scanfan
Yönetici
- 25 Eyl 2013
- 7,210
- 75,910
Darwin'in Günlükleri - V03 - İkili Doğa (Çeviri & Balonlama)
Les carnets de Darwin 3 - Double nature (Fransızca)
Darwin's Diaries v3 - Dual Nature (İngilizce)
Çıkış Yılı: 2012 (Fr); 2013 (En)
Senaryo: Sylvain Runberg
Resimleyen: Eduardo Ocana
Renklendirme: Maz !
Çeviri & Balonlama: scanfan
Yayıncı: Dargaud-Lombard (Fr) Cinebook (İngiltere)
57 sayfa, 97 MB, 2172 px, 300 dpi, CBR
Fontlar: Attic Antique, Garamond, Georgia (kapak); CCWildWords (balonlar)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
(MediaFire)
Bir önceki (2'inci) albümün sonunda Darwin'in ikinci kişiliği zaten ortaya çıkmış olduğu için bu son albüm için ne anlatsam spoiler olmaz. Ama yine de kısa tutacağım, hatta arka kapaktaki yazıyı buraya alayım daha iyi: "Canavarın öldüğüne inanılıyordu, ama yine de... Ceset çalınır, eşlik eden muhafızlar katledilir. Kasabanın içinde bir kadın öldürülür. Ve neo-Druidler, tanrıları olduğuna inandıkları şey tarafından katledilir. Daha da rahatsız edici olanı, Charles Darwin'in de yaratıklardan biri olduğu ortaya çıkar! Doğa bilimci, o korkunç soruyla mücadele ederken ikili doğasını artık inkâr edemez: Son cinayetleri işleyen kana susamış canavar kendisi olabilir mi?"
Genelde çevirilerle ilgili olarak uzun yıllardır canımı sıkan bir hususu sizlerle paylaşıp dertleşmek istedim. Sizlerin de başına geliyordur muhakkak. O da İngilizcedeki şahıs zamiri olan "you". Bizde bunun karşılığı hem "siz" hem de "sen" olarak kullanılıyor, ama onlar herkese "you" (siz veya sen) diyorlar, ister birinci tekil şahıs, ister ikinci tekil şahıs olsun (gerçi eski İngilizcede ikinci tekil şahıs için "thou" varmış, ama artık hiç kullanılmıyor). Bu durumda lafın bağlamına, sahnenin muhteviyatına, konunun gelişimine, yani panellerin önüne arkasına bakıyorum filan. Belli bir sosyal statüdeki insanlar arasında sanki kibarlık olsun diye kullanılmış olan bu zamiri "siz" diye çevirirken, daha kaba konuşmalarda "sen" diye çevirmeye çalışıyorum. Tabii çizgi romanlarda sıklıkla olduğu gibi hayal gücü ve fantezinin tavan yaptığı karmaşık durumlarda tereddütte kaldığım da çok oluyor. Birkaç sayfa önce birbirlerine "siz" diye hitap eden karakterlerden biri örneğin kana susamış bir kurt adama dönüşüyor, hadi bakalım diğer karakter şimdi ona siz mi yoksa sen diye mi hitap etmeli? ("Bu tahta kazığı sizin kalbinize çakmak beni ne kadar müteessir etti, beni affedebilecek misiniz acaba?"(!); Ya da iki asil veya burjuva tüm kibarlıklarıyla konuşurlarken (yani siz'li bizli) az sonra kavgaya tutuşuyorlar ve birbirinin ağzını burnunu kırarlarken herhalde siz diye hitap etmeyeceklerdir ("Burnunuzu imha ettiğim için ne kadar üzgünüm, bilemezsiniz(!)". Bunu Türkçenin bir zenginliği, İngilizceye olan bir üstünlüğü olarak mı değerlendirmeli bilemiyorum... Albümden alınmamış bu örnekler biraz abartılı oldu, ama gülelim diye!
Şunu da paylaşmadan edemeyeceğim: Bütün çeviri/balonlama süresinde uzun yıllar önce Leman dergisinden kesip sakladığım şu karikatür gözümün önüne geldi durdu ve ben de sürekli güldüm! Karikatürü aradım, buldum. Aşağıda:
Bir not: Bu üçüncü albümde renklendirmeci değişmiş, Tariq Bellaoui'nin yerine "Maz !" diye bir sanatçı gelmiş. Hakkında hiçbir bilgi bulamadım. Bir de albümlerin çıkış yılları arasında birer yıl var. Serüvenin sonunu merak edenler için bir yıl beklemek işkence olmalı. Gerçi genelde Frankofonlarda hep böyle oluyor. Geçen zaman içinde okuyucunun konudan soğumayacağından ve okuyucu kaybetmeyeceklerinden çok eminler demek ki.
İyi okumalar,
Saygılarımla.
Genelde çevirilerle ilgili olarak uzun yıllardır canımı sıkan bir hususu sizlerle paylaşıp dertleşmek istedim. Sizlerin de başına geliyordur muhakkak. O da İngilizcedeki şahıs zamiri olan "you". Bizde bunun karşılığı hem "siz" hem de "sen" olarak kullanılıyor, ama onlar herkese "you" (siz veya sen) diyorlar, ister birinci tekil şahıs, ister ikinci tekil şahıs olsun (gerçi eski İngilizcede ikinci tekil şahıs için "thou" varmış, ama artık hiç kullanılmıyor). Bu durumda lafın bağlamına, sahnenin muhteviyatına, konunun gelişimine, yani panellerin önüne arkasına bakıyorum filan. Belli bir sosyal statüdeki insanlar arasında sanki kibarlık olsun diye kullanılmış olan bu zamiri "siz" diye çevirirken, daha kaba konuşmalarda "sen" diye çevirmeye çalışıyorum. Tabii çizgi romanlarda sıklıkla olduğu gibi hayal gücü ve fantezinin tavan yaptığı karmaşık durumlarda tereddütte kaldığım da çok oluyor. Birkaç sayfa önce birbirlerine "siz" diye hitap eden karakterlerden biri örneğin kana susamış bir kurt adama dönüşüyor, hadi bakalım diğer karakter şimdi ona siz mi yoksa sen diye mi hitap etmeli? ("Bu tahta kazığı sizin kalbinize çakmak beni ne kadar müteessir etti, beni affedebilecek misiniz acaba?"(!); Ya da iki asil veya burjuva tüm kibarlıklarıyla konuşurlarken (yani siz'li bizli) az sonra kavgaya tutuşuyorlar ve birbirinin ağzını burnunu kırarlarken herhalde siz diye hitap etmeyeceklerdir ("Burnunuzu imha ettiğim için ne kadar üzgünüm, bilemezsiniz(!)". Bunu Türkçenin bir zenginliği, İngilizceye olan bir üstünlüğü olarak mı değerlendirmeli bilemiyorum... Albümden alınmamış bu örnekler biraz abartılı oldu, ama gülelim diye!
Şunu da paylaşmadan edemeyeceğim: Bütün çeviri/balonlama süresinde uzun yıllar önce Leman dergisinden kesip sakladığım şu karikatür gözümün önüne geldi durdu ve ben de sürekli güldüm! Karikatürü aradım, buldum. Aşağıda:
Bir not: Bu üçüncü albümde renklendirmeci değişmiş, Tariq Bellaoui'nin yerine "Maz !" diye bir sanatçı gelmiş. Hakkında hiçbir bilgi bulamadım. Bir de albümlerin çıkış yılları arasında birer yıl var. Serüvenin sonunu merak edenler için bir yıl beklemek işkence olmalı. Gerçi genelde Frankofonlarda hep böyle oluyor. Geçen zaman içinde okuyucunun konudan soğumayacağından ve okuyucu kaybetmeyeceklerinden çok eminler demek ki.
İyi okumalar,
Saygılarımla.
Ciltler şöyle:
Darwin'in Günlükleri V01 - Keltlerin Gözü
Darwin'in Günlükleri V02 - Bir Canavarın Ölümü
Darwin'in Günlükleri V03 - İkili Doğa (Bu albüm)
Son düzenleme: