1956-HAFTA-sayı-04 ( 27 Ocak 1956 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,891
5,335

Sayın murtaza5 ;

HAFTA okuma günlüğü : HAFTA OKU(YORUM) :


4. Sayfada : "Atatürk'ün Hemşiresi Makbule Atadan Vefat etti" haberi veriliyor..


Oğuz Özdeş "Avareler Şehri" yazısında İstanbul'u Serseriler açısından inceliyor...


Nakleden : Vahit Orgun : "Şu Değişen Kadın Mantığı"
[ Kadınlar 18-30-5-60 yaşlarında ne düşünürler? Bu suallerin cevapları , "Kadınlar anlaşılmaz mahluklardır" sözünün doğruluğunu bir kere daha isbat
edecektir. ]

ZEVK TELAKKİSİ :
-- 18 yaşında - İyi bir son'la biten filmler hoştur.
-- 30 yaşında - İyi bir son'la biten filmler Amerikan Budalalığıdır.
-- 45 yaşında - Acıklı filmlere de gidilir mi imiş? Hayat zaten üzüntü ve iztirapla doludur. İnsan hiç olmazsa filmlerde biraz neş'elenip gülmelidir.

-- 60 yaşında - O acıklı film çok güzeldir. Çünkü insanı gözleri kan çanağına dönünceye kadar ağlamaktadır.
Dedo11 Yorumu : Birçok konuda bu yaşlardaki düşüncelerindeki değişmeleri verilmiş. Ben sadece bir başlıktaki düşüncelerin sadece birini aldım.
Nakledilen ( çevirilen ) yazının amacı kadınların düşüncelerinin gösterilen yaşlarda aynı konularda değişik düşüncelere sahip olması. Bunun nedenini de "
Kadınların anlaşılmaz mahluklar" olduğunun kanıtı olarak sunulması. Tümünü okuyunca insanda "Şu kadınlar da ama değişken düşüncelere sahipler. Ha bire düşünceleri değişip duruyor." dememizi sağlamak. Kadınları sanki kararsız , sabit düşünceye sahip olmayan güvenilmez yaratıklar olduğunu kabul etmemiz , isteniyor...
Diyalektik Materyalizm diye bir felsefeyi ben ortaokulda ( Georges Politzer'in "Felsefenin Temel İlkeleri" ) öğrenmiştim. Diyalektik Materyalizm bilindiği gibi şu gerçekliğe vurgu yapar.
1 -
Madde gerçekliktir. Önce madde vardır sonra düşünce gelir... Maddenin yaratılmaya gereksinimi yoktur.
2 - Her şey durmadan değişir. Değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir. Diyalektik Materyalizm ise bu değişimi inceleyen tanımlamaya çalışan felsefedir.
3 - İnsanların düşünceleri ( salt düşünce iken ) maddi koşulları değil , İnsanın düşüncelerini belirleyen içinde bulunduğu maddi koşullardır.

Bu kısa konudan uzaklaşmamın nedeni ; işte benim gibi
diyalektik materyalizmi bilen ve benimseyen biri için kadınların değişik yaşlarda , değişik biyolojik yapıda , değişik ortamda , değişik konumda aynı konuda değişik düşüncelere ( yargılara ) sahip olması kadar normal bir şey olamaz. Asıl anormallik bu değişik yaş , değişik biyolojik yapıda , değişik ortamda aynı düşünceye sahip olmaktır. Bu olanaksızdır....





"Dosta Düşmana Dair" başlığında verilen güzel-özlü düşünceler var. Onlardan birini aşağıya alıyorum :
"
Kimse bana kendim kadar düşmanlık edmemiştir." ---> Napolyon
Dedo11 Yorumu : Doğru söze ne demeli...





"Bizim sokaklarımız muhakkak yeryüzünün en enteresan köşelerinden biridir. Paris sokakları gece kuşları ile , New-York sokakları ışıklı reklamları , Kazablanka sokakları kurşun sesleri , Çin sokakları esrar ve korkusuyla meşhurdur.
Bizim sokaklarımıza gelince her şeyi bir alem. Ama muhakkak ki sokaklarımızın en ilgi çekici tarafı sokak satıcıları. Aman Allahım o ne çenedir öylle. Yağlanmış dikiş makinası gibi takır takır nasıl işler , onca lafı nasıl bir solukta boşaltıverirler bilmem."
.......

Dedo11 Yorumu : Araya girdim ama aşağıya bir de örnek verip öyle devam etmek istiyorum :
"-- Ey ahali , bir dakika. , Amerikan'nın New-York vilayetinin Şikago kazasının Kaliforniya köyünün Hollywood mahallesindeki meşhur yıldızlar bile!
Ava Gardner bile. Rita Hayworth , Barilyn Monroe bile bu işe hayran kaldı."

Dedo11 Yorumu : Yukarıdaki satırlar Yazı ve Fotoğraflar ile "Olcayto" nun " 'Bin Derde Deva' ilaçlar Artık sokaklarda satılıyor!" başlıklı yazısından.
Özellikle İstanbul'daki sokaklarda satış yapan kişileri anlatıyor. Ben buna İstanbul'un pazarındaki söz ustalarını , atışmalarını , İstanbul Şehir vapurlarındaki satıcıların da "HARİKA" denecek kadar orjinal olduğunu hatırlatayım... Ankara'dan ilk defa İstanbul'a geldiğimde Şehir vapurunda bir traş bıcakığı satan kişi görmüştüm. O ne biçim sözler , o ne biçim pazarlama ustalığı. Daha sonra mahalle satıcılarına da rastlamıştım. Hiç unutmam seyyar satıcı tekerlekli aracına hamsi yüklemiş satıcı ve arkasında sıra sıra kediler görünce inanamamıştım. Pazar yerlerindeki o söz ustalarını görünce nasıl şaşırmıştım. Ankara'da bunların hiç biri yoktu. Ben Ankara hayranı olmama rağmen bu konuda ( satıcılar ) şöyle anlatabilirim :
Ankara siyah beyaz fotoğraf ise İstanbul sokakları , şehir vapurları , pazar yerleri inanılmaz güzellikte renklerle donanmış fotoğraf...
Şimdilerde bunlar azaldı elbet... Tek tük pazar yerlerinde yine var ama o kadar cılız ve az ki... Şimdi metro duraklarındaki yardım toplayan içler acısı band sesleri , metrolardaki para toplayan yabancı uyruklu göçmen çocuklarının dilenen sesi ...
Bütün renkler kirlendi... Sadece kirlense yine iyi yok oldu , yok oldu !!
Yazık , yazık , yazık ......



--- "F HÜCRESİ" ( Roket Deneme Odasının Esrarı ) başlıklı yazıyı okuyunuz lütfen... En hakiki mürşit ilimdir diyenlerin nelerle uğraştığını görüp şaşıracaksınız hem de 1956 da !!!!!!!




Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...




 
Üst