Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
2. pdf sayfasında : Sümerbank reklamını görünce hüzünlendim. Ankara'da Heykelin karşısındaki çok estetik bir binası vardı. Çocukluğumuzda ve Gençliğimizde çok büyük yeri vardı. AKP'nin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ne demişti : "Sümerbankı tarihe gömeceğiz." Dikkat ediniz sadece "Özelleştireceğiz" demiyor. Tarihe gömecekmiş. Gömdüler doğrusu. Yok ettiler... Birçok değerli şeyi yok ettikleri gibi...
"Tesbih, işsizliğin, yoksulluğun, tenbelliğin sembolüdür. Tesbihi, eli yapacak işi, kafası düşünecek konusu olmayan aylak çeker. İş tesbihe düştü mü, artık kanaatin sonu yoktur : Açlığa katlanırız, susuzluğa katlanırız, yersizliğe, yurtsuzluğa, her şeye, her şeye , her şeye katlanırız.
............
Tesbih nedir?.. Seccade üstünde, kubbe altında çekilecek bir ibadet aracı... Sokakta, tramvayda, sinemada, meyhanede işi ne tesbihin?.. Tesbih, artık kutsallığını kaybetmiş, beş vakit abdestli müslüman elinden tenbeller, aylaklar eline düşmüştür."
Bu satırlar Yusuf Ziya Ortaç'ın "Milli Birlik Komitesine Mektuplar"
Dedo11 Yorumu : Boğazıma kadar gelip yutuyorum. Kendimi zor tutuyorum. Tesbih, titreyen - oynayan dudaklar , tesbih ve tesbih matik ( duamatik diyorlar ) hakkında bir konuşmaya başlasam başım belaya girecek... Onun için susma hakkımı kullanıyorum...
"-- Ne ihraç ediyorsunuz? -- Ne olursa... Kepek ihraç ediyoruz, üzüm ihraç ederiz, fındık ihraç ederiz... Kim ne isterse, onun ihraç ederiz.
-- Çalışma sahanız geniş...
-- Yooo... Benim işim, taş, çakıl, toprak, kum üzerine. Bendeniz, dört kilo kepeği, dört bin ton kepek olarak ihraç etmişimdir. Nasıl mı? Gayet basit... Şuradan buradan talaş, kırpıntı kağıt bulur, çuvallara doldurur, üstüne de biraz kepek serpiştirir, gönderirim. Bendeniz, fındık diye, bin çuval küçük çakıl ihraç etmişimdir. Tabi bir miktar fındık da kullandık... Bir tarihte, sekiz yüz ton fasulye diye, toprak ihraç ettim. ......"
Dedo11 Yorumu : Benim aklıma ne geliyor biliyor musunuz? Bunlar sadece dışarıya satılırken yapılan sahtekarlıklar. Bir de ithalat ( Dışalım ) da yapılanlar var ki anlat anlat bitmez. Anımsar mısınız? Dışarıdan gelen terlik, ayakkabıların sadece teklerinin gelmesi nedeniyle yapılan oyunları ( ANAP döneminde ) . Yakınlarda ise olmayacak şey olmuş Karadenizdeki bir çay fabrikasına dışarıdan tonlarca çay gelmiş yurt dışından. Güya işlenip paketlenip yıllarca bize satılmış ve biz de afiyetle içmişiz. Ne var bunda diyeceksiniz. Şu oluyor ; yurtdışından gelen çay diye bize satılan şey aslında yurtdışında gübre olarak kullanılabilecek düzeydeki çay atığı imiş. Dikkat "GÜBRE" diyorum...
"İnsanın zekası verdiği cevap kadar, sorduğu sualden de belli olur!"
Bu satırları Nimet Arzık'ın Ankara Mektubu sayfasından aldım. Bu sözcükleri "Özeden Toker'in yazısı" üzerine yazıyor. Konu İsmet inönü ve eşi Mevhibe İnönü'ün ona değin anıları ...
KOCAMAN LAFLAR'dan :
"İnsanın konuşmayı öğrenmesi iki yıl sürer, fakat konuşmamayı öğrenmesi için altmış yıl lazımdır..."
Onlar "Sual" desin , biz "Soru" diyoruz..
Onlar "İhracat" desin , biz "Dışsatım" diyoruz..
Onlar "İthalat" desin , biz "Dışalım" diyoruz..