Zagor'un Türkiye Serüveni

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,313
49,988
NeverLand
Zagor Türkiye'de ilk defa 1962 yılında Ceylan Yayınları tarafından yayımlandı. 32 sayı sürecek bu yayın periyodunda Türk okuyucusu Zagor'la tanışıyordu ama onunla tekrar buluşmak için 1970 yılını bekleyecekti. Tom Braks ile çizgi roman yayınına başlayan M.Sezen Yalçıner yönetimindeki Tay Yayınları Zagor'u büyük reklamlarla tanıtıyordu. Dizi, satış olarak önemli rakamlara ulaştığı için 1980 yılına gelindiğinde "Türkiye'nin en çok satan ve okunan dergisi Zagor'dur" biçiminde spotlarla takdim ediliyordu. Zagor Türkiye'de ilk çıktığında 72 sayfa olarak haftalık fasikül formatında yayımlandı, ilk birkaç sayıdan sonra 64 sayfa 4 forma olarak bir yıl boyunca yayınını sürdürdü. Daha sonraki yıllarda önce 48 sonraları da 32 sayfalık fasiküller halinde yayımlandı. Bu fasiküller ayrıca önce dörderli sonra üçerli sayılar halinde tekrar piyasaya sunulmaktaydı. Tay Yayınları fasikül formatını 1980 yılına kadar sürdürdü, daha sonra 98 (ya da 82) sayfalık 15 günde bir yayımlanan ciltler ile 1993'e kadar gelindi.
Gerek fasiküllerde gerekse albüm yayınında hiçbir zaman orijinal yayın sırasına uyulmadı, macera seçimleri tamamen Sezen Yalçıner'ın tercihine göreydi, hattâ öyle ki bazı maceralar Türkiye'de hiç yayımlanmazken bazıları da 4-5 kez tekrarlandı. Haftalık yayımlanması nedeniyle kısa zamanda İtalya'ya yetişen Zagor dergisi 4. senenin sonunda tekrar basımlara başladı, önceki maceralar düzensiz bir şekilde tekrar edildi. 1975 yılında dört sene sürecek ilginç bir metoda başvuruldu. Orijinal sayfayı yanlarından daraltan teknik ekip klasik bir sayfada 6 kare yerine bir sayfada büyültülmüş 4 kare sunuyordu okuyucuya. Böylelikle maceraların yayın süresi de uzatılıyordu, italya'ya yetişmiş olmayı bu şekilde karşılayan yayınevi 1980 yılında albüm formatına geçtiğinde sayfalardaki kare büyültmeyi bırakarak maceraları orijinal sayfa formatı ile vermeye başladı. 1987 yılına kadar 1'den 350 sayıya kadar Türkiye'de siyah cilt olarak tanınan albümlerini yayımladı ve 1988 yılına gelindiğinde yayınevi, Zagor logosunu mavi renge çevirip yeni dizi başlığı adı altında albüm numaralarını sayı 1'e döndürdü. Bu şekilde 103 sayı yayımlandı, periyod ise önce 15 gün daha sonra aylıktı. Mavi diziye başlarken Türkiye'de hiç yayımlanmamış maceraların yayımlanacağı duyurulsa da 10. sayıda ikinci baskı bir macera yayımlandı. Zaman zaman hiç yayımlanmamış, kimi zaman da eski maceraları tekrar eden Tay Yayınları mavi dizinin sonlarına doğru tamamen eski maceraları tekrarlamaya başladı. 1989 yılından sonra tekrar yeni bir dizinin duyurusu yapıldı. Logo altındaki rengin yeşil olması nedeniyle koleksiyoncular tarafından yeşil dizi olarak adlandırılan dizide 28 özel sayı yayımlandı ve tamamı yeni maceralardan oluşuyordu. Doksanlı yılların başında ise Tay Yayınları yerini Ecem yayımlarına bıraktı. Sezen Yalçıner'in torununun ismini taşıyan bu yeni yayınevi ilk defa olarak orijinal kapak kullandı. Aynı dönem (1990-1995) eski maceralardan oluşan seçkiler Büyük Albüm dizisi adı altında bir kez daha tekrar edildi. 56. sayıdan sonra Tay Yayınları çizgi roman yayıncılığını bıraktı.

1996 yılında Ad yayıncılık tarafından Zagor yeniden yayımlanmaya başladı. Üstelik bu yayını orijinal formatın aynısıydı ve kapak resminden iç sayfalara kadar belirli bir kaliteyi taşıyordu. Aylık olarak yayımlanan dizi 2000 yılı Şubat ayında çıkan 36 sayıdan sonra yerini Aksoy Yayınlan'na bıraktı. Aksoy Yayınları'nda da aynı kalite ile çıkan Zagor 12 sayı sürdü. 2001 yılı ortasında, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Zagor, yayınevinin çıkardığı diğer çizgi roman dizileri gibi durduruldu. Aynı yılın sonunda Oğlak Yayınları- Maceraperest Çizgiler Zagor'un İtalya'da yayımlanmış Speciale ciltlerinden 4 maceralık bir seçki yaparak lüks ve "tombul" bir ciltle piyasaya sürdü. Türkiye'de yayımlanan son Za-gor'lar ise 2002 yılının başından itibaren iki ayrı yayınevi (Lal ve Aksoy) tarafından yayımlanan diziler oldu. [Dizi, bugün Lal Kitap tarafından iki ayrı dizi halinde sürdürülmektedir.(2004)]

ORHAN BERENT
 

hakanbi

Süper Üye
3 Şub 2011
511
75
dışarıda aradığımı gene bizim forumda buldum,zagor 465lik seri ile 350lik seri arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışırken google da zagor yayın periyodu yazdım bizim forum çıktı,demekki daha bakamadığım bir sürü başlık varmış.teşekkürler
 

TTASCI

Yeni Üye
6 May 2020
58
99
İstanbul
Aşağıda; Sn. Orhan Berent'in Zagor hakkında yazdığı (2001-2005 arası olabilir) yazıyı o zamanlardaki linkinden kopyalayarak arşivimde saklamışım. İnternetten kaldırıldığı için (ya da ben rastlayamadım) buraya eklemeyi uygun buldum. Sanırım sadece ben saklamışım. :cool:
Kendisine, eski bir yazısını kaybolmadığı iletilirse sevinirim...


~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Western Kalıplarını Aşmış Bir Çr Kahramanı

ZAGOR


Zagor'un western olup olmadığı tartışması ilginç...
Western deyince insanın aklına 1800-1930 yılları arasında Amerika'nın uygarlaşma sürecinin anlatıldığı öyküler, filmler, çizgi romanlar vs geliyor. Amerika'ya gelen göçmenler, vahşi batıdaki zorlu yaşam mücadeleleri. Kızılderililer ve beyazların birbiriyle çatışan yaşamları, altın arayıcıları, iç savaş vs vs... Bu kalıba giren öykülerin anlatıldığı tüm eserleri western kabul edebiliriz.

Zagor bir western kahramanı olarak yaratılıp, western kalıplarını kat kat aşmış bir çizgi roman örneğidir. İtalyanların yaptığı her spagetti western örneğinde olduğu gibi bu eserde de Amerikan ekolünün dışında bir ruh gizlidir. Kimbilir belkide 40 yıldır hala en popüler Avrupa çizgi romanlarından biri olmayı başarabilmesi, bu ayrıntılarda gizlidir belkide.

Zagordaki western atmosferi kusursuzdur. Kovboyların betimlemeleri, o yılların coğrafyası vs bizlere katıksız bir western ortamı sunar. Ancak Zagor'da western kalıplarını aşan unsurlar nedeniyle atmosfer sanki western değilmiş gibi görünmektedir. Tüm western öykülerinde görülen yelekli paltolu çamurlu pantalonlu kıyafet yerine, sirk cambazlarınınkine benzer bir kıyafeti tercih eder. Zaten o kıyafeti de sirk cambazı Sullivanların hediye ettiğini biliyoruz. (Kumaşı Hereke dokusu olmasa da gömleğinin hayvan derisinden olduğunu sanıyorum). Unutulmaması gerken bir şey var, Zagor bir kostümlü kahramandır. Tıpkı Örümcek Süpermen gibi...

Kızılderililer ve beyazlar arasında dengeyi sağlayan bir tür Tarzan'dır. Bu itibarla tipik bir westerndir. Aynı yaşam öğelerini Kızılmaskede de görmek şaşırtıcıdır. Western fonuna başka ekol öyküler karıştığı için Zagor ilginç ve çekicidir. Örneğin "Yağmur" isimli macerada Colemanların çiftliği, yoldaki ödül avı vs gibi tam western öğelerinin içine Kandraks gibi bir fantastik öğeyi katarak olayı zenginleştirmişlerdir. Kandraks'in o macerada olmadığını düşünün. Macerayı hatırlayan bile omayacaktır.

Uzaylılarla karşılaştığı için western olmamakla eleştirilen Zagor'un, "Bitmeyen Kabus Hellingen" ve "Çiko Uzayda"nın dışında bildiğim kadarıyla macerası yoktur (Hellingen'le olan ikinci macerasını saymıyorum). Ancak bunlar da Zagoru Zagor yapan unutulmaz öykülerdir. Western, fantazma ve bilimkurgunun en ihtişamlı karışımını, ben Kabus ışımlı Hellingen'le olan sondan bir öncekinin anlatıldığı serüvende okudum. Öyküdeki insanı öğeler insanı şok eden anlatım biçimiyle bir baş yapıttır.

Herhangi bir maceranın içinde Kazmakürek Bill varsa, o macera da gizem macera çekicilik var demektir. "İşgalciler" isimli macerada olduğu gibi western tarihinin önemli kilometre taşlarından Hopa Kızılderililerin ve Navajo'ların yaşamlarına bir göz atıldığı macerayı unutabilir miyiz? Serüvenin sonu tipik bir Martin Mystere öyküsüne dönüşse de benim aklımda daha çok Hopaların bilgelik tabletleri kaldı nedense...

Bu konuda onlarca sayfalık makaleler yazmak mümkündür. Sonuç olarak eğer Zagor'daki western olmayan ögeler olmasaydı bu gün Zagor da olmayacak Jill gibi Jeriko gibi kayıp bir seri olacaktı diye düşünüyorum. Zagorla, westerne muhteşem bir çeşitleme, çok değişik bir bakış açısı getirilmiştir. Teks'te bir iki macerada göz kırpılan fantastik ve bilim kurgu öğeleri Zagor'da alabildiğine özgür bir ortamda zirveyi yakalamıştır desek yanlış olmaz herhalde.

Bir çizgi roman western ise sadece western kalıpları içinde kalacak diye bir şey yok. Benzer olarak polisiye bir dizi de illa polisiye konuları işlemek zorunda değildir. Bu şekilde düşünülürse yaratı kısırlaşır. Yavan öykülerle kahramanın sonu çarçabuk gelir.

Eleştirilecek bir şey yok mudur derseniz, vardır tabii ki. Zagor atletik mükemmel yapılı bir erkek olmasına rağmen Gambitle bir iki öpüşmesi dışında hayatına kadın sokmuyor nedense! Bu, hani nasıl derler eşyanın tabiatına aykırı geliyor bana...
Neyse kusura bakmayın lafı çok uzattım. Ama Konumuz Zagor, başka şeye benzemiyor işte, akan sular duruyor...

Zagor macerası ülkemizde 1970 yılında yayınlanmaya başlamıştır. Tay yayınları Zagor'dan önce yayınlamaya başladığı Tom Braks'ta verdiği reklamlarda, şuna benzer bir slogan kullanıyordu.
"Bu bir korku romanı mı, bu bir kovboy romanı mı, bu bir dehşet hikayesi mi? ne o, ne bu, ne şu, bu süper kahraman Zagor'un hikayesidir".

Geçmiş zaman tam olarak böylemiydi bilmiyorum ama aklımda kalanlar böyle... Gerçekten Zagor içerdiği korku öğeleri ve gerçek üstü temalar ile diğer çizgi roman kahramanlarından farklıydı. Tabii böyle geniş bir yelpaze içeren konularıyla Türkiye'de ilgiyle karşılanacağı muhakkaktı. Bu macerada Zagor kendisinden yardım isteyen Stanford adlı kişinin şatosuna gidiyor ve her gece ortaya çıkan Priscilla adlı hayaletle uğraşmak zorunda kalıyordu. Çiko ve Bat Batterton'un komiklikleriyle süslü macerayı Gallieno Ferri çizmiştir.

Zagor'un gerçek üstü yaratıklarla uğraşmak zorunda kaldığı diğer bir macerada ise kahramanlarımız kendilerinden rehberlik etmesini isteyen Profesör Meyer ve Kruger'e yardımcı olurlar. Kruger'i okuyucular Türkiye'de "Kızıl Büyücü" ismiyle yayınlanan maceradan hatırlayacaklardır. Kızıl Büyücü macerası denizlerde geçiyordu ve nadir bulunan bir kelebeği arayan Kruger ve kahramanlarımızın başından bir sürü olay geçiyordu.

Bu sözünü edeceğimiz macera ise Zagor'un bilinmeyen topraklara yaptığı maceralar konusu altında incelenir. Bu macerada Kruger ve Meyer'e rehberlik eden kahramanlarımız bir bataklıkta yaşayan ve bir metamorfoz sonucu değişime uğrayan bir yaratıkla mücadele ederler. Metamorfoz yani başkalaşım Zagor maceralarında sıklıkla sunulan bir temadır. Bu macerayı Franco Donatelli çizmiştir.

Zagor maceralarında nehir gemileri sıkça görülür. Altı düz ve yandan çarklı olan bu gemiler Mississipi ırmağı gibi geniş akarsularda kullanılıyor ve bazıları kumarhaneler ve lüks odalar içeriyordu. Solda orijinal kapağını gördüğünüz hikayede macera bir kasabada yaşlı denizcilerin kaybolmasıyla başlar, olayın ardındaki kişi Kazmakürek Bill'dir. Yaşlı denizcileri kaçırıp eskiden batmış ve bir hazine taşıdığı sanılan Blue Star adlı gemi ile ilgili bilgi topluyordur. Sonunda Zagor'un ise karışması ve Kuzey Amerika'ya özgü bataklık bir alanda geçen heyecanlı olaylar örgüsü ile macera devam eder. Burada gördüğümüz bataklıklar arasına sıkışmış eski bir gemi kalıntısı birçok Zagor öyküsünde tekrarlanır.

Obje olarak insanı korkutucu ve türlü gizemler barındıran gemi batığı başka bir hikaye olan ama Blue Star macerasına çok benzeyen "Lanetli Hazine" adlı macerada da tekrarlanır. Üstelik bu sefer Zagor hayaletlerle de uğraşacaktır. Bu macerada da Kazmakürek Bill vardır. Her iki macerayı da Gallieno Ferri çizmiştir.

Zagor'un yine bu türe benzeyen ve sık tekrarlanan macera turu ise daha uzun yölcukları içeren ve yine bilinmeyen topraklara doğru gittiği maceralardır. İtalya'da "Odissea Americana" adıyla yayınlanmış olan albümden alınmadır. Bu macera en çok sevilen Zagor maceraları arasında ilk sıralardadır ve İtalya TopTen'inde sürekli en başta yer alır. Bu macerayı da Gallieno Ferri çizmiştir. Guida Nolitta ilk dönem Zagor senaryolarında akla gelen her korku öğesini denemiştir.

Genelde klasik korku öğesi sayılabilecek vampir, kurt adam, zombi, karlı ülkelerde yaşayan Yeti, Zagor öykülerinde yer almıştır. Daha sonra çeşitli senaristler daha özgün düşmanlar üretmiştir. Zagor'un vampir Rakosi ile olan maceralarına düşmanlar sayfasında kısaca değinmiştik burada ayrıca değinmiyorum. Savaşmak zorunda kaldığı diğer gerçek üstü yaratıklar arasında dev ahtopotlar, ilk çağlardan kalma dinozor turu yaratıklar, başkalaşım geçirmiş insanlar, uzaydan gelmiş yaratıklar sayılabilir.

Zagor'un zombilerle olan macerasından söz etmeden geçemeyeceğiz. Son maceralarında Birittania adı verilen pasifikteki bir adada Seminol kızılderililerinin katledilmesi ve Liberty Sam'ın ölmesi sonucu kahramanlarımız İngiliz'lerin elinden kurtulurlar. Ufak bir gemi ile okyanusta sürüklenirken Haiti'ye ulaşırlar ve burada oğlu kaçırılan bir çiftlik sahibi Zagor'dan yardım ister. Oğlunu bulmak için ise koyulan Zagor aslında kötü olanın yerliler değil bizzat çiftlik sahibi olduğunu Dansör Guide'den öğrenir. Voodo ayinleri sonucu ortaya çıkan Zombiler maceranın sonunda çiftlik sahibini öldürür. Bu macerayı Franco Bignotti çizmiştir.

Daha sonra Zagor ülkemizde yayınlanan "Vendetta Vudu" orijinal isimli macerada tekrar zombilerle savaşır. Zagor'un doğal hayatta artık olmayan yaratıklarla olan mücadelesine örnektir. Bir deniz macerasında Zagor dev bir ahtapotla çarpışır. Kendi coğrafyasından uzakta hiç görmediği yaratıklarla mücadele eden Zagor bu tip olaylarda üstün bedensel gücünü ve cesaretini sergiler.

Zagor Kimdir?
Zagor Darkwood adlı gerçekte olmayan Pennyslvania eyaletinin kuzeyindeki bir ormanda yaşar. Asıl adı; Patrick Wilding'tır. Ailesi ile birlikte yaşarken birgün ailesinin trajik ölümüne tanık olur. Saleman Kinsky adlı birinin önderlik ettiği Abenaki kızılderilileri ailesini yok etmiştir. İntikam duyguları ile dolup taşan Patrick Wilding ormanda Wandering Fitzy adlı bir avcı tarafından bulunur

Fitzy ona ilerde kullanacağı meşhur baltasını kullanmayı ve daha birçok şeyi öğretir. Ormanın zor koşullarına uyum sağlamayı öğrenen ve bedensel açıdan güçlenen Patrick ölen ailesini unutmamış ve onların öcünü almayı hep kafasında saklı tutmuştur.

Bir gün Saleman Kinsky'nin yaşadığı köyü bulur ve birçok yerliyi öldürür. Saleman'ı bulup onunla hesaplaşırken Saleman ona babası Mike Wilding'in günahsız birçok kızılderiliyi öldürdüğünü ve bunun öcünü aldığını söyler. Kafası karışan Patrick teredütteyken Saleman ona saldırır fakat yetişen Fitzy buna engel olur, çıkan çatışmada hem Kinsky hem de Fitzy olmuştur. Patrick artık yanlız kalmış ve birçok insanı öldürmüştür.

Sonraları bir tiyatro grubuna rastlar, Sullivan ailesi ona bir çok şey öğretir. Fiziken zaten güçlü olan Zagor öğrendiği akrobosi hareketleriyle yenilmez bir savaşçı olma yolundadır. Ünlü kostümünü ona Sullivan'lar vermiştir. Kırmızı bir gömleğin üzerine stilize edilmiş bir kuş resmidir bu, altta mavi bir pantolon kostümünü tamamlar. Öldürdüğü birçok masum insanın acı veren hatırasından kurtulmak isteyen Patrick tek kurtuluş yolunun ancak adalete hizmetle olacağını kafasına koymuştur. Asla ırk ayrımı gütmeyeceğini ve sadece adalet yolunda hizmet edeceğine dair yemin eden Patrick Darkwood ormanına yerleşmeye ve burada otorite sahibi olmaya karar vermiştir. Bunun için Sullivan'lar ona yardım edecektir.

Kızılderili şeflerinin yıllık toplantısında görkemli bir hile ve etkileyici bir kostümle ortaya çıkar. Adı Baltalı İlah anlamına gelen Zagor Tenay'dir artık. Kendisine yer olarak Darkwood ormanındaki bataklıkta bir adacık üzerinde bulunan bir kulübeyi seçer. Yabancıların asla ulaşamayacağı ve tehlikeli bir coğrafyaya sahip bir mekândır burası. Burada sadık dostu Çiko ile birlikte yaşar. Fakat maceraların tümü Darkwood ormanında geçmez.

Birçok kez arkadaşı Çiko ile birlikte uzun yolculuklara çıkarlar, sadece Pennyslvania eyaleti değil tüm Amerika kıtasında maceralar yaşarlar. Hatta gemi yolculuklarına çıkıp denizlere açılırlar. Bu diğer western kahramanları içinde görülmemiş bir olaydır. Üstelik klasik western temaları dışında korku, bilim kurgu, metafizik gibi temalar maceralarda görünmekte bu da Zagor'u okuyucu gözünde çekici kılmaktadır. Bu zengin coğrafya ve değişik temalar Zagor'u hep kolay okunan ama sağlam senaryo örgüsü ile okuyucuyu sıkmayan ve gittikçe karmaşık bir olgunun içinde sürükleyici bir hale getiren özelliği ile zirveye taşımıştır. Türkiye'de de Zagor hep en çok okunan çizgi roman kahramanı olmuştur.

Zagor fizik gücünün yanında aklıyla da savaşır. Birçok macerada bilek gücü ve cesaretinin yanında olayları tahlili ve çözümleriyle sonuca gitmeye ulaşır. Üstelik iki ırk beyazlar ve kızılderililer arasında asla ayrım yapmaz. Bu özelliği ile Teks'e çok benzer, kızılderililer ona hep adaletin gözeticisi gözüyle bakar. İki ırk arasındaki çatışmada öncelikle aklın yolunu ve zor olanı seçer. Onun için önemli olan Darkwood ormanındaki barıştır. Birçok macerasında haksız olan askerlerin karşısında kızılderililerle beraber yer almıştır. Dışardan bakıldığında imkansızı gerçekleştiren bir süper kahraman gibi gözüksede, o bizden biridir.

Zaten Zagor ve benzerlerini yakın bulmamızın sebebi, onların insanı özellikleri değil midir? Yerine göre duygulu ve yerine göre korktuğunu gördüğümüz bu kahraman bu insanı özellikleriyle çekici değil midir?

Zagor'un en yakın dostu Çiko'dur her macerada onunla birlikte yer alır. Çiko Meksika'lidir ve kimi zaman Zagor'un bile tam olarak telaffuz edemediği uzun bir isme sahiptir. Doymak bilmeyen midesi onun en büyük özelliğidir. İlk başta korkak gibi görünsede yeri geldiğinde Zagor için hayatını tehlikeye atmaktan çekinmez.

Bazı maceralar Çiko ile başlar. Bu asıl maceraya okuyucuyu hazırlayan bir unsurdur. Çiko'nun beceriksizlikleri, doymak bilmeyen midesini doyurmak için harcadığı çabalar, kimi maceralarda ortaya çıkan ortak dostları Trampy ile birlikte kurduğu entrikalar hep bizi asıl olay örgüsüne hazırlayan hazırlık aşaması içinde yer alırlar. Macera içinde de Çiko'nun yaptıkları saymakla bitmez. Her yere yürüyerek giden kahramanlarımızdan sürekli Çiko'nun sızlanmalarını işitiriz. Yorulan karnı acıkan Çiko bazı maceralarında sırf bu yüzden olayların içinde bulur kendini.

Örneğin, Zagor'un "Görünmez Adam" macerasında terk edilmiş bir kiliseye sığınan kahramanlarımız harap kilise içinde üstelik görünmez bir adamla mücadele etmeye kendilerini hazırlarken Çiko sırf açlığını bastırmak için ona korkusuna rağmen gecenin ortasında çevreyi dolaşmaya çıkar. Bir başka macerada Zagor'un dostu Satko ile ilk karşılaştıkları macerada Çiko bir kasabada, sırf karnını doyurmak ve yiyecek bulmak için kasabanın kurucusunun kılığına girer. Ve tabii olay ortaya çıktığında kahramanımız temiz bir dayak yer.

Hellingen ile ikinci karşılaşmalarını içeren maceranın hazırlık aşamasında ise Trampy ile birlikte kasabadaki evlerden çamaşır çalmayı bile dener. Zagor'un Ninja'larla olan macerasının başında ise ucuz yemek yiyebilmek için iki lokanta sahibini birbirine düşürür. Yaptığı yum komikliklerle birlikte Zagor maceralarının ayrılmaz parçasıdır.

Orhan Berent
 
Son düzenleme:

Calligrapher

Onursal Üye
5 Nis 2021
1,192
7,067
Değerli @TTASCI ,
Öncelikle paylaşımınız için teşekkür ederim. Yazının giriş kısmındaki Zagor'un "western" sayılıp sayılmayacağı ile ilgili yorumları ufkumu açtı. Bendeniz de naçizane, belki siz veya diğer dostlarımız ilgilenirler düşüncesiyle, Orhan Berent'in Dokuz Eylül Üniversitesi sitesinde yer alan Zagor ile ilgili yazılarının linkini paylaşmak istedim:
 
Üst