Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
"18 Mart Şehitleri Anma Günü"nde bütün aziz şehitlerimize, Çanakkale kahramanları ile artık yaşamını yitiren gazilerimize Allah’tan rahmet diliyor, hepsini minnet ve şükranla anıyorum.
Bu milletin şanlı tarihinde en önemli zaferlerden biri olan Çanakkale Zaferini yaratan başta Ulu önderimiz Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızın ruhları şad olsun.
Mustafa Kemal 1. Dünya Savaşı başladığında Sofya'da Kurmay Yarbay rütbesiyle askeri ataşeydi yani sürgündeydi. Osmanlı savaşa katılınca ısrarla görev istedi 20 Ocak 1915'te Tekirdağ'da yeni kurulan 19. Piyade Fırkası (tümeni) Kumandanlığına getirildi. Mustafa Kemal'in emrinde Tümene bağlı 3 alay vardı. Biri Türklerden oluşan 57. Alay, diğer ikisi eğitimsiz Araplardan oluşan 72 ve 77. alaylar. Bilindiği gibi Osmanlı Genel Kurmayı'ndaki tüm önemli komutanlıklar Alman generallere ve Alman kurmay subaylara verilmişti. Mustafa Kemal kendisinin de bağlı olduğu 5. Ordu'nun başındaki Liman von Sanders'in pasif savunma planına karşı çıktı, direndi. Gerçekçi ve zeki bir kurmay subay olan Mustafa Kemal İngilizlerin şaşırtma yapacağından çok emindi, ona göre tertibat aldı ve aktif savunma yaparak başarı kazandı. Emirlere itaatsizliğin sonuçlarını (belki de bir idam cezasını) göze alarak 57. Alay'la birlikte ölümüne savunma yaparak düşmanın Arıburnu'na yerleşmesini önledi. Emrindeki 5 bin askerle 15 bin kişilik İngiliz birliğini sürdü. Ondan sonra da düşmanın bir adım dahi ileri gitmesine müsaade etmedi. Anafartalar Grup Komutanı oldu. Enver Paşa Mustafa Kemal'i sevmezdi, başarısını kıskandı ve onu görevden almak istedi. Mustafa Kemal sonunda kendisi istifa etti (10 Aralık 2015). Onun yerine Anafartalar Grup Komutanlığına Albay Fevzi (Çakmak) getirildi.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu zaferi bize armağan eden tüm şehit ve gazilerimizin ruhları şad olsun.
Çanakkale de şehit olan tüm asker, sivil, çocuk, kadın, yaşlı, Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Laz vs.hepsine YÜCE ALLAH rahmet eylesin, bu vatan kanla alındı, yüzbinlerce şehit kanıyla alındı, bunu unutmamalıyız ve unutturmamalıyız.
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ruhları şad olsun.
Mekanları cennet olsun.
Aziz şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyoruz.
Öyle bir zafer ki Atatürk'ün ifadesiyle 10 üniversite dolusu yetişmiş eğitimli insanımız çanakkale de şehit oldu.Sivas lisesi 1 yıl mezun veremedi.Fenerbahçesinden,beşiktaş,galatasaray vb.birçok klübün sporcuları çanakkalede şehit oldu.Dünyanın saygı duyduğu bir insan Atatürkümüz orada meydana çıktı.Allah bir daha bu dünya da hiçbir ülkeye böyle acılar vermesin.
Şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.-hepsini saygı ve hürmetle selamlıyorum.ruhları şad olsun .cenabı mevlam yaşatmasın ama gün gelipte zalim emperyal güçler bu vatana saldırırsa onların gösterdiği bu cesaret ve fedakarlığı göstermeyi bana ve evlatlarıma nasip etsin bizi kaçan korkaklardan ve zalimlere elpençe divan duran, selam çakan hainlerden eylemesin.amin
Çanakkale’de ölen düşman askerlerinin ailelerine hitaben, Atatürk’ün söyledikleri.
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Bu kadar yüce duyguları ancak M.Kemal ATATÜRK söyleyebilir.
Çanakkale Ortadoğu'nun ve Avrasya'nın sigortasıdır.
Düşük profilli Liman Von Sanderse rağmen ki kendisi dönemim Alman Genel Kurmayı tarafından özel olarak gönderilmiş başarısız bir subaydır.
Özel olarak seçilmiştir.
Lİman Von Sanders'in hatalı taktik ve stratejileri bir süre sonra Türk subayları tarafından kabul edilmeyerek yeni plan ve staretijeler ortaya konularak bu dünya savaşı kazanılmıştır.
Özellikle Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kahramanlığı ve askeri dehası ile bu savaşın kaderi çizilmiştir.
Bugün Atatürk'e dil uzatabilen Püsküllü , Püskülsüz , İngiliz tezgahından geçmiş , CIA tarafından torna edilmiş , Mossad tarafından cepleri doldurulmuş , Suudi Amerika tarafından petro dolarla şişirilmiş alim / entellektüel görünümlü akıl , bilim ve sanat düşmanı kendi tarihine ve kahramanlarına saldıran güruhun ( sosyolojik olarak nasıl nitelenebilirse ) en iyi anlaması gereken savaş ve destandır.
Onlara çok şey borçluyuz.
Yıllar önce Atatürk düşmanlarına Neyzen TEVFİK gerekli cevabı vermiştir.İnternet üzerinden bu değerli şiire ulaşılabilir.
Hatırlatmakla yetineceğim ancak Mehmet Akif ERSOY'un o muhteşem şiirini paylaşmazsam gerçekten olmaz.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı! "
Dedirir yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya'yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedî'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Ulu Önderimiz ve tarihin gelmiş geçmiş en büyük komutanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK komutasındaki Aziz Türk Ordusu, Kutsal Vatanı savunmak için görülmemiş bir dirayet, cesaret ve kabiliyetle 18 Mart 1915 tarihinde dünyanın en ağır donanmalarının kollektif taaruzunu durdurmuş ve dünyanın en iyi donatılmış ve aynı zamanda dünyanın en kalabalık çıkarma ordusunu dağıtmıştır. Başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere, şehit düşen tüm Aziz Atalarımızın ruhları şad olsun... ÇANAKKALE GEÇİLMEZ !
18 Mart Çanakkale zaferimizi kutluyorum.
Bu ülke, bu vatanın kurtuluşunu o gün vatan uğruna şehit düşen kınalı kuzulara borçludur.
Bütün şehitlerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyorum.
Çanakkale bağrında yalnızca binlerce kefensiz şehidimizi değil, koyun koyuna yatan pek çok ülke evladını da şefkatle taşımaktadır. Aziz milletimiz bu savaştan dünyaya barış mesajı çıkarma büyüklüğünü de göstermiştir. Savaşların 104’üncü yıl dönümünde, Çanakkale Şehitleri Anıtı’nın, savaşı değil, barışı simgelemek için göğe uzandığını da sık sık vurgulamalıyız. Buram buram provokasyon kokan; Yeni Zelanda'daki hain insanlık dışı terör eyleminden sonra bu vesile ile bütün dünyaya şu mesajı vermeliyiz: Geçmişte savaşmış olmak ya da geçmişe dair acı hatıralara sahip olmak bugün düşmanlık üretmek anlamına gelmiyor. Halklarımız göstermiştir ki; geçmişin acı hatıralarını bugün için anlamlı dostluklara ve yeni işbirliklerine dönüştürebiliriz. Çanakkale bunun sembolü olmuştur.
Dünyaya verilecek bu barış mesajının, çatışmaların ve savaşların yaşandığı bir coğrafyanın tam ortasında olan, "yurtta barış, dünyada barış" ilkesini prensip edinen Türkiye’den yükselmesi de ayrı bir anlam taşıyacaktır."18 Mart Şehitleri Anma Günü"nde başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bütün aziz şehitlerimize, Çanakkale kahramanları ile artık yaşamını yitiren gazilerimize Allah’tan rahmet diliyor, hepsini minnet ve şükranla anıyorum.
Hayırlı akşamlar, Çanakkale geçilemedi ama sonrasında İstanbul işgal edildi... Yani, akıbetin kötüye varmaması zaman içinde (sorunlar döneminde) bir iri ve diri olmakla ancak mümkün olabiliyor. Aksi halde muharebe kazanılsa da savaşı kaybettiriyorlar. Rabbim cc ülkemizi böylesi imtihanlardan muhafaza buyursun ve bir daha Mehmet Akif ERSOY'un dediği gibi; bir daha bu millet İstiklal Marşı yazmak durumunda kalmasın... Şehitlerimize (ve yaşamını yitiren gâzilermize) rahmet, gâzilerimize sıhhat ve afiyet dilerim, saygı ve selamlarımla.
Atalarımızın kanları ve canları ile yazılan Çanakkale Destanının 104. yılında bu vatan uğruna şehit ve gazi olanları rahmet ve minnetle anıyorum. Allah (CC) hepsinden razı olsun...
18 Mart milletimize kutlu olsun...