Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
05 Haziran Ve Günler Yürümeye Başladı, Müzikli Resimli Edebiyat Takvimi
Ben de bu aralar daha çok popüler Türk Müzik parçalarını dinlemek istiyordum,
Sevgili Scanfan'ın da benzer düşünceyle yaptığı paylaşımıyla taçlandı müzik bölümümüz.
Fikret Adil ve "Asmalımescit74" kitabından da biraz bahsedelim o zaman.
2002'de M.Yaşar Durukan'ın yazdığı bir makaleden bölümlere bakalım:
"Pera ve Galata'yı iki ayrı kutup kabul edersek, Asmalımescit Sokak üstlendiği misyon nedeniyle üçüncü bir kutuptu desek yeridir. Hele Fikret Adil'in Beyoğlu'ndaki bohem hayatını anlattığı "Asmalımescit 74" adlı kitabının ismini aldığı 74 numaranın da çok özel bir yeri vardır. Buna rağmen bu eski ve görkemli yapı da pek kimsenin merakını celbetmiyor. Oysa bir dönemin "hakiki bohemler"inin yaşadığı bu mekan kayda değer izler taşıyor. 74 numara, bütün yazarların, sanatçıların uğrak yeri idi. Fikret Adil'in ve 74 numaranın namı memleket sınırlarını da aşmıştı. Stephen Spender, Andre Malraux... Marinetti'den Michaux'ya, Tennesse Williams'tan Yves Gandon'a, Jean Cocteau ve Jean Marais'den Serge Lifar'a kadar İstanbul'u ziyaret eden birçok Batılı ünlü sanatçının ilk durağıydı. Pera'dan önce buraya uğramak gelenek olmuştu."
Gerçek bohemler
"Fikret Adil'in Macar gazeteci arkadaşı Bandi ile kaldığı tavan arasındaki odasının iki metre genişliğinde dolap gibi bir yeri varmış. Alaturka bir köşe olarak hazırlanmış bu yer, bir perde ile kapanır ve tamamen ayrı bir yer olurmuş. Necip Fazıl bu köşeyi çok sevdiği için hemen her akşam gelip orada kalırmış. Necip Fazıl ve diğer ahali bu küçük çatı katında iyi eserler üretir, çok kazanır ama bütün kazançlarını bir günde bitirirlermiş. Bir gün yine parasız kaldıklarında bohem ahalisini Necip Fazıl'ın Cumhuriyet'in edebiyat sayfası için verdiği şiirden kazandığı 10 lirası kurtarmış. O dönemde Cumhuriyet'in edebiyat sayfasını yöneten kişi ise Peyami Safa imiş.
Bir gece yine parasız eve döndüklerinde Necip Fazıl, ertesi günü "Hayat" mecmuasına satılmak üzere bir şiir yazmaya koyulmuş. Necip Fazıl, mum yakarak yazısını yazar, hem de ışıkla ısınmaya çalışırmış! "Uzlet bir fener, bense/İçinde yanan bir mum" şiirini de burada yazmış."
Bohem hayata 12 Eylül darbesi
"Bugünkü adıyla Hotel Baron'u işleten Hamza Cansever, 74 numaranın hikayesini dinleyip Necip Fazıl'ın da burada kaldığını öğrenince çok şaşırıyor. 74 numara, bundan 50 yıl kadar önce Seyyal Taner'in babası Hasip Bey tarafından yine otel olarak işletilmiş. Daha sonra 20 yıl Hamza Cansever'in akrabaları işletmiş burayı. Son 30 yıldan bu yana da Cansever ailesi işletiyor.
Anlatılanlara bakılırsa 74 numaradaki bohem hayat 1980'li yıllara kadar sürmüş. Ünlü ressam Fikret Mualla uzun yıllar burada kalmış. Resimlerinin büyük bir kısmını yine o meşhur tavan arasında yapmış. Bugün hâlâ güzel sanatlar akademisinden öğrenciler üstadları hakkında bilgi almak için, tablo tüccarları da acaba bir tane bulabilir miyiz diye oteli arada bir ziyaret ediyorlar..."
Bugün yazasım geldi Yazmışken ölüm yıldönümünde Cahit Irgat'ı yazmamak hiç olmaz:
Refik Durbaş anlatıyor:
"Cahit Sıtkı Tarancı, çok içtiği halde sarhoşken hiçbir tatsızlık çıkarmaz. Şiirlerine sinen o ölüm korkusuyla olacak, Beyoğlu’ndan geçen tramvayların altına atmak ister kendisini. Her seferinde de kendisinden uzun boylu olan aktör ve şair Cahit Irgat, yaka paça yakalayıp kaldırıma taşıyacaktır onu... "
Yukarda Eduardo Galeano'nun aktardığı Kızılderili reisin şiiri gibi
Cahit Irgat ta doğayla hasbıhal etmiştir:
Cahit Irgat'la, iki yıl sonra 1973'te ölen Fikret Adil aynı mekanlarda bulunmuşlardır :
Abidin Dino, Fikret Mualla, Cahit Irgat, Fikret Adil, Mesut Cemil ve Necip Fazıl Kısakürek, Neyzen Tevfik gibi...
"Rakı ile Edebiyat Muhabbeti"nden bir anekdot...
Gençlik arkadaşı Fikret Adil, meyhaneye gitmek üzere, bir gün Necip Fazıl Kısakürek'e sorar:
"Nereye çıkıyorsunuz?"
"Tokatlı'nın arka salonuna..."
Yanlarında Peyami Safa da vardır.
"Ya bu akşam?"
"Bu akşam para yok" der Fikret Adil, "sende var mı?"
Necip Fazıl, bir an düşünür.
"Durun" der, "şimdi 10 lira bulup geleceğim."
Gider ve gerçekten de 10 dakika sonra gelir.
"İşte" der, elindeki 10 lirayı gösterir ve ardından da ekler:
"Hayat dergisine bir şiir sattım."
Peyami Safa sorar:
"Hangi şiiri sattın?"
Peyami Safa, o sıralar Cumhuriyet gazetesinde yazmaktadır.
Necip Fazıl'ın sustuğunu görünce üsteler:
"Yoksa Cumhuriyet'in edebiyat sayfasına verdiğin şiiri mi sattın?"
Gerçekten de Necip Fazıl, o gün Cumhuriyet'e verdiği şiiri Hayat dergisine de satmıştır..."
Muhabbetin köküne kadar inilmiş burada ve ben de yeni farkına varıyorum.
Sevgili yeryüzü, scanfan ve motion dostlardan demlik demlik çay bardakları doldurup tüketmeye yetecek kadar nefis bilgilendirmeler, şiirler, müzik ne istersen paylaşılmış
Kerahat vakti geçmiş çoktan şu saatte,
Yoksa çay kesmezdi o şarkıları, şiirleri