Akbaba Dergisi 1972 Sayı 38 ( 6 Eylül 1972 )

[murtaza5]

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.

Saygılarımla.​

 

[teks55]

Akbaba tek başına koca bir hazine...
Böyle güzel paylaşımların hep devam etmesi dileğiyle.
Sonsuz saygılar, sevgiler.

 

[ATLI]

Teşekkür ederim.

 

[dedo11]

Sayın murtaza5 ;

Akbaba okuma günlüğü (Akbaba Dergisi (1972) Sayi 038 06 Eylul 1972 22s (Muzaffer izgü-Orhan Seyfi Orhon-Sulhi Dölek) ) :


"... Denebilir ki Cumhuriyetçi Parti bir şeyler İÇİN değil , bir şeylere KARIŞ kurulmaktadır.
Sözcülerinin süregelen demeçlerini inceleyin : Göreceksiniz ki CHP'den koptukan sonra bile sözlerinin büyük bölümü o parti içindeki çekişmeler tarihçesinde , suçlamalara , Bülent Ecevit ve arkadaşlarına çatmaya ayırlmakta , programın açıklanmasına pek az önem verilmemektedir. Yeni partinin öteki sağ
partilerinden , özellikle GP'den farklı olarak ne istediği ve ne söyleyeceği henüz anlaşılabilmiş değildir."

Bu satırlar Akbaba baş yazısından.

Dedo11 Yorumu : Bu satırlar size de düne kadar muhalefet partileri ile birliktelik yapıp şimdilerde muhalefete muhalefet yapanları anımsatmıyor mu ?...
Demek ki "PARTİ sadece ve sadece birşeylere KARŞI olmak için değil bir şeyler İÇİN kurulmalıdır."




"-- Bana müteahhidi gösterin , dedi.
-- Buyrun , dedi bir adam , benim.
-- Kardeşim burası yeşil saha , siz nasıl inşaat kondurursunuz?
Adam , hemen ilk baştan bozuk çaldı :
-- Sen kimsin , ne karışıyorsun? dedi.
-- Ben vatandaşım anladın mı arkadaş..
-- Vatandaşsan vatandaşlığını bil. Biz bu sekiz katlı apartmanı elbette sadece kendimiz için yapmıyoruz , vadandaş için yapıyoruz.
-- İyi ama , yeşil sahadan da vatandaş yararlanacaktı..."
Bu satırlar Muzaffer İzgü'nün "Boşluk Müdürü" adlı anlatısından...
Dedo11 Yorumu : Bu anlatıyı okuyunca anladım ki bu derginin tarihi 1972 değil derginin tarihi 2024 ...



Yukarıda Sayın murtaza5'in de sunduğu "Dörtlükler" (Mukadder Özakman'dan) den ikisini çok önemsediğim için tekrardan buraya alıyorum .

"YEŞİLÇAM'DA KOVBOY FİLMİ
Yeşilçam yönetmeni gelir mi hiç şakaya ;
Kovboy filmi çevirir şimdi arka arkaya ...
Memurdan yaya kovboy , karısından sevgili ,
Esnaftan kötüadam... Döndük Amerika'ya..."

Dedo11 Yorumu : 1- Bizden olsa olsa böyle Amerika olur.
2- Biz artık böyle filmler ve özentiler beslemiyoruz. Avrupa gibi Amerika da bizi zaten KISKANIYOR... yaaaa....


"FÜRUZAN'A
Öyküde anlamsız'ın öterken borazanı ,
Bir kapalı kutuydu öykücünün azanı...
Parasız Yatılı'yla hepsi yattı uykuya ,
Rahattır Sait Faik... Kutlarım Füruzan'ı!"

Dedo11 Yorumu : Demek ki o tarihte "Öyküde anlamsızlık" savunuluyormuş. Günümüzde de "Şiirde anlamsızlık" savunuluyor ya.. Füruzan'ın ünlü öyküsü "Parasız Yatılı" okuyanı çok etkiler. Ancak onun beni en çok etkileyen eseri ise "47'liler" adlı romanı olmuştur...



"Bir şair var çok sempatik , kafiye avında atik ;
Bu dert yüzünden tutar da koca çizemye der : Patik."
Bu dizeler Orhan Seyfi Orhun'un "MESLEK SAHİPLERİ" şiirinden.
Dedo11 Yorumu : Bilen bilir bizim zamanımızda şiir şiire benzerdi. Şiirde ritim vardı , kafiye ( uyak ) olurdu hatta ölçü olurdu. O zaman da şair özentileri içindeki yeteneksizler vardı. Onlar da kafiye için kafiye olsun da ne olursa olsun diye uysa da uymasa da dizelerde yer alırdı. Şimdilerde ise ne uyak , ne ritim , ne ahenk var. Hatta hatta "ŞİİRDE ANLAMA NE GEREK VAR" diyerek ŞİİRDEN ANLAMI KOVDULAR...




9. Sayfanın üst kısmındaki karikatür "Bekaret kemeri kullananlar artıyor" adlı karikatür. Dikkat "Bekaret Kemeri SATILIR" yazılı kapının önündeki bekleyenlere dikkat.
Dedo11 Yorumu : Sizce de en sondakinin en çok bekaret kemerine ihtiyacı yok mu ?


"... İlk desten son derse kadar çıt çıt tırnak kesmeye başladı. Kes kes bitmez... Bu kadar tırnak nereden çıkar anlamıyordum. İnsanın bütün yiyip içtiği tırnaklarına gites bu kesmeye dayanmaz tırnak. Delilerin tırnakları da deli demek ki... Çıtırtılardan kafayı üşütmeye başladım yavaş yavaş. Bir gün dayanamdım :
-- Kesme ulan ! diye bağırdım dersin orta yerinde.
Hoca kendi üstüne alınmış, kıpkırmızı bir yüzle bana bakıyor. Benimse umrumda değil. Tırnak delisinin gırtlağına sarılmışım ki öldüreceğim. Dört beş kişi zor ayırdılar.
Bu olay benim okul hayatımın sonu oldu....."


Bu satırlar Sulhi Dölek'in "Kurtarmaz Beyim" adlı anlatısından...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...