Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
"Bizim tek düşmanımız kimdir bilir misiniz?.. Beyefendi!... ..... milyarlarca borcu kim yaptı?.. Yine beyefendi.. Valde Camiini Aksaray çukuruna gömen beyefendidir. Bir gecede bir mahalleyi yokeden, beyefendidir. Her mahallede bin yoksul, bir milyoner yaratan beyefendidir!.. ....... Kaderlerimiz, hala bu düzmece tanrıların dudakları arasında : "var ol!" derlerse varısınız, "yok ol" derlerse yok!
.............
E, bu genel beyefendi şimdi Yassıadada!.. Oraya elbet Akbaba'ya ilan vermediği için gitmedi. Ama her işi "beyefendi" böyle istediği, beyefendi böyle buyurduğu için gittiği de muhakkak!.. Beyefendiler!.. Sermayesi devlet veya millet malı olan müesseseler, babalarının tarlası değildir. Gönlünüzce har vurup harman savuramazsınız. Ayaklarınızı yerden kesmek için silahların gücü değil, parmaklarımızın arasındaki kalemlerin gücü yeter de artar bile!"
Yusuf Ziya Ortaç'ın "Beyefendi!" adlı başmakalesinden... Dedo11 Yorumu : Size birilerini hatırlatıyorsa sizin yanlış düşüncelerinizin eseridir o hatırlatmalar. Bunu bilin. Bu benzetme olamaz ... Çünkü burada anlatılanlar Adnan Menderes falan değil hayali kişi ve kişilerdir...
"ÖLÜ GÖZÜ Gazetelerin haber verdiğine göre iki yüz otuz iki vatandaş, ölü gözleriyle dolaşıyor, ölü gözleriyle dünyayı görüyorlarmış. Biz bunun böyle olduğunu, politikada ölenlerin gözleriyle, olayları yorumlayan nevzuhur politikacılardan zaten anlamıştık."
Bu satırlar Yaşar Özen'in "Suya Çizgi" köşesinden.
Dedo11 Yorumu : "politikada ölenlerin gözleriyle, olayları yorumlayan" politikacılar ve de halk yığını çevrenizde sayılmayacak kadar çok. Ölenlerin gözüyle bakmak nedir? Şudur Abdülhamidi , Vahidettini , Menderesi, Özalı vb. kişileri sorgusuz sualsiz sevmek ve onun görüşlerini günümüzde de savunmak ve yaşama geçirmeyi istemek...
Eeee.... dedo tarihten yararlanmıyacakmıyız? diye bir soru gelebilir aklınıza... Elbette ki tarihten yararlanmalıyız. Bu nasıl olur tarihi eleştirel olarak inceleyeceğiz ondaki doğru olanları alıp geliştirerek güncelleştirmek ( günümüz koşullarına ışık tutmak ) , yanlışları ise daha dikkatle öğrenip onların günümüzde bu tip yanılgılara düşmemek için "KÖTÜ ÖRNEK" olarak kulağımıza küpe olmasını sağlamak...
9. Sayfanın en üstünde Cafer Zorlu'nun "Hoperlör merakı" karikatürü var. Dedo11 Yorumu : Yazın sabahları kıyıda yaklaşık 7,5 km gidiş (Kargıkoyuna gidiş) ve geliş 7,5 km. yürüyüşler yaparım. Bu yürüyüşlerimde hem fiziki hem de duyusal yönden tüm organlarım üst seviyede çalışır. Yolda her börtü böceği, bitkiyi, ağacı, çiçeği vb. her sabah bütün dikkatimle ( belli bir tempoda yürürken ne kadar olabilirse ) inceleyerek yürürken kulaklarım tüm sesleri aç bir canavar gibi yutar. Her tür sesi büyük bir zevkle dinleyerek yürürüm. Kuş türünün her türünün ayrı ayrı sesleri, başta cırcır böcekleri olmak üzere kulağımın algı düzeyindeki diğer hayvanların sesleri, at, eşek, koyun, köpek vb. ses zenginliği içinde hatta rüzgarın esinti sesleri, hele hele denize çok yaklaştığım yerlerde denizin dalgalarının kıyıdaki kara parçası ile oynaştığı sesler... Yani ses dünyası sanıldığı kadar az türden oluşmuyor. Bunları neden anlatıyorum. Yolda düzenli veya düzensiz olarak rastladığım kadın olsun erkek olsun bakıyorum kulaklık takmış , yürürken sürekli ayaklarına bakarak yürüyorlar... Bazen dayanamayıp bazılarını durdurup ( önce söylediklerimi elbette ki duymuyorlar. Kulaklığı çıkarınca beni duyabiliyorlar. ) kulaklığını evde dört duvar arasında takmasını dışarıda ise ses zengini ortamı dinlemesini öğütlüyorum.
Başyazı sayfasındaki karikatürün anlamı Özden Toker'in Akis dergisinde yayınlanan bir röportajı olabilir. Ancak Akis dergisinin tarihi Akbaba dergisinden bir ay kadar daha yeni bir tarih. Dolayısıyla karikatürün espri kaynağı başka bir yazı olabilir. Akis dergisindeki röportajda şu cümle var: "Komşu apartmanlarda ki hanımlar ne favorilerinin ne de kaim kaşlarının arasındaki benin farkındaydılar. Doğrusu yakışıklılığınıda balkondan arkasından bakan karısından başka açıktan söyleyen mevcut değildi."
Nimet Arzık'ın 6 cı sayfadaki yazısında bahsettiği, Ruhi Su'nun Plevne Marşından uyarladığı türkü.
Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kahrolası diktatörler
Bu vatan size kalır mı
Nisan 1960 ta Kızılay Meydanında toplanan üniversiteli gençler marşı şu şekilde söylemiş:
Olur mu böyle olur mu?
Kardeş kardeşi vurur mu?
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı?
Kızılırmak akmam diyor
Etrafını yıkmam diyor
Ünü büyük İsmet Paşa
Ben sözümden dönmem diyor