni sona sakladım ......
( benim adımı nihayet seslendirdi. ) Bütün sınıf dikkat kesilmişti. Sınıfın durumu perişandı... Sınıfın not durumu gerçekten çok kötüydü. Sadece üç kişi 50 , bir kişi de 55 almıştı. Diğerleri çok ama çok düşük notlar almıştı. Yine de Bütün sınıf bana öyle acıyarak bakıyordu ki.... Üzüntüleri adeta çığlığa dönüşmüştü.

Cevdet hoca devam etti :
-- İşin doğrusu bu kez senin işini bitireceğim ( gülerek bu sözcükleri kullanmıştı. Elbette ki şaka yapıyordu ) diye kağıdını okumaya başlamıştım. Okudukça ileri sürdüğün karşı görüşlerin hiç te haksız olmadığını gördüm. Doğrusu bu açıdan , hiç olmazsa senin kadar eleştirel diyelim Batı dünyasının basın-yayın özgürlüğüne bakmamıştım.
Sınıftan kaç aldı , kaç aldı , kaç verdiniz , kaç verdiniz ? benzeri sesler çıkıyordu.
--- Evet ..... ( adımı söyledi ) notun 95 ....
Ben :
-- Teşekkür ederim... Her ne kadar ayrı dünya görüşlerine sahipsek te her ne kadar sizin yazdığınız gazeteye toptan karşıysam da ( Tercüman gazetesinde yazıyordu ) yine de entelektüel dünyanızda eleştirel bakışa saygı duyacağınızdan çok da şüphe etmemiştim.. Ancak sıfır bile alacağımı bilseydim dünya görüşümden taviz vermez aynı şeyleri yazardım. Bunu en iyi siz bilirsiniz.
.......................




"PAZAR :
KARDEŞ MİSİN MÜBAREK ?
Göçük altında kalan yüzlerce maden işçisinin kurtarılmasından umudunu kesen Hindistan Çalışma Bakanı, "Yapabileceğimiz tek şey, dua etmektir." demiş.
Kardeş olsaydık ancak bu kadar benzerdik birbirimize.
Umutla yaşa, sabırla ömür tüket, dua ile kazadan beladan kurtulmaya çalış.
bu nedenle değil mi her olay karşısında çaresiz kalış?"

Bu satırlar Vedat Saygel'in "Yedi Gün" başlıklı köşesinden...
Dedo11 Yorumu : Soma faciasının 10. yılı. 13 Mayıs 2014 te Cumhuriyet tarihinin en çok insanın öldüğü maden kazası olmuştu. Ne oldu?????? Başka yoruma gerek yok...






"ÇARE
Ortaşark uçağında, yere iniş yapıldığı bir an, uçak pilotu modordaki garip sesler üzerine onu inceledikten sonra, kumpanya müdürüne :
-- Bu uçakla gidilmez, sorumluluğu üzerime almam, dedi.
Kumpanya müdürü, yolculara, sir süre bekleyeceklerini söyledi. Yarım saat sonra, yolculuğa hazır olduklarını bildirdi. Endişeli bir yolducu sordu :
-- Arıza tamir edildi mi?
-- Hayır, dedi kumpanya müdürü.
-- Peki, ne yaptınız da yolculuğa hazır olduğumuzu söylüyorsunuz?
-- Pilotu değiştirdik."

Bu fıkra 18. Sayfadaki "Milletler Gülüyor..." köşesinden.
Dedo11 Yorumu : Bu da bir şey mi? Bizde iktidar ; hoşuna gitmeyen rapor hazırlayınca davanın savcılarını , hoşuna gitmeyen karar veren hakimleri değiştiriyor. Buna rağmen istemediği bir karar çıkarsa ne mi yapıyor. Onu da yok sayıyor... Olmadı bir yasayı tam 128 (yanlış okumuyorsunuz yüz yirmi sekiz kez ) kez yasayı değiştiriyorlar...





"ARADAKİ FARK
Bir deve, bir karıncayı kocaman bir saman çöpü taşırken gördü. Hayret ve hayranlık içinde :
-- Harikuladesin, dedi karıncaya. Taşıdığın yük bedenine göre dört misli büyük... Oysa ben, iki heybe yüklensem eğiliyorum derhal...
Karınca sakin bir sesle cevap verdi :
-- Normal bu. Çünkü sen benim gibi kendine değil başkaları için çalışıyorsun."

Dedo11 Yorumu : Bütün sorun bu : Kendine , ailen , yakın çeveren , uzak çevren ve yurdun için mi çalışıyorsun? ( Elbette ki bunlar için çalışırken başkalarının insanlık haklarna , evrensel etik kurallarına , başka ulusların insansal haklarına , dünyanın doğasal varlığına da saygı duyacaksın onları da gözeteceksin )
Yoksa !!!!!!!!





BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN KELİMELER ( SÖZCÜKLER ) :

Onlar "ihracat" diyor , biz "dışsatım" diyoruz...
Onlar "ithalat" diyor , biz "dışalım" diyoruz...
Onlar "kumpanya" diyor , biz "topluluk" diyoruz...
Onlar "harikulade" diyor , biz "benzersiz" diyoruz...
Onlar "mümkün" diyor , biz "olası" diyoruz...




Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...
 
Son düzenleme:
Üst