Akbaba Dergisi 1972 Sayı 40 ( 20 Eylül 1972 )

[murtaza5]

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Saygılarımla.​

 

[Beymelikli18]

Teşekkür ederim, ellerinize sağlık Murtaza üstadım.

 

[aziz balıkçı]

Murtaza üstadım, tüm paylaşımlarınız için teşekkürler.

 

[dedo11]

Sayın murtaza5 ;

Akbaba okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :


"-- Dur sana yem vereceğim... Gıdak gıdak gıdak!...
-- Dur sana kümes vereceğim! Gıdak gıdak gıdak...
-- Dur sana bir şey söyleyeceğim! Gıdak gıdak gıdak..."
Bu satırlar Muzaffer İzgü'nün "Göbekli Horoz" başlıklı anlatısından.

Dedo11 Yorumu : Yazıyı okuna bırakıyorum yorumu...


"7 GÜN" köşesinden :
CUMARTESİ
Mühürletin birader
Peşeşe yapılan iki açıklama ile büyük gerçekleri öğrenmiş olduk :
"Türkiye'de her dokuz kişiye bir radyo düşüyor."
"Türkiye'de aklını oynatanların çoğu Karadeniz Bölgende yaşıyor."
Ve insan ister istemez , bu vatandaşların radyo dinlemekte hala neden ısrar ettiklerine şaşıyor!"

Dedo11 Yorumu : O tarihte kişi başı radyo sayısı önemli. Ben radyonun dinlenmesine getirilen eleştirilere katılmıyorum. Nerede o RADYOLU GÜNLER !!!!



"Bahire hemen kocasına koştu. Bu sırada Mahir gözlerini açmıştı. Kendisi için bu kadar
helecan [ *Dedo11 Notu : bu kelime yanlış yazılmadı. O zaman böyle yazılırmış. ] geçiren sevgili karısını karşısında görünce minnet dolu bir bakışla sordu :
-- Yansaydım bana acır mıydın Bahire?
Genç kadın gözyaşlarını silerek cevap verdi :
-- Acımaz mıydım hiç kocacığım? Bütün elmaslarım senin üzerindeydi."
Dedo11 Yorumu : Bu satırlar AKBABA ANTOLOJİSİ'nde yer alan yazıdan. Peki kime ait ????....
Aynı safyanın tepesinde çerçeve içinde yer alan satırları aktarıyorum :
[[[[ Sonraların büyük ve usta hikayecisi Sabahattin Ali de - bir çok edebiyatçı gibi - ilk adımlarını Akbaba'da atmıştı. İşte Onun küçük , hafif hikaye denemelerinden birkaç örnek. Yıl : 1926 ]]]]
Sabahattin Ali'nin anısı önünde saygı ile eğilirim...
Bu yorumum da böyle oldu...



"Bilindiği gibi sapır sapır döküldük ... Üzüldük... Fakat asla rezil olmadık. Zira , sporda yenilmek bir şerefsizlik , gurur kırıcı bir olay değil. Yalnız , bazı tabirlerin zaman zaman değiştiğ kanısına vardık. sez bunları belirtmek istiyoruz :
"Geldim , gördüm , yendim..." demiş eloğlu... Asırlar önce ... Şimdi bizler "Gittim , yenildim , döndüm" desek , olablir... Kınanmaz. Pekii... "Gittim , gördüm , geldim" desek , daha iyi... Faydası inkar edilmez... Ama "Gittim , gezdim , geldim" desem bu olmaz... Ya bir de "Gittim (...) yedim döndüm" demek durumuna düşülürse?..."

Yukarıdaki satırlar Yaman Korur'un "Olimpiyatların Ardından" başlıklı yazısından..


"Allahaşkına biraz daha al Salim bey , dedi . Yemezsen atılacak valla. Yazık değil mi?"
Bir anda bütün sigortalarım attı........
-- Ulan keleş oğlu keleş! diye bağırıyorum. Yemezsem atılacak ha ? Atacağın şeyi ne diye bana yedirmeye uğraşıyorsun? Benim midem çöp tenekesi mi ulan?"
Bu satırlar Sulhi Dölek'in "Aman ZİYAN Olmasın!" başlıklı yazısından...

Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...