Akbaba Dergisi 1960 Sayı 454 ( 24 Kasım, 1960 )

siyahmurat

Aktif Üye
22 Eyl 2011
294
762
27 mayıs darbesine kadar DP yi eleştirmeyip karı kız karikatürleri çizen Akbaba'cılar darbeyle beraber acayip bir saldırıya geçmişler.
Sanki biraz dozajı kaçırıp cellatlığa soyunmuş bazıları. Bu dönem dergileri için Murtaza üstada teşekkür ediyoruz.
 

Levent 16

Aktif Üye
22 Kas 2011
338
1,781
"...Odamda paylanmış bir çocuk sesi, ağlamaklı bir ses duydum: - Bir daha yapmam paşam, diyordu!"
Yusuf Ziya Ortaç’ın yazısının son cümlesi epey anlamlı.
 

Levent 16

Aktif Üye
22 Kas 2011
338
1,781
Time dergisinin mizah anlayışı üstün, düşündüren kapak resmi.


ali-adnan-menderes-4.jpg
 

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,893
5,287


Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :



"-- Keyifli bir günümdü. Ben sonbaharı çok severim. Sabahleyin geç uyandım. ......... sokağa çıktım.
Havaya sanki altın tozu serpilmiş. Üstüme bir delikanlılık geldi. Ellerimi cebime soktum. Islık çalarak yürüyorum. Ayva çürüğü rengine dönmüş çınar yaprakları , tek tük, dallarından kopup titrek titrek uçarak asfalta düşüyorlar. Aman nasıl güzel bir gün, ne keyifli... Anlatamam. İşte bu keyifle vapura bindim. Arkada lüks güvertede oturuyorum. Tam karşımda iki kız var. Ama ne kızlar... Seslerini, gülüşlerini duyuyorum. Biri açık kumral toz pembe bir teni var. Canlı, diri üstüne, öbürünün yapıncak çillisi kızlar. Öyle canlı ki , uçuşan kahkahalarını top gibi havada tutabilirsin. Çillin olanın burnunun ucu kalkık, öbürününki çekme burun kanatları konuşurken kelebek kanatları gibi oynuyor."
Bu güzelim satırlar Aziz Nesin ustanın "Beyamca" adlı bir hikayesinden...

Dedo11 Yorumu : Bu satırları ne diye buraya aktardım , diye düşünen olacaktır. Biraz öteden başlayayım ...
Benim iki torunumdan biri 12 yaşında. Onun için okulda okuma ödevi kitaplar veriliyor. Ben hemen atlayıp onun kitaplarını okuyorum. Çünkü
o kitaplar üzerine uzun uzun sohbet edebilmek için onun okuduklarını ben de okumalıyım. Jules Vern'leri , Jack London'ları vb. vb. hep onunla tekrar tekrar okudum. Şimdilerde ( 15 ara tatilinde okuması gereken 4 kitaptan biri de Luis Prates Martinez'in "Sahibini Bekleyen Köpek / HACHIKO" ( 2023 te Beyaz Balina Yayınlarından çıkmış. Saliha Nilüfer çevirmiş.) . Bunu okudum. Sonra geçen pazar bize kahvaltiya geldiler. Kahvaltı sonrası oturduk. Kitabı aldım açtım çizili satırlar ve üstüne aldığım notların da yardımı ile ona anlatıyorum , o da bana anlatıyor. Kaptırmış gidiyoruz sohbete... Bir ara "Peki dedo bu satırları neden çizdin?" diye sordu. Kızım hemen atıldı "deden neredeyse her satırı çizer" Ben böyle olmadığını her çizgimin amacının olduğunu söyledim. Kızım "Ama o zaman ne çok satır çizilmiş. Daha az çizseydin olmaz mıydı?" diye sorunca ben "Olurdu. Bir başkası belki başka satırları çizerdi veya hiç çizmezdi. Benim için çizilesi olan satırlar bunlar. Çizili satırların çokluğu veya azlığı o metnin kendisine , benim o satırlara ayırdığım zamana , o satırlardaki öneme , okuma anındaki psikolojime , duyarlılığıma vb. vb. bağlı. Eğer çok satır çizilmişse bu bana değil o satırların önemine bağlı. Örnek torunum 45. sayfadaki "Alışkanlık geliştirmişlerdi" satırlarını niye çizdiğimi sordu. Yanına aldığım notu okuyorum : "Biz "Alışkanlık geliştirmek" yerine "alışkanlık edinmek" deyimini kullanıyoruz." .... Başlıyorum yararlı alışkanlıklar nasıl edinilir ? Zararlı alışkanlıklardan nasıl vaz geçilir? üzerine bildiklerimi deneyimlerime , okuduklarıma dayanarak anlatmaya...
Bazı satırları çizer yanına dikey çizgi çizer onun da sağına ( + ) işareti koyarım. Bu çok doğru , güzel sözlerdir. Örnek ;
Kitabın 94. sayada şu satırlara yukarıdaki işlemi yapmışım :
"Gerçek bu ve herkes biliyor. Ama öyle zamanlar vardır ki, gerçekler haddinden fazla dayanılmaz olduğunda ,onu bilmezden gelmeyi yeğleriz."
Sonra torunum satırların altı çizili yazı başına dikey çizgi çizip bunun dışına ( B ) yazdığım satırları gösterip gülerek "Bu ne dedo?" diye soruyor. ( Gülmesinin nedeni benim , eşimin ve torunumun adlarının baş harfinin (B) olmasından ) Ben "Hayır , hayır kendi adımın başharfini yazmıyorum. Bu be "Betimleme = Tasvir" in B'si." yazanın betimlemelirnden hayran olduklarım için bunu yaparım." diyorum ve 57-58. sayfadaki örneği sesli okumaya başlıyorum.
"...... Nisan gelip çattığında , ....... görünmez bir elin rengarenk boyadığı bahçelerde .........Renkler öyle koyu , gökyüzü öylesine mavi , toprak öylesine canlı ki, bir ressam ömür boyu uğraşsa bunların resmini yapamaz..."
İşte böyle oluyor bizim torunumla kitap okuyup üstüne konuşmalarımız.
Neyse gelelim asıl konumuza. Dergiden alıntıladığım satırlara. İşte ben elektronik ortamda olmasa elimde olsa gerçek dergi olsa o satırların altını çizer , yanına dikey çizer ve dışına (B) harfi yazardım. Bu kadar güzel betimleme ancak ve ancak usta bir yazarın yapabileceği sanat gösterisidir...

[ *Not : Adını aldığım kitabı büyük küçük herkese öneririm. Lütfen okuyunuz. sadakat , vefa , sevgi bağlılık , .......... nedir , göreceksiniz ? ]


[ *Not : Yukarıda kendimden , özelimden bahsettiğim yargısına lütfen kapılmayınız... Her birimiz kendimiz olarak aynı zamanda kocaman bir topluğun bir parçası , kendi özelimiz genelin bir parçası olduğunda çok iyi yere doğru emin adımlarla gidiyoruz demektir. ]



Mes'ut Özdemir anlatıyor :
Mikroskop!

Duruşma salonu hınca hınç dolu. Meşhur 6/7 Eylül sanıkları adalet önünde...
Yüce Divan Başkanı, vazifesi icabı kılı kırk yarıp, ter dötüren sualler sorarken, sanık avukatlarından biri, aniden yerinden fırlayıp, zekasiyle doğru orantılı bir müdahalede bulunmak istedi :
"Sayın Başkanım" dedi , "her hareketimizde ayrı bir suç unsuru arıyorsunuz. Neredeyse, buraya bir de mikroskop getirip, mikrop aramağa başlıyacaksınız."
Ve gazetecilerden biri, avukatın bu sözleri üzerine yanındaki arkadaşının kulağına eğilip :

"Anlıyamadım" dedi, "gözle görülen bir şey için mikroskoba ne lüzum var?.."

Dedo11 Yorumu : DP ye nasıl destek olmalıyım , onu nasıl suçsuz göstereyim diye eğip , büken , kıvrananlara duyrulur...


Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...








 

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,343
8,191
Değerli @dedo11 üstadım,
@murtaza5 üstadımızın Akbaba ve Hayat dergisi (ve elbette diğer) paylaşımlarını beklediğim kadar, sizin yorumlarınızı da sabırsızlıkla bekliyorum, mesajınızı gördüğümde de keyifle okumaya koyuluyorum. Yukarıdaki yorumunuzu da yine aynı duygularla okudum, torununuzla ilgili kısımları okurken dudaklarımda bir tebessüm belirdi, hayranlığım bir kat daha arttı. Torununuz, sizin gibi kendisiyle nitelikli zaman geçiren, birlikte kitap okuyup yorumlarıyla ufkunu açan bir dedesi olduğu için çok şanslı. Bizler de şanslıyız, yorumlarınızla geçmişin olay ve kişileri hakkında bilgileniyor, her seferinde yerni şeyler öğreniyoruz. Eksik olmayın...
@murtaza5 üstadımıza da bu vesileyle tüm paylaşımları için bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,254
7,339
Sn. @murtaza5 'in emekleriyle okuduğumuz Akbaba dergisi külliyatı gün geçtikçe zenginleşiyor. Çok güzel bir hazinenin kapısı daha aralanıyor diyarımızda. Değerli dostum @Calligrapher 'in vurguladığı gibi , bir yandan dergiyi okurken , bir yandan da dostumuz @dedo11 'in güzel yorumlarını arar oldum ! Dergiyi paylaşan ve düşünceleriyle katkıda bulunan dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Sağ olun , var olun
 

Levent 16

Aktif Üye
22 Kas 2011
338
1,781
Celal Bayar da ne yazık ki daha sonra epey maddi sıkıntı çekmiş. Mahmut Baler anılarında Celal Bayarın evinin halısını ve eşinin kürkünü Mahmut Baler aracılığıyla sattırıp geçimine katkıda bulunmaya çalıştığını yazar.
 
Üst