agartan
Onursal Üye
- 28 Haz 2019
- 1,220
- 11,308
Bab el hadid (1958)
Yönetmen: Youssef Chahine
Senaryo: Mohamed Abu Youssef, Abdel Hay Adib
Müzik: Fouad El-Zahry
Ülke: Mısır
Tür: Suç, Dram
Süre: 77 dk.
Vizyon Tarihi: 20 Ocak 1958 (Mısır)
Dil: Arapça
Çekim Yeri: Kahire, Mısır
Nam-ı Diğer: Cairo Station / Gare Centrale / The Iron Gate
IMDb: 7.5
RoT: 100
Sunum: 700 MB, siyah -beyaz 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, görseller
Bab el hadid:
1958 yapımı "Bab el hadid (Demir Kapı)" filminden önce Mısır’da yahut Arap ülkelerinde, hatta Afrika’da çok film yapılmıyordu.
Pek çok öykü anlatılıyor, görüntüler kayda alınıyor, sonra filmlerde bir araya getiriliyordu.
Ama bu öykülerin, görüntülerin ve filmlerin hiçbiri üretim yerlerinin dışında görülemiyor, hiç bilinmiyorlardı.
Daha sonra sömürgecilik karşıtı bir dalga oluştu; Güney’in fakir ulusları,
Nâsır ve Süveyş baş kaldırmıştı ve aynı tarihlerde örtünmüşlüklerinin altında cinsellik taşıyan güzel kadınların ve
yakıcı gözleriyle genç erkeklerin oynadığı müzikal komediler ve aşırı duygusal filmler ortaya çıktı.
Bunlar, hoş, egzotik ve kimi zaman oldukça kayda değer filmlerdi;
eğer bu filmlerden birini izleme fırsatı bulsaydınız, biraz hoşgörüyle birlikte takdir ederdiniz.
Daha sonra Mısırlı Yusuf Şahin, yönetip oynadığı 'Bab el hadid' ya da 'Kahire Merkez Garı' ile karşımıza çıktı.
Sanki ergenlik dönemine erişmiş Mısır sineması,
birdenbire kendi dünyasının o güne dek bilinmeyen bir yanını ortaya çıkararak yeniden çocukluk günlerine dönüştü.
Bu yeni sinema, kendine ait bir form inşa etmek üzere, Hollywood’tan ve İtalyan yeni gerçekçiliğinden ders almıştı.
Mizah, bilgelik ve kederle doluydu; kentin günlük yaşamındaki çok ufak ayrıntılara önem veriyordu;
ihtiras ve arzunun ilkel güçlerini betimliyordu; klasik ve Doğu’ya özgü dinî simgebilimi derinlemesine inceliyordu.
Bütün bunlar fantezi ve gerçekliğin karışımı içerisinde sunuluyordu.
"Bab el hadid", canlı ve etkileyici, çizdiği portrelerde titiz, hem tek bir bireyin yaratımı
hem de Batı’nınkine çok yakın ama aynı zamanda çok farklı laik bir kültürün cisimlendirilmesi bakımından orijinaldir.
Yönetmen / oyuncu Yusuf Şahin, istek ve umutsuzlukla dolu, ufak tefek, “çılgın” bir adam.
Şahin, kendisi ve yaşam hakkındaki rahatsız edici açığa vuruşları beyaz perdeye taşırken,
çekici bir limonata satıcısı Hanuma'ya (Hind Rostom) karşılıksız bir aşk besleyen, özürlü bir gazete satıcısını canlandırıyor.
Öykünün bileşenleri basit olsa da burada betimlenen dünya hem tehlikeli hem de karmaşık.
İlk gösterime girdiğinde, neden Mısırlı izleyiciler tarafından çok sert biçimde eleştirilip 20 yıl süreyle yasaklandığını anlamak zor değil.
Berlin'de büyük beğeni topladı, Altın Ayı'ya aday gösterildi ve Yusuf Şahin teknik bir ayrıntı ile En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kaçırdı.
Ancak Mısır'da henüz romantik komedilere ve melodramlara alışkın seyirciler bulunuyordu.
Filmin karanlık cinsel doğası rahatsız ediciydi ve sansürcüler çok sert tepki gösterdi.
Merkez Garı, 20 yıl sonra yeniden keşfedildiğinde, hak ettiği başyapıt filmlerin arasında kendine yer buldu.
Film kolay kolay bir türe girmiyor:
Kamera çalışması oldukça şaşırtıcı... Öncelikle, film yapımcılığıyla tanınmayan bir ülkeden geliyor.
Sahnelerin çoğu, ışıklandırma ve kamera açılarıyla neredeyse kara film tarzına sahip.
Seyyar satıcıların olduğu bir büyükşehir merkez garı hakkında bir belgesel;
polisten kaçmaya çalışırken neredeyse ezilen Hanuma;
aynı zamanda politik bir film, bazı işçiler sendikaya ihtiyaç duyuyor;
duygusal bir film, ayrılmak üzere olan genç bir çift;
-garip bir şekilde filmin sonunda genç kız yeniden ortaya çıkıyor, final içinde ayrı bir final, o saniye etkilenmemek mümkün değil-
gerilim filmi, depodaki sahneler Hitchcock ve tüm en iyi kara film yönetmenleriyle kıyaslanabilir;
sonu "Sunset Boulevard (1950)" ya da "What Ever Happened to Baby Jane? (1962)" ile yarışabilir.
Film boyunca bazı parlak anlar var, ancak Yusuf Şahin'in son yirmi dakikayı ele alışı harikanın da ötesinde.
Ton değişikliğini olağanüstü iyi idare ediyor ve performansı kesinlikle burada yardımcı oluyor.
Oyuncunun performansının ve yönetmenin işinin özünde bu kadar bağlantılı olduğu, yıldızı tarafından yönetilen bir filmi izlemek olağanüstü.
Aktör Yusuf Şahin rock'n roll için dans ederken,
yönetmen Yusuf Şahin kameranın serbestçe hareket etmesini sağlayıp, sahnenin coşkusunu yakalıyor.
Oyuncu Yusuf Şahin, en savunmasız ve cinsel açıdan takıntılı halindeyken,
yönetmen Yusuf Şahin filmi gergin, muhteşem bir şekilde iyi kurgulanmış bir çılgınlığa dönüştürüyor.
Bu, Yusuf Şahin'in ilk filmi değil, ama muhtemelen "auteur" yönetmen Yusuf Şahin'in ilk filmi.
Her şeyin ötesinde, muazzam bir teknik hassasiyete ve benzersiz bir tutkuya sahip bir film ve tartışmasız bir ustanın işi.
Biraz Lang ve biraz Hitchcock içermesine rağmen
(son aşamalarda bazı kurgular Hitchcock'un ancak iki yıl sonra çıkacak olan Psycho'suna dikkat çekecek kadar benziyor)
cinsel gerilim, kara film ve yeni gerçekçiliğin canlandırıcı bir karışımı olan "Kahire İstasyonu",
harika karakterlerle dolu ve olağanüstü derecede gergin müzik içeren, 'derin film' sevenlerin benimseyip arşivleyeceği bir film.
dipçe: Yalnızca profesyonel eleştirmenlerin puan verebildiği Rotten Tomatoes'de (RoT) 12 eleştirmenin tamamı 100 tam puan vermiş.
Saygılar.
*
Yönetmen: Youssef Chahine
Senaryo: Mohamed Abu Youssef, Abdel Hay Adib
Müzik: Fouad El-Zahry
Ülke: Mısır
Tür: Suç, Dram
Süre: 77 dk.
Vizyon Tarihi: 20 Ocak 1958 (Mısır)
Dil: Arapça
Çekim Yeri: Kahire, Mısır
Nam-ı Diğer: Cairo Station / Gare Centrale / The Iron Gate
IMDb: 7.5
RoT: 100
Sunum: 700 MB, siyah -beyaz 720p, orijinal dil, Türkçe altyazı, görseller
Bab el hadid:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
1958 yapımı "Bab el hadid (Demir Kapı)" filminden önce Mısır’da yahut Arap ülkelerinde, hatta Afrika’da çok film yapılmıyordu.
Pek çok öykü anlatılıyor, görüntüler kayda alınıyor, sonra filmlerde bir araya getiriliyordu.
Ama bu öykülerin, görüntülerin ve filmlerin hiçbiri üretim yerlerinin dışında görülemiyor, hiç bilinmiyorlardı.
Daha sonra sömürgecilik karşıtı bir dalga oluştu; Güney’in fakir ulusları,
Nâsır ve Süveyş baş kaldırmıştı ve aynı tarihlerde örtünmüşlüklerinin altında cinsellik taşıyan güzel kadınların ve
yakıcı gözleriyle genç erkeklerin oynadığı müzikal komediler ve aşırı duygusal filmler ortaya çıktı.
Bunlar, hoş, egzotik ve kimi zaman oldukça kayda değer filmlerdi;
eğer bu filmlerden birini izleme fırsatı bulsaydınız, biraz hoşgörüyle birlikte takdir ederdiniz.
Daha sonra Mısırlı Yusuf Şahin, yönetip oynadığı 'Bab el hadid' ya da 'Kahire Merkez Garı' ile karşımıza çıktı.
Sanki ergenlik dönemine erişmiş Mısır sineması,
birdenbire kendi dünyasının o güne dek bilinmeyen bir yanını ortaya çıkararak yeniden çocukluk günlerine dönüştü.
Bu yeni sinema, kendine ait bir form inşa etmek üzere, Hollywood’tan ve İtalyan yeni gerçekçiliğinden ders almıştı.
Mizah, bilgelik ve kederle doluydu; kentin günlük yaşamındaki çok ufak ayrıntılara önem veriyordu;
ihtiras ve arzunun ilkel güçlerini betimliyordu; klasik ve Doğu’ya özgü dinî simgebilimi derinlemesine inceliyordu.
Bütün bunlar fantezi ve gerçekliğin karışımı içerisinde sunuluyordu.
"Bab el hadid", canlı ve etkileyici, çizdiği portrelerde titiz, hem tek bir bireyin yaratımı
hem de Batı’nınkine çok yakın ama aynı zamanda çok farklı laik bir kültürün cisimlendirilmesi bakımından orijinaldir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Yönetmen / oyuncu Yusuf Şahin, istek ve umutsuzlukla dolu, ufak tefek, “çılgın” bir adam.
Şahin, kendisi ve yaşam hakkındaki rahatsız edici açığa vuruşları beyaz perdeye taşırken,
çekici bir limonata satıcısı Hanuma'ya (Hind Rostom) karşılıksız bir aşk besleyen, özürlü bir gazete satıcısını canlandırıyor.
Öykünün bileşenleri basit olsa da burada betimlenen dünya hem tehlikeli hem de karmaşık.
İlk gösterime girdiğinde, neden Mısırlı izleyiciler tarafından çok sert biçimde eleştirilip 20 yıl süreyle yasaklandığını anlamak zor değil.
Berlin'de büyük beğeni topladı, Altın Ayı'ya aday gösterildi ve Yusuf Şahin teknik bir ayrıntı ile En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kaçırdı.
Ancak Mısır'da henüz romantik komedilere ve melodramlara alışkın seyirciler bulunuyordu.
Filmin karanlık cinsel doğası rahatsız ediciydi ve sansürcüler çok sert tepki gösterdi.
Merkez Garı, 20 yıl sonra yeniden keşfedildiğinde, hak ettiği başyapıt filmlerin arasında kendine yer buldu.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Film kolay kolay bir türe girmiyor:
Kamera çalışması oldukça şaşırtıcı... Öncelikle, film yapımcılığıyla tanınmayan bir ülkeden geliyor.
Sahnelerin çoğu, ışıklandırma ve kamera açılarıyla neredeyse kara film tarzına sahip.
Seyyar satıcıların olduğu bir büyükşehir merkez garı hakkında bir belgesel;
polisten kaçmaya çalışırken neredeyse ezilen Hanuma;
aynı zamanda politik bir film, bazı işçiler sendikaya ihtiyaç duyuyor;
duygusal bir film, ayrılmak üzere olan genç bir çift;
-garip bir şekilde filmin sonunda genç kız yeniden ortaya çıkıyor, final içinde ayrı bir final, o saniye etkilenmemek mümkün değil-
gerilim filmi, depodaki sahneler Hitchcock ve tüm en iyi kara film yönetmenleriyle kıyaslanabilir;
sonu "Sunset Boulevard (1950)" ya da "What Ever Happened to Baby Jane? (1962)" ile yarışabilir.
Film boyunca bazı parlak anlar var, ancak Yusuf Şahin'in son yirmi dakikayı ele alışı harikanın da ötesinde.
Ton değişikliğini olağanüstü iyi idare ediyor ve performansı kesinlikle burada yardımcı oluyor.
Oyuncunun performansının ve yönetmenin işinin özünde bu kadar bağlantılı olduğu, yıldızı tarafından yönetilen bir filmi izlemek olağanüstü.
Aktör Yusuf Şahin rock'n roll için dans ederken,
yönetmen Yusuf Şahin kameranın serbestçe hareket etmesini sağlayıp, sahnenin coşkusunu yakalıyor.
Oyuncu Yusuf Şahin, en savunmasız ve cinsel açıdan takıntılı halindeyken,
yönetmen Yusuf Şahin filmi gergin, muhteşem bir şekilde iyi kurgulanmış bir çılgınlığa dönüştürüyor.
Bu, Yusuf Şahin'in ilk filmi değil, ama muhtemelen "auteur" yönetmen Yusuf Şahin'in ilk filmi.
Her şeyin ötesinde, muazzam bir teknik hassasiyete ve benzersiz bir tutkuya sahip bir film ve tartışmasız bir ustanın işi.
Biraz Lang ve biraz Hitchcock içermesine rağmen
(son aşamalarda bazı kurgular Hitchcock'un ancak iki yıl sonra çıkacak olan Psycho'suna dikkat çekecek kadar benziyor)
cinsel gerilim, kara film ve yeni gerçekçiliğin canlandırıcı bir karışımı olan "Kahire İstasyonu",
harika karakterlerle dolu ve olağanüstü derecede gergin müzik içeren, 'derin film' sevenlerin benimseyip arşivleyeceği bir film.
dipçe: Yalnızca profesyonel eleştirmenlerin puan verebildiği Rotten Tomatoes'de (RoT) 12 eleştirmenin tamamı 100 tam puan vermiş.
Saygılar.
*
Son düzenleme: