Akbaba Dergisi 1961 Sayı 481 ( 1 Haziran 1961 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,893
5,287


Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :


"
Acı bir gerçeğimiz var: Hepimiz kolaya alıştık. Şiirde kolaya, resimde kolaya, şöhrette ve servette kolaya."
Bu satırlar Yusuf Ziya Ortaç'ın "Turist Cenneti!" adlı başmakeleden...




"Nazilli'den Tevfik bey isminde bir dinleyicim yazıyor. Diyor ki, Horozbina balğı diyor, en iyi hangi yemle tutulur diyor. Yani Horozbina balığının en çok
sevdiği yem hangisidir demek istiyor bu dinleyicim...
..................
Şimdi efendim, başka bir mektuba geçiyorum... Bu mektubu Fenike'den Salih Yılmaz yollamış... Diyor ki "Ayı, diyor, tabanlarına mı, yoksa parmaklarının ucuna mı basarak yürür" diyor.
..................
Mesela Menemen'den bir okuyucum soruyor: "İlk defa fezaya giden adam, Menemen'de Şaban Hoca adında biriymiş, doğrumu?" diyor.

Ondan sonra efendim Erganimaden'den başka bir okuyucum da diyor ki "Senpiyer" kilisesinin avlusu kaç kişi alır?" diyor..."

Bu satırlar Adnan Veli'nin "Eşref Şefik Konuşuyor" başlıklı yazısından..

Dedo11 Yorumu : Sevgili sitedaşlar eğer benim buraya aktardığım bu soruları okursanız. "Ne saçma sorular" demeyiniz sakın. Açın bir dini sohbet programını
oradaki hocaya gelen soruları cankulağı ile dinleyiniz lütfen... 1500 yıldır sorulan ama bir türlü öğrenemeyen bir yoğun bir kitlenin ne saçma sorular sorduklarını göreceksiniz...




DİL

Dil Kurumu Üyelerinden profesör Samim Sinanoğlu'na sordular
-- İmambayıldının daha yeni konuşuşa uygun bir söylenişi yok mu?...
-- İçi geçmiş dinsel kişi...
diye cevap verdi SamimSinanoğlu.

Bir daha lokantaya gidersek bu şekilde ısmarlıyalım : Bakalım ne anlarlar, ne getirirler... "Bana bir porsiyon İçi Geçmiş Dinsel Kişi" getirsin!..."

Dedo11 Yorumu : Öztürkçe akımına ve Atatürk'ün kurduğu ve mirasının bir kısmını ona bıraktığı Türk Dil Kurumu'na saldıranlar hep böyle kendi uydurdukları
yalanlar sanki Türk Dil Kurumu'nun türettiği Türkçe sözcük imiş gibi ileri sürüp kendi kumpaslarını eleştiriyorlar bir de...

Yeri gelmişken hemen söyleyeyim ; "İmam Bayıldı" tamlamasındaki "Bayıldı" sözcüğünün bile anlamını bilmiyorlar veya saptırıyorlar. Buradaki "Bayıldı" sözcüğü eleştirirken ileri sürüp uydurdukları gibi "içi geçmekle" ( düşüp bayılmakla ) ilgisinin olmadğını siz de bilirsiniz. Buradaki tamamlamadaki
"Bayıldı"nın çok beğenmek olduğunu bilmez olamazlar... Ama amaç suçlamak ya... Amaç iftira atıp , kumpas kurup eleştirmek ya... Bir kez Türk Dil Kurumundaki değerli dilciler , şairler, edebiyatçılar "İmam Bayıldı" yemeğindeki "Bayıldı" sözcüğünün düşüp bayılmak olmadığını bilmeyecek kadar cahil mi? Aslında Türk Dil Kurumuna saldırmak adına böyle davrananlar buradaki "Bayılmak" sözcüğünün "Mecaz" anlamını bilmeyecek kadar cahil veya kötü niyetli. O zaman bir patlıcan yemeğine "Küt diye düşüp bayılan İmam" yemeği diye anmak daha mı az saçma olmuyor da "içi geçmiş dinsel kişi" saçma oluyor...



HAYAT SİGORTASI!

Sigorta Prodüktörü, yaşlı adama :
-- Sizi maalesef sigorta edemeyiz!
-- Neden?
-- 92 yaşındasınız da ondan.

-- Daha iyi ya.. Bana 92 yaşında ölen kaç kişi sayabilirsiniz?.."



ŞAKACIKLAR :

* Bugünün yüksek fiatları karşısında yegane teselli bunların yarınkiler kadar yüksek olamayışlarıdır.
Dedo11 Yorumu : Doğru söyleyiniz lütfen . Sizler de bugünlerde aynı duyguya garkolmuş (batmış) değilmisiniz..

* Kesin olarak gösterilmiştir ki güneş tutulmasından sonra tamtam çalmak sayesinde güneş eski haline getirilebilmektedir!
Dedo11 Yorumu : Cehalet öyle birşeydir ki her saçmalığı , her safsatayı kendi bildiklerini doğrulayan emareler sayar...
Gerçek nedenini bilmemek cahilliği böyledir. Güneş tutulur onu metafizik güçler ( melekler vb. ) tuttuğunu , deprem olur onun Allahın imtihanı olduğunu ileri sürer ve bu olayların her oluşunu ise onların saçmasapan, safsata düşüncelerinin kanıtı olarak ileri sürerler...

* Orta yaş sandığından daha geç, umduğumuzdan daha erken gelir.
Dedo11 Yorumu : sanmak ile ummak arasındaki farktan doğuyor bu olay...



BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN SÖZCÜKLER :

Onlar "münasip" diyor, biz "uygun" diyoruz...
Onlar "inkılap" diyor, biz "devrim" diyoruz...
Onlar "yegane" diyor, biz "tek, bircik" diyoruz...
Onlar "fiyatı" diyor, biz "ederi" diyoruz...
Onlar "masum" diyor, biz "temiz, saf, suçsuz" diyoruz...
Onlar "gark" diyor, biz "batmış, boğulmuş" diyoruz...

16. Sayfadaki "Basın Şeref Divanının Tebligi'nden :

Onlar "Tebligi" diyor, biz "Bildirisi" diyoruz.
Onlar "Takbihi" diyor, biz "ayıplamak, kınamak" diyoruz.




Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...


 
Üst