Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
25 Kasım Ve Günler Yürümeye Başladı, Müzikli Resimli Edebiyat Takvimi
Türklere ait bilinen en eski yazılı belge olan "Orhun Kitabeleri" Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen tarafından 1893 yılında (Arıkan günlüğünde 1895 denmiş) çözülmüş. Ona Rus Türkolog Vasili Radlof da yardım etmiş. Üzerinde yazıtların olduğu taş sütunlar "Moğolistan"da 1889'da bulunmuştu. Yazıtlar "II. Göktürk Kağanlığı" zamanında "MS 8. yüzyıl"da yazılmışlardır. Yazılar Türklerin milli alfabesi olan "Orhun alfabesi"yle yazılmışlardır.
Harika paylaşımlarınız için, teşekkürler sevgili Yeryüzü ve sevgili Scanfan...
DIEGO RIVERA
“Tüm tartışmalara rağmen kültürel değerlerine bağlı, kendi ülkesine, kendi mitine, kendi halkına, tüm dünyada eşitlik ve özgürlük ülküsüne âşık olan sanatçı…”
Bugün bir büyük bestekarın ölüm yıldönümü.Lemi Atlı.TSM ile ilgilenenler
Lemi Atlı'yı çok iyi bilirler.Pekçok makamdan çok güzel şarkılar bestelemiştir.Sesinin güzelliğinden dolayı "Boğaziçi Bülbülü"diye anılırdı.
Hacı Arif Bey'in de ilfifatına mazhar olmuş;ondan ders almıştır.Hemen
hemen her şarkısının bir öyküsü vardır.Başından dört evlilik geçmiştir.
İşte bu talihsiz evliliklerden birisinde kendini terk eden eşi için bestelediği Kürdili Hicazkar Şarkı."Bir kendi gibi zalimi sevmiş yanıyormuş
Duydum ki beni şimdi vefasız anıyormuş".1926 İzmir Suikastinden dolayı
idama mahkum edilen Doktor Nazım Bey'in "Söyleyin Mustafa Kemal'e
Bu imtidad-ı cevreki bahtın şitabı var" diye bir mısrasını söylediği, güftesini
Nedim'in yazdığı ünlü uşşak şarkısı.Rivayete göre Atatürk Selanikli olan
Dr.Nazım Bey'i severmiş.Doktorun idam sehpasına giderken son arzusu
sorulduğunda bu sözleri söylediğini duyunca pek mütessir olmuş ve
"Kaldırın bu şarkıyı"talimatını vermiş.Lemi Atlı öleli 71 yıl oldu.Hiç nota
bilmediği için bestelediği 500 küsur şarkının çoğu unutulmuştur.Yine de
birçok eseri radyolarda,fasıllarda icra edilmektedir.Son bir not:Üstad
1896 değil;1869 doğumludur.
Kristof Kolomb'un Amerika kıtasına 1492'de yaptığı seferden itibaran Eski Dünya ve Yeni Dünya arasında, daha önce bu kıtalarda hiç olmayan birçok hayvan, bitki ve bu arada bulaşıcı hastalık yer değiştirmiş. Buna "Kolomb Takası" adı veriliyor. Mesela Amerika'daki yerli halkların daha önce hiç görmedikleri at, eşek, koyun, keçi, inek, kedi, tavşan, tavuk, sıçan vs Avrupa'dan o kıtaya taşınmış. Amerika'dan Avrupa'ya da Hindi gitmiş. Elma, kayısı, muz (evet Muz!), kahve (evet kahve!), çay, zeytin, buğday, pirinç vs gibi birçok bitki Eski Dünya'dan Amerika'ya getirilirken, Amerika'dan da Avrupa'ya kakao, fıstık, patates, domates, tütün, kauçuk vs birçok bitki taşınmış. Bu arada Avrupalılar zavallı Amerikan yerlilerine başka armağanlar da getirmişler(!): Veba, çiçek, suçiçeği, kolera, kuş palazı, kızıl, kızamık, tifo, tifüs, nezle, grip, cüzzam, sarı humma vs. Haliyle bağışıklıkları olmadığı için garipler kırılıp gitmişler. Bu arada Amerika'dan Avrupa'ya taşınan az sayıda hastalıktan biri de Frengi.
Bir de, konusu Orta Çağ'da geçen bir filmde yönetmen oyunculara tütün içirip, patates, domates yedirtiyorsa, bir de hindi kesip kızartıyorlarsa filan o filmin sanat yönetmeni dersine iyi çalışmamış demektir, hemen üstü çizile! (Tabii film bir absürt komedi filmi değilse!)