Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
31 Ekim Ve Günler Yürümeye Başladı, Müzikli Resimli Edebiyat Takvimi
Siz bir tanesiniz ya. Değerli Yeryüzü dostum, Scanfan ile uyumlu yaptığınız bu paylaşımlara bayılıyorum. Her ikinize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.Mükemmel Mükemmel Mükemmel.
Halloween'i okuyunca aklıma geldi. Bu akşam çocuklar garip kıyafetler içinde şekerleme toplamaya çıkacaklar ve benim de kapımı çalacaklar. İstersen birşeyler verme!. O hatayı bir kere yaptım ve kapıyı açmadım, ne oldu biliyor musunuz?!, pencerem yumurta içinde kaldı. Ertesi gün benim hanım günün yarısını temizlikle geçirdi!. Ama olsun, çocuklar nerede olursa olsun dünyanın en masum insanlarıdır. Seviyorum onları.
"Jim Carrey"in "Jerry Lewis"i taklit ettiği söyleniyor. Tıpkı "Rowan Atkinson"ın (Mr. Bean) "Jacques Tati"yi (Bay Hulot), "Ahmet Kural"ın (Düğün Dernek) da "Öztürk Serengil"i taklit ettiğinin söylenmesi gibi. Ben buna taklit demiyorum. Bu saygın aktörlerin canlandırdığı tiplere sinemada her dönemde ihtiyaç oluyor. Bir nesil ortadan kaybolursa onların temsil ettiği karakterleri canlandıracak başka bir nesil gelip onların yerlerini dolduruyor. Sinema'da konular da öyleymiş. Bir zamanlar ünlü bir Amerikalı yönetmen film konularını "İncil"den seçtiğini, üç aşağı beş yukarı edebiyat ve sinemadaki tüm konuların kutsal kitapta zaten mevcut olduğunu, onları çevirip çevirip kombine ederek defalarca yeniden kullandığını söylemişti.
"Jim Carrey" klibi için teşekkürler, sevgili "yeryüzü", çok eğlenceliydi.
Martin Luther, reformatör olmakla birlikte, zaman zaman gösterildiği gibi iyiliksever ve aydınlanmacı bir şahıs degildi; bir çok konuda hurafelere batmış zamanının tipik bir insanıydı. Onun katolik kilisesine eleştirisi, itikatlarından ziyade, pratikteki yozlaşma, sahtekârlık ve ikiyüzlülüğü ile ilgiliydi. Sözümona cadıların, sihirbazların kesinlikle yakılmasına taraftardı. Yahudilere karşı aşırı derecede kin ve düşmanlık besliyordu, "elimde olsa da, bütün sinagoglarını başlarına yıksam, tüm o lanetli kitaplarını yaksam, tüm dualarını, ibadetlerini idam pahasına yasaklasam" gibi laflar ediyordu. "Judensau" (yahudi dişi domuz, veya yahudi'nin dişi domuzu) adlı aşağılayıcı tasviri ilk kullanan o değildi, ama popülerleştiren oydu:
Adolf Hitler'in Luther'i övdügü ve örnek aldığı, hakkında "Luther çok muhteşem bir adamdı, o bir devdi. Onun öngördüklerini biz bugün ancak yavaş yavaş kavrayabiliyoruz" dediği bilinmektedir.
Otorite'ye mutlak ve koşulsuz itaati vaaz ederdi. Yüzyıllar boyunca derebeyleri tarafından ezilen, sömürülen, hayvandan beter davranılan, özel mülkiyet sayılan, "ius primae noctis" dahil her türlü aşağılanmaya tabii tutulan çiftçiler baş kaldırıp ayaklandıklarında, onları ezen asilzadelerin ordularına şöyle vaaz vermiştir: "İsyankâr bir çiftçinin kuduz bir köpekten farkı yoktur, ikisinin de mutlaka başı ezilmesi gerek. Vurun, Tanrı'nın askerleri, kolununuzun, pazunuzun gücü yettiği kadar sallayın kılınclarınızı, vurun başlarına. Dövüşünüz bir ibadettir. Eğer vuruşurken ölürseniz, ne mutlu size, en kutsal görev sırasında şehit olmuş olursunuz."
Doğum sırasında sıkca sorun yaşayan, hatta ölen kadınlar için tedbir alınsın dendiğinde, "bırakın, doğururken bitsinler, hastalansınlar, nihayet ölürlerse ölsünler, zaten onlar doğurmak için varlar" demiştir.
Tabii Luther'in yegane olumlu yanı, dini reformculuğu dışında, Kutsal Kitabı Almancaya çevirmesidir. Daha önceleri rahipler, papazlar Latince okuyup, cahil millete istediğini "meal, tefsir, yorum" diye yutturuyorlardı. Böylelikle aynı zamanda ortak bir yazı dilinin oluşup kök salmasına de önayak oldu (hasbelkader, cünkü öyle bir niyeti yoktu)