tabure
Guest
Yok bunlar benim 2014'ten beklentilerim değil Zaten hiçbir zaman paraya, maddiyata önem veren birisi olmadım. Paranın kuşkusuz mevcut düzende bir bireyin hayatını sürdürebilmesi açısından varlığı şart, ben de bunu yıllardır çalışarak, alın terim karşılığında elde ettim, hırsla açgözlülükle, kendimi heba edercesine, başkalarının üstüne basarak daha fazlasını istemedim.
Tabii paranın olmadığı bir dünya da olası, ama bu kapitalist, serbest piyasacı, sömürüye dayalı dünya düzeninde olmasa da bir gün mutlaka bu gerçekleşecek diye düşünüyorum, ya da umut ediyorum.
Gelelim konu başlığındaki 3 ev, Range Rover ve ayda 15.000 TL'nin ne olduğuna. Bunlar komedyen Cem Yılmaz'ın 1,5 senelik eşinden boşanırken verecekleri imiş. Cem Yılmaz'ın işlerini severim seyrederim, insanlarımızı ve hayatımızı güzel hicvettiğini düşününlerdenim. Tabii sevmediğim tarafları da var. Türkiye gibi bir ülkede Leman gibi bir dergiden yetişmekle birlikte, tanınıp parayı bulduktan sonra 20 tane spor araba almasını da eleştiririm, ülkedeki yanlışlıkları eleştirmeden etliye sütlüye karışmadan, bir duruş göstermeden hayatını devam ettirmesini de. Her sanatçı bir duruş göstermeli mi, orası tartışmaya açık bir konu ama bunu gerçekleştirenlerin halkın ve kitlelerin gözünde farklı bir yere sahip oldukları da açık.
Benim esas belirtmek istediğim konu, bu boşanma davaları. 1,5 yıl evlilik sonucu muhtemelen toplam değeri 2 milyon TL civarı evi, lüks bir arabayı ve ülkede çoğu kişinin 1 yılda zor gördüğü bir parayı her ay vermek, tamam serveti buna uygun olan birisi yapabilir ama hep ben bu tür vakalarda bunu alanın psikolojini merak etmişimdir.
Nafaka bana hep bir sadaka gibi gelmiştir ve öyle de olmaya devam edecek gözümde. Bilmiyorum forumda bayan arkadaşlar var mıdır buna kendi açılarından cevap verebilecek ama sonuçta herkes bağımsız bir birey ise, kadın-erkek eşitliğinden söz ediyorsak, nafaka nedir, bunu ve verilen evleri, arabaları bir kadın nasıl ve neye istinaden kabul eder anlamakta hep zorlanacağım. Mahkemeler belli bir hayat görüşüne göre karar veriyor tamam, kadın çalışmayacak, çocuğuna bakacak, belli refah seviyesinde yaşasın da Mahkemelerin veya devletin öngördüğü gibi boşanan kadın mağdur olmasın anlayışı, kadını korunan bir meta düzeyine indirgemiyor mu sizce? Tamam geri kalmış bölgelerde, Anadoluda bir derece kabul edilebilir ama mahkemeler Anadolu'da da, kadınların çalışma hayatında olduğu büyük şehirlerde de aynı şekilde karar veriyor, üstelik Türkiye'ye özel bir mantık da değil bu, yurtdışında da özellikle zengin erkekler boşanabilmek için küçük bir servet vermek zorunda kalabiliyor ve mahkemeler de böyle bir talebi kabul edebiliyor. İlginç buluyorum, alanı da vereni de, mahkemenin bunu onaylamasını da...
Ortada bir çocuk veya çocuklar varsa, boşanan baba, tamam çocuğunun masraflarını karşılayabilir veya anneyle ortak olarak katılabilir ama onun dışında verilen nafaka, ev, araba gibi değerlerin kadını küçültücü bir uygulama olduğunu ve günümüz dünyasına yakışmadığını düşünüyorum. Tabii alan memnun satan memnun onaylayan memnun sen hariçten ne gazel okuyorsun diyenleriniz olabilir ama ben bir erkek olarak bu uygulamaların kadının toplumdaki yerine ve kendini kabul ettirebilmelerine faydası değil zararı olduğunu düşünenlerdenim. Tabii ortada hem kadın hakları- erkeklerle eşitlik filan derken, bu tür uygulamalara da hayır demeyen kadınlar olduğunu gördüğümde ortada bir kurnazlık olduğunu, aslında evlenirken de boşanırken de maddiyatı ön plana alan kadınların kendi imajlarına zarar verdiğini de düşünüyorum.
Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Tabii paranın olmadığı bir dünya da olası, ama bu kapitalist, serbest piyasacı, sömürüye dayalı dünya düzeninde olmasa da bir gün mutlaka bu gerçekleşecek diye düşünüyorum, ya da umut ediyorum.
Gelelim konu başlığındaki 3 ev, Range Rover ve ayda 15.000 TL'nin ne olduğuna. Bunlar komedyen Cem Yılmaz'ın 1,5 senelik eşinden boşanırken verecekleri imiş. Cem Yılmaz'ın işlerini severim seyrederim, insanlarımızı ve hayatımızı güzel hicvettiğini düşününlerdenim. Tabii sevmediğim tarafları da var. Türkiye gibi bir ülkede Leman gibi bir dergiden yetişmekle birlikte, tanınıp parayı bulduktan sonra 20 tane spor araba almasını da eleştiririm, ülkedeki yanlışlıkları eleştirmeden etliye sütlüye karışmadan, bir duruş göstermeden hayatını devam ettirmesini de. Her sanatçı bir duruş göstermeli mi, orası tartışmaya açık bir konu ama bunu gerçekleştirenlerin halkın ve kitlelerin gözünde farklı bir yere sahip oldukları da açık.
Benim esas belirtmek istediğim konu, bu boşanma davaları. 1,5 yıl evlilik sonucu muhtemelen toplam değeri 2 milyon TL civarı evi, lüks bir arabayı ve ülkede çoğu kişinin 1 yılda zor gördüğü bir parayı her ay vermek, tamam serveti buna uygun olan birisi yapabilir ama hep ben bu tür vakalarda bunu alanın psikolojini merak etmişimdir.
Nafaka bana hep bir sadaka gibi gelmiştir ve öyle de olmaya devam edecek gözümde. Bilmiyorum forumda bayan arkadaşlar var mıdır buna kendi açılarından cevap verebilecek ama sonuçta herkes bağımsız bir birey ise, kadın-erkek eşitliğinden söz ediyorsak, nafaka nedir, bunu ve verilen evleri, arabaları bir kadın nasıl ve neye istinaden kabul eder anlamakta hep zorlanacağım. Mahkemeler belli bir hayat görüşüne göre karar veriyor tamam, kadın çalışmayacak, çocuğuna bakacak, belli refah seviyesinde yaşasın da Mahkemelerin veya devletin öngördüğü gibi boşanan kadın mağdur olmasın anlayışı, kadını korunan bir meta düzeyine indirgemiyor mu sizce? Tamam geri kalmış bölgelerde, Anadoluda bir derece kabul edilebilir ama mahkemeler Anadolu'da da, kadınların çalışma hayatında olduğu büyük şehirlerde de aynı şekilde karar veriyor, üstelik Türkiye'ye özel bir mantık da değil bu, yurtdışında da özellikle zengin erkekler boşanabilmek için küçük bir servet vermek zorunda kalabiliyor ve mahkemeler de böyle bir talebi kabul edebiliyor. İlginç buluyorum, alanı da vereni de, mahkemenin bunu onaylamasını da...
Ortada bir çocuk veya çocuklar varsa, boşanan baba, tamam çocuğunun masraflarını karşılayabilir veya anneyle ortak olarak katılabilir ama onun dışında verilen nafaka, ev, araba gibi değerlerin kadını küçültücü bir uygulama olduğunu ve günümüz dünyasına yakışmadığını düşünüyorum. Tabii alan memnun satan memnun onaylayan memnun sen hariçten ne gazel okuyorsun diyenleriniz olabilir ama ben bir erkek olarak bu uygulamaların kadının toplumdaki yerine ve kendini kabul ettirebilmelerine faydası değil zararı olduğunu düşünenlerdenim. Tabii ortada hem kadın hakları- erkeklerle eşitlik filan derken, bu tür uygulamalara da hayır demeyen kadınlar olduğunu gördüğümde ortada bir kurnazlık olduğunu, aslında evlenirken de boşanırken de maddiyatı ön plana alan kadınların kendi imajlarına zarar verdiğini de düşünüyorum.
Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Son düzenleme: