Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
19 Kasım Ve Günler Yürümeye Başladı, Müzikli Resimli Edebiyat Takvimi
Avusturyalı besteci "Franz Schubert" 1828'de bugün 31 yaşındayken ölmüş (bak. Arıkan günlüğü). Bu kısa ömrüne onca büyük eseri nasıl sığdırmış hayret. Zaten eserlerinin değeri öldükten sonra anlaşılmış. "Bitmemiş Senfoni" de ona aittir. Tıpkı "Mozart" gibi o da "Salieri"nin öğrencilerinden biriydi. Aşağıdaki eserinin videosunu seçtim, çünkü bir animasyon filmine fon oluşturuyordu. Sözler de "Goethe"nin bir şiirinden alınmış.
Not:"Erlkönig" Ortaçağ Alman-Danimarka halk hikâyelerinde "periler kralı"nı temsil eden figürdür (elf-king). Küçük çocukları cezbederek ölüm ülkesine götüren bir tür "gulyabani"dir. Goethe'nin lirik şiirinde, gece vakti babasıyla beraber at sırtında evlerine dönen çocuk, babasının duyup görmediği bazı doğaüstü varlıkları görür. Babası çok korkmuş olan oğlunu teskin etmeye çalışırken tekinsiz, puslu bir ormanın içinden hızla geçerler. Evlerine vardıklarında baba çocuğunun ölmüş olduğunu farkeder. Goethe'nin şiirini Schubert 1815'te bestelemişti.
Eğer Milos Forman'ın ölümsüz sinema başyapıtı 'Amadeus'ta anlatılanlar doğruysa; Salieri, müziğe aşırı düşkün ancak aynı oranda yeteneklerle donatılmamış bir saray müzisyeniymiş... Nasıl olmuş da Mozart ve Shubert gibi iki 'dahi'nin yetişmesinde pay sahibi olmuş, ilginç...
Sözü gelmişken; 'Amadeus' filmi tekrar tekrar bir çok kere izlediğim bir şaheserdir... Saymadım ama, bugüne değin herhalde 30 kez falan izlemişimdir... Ne zaman ki hem film izlemek ve hem de muhteşem müziklerle ruhumu dinlendirmek istesem bu filmi izlerim.
Bahane oldu, yakın zamanda bir kez daha izleyeyim bari...
Teşekkürler Scanfan ve Yeryüzü...
Bugün aynı zamanda "Dünya Tuvalet Günü"ymüş (bak. İletişim günlüğü). "Roma dönemi"nden beri ("Efes") Anadolu'da bir tür tuvalet alışkanlığı hiç değişmemiş: Sohbet ede ede "def-i hacet" yapma. Yukarıdaki fotoğrafta "Efes Antik Kenti"ndeki tuvaletlerden biri, aşağıdaki fotoğraflar ise günümüz Türkiye'sinden. Hep aynı amaca hizmet ediyor. İkili, üçlü beşli gruplar halinde oturarak, konuşarak, tüttürerek (acaba çay da söylüyorlarmı?) sohbetin de tadını çıkartarak doğanın çağrısına uymak.
1974 tarihli "Luis Bunuel" filmi "Özgürlük Hayaleti"nde de toplu oturulan bir tuvalet takımı vardı. Bunuel, her filminde burjuvaziyi kıyasıya eleştirirdi.