1956-HAFTA-sayı-03 ( 20 Ocak 1956 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,891
5,335


Sayın murtaza5 ;

HAFTA okuma günlüğü : HAFTA OKU(YORUM) :


İlk sayfalarda "Katibim" başlığında bu adlı türkünün filme alındığı haberi veriliyor. Senaryoyu Oğuz Özdeş yazmış. Başrollerde Abdurrahman Palay bestekar sevgilisi rolünde Hümaşah Göker var. Ayrıca Dursune Şirin var.
Dedo11 Yorumu : 1956 ların başındaki bu filmdeki Abdurrahman Palay'ın ancak birkaç filmine rast geldim. Klasik bir oyuncu idi. Sonralarda başrollerden düştü. Karakter rollerinde oynadı. Dursune Şirin'i vurgulamak gerek. O bizim tanıdığımız "BACI" rolünde konuştuklarını ağzında akide şekeri varmış gibi
konuşan şirin mi şirin bir oyuncudur... Oğuz Özdeş'i ise bu dergiye göz atanlar artık tanımıştır. İyi bir gazeteci , ropörtaj muhabiridir. Ben onu ( daha önce de belirtmiştim. ) Tarihsel romanları ile tanımıştım. İleri bir tarihte bu filmi Zeki Müren'den de seyredeceğiz...


Oğuz Özdeş "Büyük Göğüs Modası" başlıklı bir yazısı ile katılmış bu sayıya. Yazı ilginç ve güzel yazılmış. Ben bu konuda yorum yapmayacağım bunu bu yazının tanıtımını büyük puntolarla yazılmış giriş-tanıtım yazısını aktararak sunmak isterim :
"Kadın göğüslerine , tabiatın asıl gayesine uygun olarak bakan yalnız çocuklardır." Nokta....



7. Sayfada : İlginç bir yazı bulacaksınız. Aslında dünyada her dönem böyleleri ortaya çıkar.. Tarihte de olmuştur , günümüzde de olacaktır , gelecekte de olacaktır... Göz atanlar anlamıştır.
"Amerikanın Modern Zenci peygamberi JONES" başlıklı yazıdan bahsediyorum...


8. Sayfada : "Çocukken Bütün Bir Elmayı Yutmuştu
Şimdi de KILIÇ Yutuyor."
Konu ilginç ilginç olan bir başka özellik ise bu işte sahtekarlık arayanların , hile arayanların kuşkularını giderecek bir operasyonla giderildiği gösteriliyor. Bunu da göz atarak siz öğrenebilirsiniz...




Vahit Orgun'un topladığı "Hiç Düşündünüz mü?" başlığı altındakiler gerçekten de üstünde pek durmadığımız , bilmediğimiz ilginç bilgiler bu başlık altında yer alıyor.
-- Londra'da bir Üniversite profesörü delirir ; kendisi ve başkaları için zararlı olacağına kanaat getirildiğinden tımarhaneye konup orada tam otuz yıl
tedaviye tabi tutulur. İşin garip tarafı , bu deli profesörün , bu müddet zarfında meşhur bir ansiklopedi için sipariş edilen altı bin küsur makale ve
tekinik yazı yazmasıdır.
-- Hiç göl içinde göl olur mu? Bakın oluyormuş :
"Amerika'nın şimalinde bulunan Superior gölünün içinde ikinci bir göl vardı. Bu , şöyle olmaktadır. Superior gölünün içinde bulunan Royal adasının ortasında uzunluğu 6 kilometre , genişliği 3 kilometre olan ikinci bir gölcük vardır.
-- Arı , çiçekten kovanına yaptığı her yolculukta kendi ağırlığının yarısı kadar polen tozu taşımaktadır.
-- Bisikletin dedesi olan Velosipit yani ön tekerleği kocaman olan garip şey 1793-1796 yılında imal edilmişti ve 80 kilo ağırlığında idi. Modern bisikletler ise normal olarak 8 kilo ağırlığındaddır. 4 kilolukları da vardır.
-- Sivri akıllının biri , bir kilo toz şekerde kaç parça şeker zerreciği bulunduğunu merak temiş ve tam bir ay devam eden bir sayımdan sonra , bir kilo toz
şekerin beş milyon küsur zerrecikten ibaret olduğunu tesbit etmiştir. On kere birer kilo toz şekerin sayımından elde ettiği vasati rakkam beş milyon on üç'tür.
[ *Dedo11'in notu : Burada "Toplayan" sözcüğü çok şirin kaçmış doğrusu. Günümüzde "Derleyen" sözcüğü kullanıyoruz. ]

8. Sayfada : "Fikir İncileri" başlığında bu kez "DÜŞMAN" konusuna ayrılmış.

10. Sayfada : Hepimizin sık sık duyduğu ama birçoğumuzun pek bilgi sahibi olmadığı bir marka anlatılıyor. Yazı başlığı :
"Kralların , Prenslerin Kuyumcusu CARTİER"

12. Sayfada : "Mezada Çıkan Lordluklar" ilk anda inanılası gelmeyen ama gerçek olan olayı anlatıyor ....

13. Sayfada : "Aya Seyahat" "Amerikadaki acentaya 400 kişi müracaat etmiş."
Bu başlığı görünce "Vay be 1956'da adamlar Aya seyahat edecekmiş" demeyiniz.. Yazıya biraz daha yakından bakalım...
"Gerçi seyahat acentası , imkan olsa bizi hemen bugün , yola çıkaracağını temin ediyor. Lakin bazı teknik noksanların tamamlanması gerekiyormuş. Büronun
kesin seyahat gününü bildirmemesi de bu sepebten ileri geliyormuş , dediler. Ayrıca şunu da belirttiler ki seyahat bahis mevzuu tarihten 20 sene önce veya 10 sene sonra da yapılabilirmiş. Bu itibarla ben ileride : "Vay neye 2040 yılında yapılmadı?" suualini sorup hak iddia edemez ve paramın geri ödenmesini istiyemezmişim..."
Acentanın Bürosunun duvarına asılı olan şu bilgilere bakar mısınız...
-- Aya seyahat hergün .......

2040 yılından itibaren
-- Merihe seyahat hergün .......
2060 yılından itibaren
-- Venüse seyahat hergün .......
2070 yılından itibaren
-- Merkure seyahat hergün .......

2255 yılından itibaren
Dedo11 Yorumu : Parayı bastıranı listeye kaydediyorlarmış. Öyle hemen yarın diye de kandırmıyorlar...
Düşünün yıl 1956 .... O yıllarda olsa olsa insanlar Jules Verne'nin "Aya Seyahat" romanını biliyordur...
Acenta Aya Seyahati 2040 yılından itibaren diyor ( bu tarihin kesin olmadığını bildirerek )... Dikkat "Seyahata" tarihi veriliyor. Yoksa Aya gidilebilceği tarihi değil... Çünkü Uzaya çıkma , Aya seyahat SSCB ve ABD için 1960'lı yıllar adeta yarıştıkları yıldır... Yoksa bu tarihten 13-14 yıl sonra ABD de aya insan indirmeyi başarmıştı...
Bakalım acentanın 2040 yılı seyahat yılı olacak mı? Bence bu iş çok daha erken başlayacak..
ŞİMDİ BU AŞAMADA BİR AN DURUP DÜŞÜNÜN :
Diyelim o acenta hala yaşıyor ve para yatıranın torunu Aya götürüyor. O torun kalkıp çevresine ve ulaşabildiklerin öyle bir anlatıyor ki ; sanki uzay çalışmalarını kendisi ( veya ailesi ) yapmışmış , sanki uzay aracını kendisi ( veya ailesi ) bilimsel olarak icat edip imalatını yapmış , sanki bu seyahati kendisi ( veya ailesi ) bu seyahati düzenliyormuşmuş , sanki kendisi ( veya ailesi ) bu bilimsel ve teknolojik seviyede imişmiş ...... gibi de gibi... Ben neden bu kadar "mışmış"li cümlecikleri kurdum ? Düşndüyseniz SİZ ANLADINIZ ?.....





15. Sayfada : "Doğumunun 200. yıldönümünde Marie Antoinette" tanıtılıyor..

Bu kez de 15. Sayfaya dek aktarabiliyorum. Çünkü yeterince uzun bir yazı oldu...





Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...








 
Üst