21 Haziran Ve Günler Yürümeye Başladı, Müzikli Resimli Edebiyat Takvimi

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,133
77,380
hiçbiryerde :)

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,903

ARIKAN_M_MTAZ_TB_Haz_21.jpg


 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,903

Ara_G_ler_in_YA_31_d_USTINh_OFFMAN.jpg

Dustin HOFFMAN (d. 1937)
Amerika'nın en başarılı filim oyuncuları arasında olan Dustin Hoffman aynı
zamanda çok iyi bir tiyatro sanatçısıdır. Tiyatro oyuncusu olarak Broadway'-
de çeşitli piyeslere çıkmıştır. Mr. General İçin Bir Ahçı (1961) ve Jimmy
Shine
(1966-67) bunlardan bazılarıdır. Diğer tiyatro oyunları arasında,
Harry, Öğle ve Akşam (New York, 1964 - 65), Beşinci Atın Yolculuğu (1966) vardır.
Dustin Hoffman, tiyatro dalındaki başarılarına rağmen gerçek şöhrete filim
oyuncusu olarak ulaşmıştır. The Graduate (1967), John ve Mary (1969),
Gece Yarısı Kovboyu (1969),Küçük Dev Adam (1971) ve Harry Kellerman
Kimdir
(1971) en ünlü filimlerinden bazılarıdır. Tiyatro dalında en iyi Broad-
way aktörü olarak Obie ödülü alan (1965- 66) Dustin Hoffman, filim dalında
da iki defa Oskar ödülüne namzet gösterilmiştir (1967, 69).

(Ara Güler)

Sergi kitabından alınmış olan bu biyografi notları bizzat fotoğraf sanatçısı Ara Güler tarafından ya fotoğrafı çektiği tahrihte, ya da sergiyi açtığı tarihte (1975) yazılmış olmalı. Çünkü anlaşılacağı gibi güncel değiller. İmlâsına dokunulmadan aktarıldı.
(O yıllarda "film" değil "filim" deniyordu. Hattâ "Sinematek"in çıkarttığı bir sinema dergisinin adı "Filim"di. Ne zaman "film" oldu ben de hatırlamıyorum.)
 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,903

Yukarıda yazıldığına göre Endonezya Devlet Başkanı "Sukarno" 1970'te bugün ölmüş. Sukarno'nun Türkiye ile ilgili enteresan bir anısı var. O tarihte basını epey meşgul etmiş. Kupürlerin bir kısmı aşağıda.

Sukarno.jpg

l_ksnermin_sukarno.jpg

Murat BARDAKÇI'nın 1998 tarihli yazısı

Lüks Nermin'in tezgâhından Sukarno da geçmişti
Birkaç haftadır dünya gündeminin ilk sırasına yerleşen Endonezya'yla yıllar öncesine dayanan çok özel bir yakınlığımız vardır. 1959'da Türkiye'ye gelen zamanın Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno'un koynuna o günlerin en namlı randevucusu Lüks Nermin'in kızlarından birini sokup başkana belsoğukluğu bulaştırmamıza dayanan bir yakınlıktır bu...Endonezya dünya gündeminin en tepesine çıktı, yerleşti... Memleketin neredeyse yarısının sahibi olan Başkan Suharto IMF'in yazdığı reçeteyi uygulamaya kalkıp iğneden ipliğe herşeye yeniden zam yapınca millet sokağa döküldü, öğrenciler parlamentoyu bastı, yağmalar aldı başını gitti ve Suharto için istifadan başka yol kalmadı. Endonezya hâlâ için için kaynıyor ve çok yakında yeni hadiselere sahne olması bekleniyor...Binlerce kilometre ötemizdeki bu adalar devleti iki sene önce Türkiye'nin gündemine de girmişti. Zamanın başbakanı Necmettin Erbakan çıktığı ‘‘Uzakdoğu İslam'ı’’ turuna Endonezya'yı da katıp Cakarta'ya gitmiş ve kalkınmasını Türkiye'ye örnek göstermişti. ‘‘Asya kaplanı’’ Endonezya'nın nasıl kalkındığını iki yıl aradan sonra geçen hafta hep beraber gördük...Bizim Endonezya'yla yakınlığımız aslında Erbakan'dan çok daha öncelere, taaa Adnan Menderes'in iktidar yıllarına dayanır. Dünya tarihinde eşi-emsali olmayan çok özel ve ‘‘cinselliğe’’, daha doğrusu ‘‘cinsel hastalığa’’ dayanan unutulmaz bir yakınlıktır bu...Bakın, nasıl: Bu hafta istifa edip giden Cumhurbaşkanı Suharto'dan önce, Endonezya'nın başında Ahmed Sukarno vardı. Asıl mesleği mühendislikti ve 1920'lerden itibaren o zamanlar Hollanda'nın sömürgesi olan memleketini bağımsız yapmak için çalışmış, bu uğurda hapislere düşmüştü. Muradına 1945 Ağustos'unda erdi, Endonezya'nın bağımsızlığını ilân etti ve ilk cumhurbaşkanı oldu. 1965'e kadar ülkenin tek hâkimiydi ama o sene yaşanan bir darbe girişimi Sukarno iktidarının da sonunu getirdi ve darbeyi bastıran Suharto adında bir general Endonezya'nın güçlü adamı oluverdi. Suharto üç yıl boyunca hiç durmadan temizlik yaptı, 250 binden fazla komünist gerillayı öldürdü ve 1968'de başkanlık koltuğuna oturdu. Sukarno ise öldüğü tarih olan 1970 Haziran'ına kadar göz hapsinde yaşayacaktı.
Eseri olan Endonezya'yı senelerce demir yumrukla idare eden Sukarno'nun bir zaafı vardı: Kadınlara normalden çok fazla düşkündü ve hem halk, hem de diplomatlar arasında bilmeyen yoktu bu zaafını. 1959 Nisan'ının son haftasında Türkiye'ye geldi Sukarno. Zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın davetlisiydi. Ankara'dan sonra İstanbul'a geçti, Dolmabahçe Sarayı'nda ağırlandı. Başkanın cins-i lâtif merakından Türk hariciyesi de haberdardı ve zarif bir jest yapmak istediler başkana: Zamanın en meşhur ‘‘seksüel prodüktörü’’ Lüks Nermin'in en gözde kızlarından biri Sukarno'ya eski deyimiyle ‘‘döşek yoldaşı’’ edildi. Neticede Türkiye'den gayet memnun,‘‘tatmin olmuş’’, hatta gezisini de bir gün uzatmış şekilde ayrıldı ve Polonya'ya gitti Sukarno. Diplomatlarımız görevlerini yapmanın huzuru içerisinde Cakarta'dan gelecek şık teşekkürü beklerken tam tersi bir mesaj aldılar: Endonezya büyükelçisi başkanın İstanbul'da ‘‘belsoğukluğu’’ kaptığını söylüyor ve Türkiye'yi kınıyordu. Lüks Nermin'in ‘‘kız’’ı hastaydı ve saraydaki sıcak gecede Sukarno'yu da ortak etmişti hastalığına. Kabak, tabii ki Lüks Nermin'in başına patladı. Hariciyenin de iştirak ettiği bir muhabbet tellâllığından sözedilmesi mümkün olmadığı için bir başka kulp takıldı, döviz kaçakçılığıyla suçlandı ve birkaç aylığına içeri atıldı kadıncağız...İşte, Sukarno'nun İstanbul'da başlayıp Cakarta'da sona eren uçkur macerasının kısa öyküsü... ‘‘Endonezya'yla dünya tarihinde eşi-emsali olmayan çok özel bir yakınlığımız vardır’’ demekte haksız mıyım? Bu işlerin duayeniydi Tarihçi Cevdet Paşa, ‘‘Tezâkir’’inde ‘‘Langa Fatma’’ adında bir kadının ölümünü anlatırken ‘‘Edirnekapı semtinde bayağı bir mahallede kibar ve zarif bir şekilde kerhanecilik yapmakta olan ve zaptiyenin bile söz geçiremediği meşhur Langa Fatma ...dünyaya veda etti. Böylece İstanbul'un en büyük kerhanesi kapandı ve ondan sonra o derecede muhteşem bir kerhane açılmadı. Vefatına bazı şairler tarih bile düşürdüler’’ diye yazar. Lüks Nermin, Langa Fatma'nın açtığı yolun 60-70 yıl sonraki temsilcisiydi. Mesleğe Beyoğlu'ndaki Rumeli Hanı'nda atılmış, zamanla çok yer değiştirmiş ve Osmanbey'de karar kılmıştı. 1960'ların başına kadar hizmet verdi ama avâma değil, üst düzeye çalıştı. Bunun böyle olduğu kendisine yakıştırılan isimden de belli değil mi?Endonezya Cumhurbaşkanı Ahmed Sukorno, 1959 Nisan'ının son haftasında Ankara'da, Celal Bayar ve Adnan Menderes'le bir arada... Sukarno, birkaç gün içerisendi İstanbul'da belsoğukluğu kapacaktır.


 
Son düzenleme:
Üst