Akbaba Dergisi 1953 Sayi 058

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,893
5,287


Sayın ritvan ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :



"Bir kaç yıl var ki, politika hayatımız adeta bir fazilet mezbahasına döndü : İçine düşüp de şerefinin, haysiyetinin derisi yüzülmeden kurtulan yok."

Bu satırlar Yusuf Ziya Ortaç'ın "Bir Banka Faicası!" adlı başmakalesinden...
Dedo11 Yorumu : Şöyle çevrenize bakınız... Ne kadar doğru söylediğini üzülerek göreceksiniz... ( Ben üzülüyorum )





4. Sayfada : Bir karikatür ; Başlıkta : "Hıyarın tanesi 3 lira! (Gazeteler)
Karikatürde elini kaldırmış önünde büzülmüş insana bağırıyor ; "Haydi oradan HIYAR ağa..."
karikatür alt yazısı : İltifat.
Dedo11 Yorumu : Şimdilerde kabuklu cevizin tanesi 8-10 TL , kestanenin tanesi 8-10 TL , hurmanın tanesi 15-20 TL olmuş!!!! Menderes'in yönetiminde pahallılık almış başını gitmiş... Şimdi ise onun devamıyız diyenlerin ( vallaha da billaha da onlar diyor ) yönetimnede de fiyatlar böyle olmuş...



"-- Üstad, acaba her mideye her şey sığar mı dersiniz?

-- Vallaha bu kabiliyet meselesi... Hazım meselesi. ......
..............

-- Mesela yutulan şey arazi ise, bunu kadastro müfettişi anlar.Hasta iğne yutmuşsa, tazıya dönmesinden, baytara başvurması lazımdır. Kıymetli eşya ise, gümrükçüler, komisyoncular derhal anlarlar... Asıl güç olan bunların geri çıkarılmasıdır. Bir kere hazım fiili başladı mı, ameliyat da kar etmez..."
Bu satılar "İstanbul Muhabiri" imzalı "İstanbul Notları" başlıklı sayfasından..
Dedo11 Yorumu : Şöyle çevrenize bakınız ...... Anladınız değil mi ?.....


6. Sayfanın altında bir karikatür var. İki hırsız kılıf dikiyor... Bence boşuna çabalıyorlar... Çalacakları minare'yi bulabilecekler mi ?......



SATIŞ :
"Varlık" mecmusanın idarehanesinde oturuyorlardı. Bir okuyucu geldi. Geçen sayıdan bir nüsha istedi. Mecmua sahibi Yaşar Nabi :

-- Maalesef, geçen sayımızdan hiç kalmadı... dedi.
"
Varlık"ta sanat yazıları yazan Zahir Güvemli, alay olsun diye. :
-- Acaba geçen sayıda ne yazmıştım ki bu kadar satıldı?
diye sordu.
Yaşar Nabi gülerek :
-- Ondan değil, dedi, ben başmakele yazmamıştım!"

Dedo11 Yorumu : 1976 olmalı Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde memur olarak çalışıyorum. İzmit'e petrol teslimatı için görevli gidiyoruz. Orada işim bitince İstanbul'a günübirlik gittim. Elimde Varlık yayınlarının listesi ve almak istediğim kitapları işaretlemişim. Varlık Yayınlarının Yönetimyerine gittim. Orada bulduğum kişiye elimdeki listeyi verdim. O kadar çok kitap alacaktım ki bir insanın taşıması olanaksızdı. Listeyi verdiğim kişi tek tek seçti indirimini yaptı kocaman ( bir kişinin taşıması olanaksız ağırlıkta ) iki karton kutuyu doldurdu. Yanıma ( Sirkeci garına kadar ) taşımama yardımcı olacak birini verdi. Elimi sıktı ve "Ben Yaşar Nabi" dedi. Şaşırmıştım... Ben orda çalışan biri zannetmiştim... O an gitmemi biraz erteleyip uzun uzun söyleşmeye başlamıştık.




8-9. Sayfada "Hikayeci" imzalı "Bir Resim Yüzünden" öyküsünü vaktiniz varsa lütfen okuyunuz. Bir öykü için gerekli tüm özelliklere sahip...




Bu sayıda oltama takılan sözcükler :

Onlar "Akl-ı Selim" diyor , biz "sağduyu" diyoruz...
Onlar "Zatıaliniz" diyor , biz "Siz" diyoruz...
Onlar "Mebus" diyor , biz "Milletvekili" diyoruz...
Onlar "Muhterem" diyor , biz "Saygıdeğer ( Ben Sayın demeyi seçiyorum) " diyoruz...
Onlar "İdarehane" diyor , biz "Yönetimyeri" diyoruz...
Onlar "nüsha" diyor , biz " (gazete, dergi vb. için) sayı" diyoruz...
Onlar "hikaye" diyor , biz " öykü" diyoruz...
Onlar "imtihan" diyor , biz "sınav" diyoruz...


Kaç kişi "“Min gayri haddin” nin "belirteceğim görüş benim bilgimin, kabiliyetimin ötesinde olabilir, siz benden daha iyi bilirsiniz” olduğunu biliyor? Ben bilmiyordum. Türkçe değil de ondan... Türkçe konuşup , Türkçe düşünmek gerek...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 
Üst