Akbaba Dergisi 1938 Sayi 236

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,893
5,287

Sayın ritvan ;

AKBABA okuma günlüğü : AKBABA OKU(YORUM) :



Yusuf Ziya Ortaç'ın "Vur abalıya!" adlı başmakelesi beni bir hayli yordu. Dili Yusuf Ziya Ortaç'a hiç te yakışmamış. Orhan Seyfi Orhon'a yakışır bir dil var bu makalede ( OSO dilde sadeleşmeye, özleşmeye karşı olan biridir. ) YSO neden mi böyle eski bir dil kullanmış... Çünkü resmi makamlarla başı belada... Bunalmış ta ondan. Ayrıca ne kadar Dilde Türkçeye dönüş izlense de resmi dil, maliye dili, hukuk dili hep eski kalmıştır da ondan.



"-- Onlar [ şairler ] bir nevi refah ve zaruret barometresidir. Cemiyette zaruret artı mı şairler çoğalır. Şair, kendisini arpa ambarında tahayyül eden bir nevi aç tavuktur. Karnı aç kalınca gıdaklamaya başlar. Halbuki cemiyette refah arttı mı şairler azalır. O zaman şairin tahayyül etmeğe çalıştığı şeyler hazırdır. Önünde hayatın bunca nimetleri hazır dururken elini şakağına koyup onları tahayyül etmekle vakit gecirecek enayi bulunur mu?"

Bu satırlar "Yazan : Fiske" "20 Yıl Sonra" başlıklı bölümden...

Dedo11 Yorumu : Dil oldukça eski ama yine de şairler üzerine ilginç fikirler sunuluyor. Biraz da siz düşünün diye alıntıladım...





"Hilkaten sersem olanlar on beşle on altı yaş arsında büsbütün alık bir tavur alırlar. Zaten bu öyle nankör bir çağdır ki, dünyanın en akıllı, en sevimli bir çocuğu bu çağda anadan doğma aptala benze."
Bu satırlar ünlü Ercümend Ekrem'in "Ferhatla Şirin" başlıklı anlatısından...




YADİGAR

Biçare kocam öldü de arkasında hiç bir yadigar bırakmadı, resmi bile yok.
-- Canım çocuğundan daha iyi yadigar olur mu? Ah!. O da ondan değildir...





BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN KELİMELER ( SÖZCÜKLER ) :

Onlar "taasup" diyor , biz "bağnazlık" diyoruz...
Onlar "gayzı" diyor , biz "aşırı öfkesi" diyoruz...
Onlar "matbuat" diyor , biz "basın" diyoruz...
Onlar "muafiyet" diyor , biz "bağışıklık (bağışık ( ayrı ) tutulma)" diyoruz...
Onlar "şahadetname" diyor , biz "yazılı resmi belge" diyoruz...
Onlar "mütecasir" diyor , biz "ücretle tutma" diyoruz...
Onlar "mendebur" diyor , biz "sünepe ve iğrenç" diyoruz...



Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...


*Not : 15. sayfadaki "Ressam" daha önce başka Akbaba sayısında da vardı...




 
Üst