Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Haftasonu rutin kitap alışverişi için Bakırköy'de buluştuk. Alışveriş sonrası çay kahve
eşliğinde kitaplarımızı inceledik. Sohbeti de unutmadık.
Dostlara selam olsun.
Koca yürekli adamlar,
Bir sürü de kitap almışlar.
Oturup bir de kocaman sohbet etmişler.
Ama resim ufacık kalmış.
Cık, olmaz. Kocaman bir fotoğraf isteriz.
Küçük fotoğraf için özür dilerim. Tabletten konuyu açınca bir şeyleri eksik yaptım galiba.
Bakırköy'de Damla Kırtasiye'den kitaplarımızı aldık. Zeki Ağabey Teks ve Zagor maxi seriden eksiklerini
tamamladı. Benim yeni kitap alma niyetim yoktu fakat tezgahta Karakarga'nın çıkardığı INDEH Apaçi
Savaşlarının Hikayesi kitabı beni al, beni al diye bağırınca direnemedim aldım. Çok beğeneceğinizi
umduğum kitabın kapağını ve içinde birkaç sayfasını tarayıp merak aden dostlar için paylaşacağım.
Helal olsun gençler..
Masada o kitaplar varya,bırak çayı su bile olmasa olur..
Zaten gönül muhabbet ister,kahve bahane sözünün doğruluğu yüzünüzden
okunuyor..
Allah böyle buluşmalardan ayırmasın..
Selamlar saygılar..
Indeh, savaşa giren bir ulusun hikayesini, huzur ve bağışlama bekleyen Naiches ve Geronimo'nun gözünden, zengin ve derin bir dille anlatıyor. Indeh, sadece Amerikan tarihinin en müthiş karakterlerini resmetmekle kalmıyor, Apaçi Savaşları'nın ruhani ve duygusal sonuçlarını da gözler önüne seriyor. Kültürel farklılıklar, savaşın dehşeti, barış arayışı ve sonsuz intikam duygusu gibi temalara, kayda değer bir bakış açısı sunuyor.Ünlü oyuncu ve senarist Ethan Hawke'ın yazdığı ve New York Times En Çok Satanlar listesine giren Lost Boy'un çizeri Greg Ruth'un çizdiği Indeh, western filmlerinde söylenmiş olan bütün yalanları önümüze sererken, bizi Apaçi ruhunun derinliklerine sürüklüyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 240
İdefix fiyatı 21.00 TL
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Karakarga
3 silahsörler ceplerini epey hafifletmişler
3.sipariş listemde bulunan bu kitap benim de ilgimi çekmişti.
İlk mesajı yazdığımda fotoğraf yoktu veya bilgisayarımda görünmedi.
Bugün canım çok sıkılıyor.Balkona çıktım hava iyice kararmış bir de buz gibi soğuk , karanlık geceye baktım birde elimde yanan sigaraya aklıma Atilla İlhan ın 3.şahsın şiiri geldi parmaklarımın ucunu yakardın.Ne şiirler yazmış dedim kendi kendime tutki gecedir.Sonra birden Acılara tutunmak.İnsan hep tutunacak bir şeyler arar ya hayatta edebiyat , sanat , teoloji bir şey ararsınız hep tutunacak bir şeyler ama acılara tutunmak en kötüsü sanırım.
Karanlıkta bağırmaktansa ışık yakmak daha iyidir demiş Mevlana.Karanlıkta bir ışık bu söz dönüp durdu aklımda Işık yakmak.Aşkta ışıktan doğmamışmıydı zaten.İçimde bir sessizlik içimde bir suskunluk karanlığa bakıp durdum.Parmaklarımın ucunu yakana kadar içime çektim cigarayı ( sigarayı değil ) Yıldızarı düşündüm bu küçücük gezegenin ürettiği kötülük tüm evrene yeter dedim.Lanet olsun dedim.Lanet olsun bin kere bin kere şablon gibi.Eskileri düşündüm.Sokratesi baldıran zehiri içerken düşündüm.El muhtareyi ve kafkasyada kartallara yem yapılan Pro - mete - us u.Bu insanlık tarihi dedim hep acıların tarihi.Bilmiyorum ne zaman biter bu bilmiyorum ne zaman sona erer.İçimde bir ürperti.Yüreğimde derinden bir sızı cigaramı yapıyor ne sanmam bence şelale gibi akan görünmeden beni yakan hüzün.Kalksammı yürüsemmi hangisi iyi gelir bana düşünmek mi ağlamakmı ciğerimi parçalarcasına yanmakmı ? Bende bilmiyorum.Hangi şaire sığınsam hangi düşün adamının fikirlerine yaslansam bildiğim hangi duayı okusam hangi eksenlere kaysam beynimi zonklatırcasına kendimi iknaya çalışsam.Eski sevdalarımı hatırlasam.Yarım kalmış yanlarımamı yansam.Hiç biri teselli etmez bugün beni ,canım gerçekten çok sıkılıyor.
Yaşamak ağrısı bu heralde.Şimdi dahada iyi anlıyor.insan Yaşamak ağrısı.Yaşasammı ölsemmi karar vermek zor gerçekten.Karanlığın etkisimi parçe tesirli bombanın tesirimi bilmiyorum.Bugün canım gerçekten çok sıkılıyor.Umutla bakmak istiyorum yarınlara ve daha ertesine methiye yazmak istiyorum aylaklığa yalnız düşler kurmak istiyorum.Şehirli kızın romantizmine ayak uydurmaya çalışan taşralı delikanlılar olsun istiyorum.İlk defa aşık olan yüreği pırpır eden insanlar dolsun istiyorum.Yarına yetişme telaşı olmadan geç doğmuş çocuk acemiliği olmadan bıkmadan usanmadan deli taylar gibi çoşkuyla yaşayan insanlar düşlüyorum.Bakışlarda ki anlamı anlayabilen bir şey var aramızda diyebilen ruhlar diliyorum.Gözlerinde ay doğan güneş koşan bir insanlık bir anlayış sevgi ve muhabbeti içselleştiren paylaşmayı empati yapmayı yaşamayı ve sevmeyi bilen bir insanlık umut ediyorum.Gözyaşının dili yok.Dini yok .Rengi yok kimse acılardan ağlamasın.Evrenden mikro kozmosa kadar umut yeşersin.( Bu yazıda birçok şairin şiirine atıf yapılmış ve şiirlerinden alıntılar yapılmıştır.Nasıl yapılmasın birer çiğ damlasıydık bahar sabahında gül yaprağında diyen şairin inceliği zerafeti nasıl göz ardı edilebilir.Yada aşk kağıda yazılmıyor diyen şair nasıl konu edilmez.Bol şiirli bol kitaplı günler.Bu yazının burada ne iş var diyebilirsiniz bende bilmiyorum.)
Ülkemizde her geçen gün hüzün ve kötü haberlerin olduğu bu dönemde bu şekilde dostlukların olması içimde hala bir nebze olsun umudun filizlenmesine sebep oluyor....Sizin gibi güzel insanlar ve bir o kadar güzel dostluklar oluşdukça hala bir umut var diyorum içimden.....
Bende bizim king ekibini toplayıp araya bir kaç kitap koyarak paylaşım yapıcam ama bizim elemanlar çizgi roman desen o neki modundalar.Buluştuk desek doğruda adamların çizgi romanın ç sinden haberleri yok.Birde tiplerini gören orman adamı sanıp bir daha siteye girmez.Geçen bizim elemanlardan birini gören bir çocuk üç gün ağlamış.Annesi o zebanimiydi neydi çocuk havale geçirdi diyormuş.Adamlar diyojen gibiler mal mülk umurlarında değil palan pandıras - salaş tipler.Çay ve tütünle besleniyor adamlar.Ulan dedim benide alıştırdınız.İşin tuhafı benim elemanlarda şeytanın kulağına harfiyat kamyonu kaçsın en ufak bir sağlık problemi yok.Değişik bir enerjileri var.Normalde kanser olup onkolog onkolog gezmeleri lazımdı.Ne tansiyon ne şeker ne kanser ne fitoterapi uzmanı ne baharatçı benden sağlamlar.Sakalları koyvermiş adamlar tam üçü bir arada ben kendimi pek onlardan saymıyorum halen stajer sayılırım.Adamlar ilkel primatlara benziyor.Bu yazdıklarımı bir bilseler kırk yıl konuşmazlar benle.Biraz dedikodularını yaptım ama olur o kadar gerçekler acıdır.Petranyus bir gün aradı hocam neredesin gel dedim seni arkadaşlarla tanıştırayım.Hocam bunlar java adamına dönüşmek üzereler dedi.Aynen dedim bunları Türkiye de arasan bulamazsın adamlar mutasyon geçiriyor ilk türler.Lokali işleten arkadaş ayaklarını kesmeye çalışsada baktıki müşterilerin çoğu bunlar için geliyor vazgeçti garibim bizim primatları çekiyor hala.Ama adamlar dünyadan geçmiş bir hırka bir asa felsefesi bunlarda bir bardak çay bir sarımlık tütüne dönüşmüş hoca dedi biri boşverecen dünyayı dedi valla siz hayli vermişsiniz dedim.Ölümlü dünya boşver hoca dedi.Elemanları de biraz deşifre ettim ama neyseki adamların sanal alemle işleri yok onlar ruhsal alemle bağlantı halinde paylaşım yapıyorlar.Link ekleme tarama dertleri yok tararlarsa arada sakallarını tarıyorlar.Paylaşım konusunda da çok cömertler bütün parayı masaya koyup bölüyorlar.Kitap indirmek isteyince derin tütün dumanı arasında gerekli bilgi bankalarına erişim sağlamaları 2 dakika indirme hızları saniyede 30 terrabayt civarında.Yalnız fazla kızdırmaya gelmiyor fantom gibi lokalde on kaplan gücünde argo sallama yetenekleri var.Bizim kink ekibi böyle bu elemanlar dışında diğerleri tat vermiyor.Hesabıda sürekli ben verince 4.sorunu olmuyor.Selamlar.