Merhaba Sevgili Diyar Dostlarım...
Marvel Grafik Roman serisinden Elric bugün sizlerle
paylaşacağım eser... Senaryo ve çizimler çok güzel...
Elric çok özgün bir kahraman... Elric ve yazarı Michael
Moorcock'dan biraz bahsetmek istiyorum...
Elric, ölmekte olan, ama ölmemek için çırpınan bir dünyada açar
gözlerini. Aslında kendisi bir seçilmiştir. Elric'in dünyasında tanrılar
gibi güçlü lordlar vardır. Yasa ve kaos lordları; ama her zaman için
okuyucunun aklında ‘’acaba bunlardan daha büyük bir güç var mı?’’
gibi bir soru bulunur. Yaşamını adayacağı bir şeyler bulmak için yola
çıkar ve kafasında sürekli sorular bulunur. Savaştığı zamanlar
haricinde çoğunlukla melankoliktir. Sahibinin seçtiğinden daha
fazlasını öldürmekle tanınan (ki bu fazlalık genellikle dostlarıdır)
bir kılıçla lanetlenmiştir. Ama kılıcı bırakmaya da bir türlü yanaşmaz.
Sürekli hata yapan ve sonunda üzülen, ağlayan bir anti-kahramandır.
Ve en sonunda (belki yaratılışının amacını tamamlayarak) yaşadığı
dünyanın sonunu getirerek, içinde bulundukları çağın bitmesini sağlar
ve bütün bu soruları da yanında götürür.
Genelde fantastik edebiyatın ustaları düşünüldüğünde akla ilk olarak
büyük üstat Tolkien gelir. Ancak Michael Moorcock fantastiğe öyle
şeyler katmıştır ki, onu da ustalar arasında anmamak büyük bir yanlış
olur. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde iyi ve kötünün ezeli
mücadelesini anlatırken, Moorcock o dönemler yapılmayanı yapmaya
çalışmıştır. 1955’te “Kralın Dönüşü” ile tamamlanan “Yüzüklerin
Efendisi”nin iyi ve kötünün birbirinden kesin hatlarla ayrılan sınırlarının
aksine, 1961’de yazılan ilk Elric öyküsüyle Moorcock bu iki kavramı
birbirine geçirmiş, siyah ve beyazın ayrı kaplarda bulunduğu boyaları
fırçasıyla birbirine karıştırmıştır. Moorcock öyle bir dünya yaratmıştır
ki, ne iyiler iyidir ne de kötüler kötü. Başkahramanı Elric’ten de belli
olan bu durum sadece onun gibi bir ölümlüyle sınırlı kalmaz, kara kılıç
Fırtına yaratan’ın Elric’in ellerinde doğru kabul edilebilecek amaçlarda
savruluşuna rağmen kendi arzuları için aldığı masum canlarda da ve
hatta Moorcock’ın dünyasındaki Yasa ve Kaos denilen iyilik ve
kötülüğün tanrılarında da gözler önüne serilir.
Yasa ve Kaos’tan bahsetmişken onların Moorcock’un evrenindeki
yerini de belirtmek gerekir. Bu iki zıt güç, kazananın asla belli
olmayacağı ve sadece savaşlarının dünyaya yön verdiği ebedi bir
mücadele içinde çarpışmaktadır. Mutlak düzenin sembolü ve değişim
karşıtı Yasa kısmen iyiliği, kargaşa ve bencilliğin sembolü olan Kaos
ise kısmen kötülüğün temsili olarak karşımıza çıkmakta. ‘Kısmen’,
çünkü onlar sandığınız üzere bilindik iyi ve kötünün başka bir evrende
farklı bir adla sunulması değillerdir. Onlar tamamen gri bir dünyanın
tanrıları (tanrı demek bile onları tam karşılamıyor) olarak evrendeki
yerlerini almış büyük güçlerdir. Hatta Yasa ve Kaos’a hizmet eden
öyle karakterler görüyoruz ki, ne Yasa’nın parlak zırhlı şövalyeleri
çıkıyor karşımıza ne de Kaos’un kendini tamamıyla kötülüğe adamış
büyücüleri. Buna en iyi örnek yine Elric’in kendisinden gelecektir, çünkü
kendisi de Kaos’un bir hizmetkârıdır. Melniboné halkı binlerce yıldır
Kaos’a tapmış ve Kaos’un tanrılarıyla büyü güçleri üzerine anlaşmalar
imzalamıştır; Elric de Kaos’tan aldığı güçle bu karanlık gücü doğru
sayılabilecek amaçlar için kullanmayı tercih etmiştir. Hatta zor
durumlarda yalvardığı yegâne ve en güçlü Kaos Lordu da (Arioch)
ne gariptir ki, onun yardımına gelir. Ancak yine de bir şeyi unutmamak
lazım, o da Kaos’un düzensizliğin ve dengesizliğin kelime anlamı
olduğudur. Bu da demek oluyor ki, Elric ölmek üzereyken yardım
istediğinde Arioch her zaman yardımına gelmez, bazen “meşgul”
olduğunu söyler. Kaprislidir ve bencildir de.
Michael Moorcock’ın ustalığından bahsetmeye devam ederken ortaya
attığı “çoklu evren” sistemine değinmemek ona büyük haksızlık olur.
Eşine az rastlanır ve fantastiğe büyük katkı sağlayan bu sistemi,
birbiriyle alakasız sayısız dünyayı bir araya getirmesinden meydana
gelmektedir. Elric Destanı’nı okurken serinin 2. kitabından itibaren
bunu görmeye başlanır ve Elric, başka dünyalarda, kendiyle aynı
amaçlarda ama bambaşka kişilerle yüz yüze gelebiliyor. Bir yanda
anti-kahraman Elric varken, örneğin, diğer yanda tipik bir iyi karakter
olan Hawkmoon karşımıza çıkıyor. Moorcock’ın bir güzelliği de tam bu
noktada devreye giriyor ve Elric’te bize ucundan gösterdiği evrenlerle
başkahramanlarının serilerini yazarak onları sadece bir seride geçen
karakterler ve dünyalar olarak bırakmıyor. Aslında çoklu evrenden
kasıt da tam olarak bu. Moorcock, bahsettiği her evren ve karakter
için bir seri yazmış durumda. Ustalığına şapka çıkarılan an ise bu
değil; çünkü şu ana kadar bu geniş çoklu-evrenin ve kahramanlarının
ortak özelliklerinden bahsedilmiş değil. Bu birbirinden tamamen farklı
sistemlerin, evrenlerin ve onların hiçbir şekilde benzeşmeyen
kahramanlarının aslında tek bir ortak özelliği var: Onlar aynı bütünün
parçası. Elric gibi diğer kahramanlar da Moorcock’ın oluşturduğu Ebedi
Şampiyon kavramının birer kolu ve hepsi bir araya geldiklerinde, yani
başka diyarların farklı kahramanları birleşip tek vücut olduklarında,
Ebedi Şampiyon’u oluşturuyorlar. Kısacası, her bir kahraman aslında
yaptıklarıyla birbirlerinin dünyasını etkileyen, yüzeyde görünmeyen ancak
çok güçlü bağlarla birbirlerine bağlı bir ağın iplikleridir.
Yayıncı: Marvel Comics
Senaryo: Roy Thomas
Ressam: P. Craig Russel
Yazar: Michael Moorcock
Sayfa Sayısı: 65
Dosya Boyutu: 42 MB
Dosya Türü: CBR
Yazı Fontu: CC Hush Hush
Keyifli okumalar diliyorum...
Marvel Grafik Roman serisinden Elric bugün sizlerle
paylaşacağım eser... Senaryo ve çizimler çok güzel...
Elric çok özgün bir kahraman... Elric ve yazarı Michael
Moorcock'dan biraz bahsetmek istiyorum...
Elric, ölmekte olan, ama ölmemek için çırpınan bir dünyada açar
gözlerini. Aslında kendisi bir seçilmiştir. Elric'in dünyasında tanrılar
gibi güçlü lordlar vardır. Yasa ve kaos lordları; ama her zaman için
okuyucunun aklında ‘’acaba bunlardan daha büyük bir güç var mı?’’
gibi bir soru bulunur. Yaşamını adayacağı bir şeyler bulmak için yola
çıkar ve kafasında sürekli sorular bulunur. Savaştığı zamanlar
haricinde çoğunlukla melankoliktir. Sahibinin seçtiğinden daha
fazlasını öldürmekle tanınan (ki bu fazlalık genellikle dostlarıdır)
bir kılıçla lanetlenmiştir. Ama kılıcı bırakmaya da bir türlü yanaşmaz.
Sürekli hata yapan ve sonunda üzülen, ağlayan bir anti-kahramandır.
Ve en sonunda (belki yaratılışının amacını tamamlayarak) yaşadığı
dünyanın sonunu getirerek, içinde bulundukları çağın bitmesini sağlar
ve bütün bu soruları da yanında götürür.
Genelde fantastik edebiyatın ustaları düşünüldüğünde akla ilk olarak
büyük üstat Tolkien gelir. Ancak Michael Moorcock fantastiğe öyle
şeyler katmıştır ki, onu da ustalar arasında anmamak büyük bir yanlış
olur. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde iyi ve kötünün ezeli
mücadelesini anlatırken, Moorcock o dönemler yapılmayanı yapmaya
çalışmıştır. 1955’te “Kralın Dönüşü” ile tamamlanan “Yüzüklerin
Efendisi”nin iyi ve kötünün birbirinden kesin hatlarla ayrılan sınırlarının
aksine, 1961’de yazılan ilk Elric öyküsüyle Moorcock bu iki kavramı
birbirine geçirmiş, siyah ve beyazın ayrı kaplarda bulunduğu boyaları
fırçasıyla birbirine karıştırmıştır. Moorcock öyle bir dünya yaratmıştır
ki, ne iyiler iyidir ne de kötüler kötü. Başkahramanı Elric’ten de belli
olan bu durum sadece onun gibi bir ölümlüyle sınırlı kalmaz, kara kılıç
Fırtına yaratan’ın Elric’in ellerinde doğru kabul edilebilecek amaçlarda
savruluşuna rağmen kendi arzuları için aldığı masum canlarda da ve
hatta Moorcock’ın dünyasındaki Yasa ve Kaos denilen iyilik ve
kötülüğün tanrılarında da gözler önüne serilir.
Yasa ve Kaos’tan bahsetmişken onların Moorcock’un evrenindeki
yerini de belirtmek gerekir. Bu iki zıt güç, kazananın asla belli
olmayacağı ve sadece savaşlarının dünyaya yön verdiği ebedi bir
mücadele içinde çarpışmaktadır. Mutlak düzenin sembolü ve değişim
karşıtı Yasa kısmen iyiliği, kargaşa ve bencilliğin sembolü olan Kaos
ise kısmen kötülüğün temsili olarak karşımıza çıkmakta. ‘Kısmen’,
çünkü onlar sandığınız üzere bilindik iyi ve kötünün başka bir evrende
farklı bir adla sunulması değillerdir. Onlar tamamen gri bir dünyanın
tanrıları (tanrı demek bile onları tam karşılamıyor) olarak evrendeki
yerlerini almış büyük güçlerdir. Hatta Yasa ve Kaos’a hizmet eden
öyle karakterler görüyoruz ki, ne Yasa’nın parlak zırhlı şövalyeleri
çıkıyor karşımıza ne de Kaos’un kendini tamamıyla kötülüğe adamış
büyücüleri. Buna en iyi örnek yine Elric’in kendisinden gelecektir, çünkü
kendisi de Kaos’un bir hizmetkârıdır. Melniboné halkı binlerce yıldır
Kaos’a tapmış ve Kaos’un tanrılarıyla büyü güçleri üzerine anlaşmalar
imzalamıştır; Elric de Kaos’tan aldığı güçle bu karanlık gücü doğru
sayılabilecek amaçlar için kullanmayı tercih etmiştir. Hatta zor
durumlarda yalvardığı yegâne ve en güçlü Kaos Lordu da (Arioch)
ne gariptir ki, onun yardımına gelir. Ancak yine de bir şeyi unutmamak
lazım, o da Kaos’un düzensizliğin ve dengesizliğin kelime anlamı
olduğudur. Bu da demek oluyor ki, Elric ölmek üzereyken yardım
istediğinde Arioch her zaman yardımına gelmez, bazen “meşgul”
olduğunu söyler. Kaprislidir ve bencildir de.
Michael Moorcock’ın ustalığından bahsetmeye devam ederken ortaya
attığı “çoklu evren” sistemine değinmemek ona büyük haksızlık olur.
Eşine az rastlanır ve fantastiğe büyük katkı sağlayan bu sistemi,
birbiriyle alakasız sayısız dünyayı bir araya getirmesinden meydana
gelmektedir. Elric Destanı’nı okurken serinin 2. kitabından itibaren
bunu görmeye başlanır ve Elric, başka dünyalarda, kendiyle aynı
amaçlarda ama bambaşka kişilerle yüz yüze gelebiliyor. Bir yanda
anti-kahraman Elric varken, örneğin, diğer yanda tipik bir iyi karakter
olan Hawkmoon karşımıza çıkıyor. Moorcock’ın bir güzelliği de tam bu
noktada devreye giriyor ve Elric’te bize ucundan gösterdiği evrenlerle
başkahramanlarının serilerini yazarak onları sadece bir seride geçen
karakterler ve dünyalar olarak bırakmıyor. Aslında çoklu evrenden
kasıt da tam olarak bu. Moorcock, bahsettiği her evren ve karakter
için bir seri yazmış durumda. Ustalığına şapka çıkarılan an ise bu
değil; çünkü şu ana kadar bu geniş çoklu-evrenin ve kahramanlarının
ortak özelliklerinden bahsedilmiş değil. Bu birbirinden tamamen farklı
sistemlerin, evrenlerin ve onların hiçbir şekilde benzeşmeyen
kahramanlarının aslında tek bir ortak özelliği var: Onlar aynı bütünün
parçası. Elric gibi diğer kahramanlar da Moorcock’ın oluşturduğu Ebedi
Şampiyon kavramının birer kolu ve hepsi bir araya geldiklerinde, yani
başka diyarların farklı kahramanları birleşip tek vücut olduklarında,
Ebedi Şampiyon’u oluşturuyorlar. Kısacası, her bir kahraman aslında
yaptıklarıyla birbirlerinin dünyasını etkileyen, yüzeyde görünmeyen ancak
çok güçlü bağlarla birbirlerine bağlı bir ağın iplikleridir.
Yayıncı: Marvel Comics
Senaryo: Roy Thomas
Ressam: P. Craig Russel
Yazar: Michael Moorcock
Sayfa Sayısı: 65
Dosya Boyutu: 42 MB
Dosya Türü: CBR
Yazı Fontu: CC Hush Hush
Keyifli okumalar diliyorum...