Akbaba Dergisi 1961 Sayı 477 ( 4 Mayıs 1961 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,893
5,287


Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :


"..... Şapkamızla Roma'lı, elbisemizle Londra'lı, kravatımızla Paris'liyiz. Ama ekmeğimizle?..

..... Batının ekmeğini bizim halk efendimiz bulsa, kendi ekmeğine katık yapar.
..... Biz, İzmit fabrikalarında dünyada eşi bulunmayan, ayrı ırktan, kara-sarı, tüylü kağıt yapmak hünerini gösterdik. Hem de kilosu iki yüz kuruştan!

..... Yalnız İstanbul'daki maç seyircisinin bütün Türkiye'deki okuma meraklısından çok olduğu bir memlekette, bu kadar çekici değil, itici bir kitaba, bir dergiye hangi cazibe ile alıcı bulacağız?"

Bu satırlar Yusuf Ziya Ortaç'ın "Milli Birlik Komitesine Mektuplar" adlı başmakalesinden.
Dedo11 Yorumu : İnanın nefis bir yazı. Dergi konusundaki yazdıkları ise benim için bir başyapıt.
SEKA'yı haklı olarak o dönemdeki eksiklikler ve kalite düşüklüğü için ve devleti de vergi için eleştiriyor.
Bizim gençlik ve 2000'li yıllarımıza dek SEKA oldukça iyi üretim yapıyordu. Şimdi ise SEKA yok. Özelleştirme aldatmacasıyla satıldı. Alanlar ne mi yaptı ? Özel ellerde kağıt mı üretildi? Hayır... Oraya binalar diktiler...



"-- Kardeşim, senin anlıyacağın, biz, kendi aramızdan bir arkadaşı fezaya yollayacağız. O Gagarin dedikleri adam gittikten sonra bizimkiler niye gidemesin yani?..

-- Hanginiz gidecek fezaya?..
-- Ben bizim Sülüman'ı yollayalım diyorum... Azapkapılı Sülümanı'ı...
Sülüman : .... Şimdi ben esas nereye gideceğim?..
-- Fezay dedik ya oğlum, fezaya..
-- Orasını anladık da, fezanın neresi olduğunu söylemedin...
-- feza demek, arşı ala demektir.. Arş'ı alaya çıkacaksın... Yıldızlar, gökyüzü, ay mehtabı falan hepsi fezanın içinde... Seni oraya göndereceğiz...
-- Ne yapacağım ben orada?..
-- Oradan aşağıya, dünyanın manzarasına bakacaksın..
-- Anladım Kazım abi ama, ben bu işi sırıf dünyanın manzarasını görmek için yapacaksam, çıkarım Çamlıca tepesine, mehtabı oradan seyrederim...
...........
-- İyi ya... Gideriz... Ama gelgelelim arşı alaya ne ile çıkacağız?

-- Roketle çıkacaksın oğlum... Tayyare gidemez senin gideceğin yere.."

Bu satırlar Adnan Veli'nin "Azapkapı Gagarini" adlı anlatısından.
Dedo11 Yorumu : Sevgili dostlar zamanınız ve isteğiniz varsa günümüzü düşünerek lütfen bu yazıyı okuyunuz...
1 - 59 yıl sonra Bu yakınlarda da biz uzaya göndermiş olduk.
2 - Bir övünme , bir övünme görenler sanki uzay teknolojisinde çağ atladık zannediyor...
Daha önce de yazmıştım. Fransaya gittim çok lüks bir otomobil, otobüs, tren vb. birine bindim. Fotoğraf çekip Türkiyeye gönderiyorum. Arkadaşlara öyle övünüyorum ki...
a) Sanki o araç benim...
b) Sanki o aracı ben yapmışım , icat etmişim gibi...
3 - Aranızdan sakın önemli değil mi diye soran çıkmasın. Belli ölçülerde önemli ama öyle alanlardan naklen yayınlar, çılgınlıklar yapmalar ve yönetenlerin övün , övün bitirememeler var ya bunlar yanlış...
4 - Şunu unutuyoruz şu an yıkımına katkı sunduğumuz Suriye var ya 22 Temmuz 1987 de uzaya insan gönderdi. Hem de tek kuruş ödemeden...
Yani bizden yaklaşık 36 yıl önce bunu yapmış. Bu o kadar da övünülecek , büyütülecek bir şey değil...
5 - Gel gelelim neden biz para verip gidebildiğimiz yere sanki biz götürüyormuşuz gibi övünüyoruz... Neden biz bu konuda da ( Otuz küsür İslam devletinde de ) bu kadar geriyiz ?
Yanıtım kısa : Osmanlı döneminde rasathane neden yıktırılıyorsa ondan...
Anımsamayanlara anımsatayım : Yobaz-hokkabazlar karşı çıkıyor ( her gelişmeye , her bilimsel çalışmaya olduğu gibi ) ve Şeyhülislam fetva veriyor. "Caiz değil. Yıkıla" Peki neden böyle bir fetva veriyor? Şimdilerde moda olan "Gerekçeli kararında ne diyor?" "Gerekçe : Buradan teleskopla uzaya bakılırken MELEKLERİN BACAKLARINI ( Hem de alttan aman Allahım hem de alttan !!!!! ) GÖRECEKLER diye bu caiz değil. Yıkıla" ve Yıkılıyor...



6. Sayfada : Çok sevdiğim 1987 de kaybettiğimiz ; Örsan Öymen'in "Yerin Kulağı" adı altında yazılarını yazıyor..



KOCAMAN LAFLAR :
* Ödünç para verirseniz ya parayı kaybedersiniz yahut bir düşman kazanırsınız!..



DÜELLO

İki düellocu ertesi gün şafak vakti buluşup düello yapacaklardı. Bunlardan biri dedi ki :
-- Ben belki biraz gecikebilirim; bu takdirde beni bekleme, ateş et...






Onlar "Feza" diyor , biz "Uzay" diyoruz.
Onlar "Tayyare" diyor , biz "Uçak" diyoruz.Hem de ne uyrudurma.. Uçmaktan uydurmuşuz... Biz de amma uydurukçuyuz be tutucu kardeşler...
Onlar "Rasathane" diyor , biz "Gözlemevi" diyoruz.


Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...


 
Üst