Akbaba Dergisi 1952 Sayı 007

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,893
5,287

Sayın ritvan ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :


"Bakarsınız, 31 Mart olmuştur. Asiler, onun şahsında Arslan Beyi şehit ederler. Üstadın şan ve şerefi göklere çıkar. Bakarsınız, Cumhuriyet devri glemiştir. Üsta din inkilap aleyhtarlığnın, hilafet taraftarlığının kefaretini Cavit Bey alır, götürür. Onun sevgisi, yine gönüllerde yer eder. Bakarsınız tek partili Milli Şef rejimidir. On iki yıl bu rejimi müdafaa edip taraftarlığile herkesi bıktırdığı sırada, Halk Partisi teker mekeryuvarlanır. Üstad, muhalefette eşsiz kalır."
Dedo11 Yorumu : Bu satırlar Orhan Seyfi Orhon'un "Aman dikkat!.." başlıklı yazısından..
Rüzgar gülünü bilir misiniz rüzgar nereden eserse oraya döner... Yalnız bunların röntgeni çekildiğinde "Omurgalarına" rastlanmıyor...



"Okuyucu - ........ Niçin bazı günler doğru dediğiniz şeye, başka günleriğri diyorsunuz? Niçin iğriniz baten doğruluyor ve doğrunuz iğriliyor? Sizce iki kere iki , her gün dört etmez mi?

Yalman - Ben kerrat cedveli değil, gazete çıkarıyorum.
Okuyucu - Yani zatıaliniz için iki kere iki, Perşembe günü beş, Pazar günü sekiz, Cuma günü üç, Salı günü yedi, Cumartesi günü dört mü eder?
Yalman - Ben Musa Aleyhiselam değilim. Dünyaya her gün hakikatı söylemek için gelmedim. Benim vazifem okuyucularımın hakikat zannettikleri şeyi söylemektir. Ben gazete satıyorum. Okuyucularımın hoşuna gitmeyen malın ticareti olur mu? Müşterilerimin biri için doğru olan şey, öteki için değildir. Ben hepsini memnun etmek zorundayım.
...........
Okuyucu - ....... Demek sizce gazetecilik yalan ticaretidir. O hale soy adınızda (m) harfi fazla!
Yalman - Sattığınız fikirlerin doğru olup olmaması bizi alakadar etmez. Bir bakkal rakı da satar, kaşar peyniri de. Rakının sıhhate zararlı olup olmadğını düşünmez. Müşterisi istiyor ya, ona bakar.
Okuyucu - Ha Demek siz bakkalsınız.

Yalman - Evet, fikirlerin bakkalıyız."


Dedo11 Yorumu : 5. Sayfada "Kulakmisafiri" adlı "Fikir Düelloları / İğri Gazete, Doğru Gazete..." başlıklı yazıdan.
Yıl 1974 ben o tarihte "Başkent ( Sonradan Gazi oldu ) Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu Radyo Televizyon" bölümünde öğrenciyim. Akbaba'nın bu sayısını kütüphanede elime geçirmişim. O dönem fotokopi olanağı yok. Tuttum buradaki gibi kelime kelime elimle yazdım. Derste "Meslek Ahlakı" tartışılıyor. Bunu okudum. Asıl sorunun "Gazetecinin sattığı"nın başka satılanlara benzemediğini , düşüncelerini satmak olduğunu , gazeteciliğin de Tabibler Odası , İnşaat Mühendisler Odası gibi odasının olması , diploması olmayanların-sarı basın kartı olmayanların bu işi yapmasının yasak olmasını , çünkü nasıl herkes doktorluk yapamıyorsa , herkes müteaahitlik yapabilmemeli, herkes gazetecilik ve gazete sahipliği yapabilmemeli... Çünkü gazeteciler toplum doktorudur. Doktorluk her önüne gelen kişinin yapabildiği bir meslek değil. Gibi tezler savundum. Kötü örnek olarak da yukardaki diyalogları ve Başmakaleyi okudum.

Yıllar sonra şunu gördüm asıl sorun bunu "Ahlak" sorunu olarak görmekmiş. Çünkü "ahlak" çok muğlak , çok kaypak , çok kolayca ihlal edilecek binlerce yol bulunduğunu gördüm. Ahlak , toplumdan topluma , zamandan zamana , sınıftan sınıfa, dinden dine .... hep değişken oluyor. Şarkta başka batıda başka oluyor. Oysa "Etik" böyle mi değil. Daha kapsayıcı , daha evrensel , daha kapsayıcı , daha dinler üstü , daha toplumlar üstü ...




Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...



 

Levent 16

Aktif Üye
22 Kas 2011
338
1,781
Akbaba dergisinde bir gün Neyzen Tevfik imzalı şu şiir çıkar:

Şu bizim dönme dolap Ahmet Emin
Din ve imanımıza çatmadadır.
Başımız ağrımaz etsek de yemin;
Vatanı on kuruşa satmadadır.

Daha sonra Neyzen Tevfik Ahmet Emin Yalman'ın sahibi olduğu Vatan gazetesinde şu tekzibi yayımlar:
ahmet-emin-yalman-neyzen-tevfik.jpg



Aslında bu şiiri Ankara'da Karpiç lokantasında bir yemek esnasında Nurettin Artam Ortaç'a okumuştur. Artam Ortaç''a "Aman, demiş, Neyzen Tevfik'in Yalman için yazdığını duydun mu?" Ortaç hayır deyince, Artam "Dur, der, okuyayım, çok güzel. Beğenirsen Akbaba'ya koy." O yıllarda Yalman İnönü'ye karşıdır. Şiir ertesi hafta Akbaba'da çıkar. Tekzip yayınlanınca Ortaç'ın canı sıkılır. Bir yazıyla Neyzen'e şunları yazar: "Sen Peygambere söversin, Tanrıya söversin, tüyün bile kımıldamaz! Ahmet Emin'e dört mısra ile bir kelime oyunu yapılınca mı vicdanın titredi?.. Şaştım, çok şaştım: Demek senin vicdanın da varmış!"

Ortaç anılarında "Yukarıdaki dörtlüğü aslında Neyzen Tevfik değil Nurettin Artam yazmıştır" der.
 
Üst