Trendeki Yabancılar (1951) *Alfred Hitchcock filmidir

murtaza5

Yönetici
15 Tem 2009
13,014
357,879


Guy Haines, başarılı ve ünlü bir tenisçidir. Bir senatörün kızı olan güzel sevgilisi Anne Morton ile evlenmeye karar verince, uzun süredir sadece kâğıt üzerinde evli olduğu sadakatsiz karısından boşanmak ister. Uzun zamandır ayrı olduğu bu kadın ise ondan para koparmak için boşanmayı reddeder ve onu skandal çıkarmakla tehdit eder. Bu duruma sinirlenen Guy, bir tren yolculuğu sırasında bu sıkıntılarını henüz orada tanıştığı Bruno Anthony'e anlatır. Karısına o kadar kızgındır ki Bruno'ya karısını öldürmek istediğini bile söyler. Bruno'nun da babasıyla ilgili ciddi sorunları vardır ve Guy'a çapraz bir cinayet teklif eder. Yani Guy Bruno'nun babasını, Bruno da Guy'un karısını öldürecek; böylece aralarında bu tren yolculuğunda tesadüfen karşılaşmak dışında hiçbir ortak nokta olmayan bu adamların cinayetlerle olan bağını çözmek, polis için imkânsız hale geleceğinden ikisinin de sorunları çözülecektir.



Guy, trende karşılaştığı bu yabanıcının sözlerini ciddiye almaz ve sırf kızgınlıkla söylediği sözlerin nelere yol açacağını hesaplayamaz. Oldukça varlıklı bir ailenin tek çocuğu olan Bruno, kendisini daima eleştiren güçlü bir babanın gölgesinde büyümüş ve ciddi psikolojik sorunlar yaşayan biridir. Onun sınırdaki kişiliğinin zamanında farkına varamayan Guy, Bruno'nun durumu ne derece ciddiye alacağından da habersizdir. Zira Bruno onun karısını bulup öldürmek için bir an bile tereddüt etmeyecek; hatta bu durumun Guy'un Bruno'ya olan cinayet borcunu ödemesini mecbur kılacağını düşünecektir. Karısıyla olan sorunları aşikar olduğu için bir anda polisin hedefi haline gelen Guy'ın hayatı alt üst olur. Karısının öldüğü zaman trenle seyahat etmekte olduğunu da kanıtlayamaz; zira tek tanığı, o gece çok sarhoş olduğundan Guy'ı hatırlamaz. Guy'ı cinayet zanlısı olarak gösterebilecek sahte kanıtlara sahip olan Bruno, bir gölge gibi onu izler ve şantaj yaparak Guy'un kendi istediği cinayeti işlemesi için baskı yapar. Uzun çabalar sonunda Guy, sevgilisi ve onun kızkardeşinin yardımları ile Bruno'nun elindeki sahte kanıtları kullanmasını engeller. Filmin sonunda Bruno ölürken Guy temize çıkacaktır.



Filmin sonundaki sahneler bir lunaparkta geçmektedir. Filmde atlıkarıncayı yöneten kişi, polis tarafından yanlışlıkla vurulunca atlıkarınca kontrolden çıkar ve delicesine dönmeye başlar. O sırada atlıkarıncanın üzerinde olan Guy ve Bruno kazaya rağmen kavga etmeyi sürdürürler. Yaşlı bir adam, ölüm tehlikesine rağmen bu atlıkarıncanın altından sürünerek geçer ve merkezdeki şalteri indirip onu durdurur. Atlıkarınca yine de paramparça olur ve yıkıntıların altında kalan Bruno orada ölür. Bu sahne Hitchcock filmlerinin en hareketli sahnelerinden biridir. Hiçbir hileye başvurmadan çekilen bu sahnede, yaşlı adam dönmekte olan atlıkarıncanın altından gerçekten geçmiştir; yani ölüm tehlikesi de gerçektir. Bunun haddinden fazla tehlikeli olduğunu daha sonra Hitchcock da kabul etmiş ve bir daha bu derece tehlikeli sahneler çekmemiştir




Çizgi diyarı için özel upload etdim

izle-indir

KEYİFLİ SEYİRLER.​
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,208
76,118

Alfred Hitchcock'un 1951 tarihli "Trendeki Yabancılar" filmindeki "cameo rolü" 10. dakikada gelir. Kontrbas taşıyarak trene binen adam Hitchcock'un kendisidir. O sırada "Farley Granger" da trenden inmektedir. Bu klasik film için teşekkürler "murtaza5"


Hitch_cameo_Trendeki_Yabanc.jpg

 

Soleil

Süper Üye
19 Mar 2010
650
1,010
Yıllar önce TRT'de seyretmiştim bu filmi, detayları değil ama Guy'ın şeytanca cinayet planı hala aklımdadır. Teşekkürler sayın Murtaza5.
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,208
76,118
Alfred Hitchcock'un 1951 tarihli "Trendeki Yabancılar"ı belki de on kez seyrettiğim bir film, ama şimdi Türkçe dublajını merak ettiğim için tekrar indirdim ve şu anda seyrediyorum, yarısını geçtim. Başta biraz ses senkronizasyonu sorunu oldu, ama galiba bu benim bilgisayarın biraz kasmasından kaynaklanıyor, zira tam ekran değil de daha küçük boyutta izleyince düzeldi. Bu arada filmle ilgili unutmuş olduğum bir iki hususu hatırladım:
1- Senatör Morton'un küçük kızı Barbara'yı oynayan aktris, yönetmen Alfred Hitchcock'un yegane kızı olan Patricia Hitchcock'tu.
2- Filmin kötü adamı Bruno'yu oynayan "Robert Walker", bu filmin çevrildiği yıl henüz 32 yaşındayken muhtemelen yüksek dozda sedatif ilaç aldığı için nefesi durup ölmüştü. Bazı psikiyatrik sorunları vardı alkolizmin pençesindeydi (Alkol+Barbitüratlar=Ölüm?), belki de bir intihardı. Ben "Robert Walker"ı hep "Robert Vaughn"a benzetmişimdir. Hatta filmi ilk seyredişimde onu "Robert Vaughn" sanarak izlemiştim (O da 2016'da ölmüş). Tabii siyah beyaz televizyonun (film de siyah beyaz, ama eski TV alıcılarının çözünürlükleri çok düşüktü) 40cm bombeli cam ekranında seyredince oluyor böyle şeyler!
 
Son düzenleme:

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,208
76,118

Highsmith'in "The Talented Mr. Ripley" romanı aslında iki kez sinemaya uyarlandı. Ben her ikisini de çok beğenmiştim: Fransızlar'ın Alain Delon'lu René Clément filmi "Plein Soleil" de çok güzeldi, Amerikalıların Matt Damon'lı Anthony Minghella filmi "The Talented Mr. Ripley" ondan daha da güzeldi. Bu Minghella bir dahi. Fransızların filminde şarkıcı Marie Laforet de vardı (60'larda Türkiye'de çok iyi bilinirdi, şarkıları radyolarda döner dururdu, Türk şarkıcılar birçok şarkısını Türkçe seslendirdiler). İkincinin kadrosu daha da zengin, kimler yok ki: Gwyneth Paltrow, Jude Law, Cate Blanchett, Philip Seymour Hoffman. İkisini bir arada izlemek güzel bir deneyim olabilir. Ben ikisini de arka arkaya seyretmiştim.

Beni bu romanın ve film uyarlamalarının dünyasına, ve filmleri izlediğim o yıllara geri götürdünüz. Size çok teşekkür ederim sevgili "Motion".

 
Son düzenleme:

savok

Admin
30 Eki 2009
20,014
85,579
Kasımpaşa
Sevgili dostlar benim bu güzel paylaşımlara katkım yalnızca teşekkür etmek olacak.
Çok bilgilendim ve çok keyif aldım hepinizin yazdıklarından.
İşte paylaşım nasıl olmalı diye sorulsa u satırları gösteririm.
Tüm yazanlara çok teşekkür ederim.
 

Shoryuken

Yönetici
9 Nis 2013
4,057
20,710
Kamlançu
Hitchcock filmlerini bir ara sırayla izleyeyim diyordum ama sıraya aldırmadan bu kadar övgü alan bir filmi izlemesem olmaz.
Teşekkür ediyorum, katkıda bulunan bütün dostlara...
 
Üst