Hayatı Görmek
Kübra'nın Günlüğüden
Mehmet Serdar ATEŞ
Mahallede, evimizin yaklaşık 50 metre ilerisinde alaca bir karga çifti bir ağacın üst dallarına yuva yapmış ve bir de yavruları olmuştu. Yavru karga belli bir büyüklüğe gelince yuvadan uçmak istemiş ancak yeteri kadar gelişmediği için uçamamıştı. Hemen bizim evimizin bulunduğu bahçeye düşen yavru karga bir oraya, bir buraya koşuşturuyordu. İlginç olan, bundan sonra anne ve babasının yavru kargayı korumak için gösterdikleri çabaydı.
Bütün mahalle, kargaların takırtısından inliyordu. Anne karga ağzıyla yiyecek getirerek yavrusunu duvarın dibinde besliyor. Yavru karga adeta anne ve baba karga tarafından koruma altına alınmıştı. Ne bir kedi, ne de bir köpek, yavru kargaya yaklaşamıyordu.
Bahçeye bir kedi veya bir köpek girse, anne ve baba karga derhal üstüne üstüne uçarak rahatsız etmeye başlıyor ve onları yavrularından uzağa kovalıyorlardı.
Kargaları anlayamayan kedi ve köpeklerin şaşkın bakışları görülmeye değerdi. Evimizin hemen önünde canlı olarak belgesel izliyor gibiydim. Canlıların yavrularını korumak için yaptıkları fedakârlıkları bir film gibi izliyordum.
Kargaların takırtısı hava kararana kadar devam ediyordu. Bir köşeye sığınan yavru karga, sabaha kadar bulunduğu yerden çıkmadı. Sabahın ilk ışıklarıyla yine mahalle anne ve baba karganın sesleriyle şenlenmişti. Bende bir ön balkona, bir arka balkona koşuyordum. Anne ve baba karganın yavrularını bulup beslemeleri ve koruma kalkanı oluşturmaları günlerce sürdü.
Şehir hayatı içerisinde yavru kargayı sadece kedi ve köpekler tehdit etmiyordu. Bir de parkta oynayan 3-4 yaşındaki yaramaz çocuklar vardı. Bir defasında karga yavrusu, meraklı çocukların hışmına uğramıştı, neyse ki yaşlı bir amcanın uyarısıyla bu kovalamaca da mutlu sonlandı.
Ancak, böyle hengameli bir mücadeleyle büyütülen yavru kargacığın, uçmayı öğrenemeden bahçenin hemen yanındaki yoldan geçen bir aracın altında kalarak hayatını yitirmesi çok üzücü bir sondu…
Bu olay beni çok etkilemişti. İnsanoğlu olarak bizler, hayat mücadelesinde etrafımızdaki diğer canlıları düşünmeden her yeri betonlarla kaplamıştık. Bu umursamaz halimiz birçok canlının yaşam alanını olumsuz yönde etkiliyordu.
Bu hadiseyi babama anlattığımda babam da çok üzüldü ve:
“Daha önce haberim olsaydı belki onu balkonumuzda büyütebilirdik” dedi.
Bu benim aklıma gelmemişti.
Daha sonra babama kargaların çok ilginç bir şekilde hareket ettiklerini, yavrusunu korumak için neler yaptıklarını anlattım.
Babam bunları dinledikten sonra beni bir köye götürdü. Köyde ördekler bir sürü halinde önümüzden geçiyorlardı.
Babam, “Kızım, küçük kuşlar yerde nasıl hareket ederler?” diye sordu.
Şu ana kadar hiç düşünmemiştim. Ancak arabamızın önünden geçen ördeklerin adım atarak yürüdüklerini görünce, “Adım atarak” dedim.
Babam, hemen ilerideki serçeleri gösterdi:
“Bak bakalım, adım mı atıyorlar?”
Çalıkuşu ve serçelere baktığımda, onların aynı kargalar gibi adım atamadığını, yerde sekerek hareket ettiklerini gördüm.
“Çok ilginç”
Babam, “Küçük kuşlar adım atmadan sekerek hareket ederler, büyük cüsseli kuşlar ise adım atarak hareket ederler. Düşünsene, dünyanın en yırtıcı ve heybetli kuşu kartal sekerek hareket etse karizması ne olurdu?” dedi.
Hep beraber gülüştük.
Babam, “Kızım şuradaki ağaçlara bak bakalım, ne görüyorsun?” diye sordu.
Ağaçlara baktım ve farklı hiçbir şey göremedim. Babam,
“Tamamen odaklan ve tekrar tekrar bak” dedi.
Bunun üzerine ağaçlara daha dikkatle bakmaya, dallarını, yapraklarını ayrıntılı olarak izlemeye başladım. Kuşlar bir dala sürekli konup, uçuyorlardı. Sonra orada yavrularının olduğunu gördüm. Daha sonra da ağacın dallarında hareket eden bir sincap gördüm ve çok mutlu oldum.
Babam, “Biraz önce sadece bakmıştın, şimdi ise gördün. Görmek ile bakmak arasındaki farkı anlamış oldun. Ben üç-dört gündür eve gelirken kargaların sesini duyuyor, hareketlerinde bir anormallik olduğunu fark ediyordum. Ancak bunun neden olduğunu anlayamamıştım. Yani bakmış geçmiş, ancak sebebini görememiştim. Sen en ayrıntısına kadar onların yaşadıklarını görmüşsün. Hayatta birçok şeye biz sadece bakarız, ama ayrıntıları göremeyiz. Oysaki görmek, dolayısıyla farketmek çok daha önemlidir. Ağaçlara odaklandığın gibi her zaman bu detayları görmelisin. Bu şekilde yaparsan hayat senin için daha büyük bir anlam kazanır” dedi.
Geri dönerken bir hayli mutlu hissettim kendimi…
Kaynak :
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.