agartan
Onursal Üye
- 28 Haz 2019
- 1,220
- 11,308
Dracula 1931
Yönetmen: Tod Browning
Senaryo: Bram Stoker, Hamilton Deane, John L. Balderston
Tür: Fantastik, Korku
Dil: İngilizce, Macarca, Latin
Bütçe: $355,000
Çekim Yeri: Kent, İngiltere, Birleşik Krallık
IMDb Rating: 7.5
***
***
Yönetmen Tod Browning tarafından çekilen ve kariyerindeki en başarılı filmlerden biri olan Drakula filminde Kont Drakula’yı korkunun ustası Bela Lugosi canlandırıyor.
Film, uyarlamanın da uyarlaması olarak göze çarpar. Hamilton Deane ve John L. Balderstein’in Stoker’ın romanından uyarladıkları oyunlarından sinemaya uyarlanan film
mümkün olduğunca aslına sadık şekilde ilerler.
Göze çarpan tek eksiğin Jonathan Harker olduğu filmde, Jonathan karakteri neredeyse yok denecek kadar geri planda durur.
Kitapta Jonathan şatoyu ziyaret ederken filmde Renfield Transilvanya’ya gider ve Kont’un İngiltere’ye gelmesine yardımcı olur.
Stoker’ın eşine telif hakkı ödenerek çekilen ilk film olan Drakula 1922’de çekilen Nosferatu’daki yaratıksı vampirden daha insani görünümlü
karizmatik bir vampir imgesi çizer. Nosferatu’da yok sayılan 3 gelin vampiri burada tek bir sahneyle de olsa izleme şansı buluyoruz.
Günümüzde Drakula’yla özdeşleşen yerlere kadar uzanan siyah pelerin ilk defa bu filmde kullanılmıştır.
Bu simge, oyuncu Bela Lugosi’ye de öylesine yapışır ki oyuncu 1956 yılında öldüğünde filmde giydiği siyah pelerinle birlikte gömülür.
Film cinsel imgeleri kullanmak konusunda Nosferatu’dan bir adım önde olmasına karşın yine de otosansürden payını alıyor.
Mina’nın Drakula tarafından ısırıldıktan sonra meleksi tavrından uzaklaşarak şiddetli cinsel arzular barındıran bir kadına dönüşmesi bu sansürden kurtulan
sahnelerden biri olarak göze çarpar. Öte yandan Drakula’nın dişlerini ve ısırıklarını asla görmediğimiz filmde daha çok hipnotik etkisiyle gözleri öne çıkıyor.
Ayca Yönyül ÖGETÜRK
***
Bram Stoker'ın kitabı daha önce 1922'de izinsiz olarak, dışavurumcu Alman yönetmen F.W. Murnau tarafından Nosferatu adıyla sinemaya uyarlanmıştı.
-şurada sunmuştum: http://www.cizgidiyari.com/forum/ya...feratu-eine-symphonie-des-grauens-1922-a.html
Universal'in kurucusu Carl Laemmle'nin oğlu olan hevesli HW yapımcısı Carl Laemmle Jr' da romanın getirmesi muhtemel gişe başarısının farkındaydı.
Alman yapımı filmin aksine, bu yapım her türlü izin alınarak çekilecekti.
Çünkü Nosferatu, Stoker'ın dul eşinin gazabına uğramıştı ve kadın bu filmin tüm kopyalarını ortadan kaldırmaya çalışmıştı.
Film, Hunchback of Notre Dame ve The Phantom of the Opera gibi büyük bütçeli filmlerle rekabet edebilmek amacını da taşıyordu.
Bu yüzden Laemmle, o filmlerin yıldızı olan Lon Chaney'nin, MGM'daki anlaşmasının sürmesine rağmen, bu filmde de başrolde olmasını istiyordu.
Filmin yönetmeni olarak, Chaney'nin yine bir vampiri canlandırdığı, -ama şimdi kayıp- bir sessiz film olan London After Midnight'ı (1927) da yönetmiş olan
Tod Browning seçildi. Ancak bir dizi olay Laemmle'nin ilk planlarını bozdu. Önce, 1928'den beri gırtlak kanseri hastası olan Chaney vefat etti.
Ardından, stüdyonun finansal sıkıntısı 1929'daki Büyük Bunalım ile birleşince, filmin bütçesi büyük oranda düşürüldü.
Bu yüzden, Stoker'ın romanındaki öykü akışınının filmde yakından takip edilmesini sağlayacak pek çok büyük sahneden vazgeçildi.
Broadway'de büyük başarı kazanmış, dolayısıyla denenmiş ve onaylanmış olan Deane/Balderston uyarlamasının, filmin temelini oluşturmasına karar verildi ve
böylece yapım süreci hızlandı.
Birçok eleştirmenin görüşüne göre Lugosi'nin performansı, Drakula rolünün temel özelliklerini tanımladı.
Lugosi'nin perdede güçlü bir varlığı ve otoritesi vardı.
Yavaş ve planlı hareket edişi ile konuşma şekli, Drakula'ya yürüyen ve konuşan bir ceset görüntüsü veriyordu ki bu, 1930'ların izleyicisi için oldukça korkutucuydu.
Drakula'nın, konuşmadığı sahnelerde bile, özellikle Lugosi'nin yüzüne yapılan yakın çekimlerde de seyirciyi ürküten bir görünümü vardı.
Başarıyla canlandırdığı bu rol Lugosi için hem bir lütuf, hem de bir lanet oldu. Sahnede oldukça farklı rollerle başarı kazanmış olan oyuncu,
Drakula rolü sonrasında hep birbirine benzer korku filmi karakterlerini canlandırmak zorunda kaldı.
Filmin bazı sahneleri, gösterime giren versiyonunda yer almamıştı.
Bunların en ünlüsü, sadece ilk gösterimden sonra bir defa gösterilen epilog sahnesiydi.
Bu sahnede, tıpkı Frankenstein'ın prolog sahnesinde olduğu gibi, Universal'in sürekli oyuncularından biri olan Edward Van Sloan (Van Helsing) yer alıyordu ve
izleyicilere az önce seyrettiklerinin bir öykü olduğunu, kâbus görmelerine sebebiyet vermeyeceğini söylüyordu.
Seyircileri bu şekilde yatıştıran Van Sloan, yine de sözlerini "Ama vampirler gerçekten vardır!" sözleriyle bitiriyordu.
1930-31 yıllarında filmin yapımı sırasında, filmlere müzik ekleme olanaklarının sınırlı olması sebebiyle özel bir müzik bestelenmedi.
Filmin jeneriğinde kullanılan, Kuğu Gölü'nden bir parça dışında filmde müzik yoktu.
Sesli filmlerin ilk zamanlarında; HW stüdyoları, aynı seti ve kostümleri kullanarak çektikleri filme paralel olarak bir de İspanyolca versiyonunu çekmeyi tercih ediyordu.
Bu İspanyolca versiyonların büyük bölümü günümüze ulaşmamıştır. Ancak Drakula'nın İspanyolca versiyonu istisnai olarak varlığını sürdürmektedir.
Bu filmin maliyeti $66,000 imiş.
***
Universal'in 'Dracula' atağı ile devam filmleri de çekilmiş.
Drakula'nın kızı, Drakula'nın oğlu, Drakula'nın evi (Lon Chaney'in oğlu oynamış),
Drakula'nın köpeği -Şaka etmiyorum, aşağıda afiş görseli var-
Böylece bitmek tükenmek bilmeyen bir seri haline gelmiş.
Komedi tarzında da çekilmiş, başka yaratıklarla da kapıştırılmış. Frankeştayn'a karşı, Kurt adam'a karşı, vs.
Anlatımlar başlangıçtaki gotik, karamsar havadan ayrılmış.
Billy the Kid Dracula ile düello etmiş; animasyon olarak Batman ile kapışmış... vs.
Filmlerinden büyük keyif aldığım Mel Brooks, Leslie Nielsen'i Dracula yapmış. David Niven bile Dracula olmuş -kart zampara-
ve
Sonra 1992'de yönetmen Francis Ford Coppola bu işe el atmış ve "Bram Stoker's Dracula" filmini çekmiş.
Hem de efsane bir kadro ile: Gary Oldman (Dracula), Anthony Hopkins (Van Helsing), Keanu Reeves (Jonathan Harker)
Winona Ryder (Mina Murray/Elisabeta), Monica Bellucci (Dracula's Bride) -aman diyorum, aman; sabahlar olmasın-
Ve de orijinal hikayeye en sadık versiyonu çekmiş.
(eleştirmenlerce Lugosi'nin Dracula'sı ile boy ölçüşebilen tek film. nasipse bu filmi de sunacağım)
*89 tane "dracula" temalı film saydım, fazlası var, eksiği yoktur.
"rar" şifresi agartan olan Dracula 1931:
adresinden indirebileceğiniz film 620 MB, Siyah-Beyaz 720p, Türkçe ara-yazısı yanındadır.
keyifli seyirler dilerim.
edit: sunum yaptıktan sonra aklıma geldi, bir açık arttırmada orijinal 1931 Dracula film afişi $525,000 bedel ile satılmış.
*
Dracula İstanbul'da 1953 yapımı filmde Atıf Kaptan Dracula'yı başarıyla canlandırmış.
Yönetmen: Tod Browning
Senaryo: Bram Stoker, Hamilton Deane, John L. Balderston
Tür: Fantastik, Korku
Dil: İngilizce, Macarca, Latin
Bütçe: $355,000
Çekim Yeri: Kent, İngiltere, Birleşik Krallık
IMDb Rating: 7.5
***
***
Yönetmen Tod Browning tarafından çekilen ve kariyerindeki en başarılı filmlerden biri olan Drakula filminde Kont Drakula’yı korkunun ustası Bela Lugosi canlandırıyor.
Film, uyarlamanın da uyarlaması olarak göze çarpar. Hamilton Deane ve John L. Balderstein’in Stoker’ın romanından uyarladıkları oyunlarından sinemaya uyarlanan film
mümkün olduğunca aslına sadık şekilde ilerler.
Göze çarpan tek eksiğin Jonathan Harker olduğu filmde, Jonathan karakteri neredeyse yok denecek kadar geri planda durur.
Kitapta Jonathan şatoyu ziyaret ederken filmde Renfield Transilvanya’ya gider ve Kont’un İngiltere’ye gelmesine yardımcı olur.
Stoker’ın eşine telif hakkı ödenerek çekilen ilk film olan Drakula 1922’de çekilen Nosferatu’daki yaratıksı vampirden daha insani görünümlü
karizmatik bir vampir imgesi çizer. Nosferatu’da yok sayılan 3 gelin vampiri burada tek bir sahneyle de olsa izleme şansı buluyoruz.
Günümüzde Drakula’yla özdeşleşen yerlere kadar uzanan siyah pelerin ilk defa bu filmde kullanılmıştır.
Bu simge, oyuncu Bela Lugosi’ye de öylesine yapışır ki oyuncu 1956 yılında öldüğünde filmde giydiği siyah pelerinle birlikte gömülür.
Film cinsel imgeleri kullanmak konusunda Nosferatu’dan bir adım önde olmasına karşın yine de otosansürden payını alıyor.
Mina’nın Drakula tarafından ısırıldıktan sonra meleksi tavrından uzaklaşarak şiddetli cinsel arzular barındıran bir kadına dönüşmesi bu sansürden kurtulan
sahnelerden biri olarak göze çarpar. Öte yandan Drakula’nın dişlerini ve ısırıklarını asla görmediğimiz filmde daha çok hipnotik etkisiyle gözleri öne çıkıyor.
Ayca Yönyül ÖGETÜRK
***
Bram Stoker'ın kitabı daha önce 1922'de izinsiz olarak, dışavurumcu Alman yönetmen F.W. Murnau tarafından Nosferatu adıyla sinemaya uyarlanmıştı.
-şurada sunmuştum: http://www.cizgidiyari.com/forum/ya...feratu-eine-symphonie-des-grauens-1922-a.html
Universal'in kurucusu Carl Laemmle'nin oğlu olan hevesli HW yapımcısı Carl Laemmle Jr' da romanın getirmesi muhtemel gişe başarısının farkındaydı.
Alman yapımı filmin aksine, bu yapım her türlü izin alınarak çekilecekti.
Çünkü Nosferatu, Stoker'ın dul eşinin gazabına uğramıştı ve kadın bu filmin tüm kopyalarını ortadan kaldırmaya çalışmıştı.
Film, Hunchback of Notre Dame ve The Phantom of the Opera gibi büyük bütçeli filmlerle rekabet edebilmek amacını da taşıyordu.
Bu yüzden Laemmle, o filmlerin yıldızı olan Lon Chaney'nin, MGM'daki anlaşmasının sürmesine rağmen, bu filmde de başrolde olmasını istiyordu.
Filmin yönetmeni olarak, Chaney'nin yine bir vampiri canlandırdığı, -ama şimdi kayıp- bir sessiz film olan London After Midnight'ı (1927) da yönetmiş olan
Tod Browning seçildi. Ancak bir dizi olay Laemmle'nin ilk planlarını bozdu. Önce, 1928'den beri gırtlak kanseri hastası olan Chaney vefat etti.
Ardından, stüdyonun finansal sıkıntısı 1929'daki Büyük Bunalım ile birleşince, filmin bütçesi büyük oranda düşürüldü.
Bu yüzden, Stoker'ın romanındaki öykü akışınının filmde yakından takip edilmesini sağlayacak pek çok büyük sahneden vazgeçildi.
Broadway'de büyük başarı kazanmış, dolayısıyla denenmiş ve onaylanmış olan Deane/Balderston uyarlamasının, filmin temelini oluşturmasına karar verildi ve
böylece yapım süreci hızlandı.
Birçok eleştirmenin görüşüne göre Lugosi'nin performansı, Drakula rolünün temel özelliklerini tanımladı.
Lugosi'nin perdede güçlü bir varlığı ve otoritesi vardı.
Yavaş ve planlı hareket edişi ile konuşma şekli, Drakula'ya yürüyen ve konuşan bir ceset görüntüsü veriyordu ki bu, 1930'ların izleyicisi için oldukça korkutucuydu.
Drakula'nın, konuşmadığı sahnelerde bile, özellikle Lugosi'nin yüzüne yapılan yakın çekimlerde de seyirciyi ürküten bir görünümü vardı.
Başarıyla canlandırdığı bu rol Lugosi için hem bir lütuf, hem de bir lanet oldu. Sahnede oldukça farklı rollerle başarı kazanmış olan oyuncu,
Drakula rolü sonrasında hep birbirine benzer korku filmi karakterlerini canlandırmak zorunda kaldı.
Filmin bazı sahneleri, gösterime giren versiyonunda yer almamıştı.
Bunların en ünlüsü, sadece ilk gösterimden sonra bir defa gösterilen epilog sahnesiydi.
Bu sahnede, tıpkı Frankenstein'ın prolog sahnesinde olduğu gibi, Universal'in sürekli oyuncularından biri olan Edward Van Sloan (Van Helsing) yer alıyordu ve
izleyicilere az önce seyrettiklerinin bir öykü olduğunu, kâbus görmelerine sebebiyet vermeyeceğini söylüyordu.
Seyircileri bu şekilde yatıştıran Van Sloan, yine de sözlerini "Ama vampirler gerçekten vardır!" sözleriyle bitiriyordu.
1930-31 yıllarında filmin yapımı sırasında, filmlere müzik ekleme olanaklarının sınırlı olması sebebiyle özel bir müzik bestelenmedi.
Filmin jeneriğinde kullanılan, Kuğu Gölü'nden bir parça dışında filmde müzik yoktu.
Sesli filmlerin ilk zamanlarında; HW stüdyoları, aynı seti ve kostümleri kullanarak çektikleri filme paralel olarak bir de İspanyolca versiyonunu çekmeyi tercih ediyordu.
Bu İspanyolca versiyonların büyük bölümü günümüze ulaşmamıştır. Ancak Drakula'nın İspanyolca versiyonu istisnai olarak varlığını sürdürmektedir.
Bu filmin maliyeti $66,000 imiş.
***
Universal'in 'Dracula' atağı ile devam filmleri de çekilmiş.
Drakula'nın kızı, Drakula'nın oğlu, Drakula'nın evi (Lon Chaney'in oğlu oynamış),
Drakula'nın köpeği -Şaka etmiyorum, aşağıda afiş görseli var-
Böylece bitmek tükenmek bilmeyen bir seri haline gelmiş.
Komedi tarzında da çekilmiş, başka yaratıklarla da kapıştırılmış. Frankeştayn'a karşı, Kurt adam'a karşı, vs.
Anlatımlar başlangıçtaki gotik, karamsar havadan ayrılmış.
Billy the Kid Dracula ile düello etmiş; animasyon olarak Batman ile kapışmış... vs.
Filmlerinden büyük keyif aldığım Mel Brooks, Leslie Nielsen'i Dracula yapmış. David Niven bile Dracula olmuş -kart zampara-
ve
Sonra 1992'de yönetmen Francis Ford Coppola bu işe el atmış ve "Bram Stoker's Dracula" filmini çekmiş.
Hem de efsane bir kadro ile: Gary Oldman (Dracula), Anthony Hopkins (Van Helsing), Keanu Reeves (Jonathan Harker)
Winona Ryder (Mina Murray/Elisabeta), Monica Bellucci (Dracula's Bride) -aman diyorum, aman; sabahlar olmasın-
Ve de orijinal hikayeye en sadık versiyonu çekmiş.
(eleştirmenlerce Lugosi'nin Dracula'sı ile boy ölçüşebilen tek film. nasipse bu filmi de sunacağım)
*89 tane "dracula" temalı film saydım, fazlası var, eksiği yoktur.
"rar" şifresi agartan olan Dracula 1931:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
adresinden indirebileceğiniz film 620 MB, Siyah-Beyaz 720p, Türkçe ara-yazısı yanındadır.
keyifli seyirler dilerim.
edit: sunum yaptıktan sonra aklıma geldi, bir açık arttırmada orijinal 1931 Dracula film afişi $525,000 bedel ile satılmış.
*
Dracula İstanbul'da 1953 yapımı filmde Atıf Kaptan Dracula'yı başarıyla canlandırmış.
Son düzenleme: