recepiv
Yeni Üye
- 26 Şub 2011
- 37
- 21
Belki Türkiye'de yeni basılmış olması nedeniyle pek çok Türk çizgi roman okuyucusu
Marvel Evreni'nde dramatik değişimler yaratan Civil War'u okuma fırsatını yeni yeni elde ediyor. Civil War ile ilgili tartışmalar devam ederken, Civil War sonrası dönem hakkında pek fazla konuşulmuyor, yazılıp çizilmiyor. Civil War'un üzerinden yaklaşık beş sene geçtiğini de hesaba katarsak, bu dönemin sonrasının konuşulmaması, bu dönemle ilgili fazla bilginin bulunmaması büyük bir sorun gibi geliyor bana. Bu nedenle, Marvel Evreni'nde Civil War sonrasında neler olduğunu detaylı bir yazıyla paylaşmak istedim.
Bu sayede, güncel hikayeleri okumak isteyen yeni Marvel okuyucuları, bir nebze olayları anlayabilir ve daha hızlı bir şekilde okumaya başlayabilirler.
Neden Civil War derseniz, birinci sebebi yukarıda da belirttiğim gibi Türkiye'de yaygın ve ulaşılabilir bir seri olması. Aynı zamanda, Marvel Evreni'nin bugünkü duruma gelmesini sağlayan olaylar zincirinin başlangıç noktası olarak kabul edilebilecek en isabetli event Civil War.
Bu konu altında sırasıyla inceleyeceğim olaylar ise şöyle:
GENEL
- Civil War'un Sonu
- World War Hulk
- Secret Invasion
- Dark Reign
- Captain America Reborn
- Doomwar
- Siege
- Heroic Age
X-MEN
-House of M Sonuçları
-Deadly Genesis
-Messiah Complex
-Divided We Stand
-Manifest Destiny
-Messiah War
-Necrosha
-Second Coming
Civil War'un Sonu
Öncelikle Civil War sonrasında neler olduğunu biraz hatırlayalım. Savaşın sonunda Captain America ve ekibi Iron Man ve ekibini yenmeye çok yaklaşsa da, Captain America'nın yaptıklarının anlamsız olduğunu görmesi ve teslim olmasıyla, "Superhuman Registration Act" yasa haline gelmişti. Bütün süperkahramanlar devlet tarafından denetlenmeye başlamış, her eyalete kendi süperkahraman ekibini atayan "50 State Initiative" programı da yürürlüğe girmişti. Bunun yanı sıra Registration yanlısı kahramanların lideri Iron Man, yani Tony Stark da barış koruma gücü S.H.I.E.L.D'ın başına getirilmişti.
Marvel Evreni'nin en meşhur kahraman grubu Avengers, bu savaştan belki de en fazla etkilenen takım olmuştu. New Avengers olarak bilinen ekip, Luke Cage'in önderliğinde yasaya karşı savaşmaya devam etme kararı almış, savaşı kazanan Tony Stark ise Mighty Avengers adı altında kendi ekibini kurmuştu. Dr. Strange, Hawkeye ve Iron Fist gibi kahramanlar New Avengers'a katılırken, Ms. Marvel, Wonder Man ve Wasp gibi üyeler, Iron Man'in takımına katılmıştı.
Avengers ekibinin lideri ve sembolü olan Captain America, yakalandıktan sonra mahkeme salonuna götürülürken vurulmuş ve öldürülmüştü.
Savaştan sonra hayata geri dönen Thor ise, Asgard'ı yeniden kurma ve dünyanın çeşitli köşelerine dağılmış tanrıları yeniden Asgard'a getirmeye uğraştığından, iki takıma da katılmamış, fakat kendi klonunun habersiz ve izinsiz kullanılmasından dolayı Iron Man ve yandaşlarının karşısında olduğunu açıkça belli etmişti.
Bunun yanı sıra, bir başka süper kahraman takımı olan Thunderbolts, Norman Osborn önderliğinde devlet kontrolüne girmişti.
Civil War'dan belki de en çok etkilenen karakerlerin başında gelen Spider-Man, Mary Jane ile evliliğini, halasının hayatını kurtarması karşılığında Mephisto'ya feda etmişti.
World War Hulk
SHIELD'ın yeni direktörü Tony Stark'ı gerçek anlamda ilk test eden olay, kendisi ve Illuminati grubu tarafından verdiği zararlar nedeniye uzaya gönderilen Hulk'un, intikam amacıyla Dünya'ya dönmesi oldu.
Verdiği zararlardan sonra Illuminati tarafından uzaya gönderilen Hulk, Sakaar adlı bir gezegene düşmüş, orada gladyatör olarak bir süre yaşadıktan sonra otoriter imparatora karşı ayaklanmanın lideri olmuş ve imparatorluğu ele geçirmişti. Bu sırada Caiera adlı bir Sakaar'lı ile evlenen ve ondan bir çocuk bekleyen Hulk'un barış dolu yaşamı, kendisini gezegene getiren pod'un patlaması ile sona ermiş, Hulk kendisini önce uzaya gönderen, sonra da devasa bir patlamayla karısını, doğmamış çocuğunu ve milyonlarca Sakaar’lıyı öldüren Illuminati'den intikam almaya yemin etmişti.
Reed Richards, Dr. Strange, Charles Xavier, Black Bolt, Namor ve Tony Stark'tan oluşan bu ekibi cezalandırmaya kararlı olan Hulk, Ay'daki şehrinde Black Bolt'u yendikten sonra, New York şehrini bir savaş arenasına dönüştürerek, Illuminati üyelerine meydan okudu.
Şehirdeki insanlara zarar vermek istemeyen Hulk, onlara şehri boşaltmak için belli bir süre verdikten sonra, bu süreyi X-Mansion'da Xavier'ı cezalandırmak için kullandı. Fakat, Illuminati'nin kendisini uzaya göndermeye karar verdiği toplantıda olmadığını ve M-Day sonrasında mutantların büyük bölümünün yok olduğunu öğrendikten sonra, onun yeteri kadar acı çektiğine karar verip, hayatını bağışladı.
New York'un merkezine döndükten sonra Tony Stark'ı yenen ve Stark Towers'ı yerle bir eden Hulk, Ghost Rider ile de savaştı. Rider Hulk'u durdurmaya yaklaşsa da, Illuminati üyelerinin yaptığının yanlış olduğunu ve onların intikam alınmaya değer olmadığını görünce savaşmayı bıraktı.
New Avengers, Mighty Avengers, Fantastic Four ve Amerikan ordusunu da yanında getirdiği adamlarıyla yenmeyi başaran Hulk, daha sonra Dr. Strange'in ellerini kırdı, arenaya dönüştürdüğü New York'un ortasında kimseyi öldürmeyeceğini, çünkü ölüm değil adalet aradığını, bütün New York şehrini yok edip, tüm sorumluluğu Illuminati'ye yükleyeceğini duyurdu.
Bu planı gerçekleştiremeden ortaya çıkan Sentry, yenilmez ve durdurulamaz denilen Hulk'u, kendisi de tüm gücünü kullanmasına rağmen, durdurmayı başardı. Hulk tekrar Bruce Banner haline dönmesine karşın, kendi adamlarından Miek'in gezegendeki patlamanın asıl sorumlusu olduğunu öğrenince yeniden eski formuna döndü, fakat artık gerçeği bildiği için Iron Man ve adamlarının kendisini durdurmasına izin verdi.
SHIELD tarafından tutuklanan Banner, yerin üç mil kadar altındaki bir karargâhta hapsedilirken, kendisiyle birlikte getirdiği adamlar da ordu tarafından tutuklandı. Dünyada bütün bunlar olurken, Sakaar gezegeninde ise Hulk'un ölü sanılan oğlu Skaar, ayağa kalkıyordu.
Secret Invasion
World War Hulk’tan zor da olsa başarıyla galip çıkan kahramanların rahatlığı uzun sürmedi. Bu seferki problem, dünyayı ele geçirmeye çalışan Skrull ırkıydı. Skrulllar daha önce de Dünya’yı ele geçirmeye çalışmış, fakat Fantastic Four ve Avengers ekipleri bu saldırı denemelerini boşa çıkarmıştı.
Bu başarısız denemeler sonucunda akıllanan Skrull İmparatorluğu, ayırt edici özellikleri şekil değiştirmeyi kullanmaya, onları pek çok kez durduran kahramanları içten fethetmeye karar vermişti. Skrull İmparatorluğunun ana gezegeninin yok edileceğine dair bir kehanette bulunan Prenses Veranke, dini fanatiklik yaptığı gerekçesiyle hapse atılmış, fakat gerçekten gezegenleri Galactus tarafından yok edildiğinde kraliçeliğe yükselmişti.
Aktif olarak savaşmak yerine, birçok kahramanı kaçıran Skrullar şekil değiştirerek bu kahramanların yerini aldılar. Kraliçe Veranke de bizzat Spider-Woman’ın yerini alarak savaşı içerden yönetmeye başladı.
Skrull’ların ilk ortaya çıkışı, New Avengers ekibinin Japonya’ya, Hand ekibinin lideri Elektra’yla savaşmasıyla oldu. Bu savaş sırasında öldürülen Elektra’nın cesedinin bir Skrull cesedi olduğu görülünce, tüm kahramanlar arasında bir şüphe başladı. Aynı zamanda son ana kadar Elektra’nın Skrull olduğunun anlaşılmaması, Wolverine, Spider-Man ve Dr.Strange gibi üstün hisleri veya olayları önceden görebilme yeteneği olan kahramanların bile Skrull’ları tanıyamadığını gösterdi.
Elektra’nın ortaya çıkmasından sonra işgali başlatan Skrullar, önce Savage Land’de Vibranium toplarken New Avengers ile savaştı. Daha sonra SHIELD hellicarrier’ını ele geçiren, Fantastic Four’un meşhur evi Baxter Building’i Negative Zone’a gönderen ve Thunderbolts Mountain’da Thunderbolts’a saldıran Skrullar, Kraliçe Veranke önderliğinde, New York’ta son bir büyük savaş için toplandılar.
Bu büyük Skrull ordusunu durdurmak için tüm Avengers ekipleri, Thunderbolts, Nick Fury ve etrafındaki genç süper kahramanların yanı sıra, Daredevil, Thor ve Ka-zar ve dünyanın düşman eline geçmesinin işleri için iyi olmayacağını söyleyen suç lideri Hood da savaşa katıldı. Savaş sırasında Avengers’ın kurucu üyelerinden Wasp ölse de, Hawkeye’ın yaraladığı Veranke’yi öldüren Thunderbolts lideri Norman Osborn savaşın kazanılmasını sağladı.
Kalan Skrull gemileri sırayla yok edildikten ve kayıp kahramanlar bulunduktan sonra, Amerikan başkanının emriyle işlevini kaybettiğine inanılan SHIELD kapatıldı. Yerine yeni kurulan H.A.M.M.E.R’ın başına, Kraliçe Veranke’yi öldürüşü tüm kanallarda canlı yayınlanan Norman Osborn getirildi.
1. bölümün sonu
Dark Reign
Dark Reign yaklaşık bir buçuk senelik bir döneme yayıldığı ve bir “event”ten çok Marvel Evreni’nin genelindeki havayı tanımlamak için kullanılan bir etiket olduğundan, “öyle oldu, böyle oldu” diye yazarak anlatmam mümkün değil. Bu nedenle, çeşitli bölümlere ayırarak Dark Reign konusunu madde madde işlemek zorundayım:
Norman Osborn: Skrull kraliçeyi kameralar önünde öldürdüğünden beri bir kahraman edasında olan Norman, ülkenin “süper polisi” konumunda. Daha önce Nick Fury ve Tony Stark’ın yaptığı bu görevde başarısız olmamak için pek çok insanla aynı anda uğraşan ve kendi akli dengesini de korumaya çalışan Osborn, Avengers ve Thunderbolts ekiplerinin yanı sıra neredeyse bütün SHIELD ajanlarının da kayıtsız şartsız kontrolüne sahip. Zaman zaman, Illuminati’nin karanlık bir versiyonu olan ve Dr. Doom, Namor, Emma Frost, Loki ve Hood’dan oluşan Cabal ile fikir alışverişi yapan Osborn, bunun dışında Iron Man ve Captain America’nın bir birleşimi olan Iron Patriot zırhıyla Avengers’ın da liderliğini üstleniyor.
Halk Norman’ın pislik bir adam olduğunu, geçmişte Green Goblin olduğunu biliyor. Fakat, Tony Stark ve son dönemlerinde Nick Fury’nin aksine kendilerini güvende tuttuğu sürece onu seviyor ve ona saygı duyuyorlar. Bu nedenle, onun nasıl bir adam olduğunu gerçekten bilen kahramanlar hariç kimse Norman’ı durdurmak için bir şey yapmıyor.
Tony Stark: Secret Invasion sonrasında gözden düşen Tony Stark, görevi Norman Osborn'a devretmeden SHIELD'ın tüm database'ini siliyor ve böylece Osborn'un Registration Act sırasında kaydolmuş kahramanların kimliğini öğrenmesini engelliyor. Bu bilginin tek kopyası beyninde olan Stark, bu bilgiyi de yavaş yavaş silmeye başlıyor.
Bu sırada Norman tarafından bulunan ve ondan güzel bir dayak yiyen Stark, komaya, hatta bitkisel hayata giriyor, fakat Pepper Potts'a kendisini hayata döndürmenin bir yolunu açıklayan bir mesaj veriyor. Pepper kendisini hayata döndürmek için uğraşıyor, fakat kendisine söylenen yöntemler işe yaramayınca, son çare olarak Dr. Strange'den yardım istiyor. Strange geldiğinde, Tony'yi hayata geri getirmeyi başarıyor, ama tek bir sorun var...
Dark Avengers: Norman Osborn’un kurduğu Avengers takımı. Eski villianlar’ı kahraman kılığına sokarak, Avengers takımını oluşturan Norman Osborn, Iron Patriot kılığında bu takımın liderliğini de yapıyor. Takımın üyeleri:
Iron Patriot - Norman Osborn
Wolverine - Daken
Hawkeye - Bullseye
Ms. Marvel - Moonstone
Spider-Man - Venom
Sentry - Sentry (Neden Sentry’nin bu takıma katıldığı ile ilgili detayları vereceğim)
Ares - Ares
Captain Marvel - Noh-varr [Daha sonra takımı bırakıyor]
Avengers: Iron Man ve Ms. Marvel tarafından kurulan Mighty Avengers ekibi, Hank Pym önderliğinde çalışan bir uluslar arası takım haline gelmiş durumda. Hercules, US Agent, Vision ve Quicksilver bu takımın önemli üyelerinden.
New Avengers ise Norman’a karşı aktif olarak savaşan en önemli takım. Luke Cage, gerçek Hawkeye, Jessica Jones, Spider-Man, Captain America (Bucky), Ms. Marvel, Wolverine, Mockingbird ve Spider-Woman bu takımın üyeleri arasında. Takım Bucky’nin, yani Captain America’nın evini karargah olarak kullanıyor, gerektiği zaman Norman’a karşı gelen en önemli takım. Bu takımın üyelerinden Hawkeye, Norman’dan en çok nefret eden kahraman konumunda.
Thunderbolts: Norman Osborn'un Dark Reign öncesinde de liderliğini yaptığı Thunderbolts takımında da, gücü tamamen ele geçirdikten sonra, köklü değişiklikler yapıyor. Songbird, Radioactive Man ve Pennance gibi sevmediği üyeleri takımdan gönderen Osborn, Black Widow (Yelena), Ghost, Paladin, Headsman, Ant-Man ve Scourge gibi üyelerle yepyeni bir Thunderbolts takımı yaratıyor.
Bu Thunderbolts ekibi, HAMMER organizasyonunun katilleri olarak Osborn'un Avengers ile yapamayacağı pis işlerle uğraşıyor.
Deadpool: Thunderbolts'u en çok uğraştıran kişilerden biri de Deadpool. Aslında Norman Osborn'un gücü ele geçirmesinde çok önemli bir payı olan Deadpool, bu payın ücretini ödemesi için Osborn'a şantaj yapmaya kalkınca, Thunderbolts Deadpool'u öldürmekle görevlendiriliyor.
Deadpool'un Norman'ın gücü ele geçirmesindeki payı ise şu; Secret Invasion sırasında Nick Fury Skrull kraliçeyi öldürmenin bir yolunu bulması ve kendisine bu yolu iletmesini söyleyerek Deadpool'u göreve gönderiyor. Deadpool bir yol bulmasına buluyor ama, yanlışlıkla Nick Fury yerine Osborn'a gönderiyor. Bu sayede Osborn kraliçeyi öldürüp, ülkenin en güçlü adamı konumuna geçiyor.
Tabi ki Thunderbolts, Wade'i öldürmekte başarılı olamıyor, Wade de bir noktadan sonra sıkılıp kendi kiralık katillik işine geri dönüyor.
The Hood: New Avengers serisinin Dark Reign boyunca ana düşmanı olan The Hood, sadece kendisi için çalışan suçlularla şehirde terör estirmekle kalmıyor, aynı zamanda Dormammu ile yaptığı anlaşma sayesinde ele geçirdiği büyülü güçlerle Dr. Strange gibi mistik karakterlerle de savaşıyor.
Loki: Norman'ın yardımıyla Thor'u Asgard'dan sürgüne gönderen Loki, Asgard'ın tahtına çıkmayı başarıyor. Daha sonra Cabal dağıldıktan sonra bile Norman'ın yanında yer alıyor, onu manipüle ediyor. Siege hikayesinin başlamasında çok büyük bir rolü var.
Victoria Hand: Dark Reign'in bize kazandırdığı karakterlerden en önemlisi Norman Osborn'un sağ kolu Victoria Hand. Eski bir SHIELD ajanı olan Hand, HAMMER'ın da liderliğini yapıyor. Osborn'dan sonra en güçlü ikinci kişi olan Victoria Hand'in, Dark Avengers takımı üstünde bile otoritesi var.
X-Men ve Dark X-Men: San Fransisco'da çıkan mutant eylemleri üzerine, halkın mutantlara karşı nefretinden de faydalanan Norman Osborn, mutantları kendi kurduğu Dark X-Men takımıyla bastırmaya çalışıyor.
Emma Frost, Cloak, Dagger, Namor gibi üyelerden oluşan Dark X-Men ekibi başlarda başarılı olsa da, Emma Frost ve Namor'un Norman'a ihanet etmesiyle dağılıyor.
Anti mutant hislerden ve Norman'ın başını çektiği ırkçılıktan sıkılan Cyclops, Asteroid M'i denizin yüzeyine çıkararak orada yeni bir ada yaratıyor ve dünyadaki tüm mutantları Utopia adı verdiği bu adada yaşamaya davet ediyor.
X-Men için önemli bir gelişme, eski ve en azılı düşmanları Magneto'nun da bu adaya yerleşmesi ve Dark Reign'in ilerleyen dönemlerinde kendisinin değiştiğini kanıtlayarak X-Men'in önemli bir müttefiği olması.
Sentry: Dark Reign'deki en ilginç olaylardan biri Sentry karakterinin Norman Osborn'a katılması. New Avengers serisinden beri iyilerin tarafında olan Sentry, bu sefer Norman'în tarafında savaşıyor.
Bunun nedeni, tıpkı kendisinin Void ile yaşadığı gibi Osborn'un da Green Goblin ile sürekli zihinsel bir savaş halinde olması. Aynı zamanda, ortaya çıkan yeni orijin hikayesinde Rob Reynolds'un bilimadamının asistanı olarak değil, uyuşturucu almak için labaratuar soyan bir hırsız olarak ona güçlerini veren serumu içtiğini, daha sonra da bu serumun onda tıpkı uyuşturucu gibi bağımlılık yaptığını görüyoruz.
O serumu kendisine verebilecek tek kişinin Osborn olması nedeniyle, Sentry ona bağımlı hale geliyor. Fakat Osborn sadece Robert'la değil, aynı zamanda Void ile de anlaşma yapıyor ve Void'i ancak çok gerektiğinde kullanılacak gizli bir silah olarak saklıyor.
Dr.Strange ve Brother Voodoo: İlk kez World War Hulk'ta Hulk'u durdurmak için karanlık büyüden yardım alan Dr. Strange, daha sonra aynı şeyi birkaç kez daha yapınca bunun bir bağımlılık haline geldiğini görüyor. Secret Invasion ve Civil War gibi olaylarda da başarısız olduğu kanaatine varınca, Sorcerer Supreme'lik için yeni bir aday aramaya başlıyor.
Daimon Hellstorm, The Hood, Dr. Doom gibi adaylar arasından, Eye of Agammoto Haiti'li Brother Voodoo'yu yeni Sorcerer Supreme olarak seçiyor.
The List: Dark Reign'in en ilginç hikayelerinden birisi "The List" hikayesi. Norman Osborn'un dünyayı ele geçirdikten sonra yapmak istediklerine dair ufak bir listesi var. Bu liste, "Spider-Man'den kurtul", "Avengers'ı yok et", "Punisher'ı gebert" şeklinde kısa maddelerden oluşuyor. Norman da bunları gerçekleştirmek için şöyle yollar deniyor:
Avengers; Hawkeye gizlice Osborn'un yaşadığı Avengers Tower'a giriyor ve onu öldürmeye çalışıyor. Fakat, Ares tarafından yenildikten sonra Osborn tarafından tutuklanıyor.
X-Men; Norman kendisine ihanet eden Emma Frost ve Namor'u cezalandırmak için Atlantislileri öldürmeye çalışıyor, fakat başarısız oluyor.
Punisher;Norman'a düzenlediği suikast girişimi başarısız olan Punisher, Wolverine'in oğlu Daken tarafından öldürülüyor ve parçalara ayrılıyor. Daha sonra, yer altında yaşayan bir takım canavarlar onu hayata döndürüyor.
Spider-Man; Spider-Man Norman'ın gerçekten nasıl bir manyak olduğunu göstermek için onun labaratuarına giriyor ve insanları denek olarak kullandığı bir videoyu çalıyor. Daha sonra Peter Parker kimliğinde bu videoyu internete yüklüyor.
Daredevil; Osborn Bullseye'ı Daredevil'i öldürmeye gönderiyor. Bullseye bunu başaramasa da, bir bina dolusu insanı katlediyor.
Secret Warriors; Nick Fury, yasadışı gruplara para akıtan bir eski SHIELD ajanı hakkında bilgi almak için Osborn'u ziyaret ediyor, tek sayılık bu hikaye Fury'nin Osborn'u yumruklamasıyla sona eriyor.
Hulk; Victoria Hand ve Moonstone Banner ve oğlu Skaar'ı öldürmek için gönderiliyor, fakat başarısız oluyorlar. Yine de, Banner'ı gamma radyasyonuna maruz bırakmayı başarıyorlar, Banner da yeniden Hulk'a dönüşebilme riskiyle yaşamaya başlıyor.
Wolverine; Wolverine ve eski Dark Avenger Noh-Varr Weapon Plus programını sabote etmeye çalışan Osborn'u durduruyor.
Siege'e Doğru
Gün geçtikçe güçlenen Osborn, gücünün önünde tek bir engel kaldığına inanıyor: Oklahoma'da küçük bir kasabanın üstünde bulunan Asgard. Loki'nin de provokasyonlarıyla başkandan Asgard'ı işgal etmek için izin isteyen Norman, bu isteği geri çevrilince, sınırsız güç isteğinin önündeki tek engeli kaldırmak için daha şeytani bir plan hazırlıyor...
Captain America Reborn: Captain America'nın, yani Steve Rogers'ın öldürülüşünün birinci yılında, halk onu bir kahraman olarak onurlandırsak mı yoksa bir hain olduğu için hiç hatırlamasak mı diye düşünürken, onun ölümünün arkasındaki sır perdesi de yavaş yavaş aralanıyor.
Cap'i öldürenin bir değil, iki kişi olduğu ortaya çıkıyor. Omzundan sniper ile vuran ilk kişi Crossbones, daha sonra yerdeyken karnından üç kez vuran kişi ise Dr. Faustus'un kontrolünde olan Sharon Carter olarak açıklanıyor.
Bütün planlamanın ise Cap'in en eski düşmanı, Red Skull tarafından ayarlandığı, vurulduğu silah ve mermilerin Dr.Doom tarafından verildiği ortaya çıkıyor. İşin ilginç tarafı, Cap'i vuran mermiler onu öldürmüyor, bir zaman dilimi içinde, donmuş bir şekilde hapsediyor. Daha sonra bu donuk durumdan kurtulan Cap, hayatını sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalıyor.
Bu sırada, hem Sharon, hem de Norman Cap'i yeniden hayata döndürmeye çalışıyor. Norman'ın amacı (ki bu orjinal olarak Red Skull'un planı) Red Skull'un beynini Captain America'nın bedeni içinde yaşatarak, Avengers takımına kendisinden daha ideal bir lider yaratmak. Red Skull ve adamları, Steve Rogers'ın vücudunu yeniden yaşatmayı başarıyor. Hank Pym, Vision, Black Widow (Natasha) ve şimdiki Captain America Bucky'nin yardımıyla Cap yavaş yavaş kim olduğunu da hatırlıyor, fakat bu durum uzun sürmüyor.
Red Skull Steve'in vücudunu kontrol etmeyi başarıyor. Ancak, Steve'in onu yok etmek için kendisini öldürmeyi göze aldığını görünce, kaçıp robot vücuduna geri dönüyor. Cap'i kurtarmaya gelen diğer kahramanların da yardımıyla bu vücut içerisindeyken öldürülüyor. Kendisinin dönüşünü coşkuyla kutlayan insanlara rağmen, Osborn ve Avengers ekibinin her an oraya dönebileceğini düşünen Cap ve arkadaşları, olay yerini terk ediyor.
Cap'in canlanmasından sonra Bucky ve Steve arasında yeni bir sorun ortaya çıkıyor: Kim kalkanı taşımaya, Captain America olmaya devam edecek?
Bucky ısrarla Steve'in bunu yapması gerektiğini söylese de Steve reddediyor ve Captain America olma görevi Bucky'de kalıyor. Bunun ardındaki gerçek sebepise, Steve'in hayatını yeniden yaşadığı dönemde sadece geçmişi değil, Bucky'nin kalkanı taşımayı bıraktığı ve öldüğü bir geleceği de görmüş olması.
Doomwar: Bu hikaye aşağı yukarı Siege hikayesi ile aynı anda yayınlanmıştır
Yıllar boyunca Black Panther T'Challa tarafından yönetilen Wakanda'da, ülkedeki yabancı kültür etkisinden hoşlanmayan bir grup asi, Black Panther'ı devirerek yönetimi ellerine alıyorlar. Desturi adı verilen, muhazafakar bir yönetim kuran bu asiler, T'kan adlı bir adam tarafından yönetiliyorlar.
T'Challa ve yeni Black Panther Shuri ülkeden kaçarken, T'Challa'nın karısı ve Wakanda kraliçesi Storm geride kalıyor ve yeni hükümet tarafından yargılanıyor.
Bu arada, bütün bu planların aslında kendi kendine gelişmediği, bu darbenin ardındakinin Dr.Doom'dan başkası olmadığı ortaya çıkıyor. Doom'u durdurma planları yapan T'Challa'nın yardım için ilk uğradığı adres X-Men'in yeni ülkesi Utopia oluyor ve Cyclops ona yardım edecek bir X-Men takımının Doom'a karşı savaşmasına izin veriyor.
X-Men'in ve T'Challa'nın tüm emeğine rağmen Wakanda'nın tüm Vibranium stoğunu çalmayı başaran Dr. Doom, on bin ton Vibranium ile Latveria'ya kaçıyor. X-Men ve Black Panther'dan sonra Doom'un azılı düşmanları Fantastic Four da savaşa katılıyor. FF'a rağmen Doom'un inanılmaz planlarını bir türlü geçemeyen T'Challa, Doom'un kahramanların yaptıklarını önceden tahmin etmesinden bunalınca, oyuna Doom'un asla tahmin edemeyeceği bir karakter getirmeye karar veriyor:
Deadpool: War Machine'in de katıldığı savaşta FF, Black Panther, X-Men ve kendini "Shadow Physics" adını verdiği büyü-bilim karışımı bir olayla güçlendirmiş T'Challa Doom'un askerleriyle mücadele ederken, Deadpool Castle Doom'a sızarak Dr. Doom'un planlarını açığa çıkarmaya ve Vibranium'un yerini bulmaya çalışıyor. Deadpool'un kalesine sızdığını anlayan Doom Vibranium'una güvenerek T'Challa ile yüzleşmek için dışarı çıktığında, T'Challa kimsenin beklemediğini yapıyor ve tek bir tuşa basarak tüm Wakanda Vibranium'unu "inert" hale getiriyor, işe yaramaz ve değersiz kılıyor.
Bu sayede Doom'u durdurmasına rağmen, ülkesinin tüm ekonomi ve ordusunun dayandığı metali de yok eden T'Challa, Doom'u öldürmeyerek evine, Wakanda'ya geri dönüyor. Bu event de, tüm kahramanlar Wakanda'daki inşaat çalışmalarına ve savaş tamirlerine yardım ederken sona eriyor.
Siege
Bu olay, Dark Reign'den hemen sonra geçmektedir.
Asgard'ın Oklahoma eyaletinin ufak bir kasabasının üstünde bulunmasından son derece rahatsız olan Norman Osborn, başkandan saldırmak için onay alamayınca, Asgard'ı işgal edebilmek için yeni bir plan yapmak zorundadır. Loki'nin kendisine Civil War'un nasıl başladığını hatırlatmasıyla, Asgard için de benzeri bir olay yaratmaya karar verirler.
Asgard'dan dünyada bir kahraman olmak için ayrılan Volstagg, U-Foes ile savaşırken yalnışlıkla bir stadyum dolusu insanı öldürür. Bu olaydan sonra başkanı arayıp her şeyin kontrol altında olduğunu söyleyen Osborn, Avengers takımını toplayıp Asgard'ı işgal etmek için yola koyulur. Avengers ekibi bu işgal konusunda oldukça isteksiz olsa da, Osborn bu savaşı kazanırlarsa, bir daha kendisine hizmet etmek zorunda olmadıklarını söyler. Bir Yunan Tanrısı olan Ares ise, hala başka tanrıların evine saldırmak konusunda kararsızdır, fakat Loki'nin Asgard'ı yönettiği yalanını duyunca (Aslında tahttaki Balder'dır) savaşmayı kabul eder.
Bu sırada süper güçlü Sentry bir duygusal bunalım yaşamış ve kendisini Void'e vermiştir. Osborn önce onu sakinleştirir, sonra da bu duygusal çöküşün Robert'ın karısı Linda ile alakalı olabileceğine kanaat getirir. Sonuç olarak Bullseye'ı Linda'yı öldürmekle görevlendirir ve Sentry'ye onun intihar ettiğini söyler.
Thunderbolts ve Avengers ekipleriyle Asgard'a saldıran Osborn, Asgard'lı askerler ve Thor tarafından karşılanır. Savaşı üstün götürmekte olan Norman'ın tarafındaki ilk büyük sıkıntı, Ares'in kendisine yalan söylendiğini anlamasıyla gerçekleşir. Osborn'a saldırmaya çalışan Ares'i durduran Sentry, onu tek bir hareketle paramparça eder.
Bu sırada, Tony Stark Dr. Strange'in de yardımıyla uyanmış ve kendine gelmiştir. Fakat, Stark'ın beynini yeniden başlatmak için kullandırdığı database, onun en son Civil War'dan önce yedeklediği tek databasetir. Bu nedenle, Tony Stark geri dönmüştür, fakat Civil War ve sonrasına dair hiçbir şey hatırlamamaktadır.
Bu sırada Asgard'da savaş tüm hızıyla devam etmektedir. Captain America ve Avengers ekipleri (gerçek olanlar) olay yerine geldiklerinde dengeyi sağlamaya başlarlar. En son gelen Iron Man Osborn'un Iron Patriot zırhını etkisiz kıldıktan sonra sinirlenen Osborn, Sentry'e son bir emir verir: "Her şeyi yok et."
Bu emir üstüne Sentry tek başına Asgard'ı yerle bir eder, ve kontrolünü kaybederek kendini tamamen Void'e verir. Yaptığı her şeyin bir hata olduğunu anlayan Loki geç olsa da kahramanların tarafına katılır, onlara Asgard'ın meşhur "Stones of Norn"larını vererek güçlerini arttırır, fakat Void'in kurbanı olmaktan kurtulamaz.
Iron Man ve Thor başta olmak üzere tüm kahramanların müthiş çabasıyla Sentry/Void beynine devasa bir Hellicarrier geçirildikten sonra ölür. Thor, Robert Reynolds'un cesedini güneşe attıktan sonra, Osborn tutuklanır ve Marvel'da karanlık bir dönem kapanır, kahramanların çağı yeniden başlar.
Heroic Age
Heroic Age şu anda devam ediyor, o yüzden yine madde madde, kısa kısa bilgiler vereceğim.
*Bucky Captain America görevine devam ediyor.
*Steve Rogers, ABD Başkanı tarafından Norman Osborn yerine getiriliyor.
*Sentry'nin cenaze töreninde yardımcı robotu Sentry'nin karargahı Watchover'ı başka bir yere inşa edip onun dönmesini bekleyeceğini söylüyor. Sentry'nin günlüğünün bir sayfasını Reed Richards'a okutuyor, ama Reed okuduğu bilgiyi kendine saklıyor.
*Yeni Avengers ekipleri kuruluyor.
*Secret Avengers : Secret Avengers ekibi, biraz Cyclops'un siyah kıyafetli, öldürmekten korkmayan X-Force ekibine benziyor. Yani pis işleri yapacak, gerektiğinde şiddete başvurmaktan çekinmeyecek, Avengers etiğine tamamen bağlı olmayan, genellikle de uluslararası casusluk işlerine veya zengin mafya babalarının öldürülme işlerine bakacak bir ekip görüntüsü çiziyor. Steve Rogers, Nova, Moon Knight, Black Widow, Ant-Man, War Machine ve Beast bu grubun üyeleri
*The Avengers: Ana takımın, yani Iron Man, Thor, Captain America (Bucky) üçlüsünün oluşturduğu takımın hikayelerini bu seride izliyoruz. Üç büyük Avegner'ın yanı sıra Noh-varr, Spider-Woman gibi isimler de bu takımda bulunuyor.
*New Avengers: Hawkeye önderliğinde devam edecek bir takım. Bunlar Avengers Tower'da yaşıyor ve "The Avengers" serisi karakterlerinden çok da farklı değiller. Üyeleri Hawkeye, Luke Cage, Wolverine, Spider-Man, The Thing, Mockingbird, Iron Fist ve Steve Rogers'ın güvenerek takıma aldığı Victoria Hand.
*Thunderbolts da Luke Cage tarafından yönetiliyor artık.
Son Bölüm: X-men...
X-MEN
House of M'in sonunda Scarlet Witch'in "No More Mutants" sözleriyle dünyadaki nüfusu milyonları bulan mutantlardan bir anda sadece birkaç yüz tane kalınca, üstüne üstlük Xavier, Magneto gibi son derece önemli mutantlar güçlerini kaybedince, X-Men ekibinin de hayatı son derece dramatik bir değişime uğradı. House of M'in sonunda;
1- Dünyadaki mutantların sayısı büyük ölçüde azaldı. Marvel'ın ilk açıklamasına göre sadece 198 mutant kaldığı belirtilse de, sonra bu sayının daha fazla olduğu öğrenildi. Yine de, dünyadaki mutant sayısının en fazla birkaç yüze kadar düştüğü biliniyor.
2- Charles Xavier, Scarlet Witch ve Quicksilver ortadan kayboldular.
3- X-Men'in popüler mutantı Wolverine, House of M sonrasında geçmişini tamamen hatırladı.
4- Mutantların yok olan tüm güçleri birleşip The Collective adlı bir villain oluşturdular. Bu mutantların tamamının güçlerine sahip olan The Collective, Kanada'lı mutant takımı Alpha Flight'ı yok etti.
5- Marvel'ın en başarılı crossoverlarından kabul edilen Onslaught serisinin baş kötü kahramanı Onslaught yeniden canlandı, kahramanların ve X-Men'in çabalarıyla Onsalught Negative Zone'a hapsedildi.
6- Yıllardır varlığından şüphelenilen fakat kim olduğu veya gerçekten olup olmadığı bilinmeyen üçüncü Summers kardeşi ortaya çıktı. Mutantların kaybolan güçlerinin enerjisiyle yıllardır uyumakta olan Gabriel Summers, yani Vulcan, uzun süreli uykusundan uyandı.
7- Son olarak, mutantların bu kadar büyük bir güç kaybına uğraması ve yeniden büyük bir azınlık haline gelmesi sebebiyle, mutantlara karşı ırkçılık ve nefret yeniden tavan yaptı.
Deadly Genesis House of M sırasında kaybolan tüm mutant güçlerinin yarattığı enerji, uzayda uyuyan Gabriel Summers'ı uyandırmayı başardı. Dünya'ya dönen Gabriel Summers, yani Vulcan, oldukça güçlü bir mutanttı. İntikam için geri döndüğü Dünya'da ilk olarak Banshee'yi öldüren Vulcan, daha sonra kendisini durdurmaya gelen X-Takımlarını da teker teker alt etmeyi başardı.
Peki Vulcan neden X-Men'den intikam almak istiyordu? Hiç bir X-Men üyesinin tanımadığı bu adama ne gibi bir kötülük yapmışlardı?
Bu sorunun cevabı, Giant Size X-Men #1'e kadar gidiyor. Bildiğiniz gibi, Krakoa adasında mahsur kalan X-Men ekibini kurtarmak için, Charles Xavier Wolverine, Storm, Nightcrawler Colossus, Sunfire ve Banshee'den oluşan yeni bir X-Men takımını kurtulan tek orjinal X-Man Cyclops ile birlikte adaya göndermişti.
Deadly Genesis'te öğrendiğimize göre, bu takım Xavier'ın öğrencilerini kurtarmak için gönderdiği ikinci takımdı. Daha önce, Moria MacTaggert'ın oluşturduğu bir mutant takımı, Gabriel Summers önderliğinde adaya gönderilmişti. Gabriel bu sırada Cyclops'la tanışmış, ona kardeşi olduğunu söylemiş, iki kardeşin önderliğinde takım başarılı olmaya yaklaşsa da canlı ada Krakoa karşısında yenilmişlerdi.
Gönderilen ikinci ve daha tecrübeli X-Men takımı görevi başarıyla tamamlamış, Polaris Krakoa adasını uzaya gönderirken, bilmeden Gabriel'i de onunla birlikte göndermişti. Öğrencilerinin bu olayın tramvasından etkilenmesini istemeyen Xavier, hepsinin anılarını silmişti.
İşte Vulcan, bu nedenle, kendisini ölüme terkettikleri ve uzaya ışınladıkları, takım arkadaşların tümünün ölmelerine sebep oldukları için X-Men'den intikam almak istiyordu. Onları yendikten sonra gerçeklerin tümünü açıkladı, ve Banshee'nin intikamını almak isteyen X-Men üyelerine bir şans vermeden uzaya geri döndü.
Bu sırada, House of M'in sonundan beri ortadan kaybolmuş olan Xavier geri döndü, fakat yaptıklarını kabullenemeyen Cyclops, onun artık aralarında istenmediğini söyleyerek X-Mansion'dan kovdu.
Messiah Complex House of M sonunda mutantların büyük kısmının güçlerini kaybetmelerinin yanı sıra, Scarlet Witch'in "No More Mutants" sözünden beri hiçbir yeni mutant doğmamıştı.
Yeni bir mutant doğumu olmaması nedeniyle sadece X-Men değil, tüm mutant grupları kendi türlerinin geleceği için oldukça endişeliydi. Bu nedenle, Cerebro Alaska'da yeni bir mutant doğduğunu tespit ettiğinde, onu aramaya giden ilk takım da X-Men olmadı.
Yaptıkları kısa bir araştırma sonucunda X-Men üyeleri bebeği ele geçirmek için mutant karşıtı Purifiers grubu ile Mr. Sinisterın mutant grubu Maraduers arasında bir çatışma olduğunu ve iki gruptan da pek çok kayıp olduğunu gördüler. Cyclops bebeğin durumunu araştırmaya devam ederken, Wolverine, Storm, Nightcrawler, Angel ve Colossus'tan oluşan bir ekibi Maraduers'ın eline geçmiş Rogue'u kurtarmaya gönderdi.
Bebeği ele geçirmek için uğraşan mutant ve mutant karşıtı grupların yanı sıra, mutant avcısı Predator X de bebeğin peşindeydi. Herkes bebek için savaşırken fakat kimse onun nerede olduğunu bilmiyorken, Wolverine Cyclops'a X-Men'in yeni liderinin hiç beklemediği bir bilgi verdi: Bebek Cyclops'un oğlu Cable'daydı.
Bunu öğrenen Cyclops, Wolverine önderliğinde daha karanlık ve öldürmekten çekinmeyen bir X-Force takımı kurdu.Warpath, X-23, Wolfsbane gibi üyelerden oluşan bu yeni X-Force takımı, Cable'ı Reavers ekibi ve Lady Deathstrike ile savaşırken buldu. Caliban'ın öldüğü bu savaşta Deathsrike'ı öldüren X-Force, Cable ile bebek ile ilgili konuşmayı beklerken, Cable onların uçağı Blackbird'ü çalarak Texas'a gitti.
Cable, Texas'ta Forge'un karargahına ulaşmaya çalışıyor ve oradaki zaman makinesini kullanarak bebekle birlikte geleceğe kaçmayı, onu tehlikeden uzak bir ortamda yetiştirip doğru zamanda geri getirmeyi planlıyordu. Fakat, Cable burada gelecekten gelen bir başka X-Man Bishop'un ihanetine uğradı. Cable'ın geleceğinde çok önemli bir rolü olan "Mesih bebek" Bishop'un geleceğinde milyonlarca insanın ve mutantın ölmesine yol açıyordu. Cable'ı arkadan vuran Bishop, bebeği de ele geçirmişti.
Bebeği Cable'dan alan Bishop'un onunla geçirdiği zaman da fazla uzun olmadı. Gambit önderliğindeki Maraduers tarafından baskına uğrayan Bishop bebeği onlara kaptırdı, Maraduers ekibi de onu liderleri Sinister'a götürmeyi başardı. Fakat, olaylar henüz sakinleşmemişti. Sinister'ın aslında kılık değiştirmiş bir Mystique olduğu, Sinister'ın ise Rogue'a zorla uzun süre dokunmak zorunda bırakılarak öldürüldüğü anlaşıldı.
Cerebra'nın yardımıyla Gambit'in yeri tespit edilirken, Cyclops X-Force ekibini ve ihanetinden haberi olmadığı Bishop'u kurtardı. Bishop'un gerçek renkleri ortaya çıkarken, Cable kendisine yardım etmesi için Xavier'ı ikna etmeyi, bebeğin gelecekte tüm insanlığı ve mutantları birleştiren kişi olduğunu söyleyerek başardı.
Mystique bebeği Muir Adası'nda Rogue'u iyileştirmek ve insanlara dokunamama lanetinden kurtarmak için kullanmaya hazırlanırken, Cable, Bishop, X-Force, X-Men ve Xavier da bu adaya geldi. Bu kadar mutantın aynı yerde toplanmasını fırsat bilen Predator X onları kovaladı ve Bishop'un kolunu ısırarak koparttıktan sonra Wolverine tarafından yok edildi.
Bu sırada Cable bebeği yeniden ele geçirmiş, Rogue kendisini kurtarmak için bir bebeği feda etmeye hazırlanan Mystique'e dokunarak onu etkisiz hale getirmiş ve Gambit'i arkada bırakarak Muir Adası'nı terk etmişti. Sonuç olacak Cyclops haklı olanın Cable olduğunu söyleyerek bebeği ona verdi. Cable tam geleceğe ışınlanırken sağlam koluyla ateş eden Bishop Cable ve bebeği vurmak için geç kalmış, fakat onların hemen arkasındaki Charles Xavier'ı vurmuştu.
Xavier'ın vücudu vurulduktan sonra yok olurken, Cyclops artık X-Men diye bir grup olmadığını duyurarak Muir Adası'ndan ayrıldı.
Divided We Stand ve Manifest Destiny Messiah Complex sonrasında tarihlerinde ilk kez resmi olarak kapatılan X-Men ekibinin üyeleri, çeşitli yerlerde, kendi işlerini düzenlemeye çalışıyorlardı. Cyclops ve Emma Frost Savage Land'de tatil yaparken Wolverine hem yeni kurulan X-Force ekibinin liderliğini üstleniyor, hem de Messiah Complex'teki hareketleri nedeniyle onu yakalamak için Mystique'i arıyordu.
Cable güvenli bir gelecekte yetiştirmek için götürdüğü bebekle geleceğe ulaşıyor, fakat aradığı güvenli gelecek yerine teroristler, mutant düşmanları, askerler, ve onu geleceğe kadar takip eden Bishop başta olmak üzere pek çok problemle karşılaşıyordu.
Fakat, X-Men'in dağınıklığı ve ayrılığı uzun sürmüyordu. Eski karargahları Westchester'dan San Fransisco'ya taşınan X-Men takımı, dünyadaki tüm mutantlara telepatik bir davetiye gönderiyor, tüm kalan mutantlara kapılarını açıyordu.
Şimdi geriye tek kalan, "mesih bebeğin" dönüşünü beklemek ve mutant ırkının yok olmamasını beklemekti.
Messiah War
Cable ve mesih bebeğin gelecekteki durumunu merak eden ve onları tehlikelerden korumaya çalışan Cyclops, Wolverine önderliğindeki X-Force'u onu takip etmeye gönderdi. Bu sırada mesih bebek büyümüş, Cable ona Hope ismini vermişti.
Her ne kadar ilk savaş sonunda yenilmiş olsa da Bishop da kendisine bir zaman makinesi bulmuş ve Cable'ı takip etmeye başlamıştı. Böylece, ikisi arasında bir zaman yolculuğu kovalamacası başlamıştı.
Karanlık bir geleceğe düşen X-Force, Cable ve Hope'u eski Birleşmiş Milletler binasında saklanırken buldu. Cable onlara bir tuzağa düştüklerini, bu geleceğin Apocalypse tarafından yönetildiğini açıkladı. Bu sırada ortaya çıkan Deadpool ise, onun yanıldığını ortaya çıkardı. Geleceği yöneten Apocalypse değil, Cable'ın klonu Stryfe'dı. Deadpool'un hikayesine göre Stryfe Bishop ile bir ittifak yaparak Apocalyspe'i öldürmüş, onun yerini almıştı.
Bu sırada takımdan ayrılan Archangel, uzak bir mağrada, yaralı bir Apocalypse'i buldu. Apocalypse ölmemiş, fakat çok zayıf düşmüştü. Onu öldürmeye yanaşmayan Archangel ona iki metal tüy vererek yeniden canlanmasını ve gücüne kavuşmasını sağlarken, Apocalypse ona Stryfe'ı beraber öldürmeyi önerdi.
Bu sırada X-Force ekibi ve Cable sadece Stryfe'a yenilmekle kalmamış, aynı zamanda onun Kiden Nixon adlı zamanı bükme güçleri olan bir mutantı kullanması nedeniyle geçmişe de geri dönemediklerini öğrenmişlerdi. Üstelik, eğer belirlenen zamanda geri dönmezlerse, kullandıkları cihazların kendi vücutlarında büyük sorunlara yol açacağını da biliyorlardı.
Bunun üzerine, tam Apocalypse ve Angel Stryfe'ı yok etmeye gelirken Domino Kiden'ı vurdu. Apocalypse zayıflığının bittiğini ilan ederek Stryfe'a saldırırken bütün olay boyunca Stryfe'ın bir adamı gibi gözüken Bishop Hope'u öldürmek için son bir denemede bulundu, fakat Cable tarafından durduruldu. Wolverine tarafından sağ gözü çıkarılan Bishop çaresiz bir şekilde zaman makinesini kullanarak kaçtı.
Cable ve Hope da kendi zaman makinelerini kullanarak daha güvenli bir gelecek bulma umuduyla tekrar yolculuk ederken, X-Force da kendi zamanlarına geri döndü.
Necrosha Necrosha aslında bu dönemde X-Men'in en çok uğraştığı sorun "House of M sonrası mutantların yok olması ve yeni mesih bebeğin korunması" olayının oldukça dışında bir event olduğu için, bunu sadece bilgilendirme amaçlı ve kısaca yazarak geçiyorum:
Necrosha'da, Hellfire Club'un Black Queen'i Serene, ölü mutantları yeniden canlandırarak kendisini bir tanrıça statüsüne ulaştırmaya çalıştı. Magneto, Deadpool, X-Men ve X-Force ekipleriyle savaşan ölü mutantları Serene, Cable'ın vücüdundakine benzer bir tekno-organik virüs ile kontrol ediyordu.
Caliban, Banshee, Cypher, Destiny, Maggott ve milyonlarca ölü Genosha mutantını canlandıran Serene, daha sonra Warpath tarafından sihirli bir hançer ile bıçaklanarak öldürülüyor, ve böylecek Necrosha hikayesi de sona eriyordu.
DC Seven ve mutlu olmak isteyen Marvel Düşmanları için kısa bir not, evet, bu olaylar Blackest Night ile aşağı yukarı aynı anda gerçekleşti.
Second Coming
Cable'ın günümüzdeki tehditlerden korumak ve huzur içinde büyümesini beklemek için geleceğe götürdüğü Hope Summers (Cable'ı babası olarak kabul ettiği için onun soyadını almıştı) artık büyümüş ve genç bir kız olmuştu. Fakat, gelecek hiç de Cable'ın beklediği gibi değil, belki de günümüzden bile daha tehlikeli, vahşi ve düşmandı.
Bu koşullar altında yavaş yavaş güçlerini keşfetmeye başlayan, Cable'dan da savaşma tekniklerini öğrenen Hope, tam bir savaşçı olmasına rağmen artık her gece nöbet tutarak uyumaktan, her an hayatının tehlikede olmasından, kendilerini nereye ve ne zamana giderlerse gitsinler sürekli kovalayan Bishop'tan ve geceleri fare yemekten o kadar sıkılmıştı ki, Cable'a günümüze geri dönmeye hazır olduğunu söyledi.
Gelecekten döndükleri anda o sırada X-Men'e karşı terör estirmekte olan Bastion'un askerleri ve Purifiers ekibiyle karşılaşan Cable, X-Men'in yardımıyla bebeği Rogue ve Nightcrawler'dan oluşan ekibe teslim etmeyi başardı. Fakat, bir X-Jet ile Nevada'ya indikten sonra Bastion'la karşılaşan bu küçük ekip için sonuçlar trajik oldu. Rogue Bastion tarafından şiddetli bir yenilgiye uğratıldı, Hope'u öldürmeye çalışan Bastion'un önüne kendini ışınlayan Nightcrawler da, Hope'u Utopia'ya teleportamayı başarmasına rağmen öldü.
Cable ve Hope güvenli bir şekilde Utopia'ya varmış olmalarına rağmen Bastion, adadaki tüm dış iletişim araçlarını (telefonlar, internet, cerebra, ve tüm X-Jet ve Blackbird'ler) yok etmeyi başardı. Bu durumu farkeden Cyclops, tüm Utopia mutantlarına artık adada mahsur kaldıklarını ve savaşmaya hazır olmaları gerektiğini bildirirken, söyledikleri bir anda mecazi değil, gerçek oldu; çünkü Utopia adası büyük bir küre tarafından kapatılmıştı.
Üstüne üstlük Bastion, X-Men ekiplerinin gelecekten gönderdiğini tespit ettiği bir grup yeni Sentinel'ı savaş alanına yolluyordu. Elinde bu Sentinel'lardan yaklaşık yüz yetmiş bin tane daha olduğu anlaşılınca Cyclops, Cable'ın zaman makinasının son gücünü kullanarak X-Force takımını ve oğlunu geleceğe, bu Sentinel'ları yok etmeye gönderdi.
X-Force ekibi görevini başarıyla tamamlasa bile, ki bu da küçük bir ihtimaldi, zaman makinesi artık çalışmadığı için geri dönemeyeceklerdi.
Günümüzde ise, X-Men ekibi Magneto'nun kahramanca savaşması sayesinde gönderilen robotları etkisiz hale getirmeyi başarıyordu. Mutantlar bu savaşa devam ederken bir anda düşmanları çalışmayı bırakınca, X-Force ekibinin başarılı olduğunu da anladılar. Fakat, hepsi bu da değildi. Cable kendini feda ederek, X-Force'u geçmişe götürmeyi de başarmıştı.
Onu koruyan, büyüten ve babası olarak kabul ettiği Cable'ın ölümüyle Hope, artık tüm mutant güçlerini sergilemeye başladı. Çeşitli X-Men üyelerinin güçlerini kopyalayarak Bastion'un yandaşları Graydon Creed ve Stephen Lang'i öldürdü, Bastion'u da yenerek Utopia çevresindeki küreyi kırmayı başardı.
Bu sırada onun etrafındaki ateşlerin Phoenix'in şeklini aldığı ve Hope'un da fiziksel olarak bir an için tıpatıp Jean Grey'e benzediğini gören tek kişi Emma Frost oldu. Emma bu haberi Cyclops'a iletmek için koşarken, kocasını bundan çok daha önemli bir işle uğraşırken bulmuştu. Bastion'un yenilmesiyle yeniden çalışan Cerebra, bir anda yeni beş mutant tespit etmişti.
Sonsöz
Evet, bu şimdilik bitti, ama bu çalışmayı okumak isteyenlere birkaç ufak notum olacak.
Öncelikle gerçekten çok zor bir çalışma olduğunu söylemek istiyorum. Bütün bu serileri okuduğum için bir anda oturup bir saatte hepsini bitirebileceğime inanıyordum, fakat serilerin çoğunu yıllar önce okuduğumu hesaba katmamıştım. Kısacası, bu yazıyı yazarken pek çok defa geri dönüp tekrar okudum, bazen internetten özetlere baktım. Bu nedenle, yani sırf hafızamdan yazmadığım ve kaynaklardan faydalandığım için, sanıyorum ki içinde çok büyük bir hata olmayacaktır.
Yazıyı yazmamın amacı, Marvel'ın eskisine göre çok daha karışık bir evren olmasıdır temel olarak. Artık, on - on beş yıl önceki gibi raftan herhangi bir çizgi romanı alıp okumanız ve bir şey anlamanız mümkün değil. Çoğu zaman eleştirdiğimiz ve sevmediğimiz bir durum bu; fakat büyük resmi daha iyi anladığınızda, bazen eskisinden de keyifli olabileceğini söylemek istiyorum. Bu yazı, biraz olsun son olayları aktarabiliyor, yeni olayları da anlamlı kılabiliyorsa, ne mutlu bana.
İkinci ve daha önemli sebep, aslında biraz bencil bir sebep. Bildiğiniz gibi forumda daha çok İtalyan çizgi romanı tartışılıyor, comics'ler ikinci planda kalıyor. Her ne kadar Türkiye'deki çizgi roman piyasası düşünüldüğünde bu çok normal ve güzel bir şey olsa da, bu yazının birkaç yeni comics okuyucusu yaratabileceğini, ve başta Marvel bölümü olmak üzere "Bar With No Name" bölümüne biraz hareketlilik katabileceğini umuyorum.
Uzunluğuna rağmen, bu yazının bir "Marvel Evreni Tarihi" değil, yalnızca Marvel'ın son dört-beş yıllık yakın tarihine basit bir bakış olduğunu hatırlatmak istiyorum. Burada bahsettiğim crossover'ların öncesinde yer alan Avengers Dissassembled,Secret War House of M, Onslaught, Age of Apocalypse, ve daha nicleleri de, belki bunlar kadar etkili geçiş dönemleriydi, fakat bunlara yer ayırmam -şimdilik- mümkün olmadı.
Aynı zamanda, Spider-Man'in The Other, One More Day, Brand New Day, The Gauntlet, One Moment in Time gibi serileri olduğunu, ama ne yazık ki karakterlerin bireysel tarihlerine yoğunlaşacak zamanım olmadığı için bunları incelemeyi ve aktarmayı başka birine, iyi ihtimalle başka bir zamana bıraktığımı da hatırlatmak isterim.
Son olarak, bu yorucu ama keyifli yazıyı yazmamdaki motivasyonu sağlayan Mrex'e ve yazıyla ilgili görüşlerini paylaşan Tengu başta olmak üzere buradaki arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ben yazarken çok keyif aldım, umarım siz de okurken keyif alırsınız.
Yazan:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.