Fumetti Okuru Neden Comics Sevmez ?

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,554
28,983
İzmir
11265-cizdiy (CD)ix.jpg

Ben çizgi roman severim. Her türü okurum. Ama en çok comics severim. Başta ana akım olmak üzere birçok comics serisini takip ederim. Sıkı bir çizgi roman hayranı olduğum için kendimi sadece comics ile sınırlandırmak istemem. Bundan dolayı diğer türlerden de hoşuma giden ilgimi çeken ne varsa okurum. Frankofonlar bana film veya roman tadında geldiklerinden severek takip ederim. Fumetti tarzından ise belli başlı bazı karakterlerin okuyucusuyum. Kendimi Teks, Büyülü Rüzgar, Dylan Dog, Nathan Never, Dragonero, Orfani, Başka Yerden Hikayeler okuru sayılabildiğim gibi tek sayılık olarak çıkan bir çok fumetti kitabını da (Sigma, Gözler ve Karanlık, Son Mohikan…) beğenerek okuduğumu söyleyebilirim. Yerli çizgi romanlardan da beğenip takip ettiklerim var. Buna karşılık mangaya alışmakta zorlanıyorum. Pek fazla okuduğum söylenemez.

Benim gibi bir türe yakın olmasına rağmen bütün türlerde çizgi roman okuyan çizgi roman severler olmasına karşılık sadece tek türe yoğunlaşanlar da var. Tek türe yoğunlaşanlar arasında her türden okur olmasına karşılık sadece ve sadece fumetti okuyan kişi sayısı çoğunluktadır. Özellikle İzmir grubu toplantılarında ve Pınar Kitap’ta karşılaştığımız dostlar ile yaptığımız sohbetlerde fumetti okurlarının comics’e bakış açılarına yakından tanık oldum. Bu muhabbetlerden deneyimlediğim kadarıyla muhafazakar düzeyde fumetti okuyanların neden comics tarzını sevmediklerini derledim. Aşağıda yazdıklarım bütün fumetti okurlarını kapsamadığı gibi eksik veya yanlışlar da olabilir. Eğer hatalarım varsa affola.


11266-cizdiy (CD)ix.jpg


Birçok ağabeyimden deneyimlediğim kadarıyla fumetticiler neden comics sevmez?

• Comics çizgi romanlarında çok fazla karakter vardır. Avengers, X-Men, JLA dediğiniz zaman; ekibe katılan-ayrılan karakterlerin yanında alt grupları da (Young Avengers, X-Force, X Factor, Titans, Teen Titans…) saydığınızda; onlarca karakter ortaya çıkar. Ayrıca değişik ırklar ve dünyalar mevcuttur. Hikayeler sadece dünyada geçmediğinden Badoon, Kree, Skrull gibi değişik ırklar ile karşılaştığınız gibi Darkseid gibi farklı bir boyuttan gelen bir tiran da karşınıza çıkabilir. Takibi kolay değildir. Bir yerde kafa karışır. Oysa Fumetti’de esas oğlan ile bir-iki yancı vardır. Çok fazla karakter öğrenmeye gerek yoktur. Takibi kolaydır.

• Comics’lerde düşman sayısı da çok fazladır. Bir karakter kendi düşmanlarından başka diğer karakterlerin düşmanları ile de zaman zaman karşı karşıya gelir. Mesela Örümcek Adam kendi baş düşmanı Dr. Ahtapot ile kapıştığı gibi Fantastik Dörtlü’nün baş düşmanı Dr. Doom ile de aşık atmıştır. Ama Fumetti’lerde kötü adam enflasyonu yoktur. Ana karakterin bir ya da iki tane ana düşmanı vardır. Hikayenin genel gidişi boyunca bu düşman ile zaman zaman karşılaşsada hikaye bütünlüğünün tamamında ortaya çıkan kötüler (haydutlar, katiller, hırsızlar…) birkaç sayılık ömre sahiptirler. Yani esas oğlanın karşısına çıktıktan sonra ya mezara girerler ya da hapse. İşleri bittikten sonra da unutulup gider. Bu da okuyucu için kolaylıktır.

• Comics çizgi romanlarında yukarıda da söylediğimiz gibi değişik dünyalarda olaylar yaşanır. Lakin sadece uzayda değil paralel evrenlerde, farklı boyutlarda ve zamanlarda geçen hikayeler anlatılır. Fumetti’lerde olay çoğunlukla dünyada geçer. Bilim kurgu, büyü ve ezoterik konuları işleyenler harici pek fazla yaşadığımız dünya dışına çıkılmaz. Kovboylar Amerika’dadır, Dylan Dog İngiltere’de… Takibi daha kolaydır.

• Fumetti karakterleri özel sayılar hariç kendi kitaplarının dışına pek çıkmazlar. Aynı zaman ve mekanda olanların bir birlerini etkiledikleri hikayeler çok nadirdir. Lakin comics karakterleri paylaşılmış evrende birçok ortak macera yaşar. Bütün karakterler önemli olaylardan etkilenir. Bir olay bazen bir dergide başlayıp başka bir dergide devam ederken bazen de yayıncının bütün dergilerinde devam eden çok büyük olaylar olur. (House of M, Civil War, Flashpoint...) Comics takibi için birkaç karakteri birden okumak gerekir. Yoksa kafa karışıklığına neden olabilir. Fumetti’de bir karakteri okuyarak bütün hikayeye hakim olabilirsiniz.

• Comics okumak için olayların kronolojisini bilmeniz gerekir. Birkaç yıl önce geçen bir olayın etkileri halen devam etmekte olabilir. Mesela 2005’teki büyük hikaye House of M’in üzerinden yıllar geçmesine karşılık halen olaya gönderme yapılabilir. Hikayelerde bir devamlılık hakimdir. Fumetti hikayelerinde çoğunlukla kronolojik bir devamlılık yoktur. İstediğiniz sayıdan başlayıp karışık okuyabilirsiniz. Comics bu yönüyle takip istediğinden okuması daha zordur. Comics okumak için okuma listelerine ihtiyaç duyabilirsiniz.

• Comic’slerin çizim tarzı geleneksel çizgi roman okuru için göze hoş gelmeyebilir. Fumetti okuru çoğunlukla siyah beyaz çizgi romanlardan haz duyar. Rengarenk boyanmış comics çizimlerini beğenmeyebilir. Mesela bir comics olmasına karşılık bütün fumetti okurlarınca ayrı yerde tutulan Conan’ın siyah beyaz öyküleri sevilir. John Buscema ve Ernie Chan’a hayranlık duyan fumetti okuru Dark Horse Comics tarafından yeniden uyarlanan ülkemizde Lal Kitap tarafından yayınlanmış seriyi beğenmez. Alışmadığı bir çizimi vardır. Geleneksel fumetti okuru alışmadığı çizeri benimsemez.

• Fumetti okuru süper güçlere sahip karakterleri mantıksız ve fantastik bulur. Kovboy öykülerinden gelme alışkanlığından dolayı uçan, ağ atan adamları benimseyemez.
Aslında Fumetti karakterleri arasında da süper güçlü sayabileceğimiz insanlar mevcuttur. Kim Zagor veya Teks’e normal insan diyebilir ki? Teks ‘’Yalnız Atlı’’ isimli Özel Albüm 15’de bir uçurumdan düşmesine karşılık sapa sağlam yoluna devam etmeyi bilmiştir.

• Fumetti okuru tayt ve pelerin sevmez. Kostüm olayına antipatik bakar. Lakin fumetti karakterlerinin de bir kostümü vardır. Zagor en belirginleri olmasına karşılık fumetti karakterleri her öyküde aynı kıyafeti giyerler. Kıyafetler karakterlerin alameti farikası olduğu gibi hepsi kostüm statüsündedir.

• Comics karakterleri zaman zaman ölürler. Ama comics tarzında belli başlı karakterler hariç (örneğin: Peter Parker’ın Ben Amcası…) bir takım olaylar neticesinde ölümden dönebilirler. Lakin fumettilerde çoğunlukla (eğer öldü zannedilmediyse) ölen ölü kalır, üstüne bir avuç toprak atılır.

Yukarıda saydığım bir takım farklar, zorluklar, genel alışkanlıklar ve ön yargıları bir yana bırakırlarsa Fumetti okurları da comics çizgi romanlarından büyük bir keyif alarak okuyabilir. Ama ben bildiğimden şaşmam, tayt ve pelerin istemem, uçan kaçan adam mı olur kardeşim diyen dostlarım için de bir çözüm yolu mevcut. Comics sadece süper kahraman hikayelerinden oluşmaz. Yukarıdaki bütün maddelerin dışında kalan, içeriğinde hiç süper kahraman geçmeyen birçok comics öyküsü mevcut. Bu öyküleri de Fumetticiye Comics Tavsiyeleri başlığı altından inceleyeceğim.

Konu İle Alakalı Linkler:
http://www.cizgidiyari.com/forum/ka...tticiye-comics-tavsiyeleri-1-y-son-erkek.html
http://www.cizgidiyari.com/forum/ka...etticiye-comics-tavsiyeleri-2-gungezgini.html
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Dindar Diker

Çeviri & Balonlama
11 Nis 2009
2,476
8,799
İzmir
Mükemmel bir anlatım tarzı olmuş sevgili Murat. Süper kahramanları ben de çok severek okumuştum zamanında, hâlâ okurum elime geçince. Özelikle de The Amazing Spider-Man serisinden olursa... Ama bildiğimiz Spider-Man. Yok zenci, yok bilmem kim olursa kafa almıyor açıkçası, çünkü olaylar zinciri çok karışıyor o zaman... Ama dün de konuştuğumuz gibi son zamanlarda comicse merak sardım. DC evrenine başladım ilk önce, çünkü bildiğim sadece birkaç önemli karakter var: Superman, Aquaman, Green Lantern, The Flash ve tabii ki de Batman. DC den sonra sıra Marvel alemine gelecek... Marvel daha karmaşık, çok karakter var: Iron Man, Thor, Captain America, Daredevil, Punisher, Spider-Man, Hulk, Fantastic Four, Wolverine, The Avengers... Liste saymakla bitmiyor gördüğünüz gibi...
 

Baltimora

Yönetici
16 Nis 2009
9,715
36,249
İstanbul
Bu güzel çalışma için teşekkür ederim. Bu arada ben de oldum olası sadece fumettiyi sever comicsten imtina ederim. Bu yaştan sonra da sanırım bu alışkanlığım değişmez... :)
 

kandraks53

Onursal Üye
29 Ağu 2010
2,778
8,025
Comics okumayı sevmem fakat okuyanları çok severim..(Dindar Diker,The DarknesS,V.S.)..Birini seviyorumya bu bana yetiyor..
 

ahmet akyol

Onursal Üye
18 Ocak 2016
654
2,565
İzmir
Bu arada bende çok kısa bir şeyler yazmak istiyorum bu konuyla ilgili....Bence olay aslında çok karışık değil sadece jenerasyonla alakalı muratcım yani yaş ve o dönemdeki yayınlarla ilgili...Örneğin benden büyükler sadece fumetti okur (zagor,teks,teksas vs.) benim jenerasyonum hem fumetti hemde comic'in beli başlı sayılarını sever yani marvel veya dc evrenlerinin karışmadığı,her bir kahramanın kendi kitabının olduğu sayıları örneğin;bilkanın öremceği,alfanın thoru veya kaptan amerikası vb. gibi diğer sayılar...Benden küçük olan yani sizin yaşınıdaki jenerasyon comicin her türlüsünü sever yakından takip eder ve olayları çabuk kavrayıp okuduklarından zevk alır ama iş fumettiye gelince bu tarz kitaplar senin jenerasyonuna hafif gelir ve belli bir zaman sonra sıkar....Manga olayına gelince oda sizin bir alt jenerasyonunun şu an çok severek takip ettiği ve bağımlısı olduğu 16-20li yaşlardaki insanların yeni gözdesi.Yani kısacası Muratcım benim acizane fikrim insanların kitapları tarz olarak sevmeleri ve benimsemeleri tamamen yaş ve jenerasyonla alakalı....''Not:bende Conanı hiç bir sınıfa katmıyorum :)''
 

carson10

Aktif Üye
16 Ara 2012
388
1,162
Çok güzel bir yazı The_Darkness, elinize sağlık.Zevkle okudum.Yerinde tespitler.Naçizane ekleyeceklerim:Fumetti okurları , şövalye ruhlu eski kurtlardır.Örneğin:Tex sadece adalet için şiddete başvurur.Bazen de kader kurbanlarının-eğer iyi biriyse-kaçmasına göz yumar. Geveze değildir.Bilgiç bilgiç konuşmaz.İnsanlara ikinci bir şans verir.Kanun tarafında yer alıp da kötülük yapanlarla da savaşır.Western özbeöz Amerikan kültürüdür.Biz bunun İtalyan yorumunu okuyoruz.Sonuçta ikisi de batı kültürü.Comics de Amerikan.Çizgi romanın doğduğu yer da Amerika.Sadece tarzlarda farklılıklar var.Comics'lerde bazen gereksiz şiddet oluyor.Şiddet, zorunlu olmadığı zaman insanın ilkel tarafına hitap eden hayvani bir eylem.Gençler şiddeti talep ediyor diye, comics'lerde gereksiz, abartılı, stilize şiddet var.Süperman, adalet-doğruluk-yardımseverlik-kahramanlık gibi en üstün değerleri temsil eder.Clark Kent, Superman'in alter egosudur.Superman, kurşunların önüne geçtiğinde değil, gücünü insanlara yardım etmek için kullandığı zaman kahraman olur.Zira, kurşunlar zaten Superman'e zarar veremez.O ise tüm Dünyaya hükmedecek gücünü insanlara yardım etmek için kullanmayı tercih eder.Son zamanlarda, bazı Superman maceralarında, kahramanın insanlara zarar verdiği, rakipleriyle acımasızca kavga ettiği görülüyor.Son Superman filminde de benzer temalar var.Çünkü insanlar bunu talep ediyor.Toplum, erdem ve adaletten uzaklaşıyor.İşte fumetti okurları kendi değerlerine uygun kahramanları tercih ediyorlar.R-rated olarak kodlanan ve içinde yetişkin okurlara Yönelik içerik olan Vertigo (DC) ve Max Comics(Marvel) serilerinde inanılmaz başarılı eserler var.100 Bullets,Preacher, Sandman, Y:The Last Man, Saga, Fables gibi.Yalnız Kurt ve Yavrusu gibi klasikleşen Mangalar var.Ayvali, Maus, Güngezgini, Watchmen,V for Vendetta, From Hell gibi çok başarılı grafik romanlar var.Red Son gibi harika else World tarzında yazılmış eserler var.Ben iyi ve değerli eserleri tür ayrımı yapmadan okumayı öneriyorum.
 

caretta

Onursal Üye
24 Ağu 2011
2,965
24,199
Kıbrıs
"Kırk yıllık Kani olur mu Yani?".40 küsur yıldır Teksas,Tommiks,Teks,Zagor okuyan biri olarak hiçbir zamam comics'e
ısınamadım.Çok gençken bazı Batman ve Süpermen kitaplarını okumuştum.Hatta Adalet Birliği (Şimdi JLA oldu galiba) maceralarını
çok severdim.Flash,Yeşil Fener,Hawkman,Atom,Aquaman gibi karakterleri
hala hatırlıyorum.Batman,Robin ve Süpermen de aynı ekipteydiler.Joker,
Brainac,Lex Luthor gibi karakterler de mazinin sisli hatıralarında hatırladığım tipler.
Batman,JBC yayıncılık tarafından yayınlanmaya başlayınca 2-3
kitabını aldım.Hatta "Baykuşlar Şehri'ni"okudum.Ama bu benim gençliğimin
Batman'i değil.Robin yok.Batman galiba yeni bir anlayışla tekrar yazılmış.
Olay benim için bitti.Çok methedilen "Scalped"in ilk 3 sayısını aldım.
Birinciyi bile bitiremedim.Karanlık çizgiler,bol küfürlü konuşmalar,karışık
karakterler bana itici geldi.O da elendi.Teks'in yüzü hürmetine "Saguaro"'nun bütün sayılarını aldım.Hiç sevmedim.
"Benim oğlum bina okur;döner döner yine okur"lafına uygun olarak
döne döne Teks ve Zagor okuyorum.Halimden de memnunum!
 

İskenderunlu

Onursal Üye
29 Tem 2012
5,505
13,643
iskenderun-Hatay
Ben kelimenin tam anlamıyla bir fumetticiyim.Bir çizgi roman satan sahafta gezinirken comics'lerin bulunduğu rafa gelince içim kararıyor yüzümü buruşturarak 'Bunlar ne yahu?' diye mırıldanmaktan kendimi alamıyorum ve hızla soluğu Zagor, Mister No rafları tarafında alıyorum.Ne yalan söyleyeyim bir de comics'çileri garip insanlar olarak görmekten kendimi alamıyorum.Hem garip hem de zevksiz..Tabii onların comics okumalarına saygı duyuyorum.Bunlar benim samimi düşüncelerim..
 
Son düzenleme:

rabum alal

Yeni Üye
8 Tem 2016
7
18
Çizgi roman okumaktan keyif almadığı gibi üzerine sevenleriyle dalga geçen ve saygı göstermeyen insanlar dışında, kendi aramızda da garip görünmek şaşırttı doğrusu. .)
 

Beymelikli18

Onursal Üye
26 Eyl 2014
19,256
54,345
Kendi Koltuğunda
Biz eskiler furmetticiyiz zaten yeni nesil comicsci.
Yine biz bu comicslere bakarsak bile nasıl iyimi ilgiç iyimi çizilmiş kötümü içimizdeki çizgi roman sevgisi olduğu sürece okumasakda hepsine el atıyoruz.
 

HACILI

Onursal Üye
14 Kas 2012
2,284
8,555
Dostumuz çok güzel bir konuya değinmiş.
Hem öğretici hem de eğitici.Ellerine sağlık.
Hep merak etmiş ve sormuşumdur. Bazı yakın dostlarım şahittir.
Fumettici ne, Comicsci ne, ya da frankofoncu nedir diye.
Dostlarımın anlattıkları kadarıyla bilirim. O kadar.
Anladığım kadarı ile ben Teksas Tom miks lerle büyüdüğüm için ( yaş 66 )
Fumettici oluyormuşum.
Aslında öncelikle bu ... cici, ... cucu konusunna bir açıklık getirmem lazım.
Yaşamım boyunca hiç şucu ya da bucu olmadım.
ATATÜRKÇÜ olmamdan gayrı.
Dediğim gibi Teksas Tom miks devri çocuklarıyız biz.
Gordon ve Süpermenden de ayrılmazdık. Sonraları Karaoğlan ve benzeri yerli çizgi romanlar derken 60 şından sonra Tekse başlayıp tutkunu olanlardanım.
The_DarknesS dostumuzun tespitleri çok yerinde.
Sanki zaman zaman beni tarif etmiş. Özellikle Conan konusunda.
Bu konuda Ahmet Akyol dostumuzun da diğer yorum yapan dostlarımızın da haklı ve yerinde tespitleri var.
Katılmamak mümkün mü?
Sonuç olarak çok güzel bir yazı olmuş başta da yazdığım gibi.
Bilgilendirici ve öğretici.
Şimdi ilk işim kısmet olursa bu bilgiler ışığında Conandan başlayarak diğer Comicslere devam etmek.
Teşekkürlerimle.
 
Son düzenleme:

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
775
5,745
Kdz. Ereğli
Güzel sohbet dostlar...

Naçizane fikrim, konunun kuşak geçişleri kadar teknolojik altyapı-birey ilişkisiyle de alakalı olduğu. Taş plak döneminde Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla stardı. Long Play döneminde Ajda Pekkan, Emel Sayın, Bülent Ersoy, Zeki Müren gibi sanatçılar star unvanını hak etti. Kaset dönemine arabeskçiler damgasını vurdu. CD yıllarının tartışılmaz starı Tarkan, Mustafa Sandal oldu. Artık her şeyin USB'ye yüklenebilecek verilerden ibaret olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönemin yıldızlarını takip edemiyorum...

Teksas-Tommiks, Kinova, Zagor'un ilk dönemi, Teks'in ilk dönem maceraları hep televizyonun olmadığı veya hesaba katılamayacak kadar az etkin olduğu dönemdeki okura hitap eder. 1968'de Türkiye'de ilk televizyon yayıyının başladığı dönemden itibaren Essegesse ekolünün gerileyip, yeni döneme uyum sağlayan Bonelli grubunun öne çıkışının macerası olarak da okunabilir. 1980'lerde, renkli televizyonun çıkışı, sürekli evrilen konuların gündelik hayatta yerini aldığı pembe dizilerin sürekliliğini kurgulamak isteyen çizgi roman evrenini (Comics'lerin etkin olmaya başladığı tarihi bu şekilde tespit etmek gerek) etkilemiştir. Örümcek Adam'ın Mary Jane ile ilişkisinin geldiği nokta, çocukları mutant mı olur, normal insan mı olur diye kaygılanmaları falan, nihayet Süpermen'in Louis Lane ile evlenmesi renkli televizyonla yanyana var olabilen comics evreninin ön plana çıkışını sağlıyor. Manga ve modern Comics'ler başta olmak üzere fumetti ve frankofon alemleri dışındaki çizgili ortamlara bilgisayar oyunlarının (Lara Croft mesela) etkisini de hesap etmek gerekir.

Belki güzel anlatamamış olabilirim ama çizgi roman diğer eğlencelik görsel uygulamalar karşısında sağ kalabilmek için kendini hep revize etmeye mecbur kalmış bir alandır.

Conan'a gelince... Arkadaşlardan bazılarının onu tasnif dışı tutması haklıdır.
Kendileri aslında fantastik edebiyat kahramanı olmasına rağmen, önce çizgi romana, sonra sinemaya, televizyona, çizgi filmlere, hatta bilgisayar oyunlarına kılıcının gücüyle dalmış, her ortamın da hakkını vermiş bir figürdür.

Comics'lerde bana itici gelen şey, teenage cinsellik anlayışı üzerinden para kazanmaya dayalı arkaplandır. Comicslerin bayan kahramanları tüm hatları belli eden taytlar giyerler. Hiç biri yaşlanmaz. Hepsi güzeldir. Fizikleri inanılmazdır. Bu açıdan Teenage'lerin "yengeniz" diye takdim edecekleri bir model ortaya koyarlar.

Elbette aynı teenage bakış açısı, kendisini yerine koymak istediği erkek modeli olarak ise pazularını sergileyen taytlar içindeki erkek güzeli kahramanlardır. Çizgi roman alemi nadiren cinsellik davranışlarına izin verse de bu göstergeler, hedef kitle cinselliğini sömürme amacına dikkat çekerler.

Buradan kaba bir tasnif çıkar. Elbette tüm çizgi romanlar başka tasnifler kadar bu tasnif yöntemiyle de sınıflandırılamaz.
 
Son düzenleme:

Beymelikli18

Onursal Üye
26 Eyl 2014
19,256
54,345
Kendi Koltuğunda
Güzel sohbet dostlar...

Naçizane fikrim, konunun kuşak geçişleri kadar teknolojik altyapı-birey ilişkisiyle de alakalı olduğu. Taş plak döneminde Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla stardı. Long Play döneminde Ajda Pekkan, Emel Sayın, Bülent Ersoy, Zeki Müren gibi sanatçılar star unvanını hak etti. Kaset dönemine arabeskçiler damgasını vurdu. CD yıllarının tartışılmaz starı Tarkan, Mustafa Sandal oldu. Artık her şeyin USB'ye yüklenebilecek verilerden ibaret olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu dönemin yıldızlarını takip edemiyorum...

Teksas-Tommiks, Kinova, Zagor'un ilk dönemi, Teks'in ilk dönem maceraları hep televizyonun olmadığı veya hesaba katılamayacak kadar az etkin olduğu dönemdeki okura hitap eder. 1968'de Türkiye'de ilk televizyon yayıyının başladığı dönemden itibaren Essegesse ekolünün gerileyip, yeni döneme uyum sağlayan Bonelli grubunun öne çıkışının macerası olarak da okunabilir. 1980'lerde, renkli televizyonun çıkışı, sürekli evrilen konuların gündelik hayatta yerini aldığı pembe dizilerin sürekliliğini kurgulamak isteyen çizgi roman evrenini (Comics'lerin etkin olmaya başladığı tarihi bu şekilde tespit etmek gerek) etkilemiştir. Örümcek Adam'ın Mary Jane ile ilişkisinin geldiği nokta, çocukları mutant mı olur, normal insan mı olur diye kaygılanmaları falan, nihayet Süpermen'in Louis Lane ile evlenmesi renkli televizyonla yanyana var olabilen comics evreninin ön plana çıkışını sağlıyor. Manga ve modern Comics'ler başta olmak üzere fumetti ve frankofon alemleri dışındaki çizgili ortamlara bilgisayar oyunlarının (Lara Croft mesela) etkisini de hesap etmek gerekir.

Belki güzel anlatamamış olabilirim ama Comics diğer eğlencelik görsel uygulamalar karşısında sağ kalabilmek için kendini hep revize etmeye mecbur kalmış bir alandır.

Conan'a gelince... Arkadaşlardan bazılarının onu tasnif dışı tutması haklıdır.
Kendileri aslında fantastik edebiyat kahramanı olmasına rağmen, önce çizgi romana, sonra sinemaya, televizyona, çizgi filmlere, hatta bilgisayar oyunlarına kılıcının gücüyle dalmış, her ortamın da hakkını vermiş bir figürdür.

Comics'lerde bana itici gelen şey, teenage cinsellik anlayışı üzerinden para kazanmaya dayalı arkaplandır. Comicslerin bayan kahramanları tüm hatları belli eden taytlar giyerler. Hiç biri yaşlanmaz. Hepsi güzeldir. Fizikleri inanılmazdır. Bu açıdan Teenage'lerin "yengeniz" diye takdim edecekleri bir model ortaya koyarlar.

Elbette aynı teenage bakış açısı, kendisini yerine koymak istediği erkek modeli olarak ise pazularını sergileyen taytlar içindeki erkek güzeli kahramanlardır. Çizgi roman alemi nadiren cinsellik davranışlarına izin verse de bu göstergeler, hedef kitle cinselliğini sömürme amacına dikkat çekerler.

Buradan kaba bir tasnif çıkar. Elbette tüm çizgi romanlar başka tasnifler kadar bu tasnif yöntemiyle de sınıflandırılamaz.
vede daha önce açtığım bir konu
Çizgi Romanların Kadın Vücudu İle İlgili Yaptıkları 5 Yanlış
Kadın göğüslerini yaşayan organizmalar sanmaları[url=http://hizliresim.com/nAN9oM][/URL]

Zırhları delen torpido memeler
[url=http://hizliresim.com/q4NQaZ][/URL]

Omurgaların sakızdan olması
[url=http://hizliresim.com/blEZ1j][/URL]
Eğer omurgalar gerçekten çizgi roman dünyasındaki gibi olsaydı o zaman bel sorunu yaşamazdık.
[url=http://hizliresim.com/blEZXj][/URL]

Çizgi roman karakterleri hamile kalmıyor mu bunu merak ediyoruz. Yani sıfır bedenin altına indiklerinde nasıl görünüyorlar dersiniz?

Bütün kadın karakterler aynı yüze sahip


[url=http://hizliresim.com/7o1Wnl][/URL]

Yani çizgi roman dünyasının estetik cerrahı mı var bilemiyoruz ama hepsi aynı yüz ile karşımıza gelince insan merak etmiyor değil.
Kaynak:
 
Son düzenleme:

The_DarknesS

Yönetici
Çeviri & Balonlama
17 Nis 2010
9,554
28,983
İzmir
Sevgili Beymelikli 18,

Daha önce açtığınız konuya ben bir comics okuru olarak şöyle bir cevap vermiştim. Saygılarımla. :D

Kadın vücudu çok estetik olduğu için her çizer hakkıyla resme dökemez. Yukarıdaki örnek resimlerden ikisinin çizeri Rob Liefeld. Bu adam 90'lı yılların (ki 90'la comics'in kara tarihidir.) en popüler çizerlerinden birisiydi. Google'da aratın bir bakın bir sürü tuhaf çizimi var. Adam anatomi özürlü. El, kol, bacak ve ayakları çok kötü çiziyor. Bir örnek ben ekleyeyim:
honorable-mention-photo-u1.jpg

Bu kötü örnekler ile bütün comics çizerleri kadın vücudu çizemez demeyelim.
Comics karakterlerinin hepsi ''sıfır'' beden olmadıkları gibi...
faith-flying.jpg

hamile de kalıp çoluk çocuğa karışıyorlar.
55f829d50cdef.jpg


Rob çizimi çizgi roman örneği: http://www.cizgidiyari.com/forum/se...44722-captain-america-01-13-a.html#post151203

Değerli Ahmet Akyol ve Hüseyin Aksakal dostlarıma ilaveleri için teşekkür ederim. Yaş ve kuşak farkları insanın zevklerini etkileyen bir durum. Aynen sizin mesajlarınızda ifade ettiğiniz gibi farklı dönemlerde yetişenlerin farklı zevkleri olması normal. Bu farklara karşılık ortak nokta çizgi roman sevmek olduğu için çizgi roman türleri arasındaki farklardan yola çıkarak konuyu yazdım. Dile getirmek istediğim aslında herkes her türü sevip okuyabilir. Sadece bir kaç kez denesin.

Conan konusunda herkesin hemfikir olduğunu görmek sevindirdi. Conan, Haluk (profesör) Bey'in İzmir toplantısında dediği gibi ''Çizgi romanın ulaştığı son noktadır.'' Her zaman yeri ayrıdır.

Bu ve benzeri konularda yapılan fikir cimlastikleri çok faydalı bulmaktayım. Görüşlerini paylaşan bütün dostlara teşekkür ederim.
 

Beymelikli18

Onursal Üye
26 Eyl 2014
19,256
54,345
Kendi Koltuğunda
The_DarknesS üstadım iyi cevaplamıştınız bir şey demedim..Ama şöyle bir durum var bir teksas veya tommikste çizim resimi ve sayfalarıyla bir kitapsa comics 4-5 kitapta biter macera demek istediğim resimler çok büyük icabında bir karekteri tek sayfa veya çift sayfa çizebiliyorlar pencere sayısı az.. sayfa sayısın artırmakla kalıp bir macerayı 5-6 kitaba denk getiriliyor.Ama bir furmetti kitapta macera 1 kitaplada son olabiliyor.:4::D
 
Son düzenleme:

enger66

Onursal Üye
26 Eyl 2010
1,037
3,349
Çizgiroman çizgiromandır pek ayırt etmem.
İyi bir konu ve çizim olunca okurum.
Manga fumetti frankofon komik...Farketmez...
Beymelikli arkadaşımın son yazdıklarına da katılıyorum.
Avrupalı çizerler daha ayrıntılı ve verimli çalışır uğraşırlar.
 

hemşinli

Aktif Üye
11 Eki 2014
224
678
Ne yalan söyleyeyim comics'i hiç sevemedim, çünkü basit bir çizgi film gibi çok ucuz ve çocuksu geldi bana, alt yapısında gerçekçi ve sürükleyici bir öykü ve anlatım yok.. tamam fumetti çizgi romanlarda, teks'in dışında hafif bir öykü ve anlatıma sahipler ancak maceraları en azından gerçek bir öyküye ve sıcak bir anlatıma sahip. :)

not: bir çizgi romanda benim için en önemli olan unsur; tema yada klişe değil, çizgiyle birlikte, öykü ve anlatım yapısıdır. :)
 

hemşinli

Aktif Üye
11 Eki 2014
224
678
Birde çok önemli bir konuya değineceğim burada; bazı arkadaşlar çizgi romanı izlenecek resim albümü gibi görüyorlar, yani konu ve anlatımdan çok, çizgi ve desenleriyle ilgileniyorlar, bu çok yanlış bir şeydir, tamam çizgi ve desende önemlidir, fakat çizgi roman bir öykü ve anlatım türü olduğu için, okurken bunlar amaç, çizgi ve desen araçtır ve öyle olması gerekir.. misal vermek gerekirse; bir araba alırken, o arabanın renginden çok kalitesiyle ilgilenmek daha önemli ve önden gelir. ;)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

serdary67

Onursal Üye
18 Eki 2009
8,726
26,103
ordu-turkey
Herkesin yazdıklarını okudum.Burada gözden kaçan bir konuyu da ben ekleyim.Ben de fumetti yani italyan ekolünü severim.Ancak frankofon yani fransız ve belçika ekolü de yadsınamaz derece de etkileyicidir.Çünkü senaryo ve hikayeler ki son yıllarda çıkanlar cidden çok kaliteli ve çizimleriyse çok güzeller.Bir çr'de bence dikkat edilmesi gereken senaryo ve hikayenin ne kadar sürükleyici ve gerçekçi olduğudur.Sadece okumak için okumak bir yere kadar tatmin eder.Mesela bir martin bir dylan konularıyla sizleri sürükler.Comicsler de iyiler de var.Ancak şu evren davaları çıktıktan sonra benim de kafa ve takip yeteneğim karıştı.Mangalar ne yazık ki bana başka evren gibi geliyor.Çok çok uzaklar.Evet kuşak ve yaş olayları doğru her kuşağın zevki ayrı yapılacak bir şey yok.
 

kartal

Onursal Üye
17 Şub 2011
4,312
4,597
Sevgili Darkness kardeşim inan okurken beni tarif ediyorsunuz sandım,birebir uyuyorum tespitlerinize.En çok ta şu,çizgiler maddesi tam beni anlatmış....
Sevgi ve saygılar sunuyorum.
 

hggurak

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
8 May 2015
1,132
8,204
İstanbul
Harika bir sohbet!

Öncelikle konuyu başlatan sevgili dostumuz The_DarknesS'e ve katılım gösteren tüm diğer dostlara teşekkür ederim. Ben de tüm görüşleri okudum... Amaç beyin fırtınası yapabilmekse eğer, "şu doğrudur" veya "şu yanlıştır" gibi hükümlerde bulunmamalıyız. Bu bağlamda, tüm yazılanlar çok değerli.

Yazılanlardan süzdüğüm ortak görüş: Okuma alışkanlıklarının yaşla ve jenerasyonla ilgili olduğudur ki... katıldığım bir düşüncedir. Evet, bana göre de; değişen zaman, şartlar, teknoloji vs. insan beğenilerini etkilemektedir.

Bir zamanlar kurşun kalemle ve dolma kalemle yazar-çizerdik, sonra tükenmez kalem çıktı, daha sonra da daktilo... Bunu bilgisayarlar (klavye ve fare) izledi... Son harikamız ise parmakla sürükle bırak yaptığımız tabletler ve cep telefonları... Artık kimseyi geriye döndüremeyiz... Son günlerde hiç kalemle uzun bir yazı yazmayı denediniz mi? Birinci sayfanın sonunda eliniz kasılmaya ve ağrımaya başlayacaktır. Çünkü yeni teknolojiler alışkanlıklarımızı değiştirdi...
Beğenilerimiz ve ilgi alanlarımız da (okuma, dinleme, izleme alışkanlıklarımız) içinde yaşadığımız zaman dilimiyle birlikte değişim gösteriyor.

Yine bir dostumuzun dediği gibi, çizgi romanda çizimlerin ve desenlerin güzelliği kadar, anlatılan şey ve anlatma tekniği de çok önemli...
Galiba işin özü de burada...
Bana, çizgi romanları "kahramanlar" üzerinden sınıflamak yerine "anlatım dilleri" üzerinden sınıflamak daha doğru geliyor...

Anlatım dili ve tekniği nedir?.. Kısaca, "duygunun" size geçmesidir.
Yani dramatizasyon ne kadar iyiyse konuya o denli çabuk adapte oluruz. Anlatılan karakterlerle empati kurar onlarla üzülür, sevinir veya coşarız...

Örnek mi?
Süpermen'i ele alalım (donunu pantalonunun içine veya üzerine giymesi konu dışı :) )
Süpermen bir comics kahramanı olarak anılır...
Şimdi 1978 yapımı Richard Donner'in yönettiği "Superman" filmini ve son çekilen "Batman v Superman" filmlerini düşünelim: Richard Donner'in çektiği ilk "Superman" filmi fumettidir (veya frankofon), son çekilen "Batman v Superman" ise comics...
Superman yine Superman'dir ama anlatım dilleri çok farklıdır.

Ben bunun çizgi romanı siyah-beyaz ve renkli okumayı sevmekle direkt bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.
Biz (ben ve yaşı bana yakın olan dostlar) eski kuşak sayılırız ve dramatizasyonun ön planda olduğu ürünleri daha çok severiz... Klasik müzik, klasik Türk müziği dinleriz; Hitchcock'un "Arka Pencere" filmini izler ve büyük keyif alırız; Charles Dickens, Victor Hugo, Hemingway okuruz; frankofon ve fumettiden hoşlanırız...

Yaşı daha genç olan arkadaşlar ise modern çağın yeni ürünlerinden hoşlanırlar...
Yaşam, gelişen teknolojiyle birlikte ürkütücü bir basitliğe ('kolaylık' anlamında kullandım) gitmektedir (WALL-E adlı animasyon filminde uzay istasyonunda yaşayan insanları göz önüne getirin).
Çağın okuyucusu ve izleyicisi artık uzun uzun karakter analizlerinden hoşlanmaz. Ne olacaksa bir an önce olsun bitsin ister. (Az yukarda örneğini verdiğim yeni Süpermen filminin ilk 10 dakikasını izleyin: Daha fol yok, yumurta yokken bombalar patlar, şehirler havaya uçar, yüzlerce insan ölür vs...)

Sonuç olarak fumetticiler ve comics sevenler arasında sadece kuşak farkı vardır diyebilirim :) ...

Bu yazı da, tartışma da çok uzar, gider.
Bunlar da naçizane benim görüşlerimdi.
Hepinize sevgi ve saygılarımla...
 
Son düzenleme:

prince

Onursal Üye
20 Ağu 2012
4,479
27,510
Bütün arkadaşların yorumlarını okudum,oldukça da keyif aldım.Bu konuyu açtığından dolayı da The Darkness dostumuza çok teşekkür ediyorum.
Bu konu ile ilgili benim söyleyeceklerim de hemen hemen aynı.Olaya yetiştiğim yıl olarak bakıyorum ben.44 yaşındayım.Okumayı söktüğüm dönem 70 li yıllar.Televizyon tek kanal.O dönem okuduğumuz şeylerin pek çoğunun yönlendirme ile olduğunu düşünüyorum.
Smith ve Jones,Küçük Ev dizileriyle,John Wayne filmleriyle büyüyen ,bayram da topladığı paralarla ilk işi plastik tabanca,kemer ve şerif yıldızı alan ben fumettiden ne kadar uzak kalabilirdim ki?
Çizgi roman tarihini ve yayınlarını iyi bilen dostlarımın affına sığınarak(comics yayınları ülkemizde bolca ne zaman basılmaya başladı pek bilgi sahibi değilim) bulunduğum yerde görebildiğim Tercüman çocuk yaz neşesi ilavesindeki superman, bilka yayınlarından superman,örümcek adam,batman,sonraları alfa yayınlarından iron man,ve thor.Bunlara da halen siyah beyaz olmak koşulu ile bayılırım.(Hala o yıllarda aldığım zevki biliyor o yönlendirme ile gidiyorum.
Etrafta bolca fumetti hakimdi.Tarkan,Kara Murat,Battal Gazi filmleri gırla giderken yerli kılıçlı kahramanlara ilgi duymamak olanaksızdı.Hepsinin müptelasıydım. Johnny Weissmuller hayranı olarak her hafta Tarzan filmi seyreden bir çocuk daha sonra fasikülleri sıralı olarak alır defalarca okurdu.Öyle de oldu.Teksas bir çocuğun kalbine giden yolu yine bir çocuktan geçeceğini düşünerek Rodi yi ısrarla maceraların içerisinde tuttu ve benim dönemin tüm çocuklarının içerisinde küçük bir rodi saklıydı.
Sonraları biraz daha normal yaşayışa adapte olarak sigara içen,kızlarla gezen,sevgilileri olan,kaçan,kovalayan,sağlam sopalar yiyen senin benim gibi biri olan Mister No ve diğerleri okuma hayatıma girmeye başladı.O dönem de de comicsler yoktu etrafımda.
Tüm söylediklerimin yanına Conan'ı ayrı tutuyorum.Kit karson olmadan Teks eksiktir,veya profesör olmadan Blek.Konyakçı olmadan tommiks eksiktir,Mister Blöf olmadan Kaptan Swing.Çiko olmadan Zagor der,liste uzar gider.Ama Conan öyle değildir.Liderdir,tek başınadır ama olayı sürükler,koparana kadar da bırakmaz.İçer,söver,döğüşür,yaralanır,kral olur,zindana atılır ama pes etmez.
Şimdi okurken o dönemde aldığımız hazları arıyor ve o dönemin güzelliğini tekrardan yaşıyoruz diye düşünüyorum.Comicsi sevmiyorum demeyeyim de ilgi duymuyorum diyeyim kendi adıma.Frakfonlara halen bayılıyorsam çocukluğumun etkisidir.
Gelelim şimdiye.ABD nüfusunun yarısı süper kahramanken :) bir tepenin kenarında bir Winchester la etrafını çeviren düşman yerlilerine kan kusturan Teks'i herhalde masal diye anlatırdım oğluma :)
Bu zamanda da comicsler,mangalar moda. Allahtan Star Wars yeniden gündeme geliyor da Jedi'nin kılıçlarından piyasa da var.En çok babalara yarıyor...:D

 
Son düzenleme:

hüseyin aksakal

Onursal Üye
Çeviri & Balonlama
7 Eyl 2010
775
5,745
Kdz. Ereğli
Değerlendirmeyi yaparken net olarak belirtmemişim. Comics sevmem. Frankofon ve Fumetti okurum.

Comics kahramanların tümünün insanlıkla ilişkisi, ABD'nin bir ortadoğu ülkesi ile ilişkisi gibidir. İnsanlığa tepeden bakarlar. Fiziki güç kullanarak evren ayarı yapan emperyalist bir yönleri vardır bence. (Comics hayranı dostlar "Bence" sözcüğünü aklından çıkarmasın lütfen) Aynı bakış açısı yüzünden Zagor'a da bir miktar serin bakarım ama Çiko'nun hatırına ona katlanabiliyorum.

Çizgi romanların ideolojik olmadığını söylemeyin sakın. Kara Murat ve Tarkan milliyetçidir. Milliyetçiliği vurgulama biçimleri yüzünden yurt dışı yapamamış başarılı çalışmalardır-bence.

Conan, Comics ve fumettiler arasındaki farkın belirgin olmadığı bir dönemin eseridir. Onun bile asıl konseptten ayrıldıktan sonraki sayıları (giderek bir süper kahramana dönüştüğü Roy Thomas Sonrasından, özellikle Stan Lee yönetimi döneminden söz ediyorum) ilgimi çekmiyor. Fil Kulesi'nde Yag Kosha'nın acıları yüzünden tüm insanlığın suçları üstüne yüklenmiş gibi acı çeken, Kara Sahilin Kraliçesi'nde sevgilisinin arkasından hüzünlenen, Kara Nehrin Ardında'da arkadaşının kaybından ötürü intikam planları kuran normal Conan'ı severek okurum.
 
Üst