Kelkit

bakunin

Admin
12 Mar 2009
6,314
50,168
NeverLand
TARİHÇE

Yazılı kaynaklarda kelkit ve yöresinin m.ö 3000 yıllarına kadar indiği ve hititlerden öncesine dayandığı ileri sürülmektedir. Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Erzincan, Erzurum toprakları hitit kaynaklarında Azzi-Hayasa ülkesi olarak adlandırılmaktadır.

Araştırmacı yazar Gülyüz AKAGÜN uslu bölgemizde en belirgin hakimiyet Urartular zamanında kurulduğunu işaret eder. Van ve çevresinde yaşayan Urartular, Trabzon civarlarında yaşayan Tebaritleri hakimiyetleri altına almalarıyla gümüşhane ve çevresi Urartuların hakimiyeti altına girmiştir. Yine aynı yazara göre Urartuların batı kanadını Gümüşhane ve yöresi oluşturmaktadır. Urartuların en büyük tanrısına Haldi; Gümüşhane, Kelkit ve Bayburt yöresinde yaşayanlara ise Halt denildiği yazılı tarihi kaynaklarda zikredilmektedir.

tarih1.jpg


1900'lü yılların başında Kelkit.

Bölge Urartu hakimiyetinden sonra Medler ve Perslerin idaresinde kalmıştır.

M.Ö. 331 yılında Pers İmparatorluğunun yıkılmasından sonra bölge Roma İmparatorluğunun hakimiyetine girmiştir.

M.Ö. 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle doğuda kalan Bizans İmparatorluğu bölgeye hakim olmuştur. Bizans İmparatoru Heragleios 635 te İran Sasani Devleti üzerine sefer düzenlemiş ve Kelkit vadisinden geçmiştir. Bölge 7.asır sonuna kadar Bizans Sasani çarpışmalarına sahne olmuştur. Bizanslılar bu hakimiyeti XIII. y.y da kurulacak olan Trabzon Rum İmparatorluğuna kadar devam etmiştir.

Kelkit ve çevresinde Trabzon Rum İmparatorluğunun hakimiyetinin belirgin bir şekilde hissedildiği kaynaklarda ifade edilmektedir. Kelkit ve çevresi daha sonra Bizanslılar Emeviler ve Bizanslılar Abbasiler arasında birkaç defa el değiştirmiştir. Bu durum Selçuklu akınlarına kadar devam etmiştir.

Selçuklular ilk defa 1016 yılında Selçuklu Sulatanı Çağrı Beyin yapmış olduğu doğu anadolu seferinde Kelkit ve çevresine gelmişlerdir. 1058 yılında Tuğrul Beyin kardeşi İbrahim Yinal bey Kelkit ve çevresini fethetmiştir. Bu dönemde kelkit ve çevresinde yoğun türkmen oymakları göçederek iskan ettirilmişlerdir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra bölgede Selçuklu hakimiyeti iyice belirginleşmiştir.

XIV. y.y ikinci yarısından sonra Kelkit vadisinin Alansa Kürtün Trebolu hattının tamamıyla Çepnilerin yurt tuttuğu yerler olduğuda kaynaklarda ifade edilmektedir.

Bazı kaynaklara göre Kelkit 23 Temmuz 1514 Çaldıran Zaferinden sonra Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine geçtiği belirtilmektedir. Aynı yıl Kelkit Bayburt un sancak merkezi yapılmasıyla birlikte Bayburta bağlanmıştır. Bu yıllarda Bayburt sancağıda Erzincan vilayetine bağlıydı. Bölgeye ait ilk tahrir kaydı 1516 yılına aittir.

Kelkit 1840 yılında kaza olmuştur. Kaza merkezi olduktan sonra nüfusu fazla artmaya başlamıştır.

Trabzon valiliğinin Babi Aliye Kelkit in Gümüşhane ye bağlanmasını talep etmesiyle 1887 yılında Kelkit ve Şiran Bayburt sancağından alınarak Gümüşhane sancağına bağlandı. Bununla birlikte Gümüşhane sancağı dört kazadan oluştu. Kelkit, Şiran, Torul Gümüşhane bu idari yapı Cumhuriyetin İlanına kadar sürdü.

1870 Tarihli Trabzon salnamesinde Kelkite bağlı 95 köy yerleşmesinin bulunduğu bildirilmektedir. Yine 1904 tarihli salnamede Kelkit kaza merkezinde bir hükümet dairesi, iki cami, iki medrese, iki okul, yirmiiki mağaza, atmışsekiz dükkan, onüç kahvehane, üçyüzellidört ev, dört fırın ve üç su değirmeni bulunmaktaydı.

1904 tarihli salnamede Kelkit hakkında şu açıklayıcı bilgilere yer verilmektedir.

Kelkit kazasının merkezi olan çiftlik kasabası bu tarafların manzaraca en iyi olan yerlerinden birisidir. Kasaba düz bir ovanın ortasında ve Kelkit ırmağı ile kavuşan diğer bir derenin birleştiği noktaya yakın bir yerde yapılmıştır. İnsan buralardan şen ve güler yüzlü vadiler şirin kasaba ve köyler doğal güzellikler aramayı hatırına bile getirmez. Kış zaten hazin olan bu yerlerdeki soğuk kefenlerle örter. Her sessizlik mezardan nişan verir. Etrafta ufak bir hayat eseri görmek için yazın gelmesini beklemekten başka çare yoktur. Kelkit halkı güçlü kuvvetli adamlardır.

Kazanın genel nüfusu 25903 islam 511 Rum ve 250 Ermeniden ibarettir. Halkın büyük bir bölümü tarım ile uğraşmaktadır. Başlıca ürünler Arpa, buğday, çavdar, fiğ ve burçaktan ibarettir. Hayvan ürünlerinde yağ ve peynir ile deri ve yumurtanın bir kısmı Erzincan ile Gümüşhane ve Trabzona gönderilmektedir.

KELKİT'İN RUM İŞGALİ

Kelkit batıdan Şebinkarahisara güneyden Erzincana gitmekte olan mühim bir yol kavşağında olduğu için sıtratejik önemi olan bir yerleşim alanıydı. Doğu anadolu Rus harekatını idare eden Rus kuvvetleri bu önemi bildiklerinden 12 temmuzda Sibirya kazaklarını 14 Temmuzda da diğer kuvvetlerini Bayburt un etrafına yerleştirdi. 22 temmuz 1916 Rusların 4.Avcı alayı sabahın erken saatlerinde saldırıya geçer. O gün akşama kadar çok kanlı çarpışmalar olur. Vehip Paşa komutasındaki Türk askeri akşamüzeri çekilmek zorunda kalır. Böylece Ruslar Kelkiti işgal ederek iç anadoluya bir kapı açmış olurlar. Ekim 1917 ihtilalinden sonra 18 aralık 1917 tarihinde Erzincan Mütarekesi yapıldı. Ruslar çekilmeye başlar fakat ermeniler zulümlerine devam ederler. Nihayet 17 şubat 1918 tarihinde Halit Paşa komutasındaki askerlerimiz güzel ilçemizi kurtarırlar. Allah o günleri bir daha göstermesin.

KELKİT İSMİ

Kelkit ismi konusunda değişik görüşler mevcuttur. Bazı araştırmacılar Kelkit çayının Antik Çağda helen dilinde kurt anlamına gelen Lykos şeklinde ifade edildiğini belirtmektedirler. Onlara göre bu kelime daha sonra ermenice ye tercüme edilerek gail-get olarak söylenmeye başlanmıştır. Ardındanda Kelkit e dönüşmüştür. Bazı araştırmacılar ise İlk çağlarda yörede “Kerkit” adında bir halkın yaşadığına dikkat çekmektedirler. Ünlü tarihçi Straban bölgenin dağlık kesimlerinde Appaitler adinda bir kavmin yasadigini ve bunlarin da Kerkit' lerin soyundan geldigini ifade etmektedir. Ayrıca VII y.y da Peçenek Türklerinden Kilki Beyin Çiftliği olarak anıldığı rivayet edilmektedir.

COĞRAFYA

Kendi adıyla anılan ovanın üzerinde, Kelkit Çayını oluşturan derelerin birleşim noktasında kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği 1400 metredir. Köse ilçesinin 1988 yılında bir ilçe olarak ayrılmasından sonra, yönetim alanı daralmışsa da Gümüşhanenin gerek nüfus ve gerekse yüzölçümü itibariyle en büyük ilçesi olma özelliğini kaybetmemiştir. Kelkit'in 6 belediye örgütü,77 pare köyü vardır. İlçenin yüzölçümü 1505 km² olup nüfus yoğunluğu 32'dir. 22 Temmuz 1916 yılında Ruslar tarafından işgal edilen Kelkit,17 Şubat 1918 tarihinde düşman istilasından kurtarılmıştır. Kelkit 1840 tarihinde ilçe olmuştur. Topraklarını doğuda Bayburt, batıda Şiran, kuzeyde Gümüşhane ve Köse, güneyde de Erzincan topraklarının çevrelediği Kelkit, kuzeyde Gümüşhane ve Köse dağlarıyla güneyde uzanan Sipikor,Çimen ve Pöske dağlarının arasında geniş bir vadide kurulmuştur. Kelkit Çayı ve kollarının yanı sıra su kaynaklarının zengin olduğu ilçe,rengarenk çiçekler,kavak ve söğüt ağaçları arasında adeta millî bir park görüntüsüyle bir cazibe merkezi olma yolundadır.

İklim : Kelkit ,39.-40.boylamlar ile 40-41.enlemler arasında yer almaktadır. Yazlar sıcak ve az yağışlı,sonbahar ve ilk bahar yağışlı,kışlar ise soğuk yağışlı ve uzundur. Kelkit'in coğrafi açıdan ilginç bir özelliği vardır. Kelkit ilçemiz her ne kadar Karadeniz Bölgesinde yer alıyorsa da,tamamıyla Karadeniz Bölgesiyle değil,genel olarak Doğu Anadolu Bölgesinin coğrafi özellikleriyle örtüşen iklim verileriyle karşımıza çıkmaktadır. Bu görüşü pekiştiren nedenler olarak, Kelkit'in özellikle Gümüşhane'ye nazaran geniş düzlüklerinin (Kelkit ovası,Mormoç ovası gibi) var olması, deniz seviyesine göre en alçak kesiminin dahi 1350 metreyi bulan yüksekliği, yıllık ortalama çok düşük bir yağış miktarının bulunması, yaz kuraklığının etken ve egemen olması, steplerin genişçe yer tutması, arpa, buğday, şekerpancarı ve patates gibi daha çok karasal iklim koşullarında yetişen ürünlerin üretiliyor olması sayılabilir. Dolayısıyla,Gümüşhane'nin güneyinde denize paralel olarak sıralanan ve bazı kesimlerde yüksekliği 2500 metreyi bulan Gümüşhane dağlarının deniz etkisinin Kelkit'e sokulmasını büyük ölçüde engellediğini belirtmemiz gerekir. Kelkit'in deniz seviyesine göre yüksekliği, Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Bu da deniz seviyesine göre sıcaklık farkının 7 derece olmasına neden olmaktadır. Genel nem oranı,Doğu Anadolu Bölgesinden yüksek,Karadeniz bölgesinden ise düşüktür.

Su Kaynakları ve Toprak Örtüsü : Kelkit'in her tarafından fışkıran ve yöremizde göze,pınar,pahar gibi isimlerle anılan su kaynakları mevcuttur. Su kaynakları üzerine hayrat yapma eğilimi son yıllarda artmıştır. Kültürümüzün temel yapı taşlarından birisidir gözeler. Kelkit'de göze denince ilk akla gelen Ağababa'yı ve Hacı Cebeci'yi rahmetle anmamız gerekir. Kelkit ve çevresindeki başlıca gözeler, Sıtma Pınarı, Gorden, Korpahar, Eğri Göze, Gülizarın Pınarı, Kara Pınar, Bekir Çavuşun Pınarı, Yardibi, Korgöze, Keşiş Paharı, Üçgözeler, Bülbülyuvası'dır.Kelkit'in Doğankavak, Yeşilova, Deredolu, Kozoğlu, Yeniyol ve Çambaşı köylerinde ise madensuyu kaynakları tespit edilmiştir. Kelkit'in tam ortasından akan Kelkit Çayı,Yeşilırmak'ın en uzun koludur. Toplam uzunluğu 320 km.'dir. Kelkit'de toprak örtüsü olarak, alçak kesimlerde kavak,ardıç ve meşe türleri görülürken, yüksek kesimlere çıkıldıkça sarı çam, titrek kavak (dağ kavağı) ve meşe türleri görülür. Step alanlardaki toprak örtüsüyse,yaygın olarak kuşburnu, geven, yabani kekik, sığır kuyruğu, dağ reyhanı ve benzeri yabani bitkilerle kaplıdır. Kelkit birinci derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Doğu Anadolu Fay Hattının bir uzantısı olan Erzincan Kelkit'e sadece 70 km mesafededir. Yakın zamanda 1992 de Erzincan'da meydana gelen depremde Kelkit'de de can kayıpları olmuştur.

Kelkit’in antik kenti: Satala

Kelkit bölgesi antikçağda önemli yerleşim birimlerinden biriydi. Satala Kenti’nden çıkarılan Fidyes’in ünlü heykeli Afrodit bugün British Museum’da sergileniyor. Son yıllarda organik tarım projesiyle ön plana çıkan Kelkit, ekoturizmde de iddialı bir projeye hazırlanıyor.

10CED565C6D2-1.jpg


Antik kent, Kelkit’in 17 kilometre güneydoğusunda. Şimdiki Sadak Köyü, antikçağda Satala adını taşıyordu. Satala, Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en önemli askeri karargahı. Anadolu ve Kapadokya’dan Karadeniz’e geçen askeri yolların birleştiği bir kent. Çevresindeki tiyatro, yapı kalıntıları, motifli tuğlalar, sütun başlıkları, hayvan heykelcikleri, yazıtlar, Roma ve Erken Bizans dönemine ait. Antik kentten günümüze ulaşan, ünlü Yunan heykeltıraşı Fidyes’in heykeli Afrodit, şu anda Londra’daki British Museum’da.

Satala_Osttor.jpg
Satala_plan.jpg

Satala'nın eski Roma İmparatorluğu'nun dogudaki en önemli askerî ordugah şehri oldugu ispatlanmıstır. Satala her ne kadar askeri bir yer olsa da, buluntular burada medeniyetin de geliştiğini göstermektedir. Trianus'un (MS 98-118) Kafkas seferi sırasında burada konakladıgını biliyoruz. Satala, konsül tarafindan gönderilen kişilerce idare edilmekteydi. İmparator Justinyen zamanında Satala'nın önemi daha da arttı. İmparator Heraklios zamanında Pers ve daha sonra İslam akınları sırasında Satala harap edildi.

Trajan_Satala1.gif

XV.Roma lejyonunun üstlendigi bir yer olan Satala kenti, antik dönemde çok önemli bir merkezdi. Ünlü Bizans tarihçisi Prokopios, Satala'nın artık olmayan surlarının dibinde Perslerle yapılan bir savastan söz etmistir. Prokopios'a göre, “Fırat sınırının korunmasi amacıyla kurulan Satala, sadece stratejik bir amaçla Roma devlet sınırının ileri karakolu olma” görevini yerine getirmiştir.

SatalaLagerausNO.jpg

Hitit, Asur, Makedonya, Roma Bizans hâkimiyetinde kalan Satala, bir ara önemini kaybetmis, ancak Trabzon Komnenoslari zamanında tekrar canlanmış ve onların mesire yeri olmustur. 6.yüzyilda imparator Justinyen zamanında bugün bile görülebilen büyük eserler yaptırılmıştır.

Bugün Sadak'ta bulunan harabeler, amfi-tiyatro şeklinde yükselen bir dagın etegindedir. Kalenin Pers tehlikesine karşı imparator Justinyen tarafindan onarıldığını anlıyoruz.

Satala'ya ait çesitli müzelere devredilen eserler:

a)Istanbul Arkeoloji Müzesi'ne
-Kandil (Toprak) 2 adet
-Yüzük taşları
-XV.Legio Apollinares'in arması
-Kulplu testi
-Armalı kemer tokası
-Madeni parçalar

b)Londra British Museum'da
-Bronz Büst
Ayrıca Trabzon ve Erzurum Müzelerinde Sadak'tan çıkarılan mezar taşları, mezar stelleri,sütun başlıkları,lahit kapakları sergilenmektedir.


SU KEMERİ


satalasadakharabelerizz3.jpg


Önceleri 47 gözlü olan bu su kemerini 1866 yılında Taylor 7 kemeri sağlam kalmış olarak tespit etmistir. Ancak üzülerek yazalim ki bugün sadece 2 kemer ayağı ayaktadır.

BRONZ BÜST

Londra British Museum'dadır. Bir zamanlar Tanrıça Artemis ya da Afrodit Kültü diye adlandırılan Aneaitis kültüne aittir. Grek bronz sanatının tek örneği olup M.Ö.4.yüzyıl başlarına ait olduğu tahmin edilmektedir.

bronz_bust_.jpg


Sadak Köyümüzde bulunan ancak yurt dışına kaçırılan bronz büst​


NIKE KABARTMASI


nike_.jpg


Kabartmada Zafer Tanrıçası Nike,sol elinde palmatle savaş alanında gezinir biçimde anlatılır .Yapıt canlı, ancak kaba üslubuyla olgun arkaik döneme tarihlendirilebilir.


MEZAR STELLERİ



Satala_Grabstein.jpg


Sadak Köyünün dışında, Cirit Tepesinde bulunan 32 stel bu alanın kentin nekropolü olduğunu göstermektedir. Bulunan yazılarin çogu Latince'dir. Roma döneminden kalan mezar taslarının birinde XVI.Lejyon bayraktarı Büyük Covidianus'un karisi Julia Maxia için yaptırıldığı yazılıdır.

Satala Kalesi

Gümüşhane Kelkit ilçesinin 17 km. güneydoğusunda Sadak Köyü’nün bulunduğu yerde Antik Satala kentinin kalıntıları bulunmaktadır. Yörede yapılan araştırmalarda XV. Legio Apollinaris armalı tuğla parçaları ile karşılaşılmıştır. Roma dönemi yerleşimine sahne olan bu yeri, Bizans tarihçisi Procopius da tanımlayarak antik kentin tepelerle çevrili bir ovada kurulduğunu belirtmiştir. VI.yüzyılda İmparator Iustinianus’un buradaki surları onarttığını da yazmıştır. Böylece antik Satala kentinin Roma lejyonu çevresinde kurularak geliştiği anlaşılmaktadır.

00058798.jpg

Satala Kalesi de Pers saldırılarına bir önlem olarak yapılmıştır. İmparator Iustinianus Pers saldırına karşılık buradaki, daha önceden yapılmış surları güçlendirmiştir. Kale yöreye egemen bir tepe üzerinde yapılmıştır.

Bugün bu kalenin burç kalıntıları ile sur duvarlarına ait kalıntılar görülebilmektedir. Bunlara dayanılarak kalenin burçlarla takviye edilmiş oldukça muntazam taşlardan yapıldığı ve aralarında da yer tuğlaların konulduğu görülmektedir. Satala Kalesinin dışında kalan alanlarda ise diğer savunma tesislerine ait kalıntılar da dikkati çekmektedir.

Sadak Kervansarayı

Gümüşhane kervansaraylarından bir örnek olduğu sanılan Sadak Kervansarayı Erzurum-Tokat kervan yolu üzerinde, Sadak yakınındadır.

Günümüze kalıntıları gelebilen bu yapının Selçuklu Döneminde yapılmış olduğu mimari yapısından anlaşılmaktadır. Moloz taş ve tuğladan yapılmış, dikdörtgen planlı bir yapıdır.

Sadak Hamamı

Gümüşhane Kelkit ilçesinde bulunan Sadak Hamamı’nın ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da ismine rastlanılmamıştır. Yapı üslubundan Osmanlı döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

Hamam kare planlı olup sıcaklık ve onun çevresindeki iki halvet hücresinden meydana gelmiştir. Moloz taş ve yer yer de tuğla yapımında kullanılmıştır. Hamam günümüze harap bir durumda gelmiştir.

Sadak Köyü Çeşmesi

00061507.jpg

Gümüşhane Kelkit ilçesi Sadak Köyü Camisi yanında 1830 yılında yapılmıştır.

Kare planlı bir çeşme olup, düzgün kesme taştan yapılmıştır. Haznesinin ve çeşmenin üzeri ahşap, kiremit kaplı bir çatı ile örtülmüştür. Çeşmenin iki ayrı lülesi ve bir de yalağı bulunmaktadır.

Aksöğüt Camisi

Gümüşhane Kelkit ilçesi, Aksöğüt Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Yapı üslubundan yakın tarihlerde, XX.yüzyılın sonu ile XXI.yüzyılın başında yapıldığı sanılmaktadır.

00059221.jpg


Cami kare planlı ve üzeri çatı ile örtülüdür. Cami düzgün yontma taştan yapılmıştır. Önünde üç paye ve duvar uzantılarının sivri kemerlerle birbirlerine bağlanması ile son cemaat yeri oluşturulmuş ve üzeri ibadet mekanının uzantısı olan çatı ile örtülmüştür. Ayrıca payelerin arası camekanla kapatılmıştır. İbadet mekanında dikkati çeken herhangi bir bezeme bulunmamaktadır. Yapı mimari ve sanat tarihi yönünden bir özellik taşımamaktadır.

Sadak Köyü Camisi

Gümüşhane Kelkit ilçesi Sadak Köyü’nde bulunan bu camiyi, Eyüboğlu Firuz 1830 yılında yaptırmıştır. Caminin kitabesinde Kuran’ın Fetih Suresinin 1-3. ayetleri ile camiyi Eyuboğlu Firuz’un yaptırdığı yazılıdır.

00059222.jpg


Kare planlı olan caminin üzeri ahşap ve çinko çatı ile örtülüdür. Caminin kuzey cephesinde girişi bulunmaktadır. İbadet mekanında bulunan mihrabın iki yanında birer, doğu cephesinde de üç penceresi vardır. Ayrıca girişin iki yanında ikişer, ikinci sırada da beş penceresi bulunmaktadır. Caminin yanında taş kaideli yuvarlak yivli gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.

Çambaşı Köyü Camisi

Gümüşhane Kelkit ilçesinde bulunan caminin iki satırlı sülüs yazılı kitabesinden öğrenildiğine göre; Sultan II.Abdülhamid döneminde, 1900 yılında yaptırılmıştır. Bunu belirten bir de padişahın tuğrası güney duvarına yerleştirilmiştir.

00059223.jpg


Cami kare planlı olup, üzeri çinko çatı ile örtülüdür. Kesme taştan yapılan cami iki sıra halinde, alt sırada dikdörtgen, üst sırada da yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır. Caminin yanında bulunan taş kaideli minaresi yuvarlak, yivli gövdeli ve tek şerefelidir.

Caminin mimari ve sanat tarihi yönünden hiçbir özelliği bulunmamaktadır.
 
Üst