Joker (2019) Filmi Genel Teması: Toplumsal Eleştiriler ve Bireysel Çöküşümüz

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,739
2020 de Tasarım Atölyesi, Kadıköy deki Joker filmi etkinliğinden (Önce filmi seyretmiştik sonra da tartışmaya geçmiştim) biraz farklı biraz bağımsız olarak yola çıkış noktamız şöyle olsun bence:

Toplumsal Eleştiri ve Bireysel Çöküş temalı Joker (2019) filmi

Joker(2019) filminin önceki Çizgi Romanlarıyla bağlantısı yokmuş galiba.

Yönetmen Todd Phillips, 'Joker' filminin JOKER çizgi romanlardan hiçbir şey takip etmediğini belirtiyor ve devam ediyor:
"İnsanların kızacağı çizgi romanlardan hiçbir şey takip etmedik".
"Joker gibi bir adamın nereden gelebileceğine dair kendi versiyonumuzu yazdık.
Benim için ilginç olan da buydu.
Biz Joker'i bile yapmıyoruz,
Joker olma hikayesini yapıyoruz.
Film bu adamla ilgili."

Ayrıca bu konuda bir de bu linkte yer alan analize rastladım sitemizde


Önce karakter ve çevresiyle başlayalım

Karakter ve çevresi
Arthur Fleck / Joker

Mental Sağlık ve Şizofreni
(Arthur'ın gülüş bozukluğu ve gerçeklik ile kurgu arasındaki sınırların belirsizleşmesi)

Ekonomik Zorluklar ve Yoksulluk
(Arthur'un işini kaybetmesi ve yoksul bir çevrede yaşaması)

Gotham Şehri
Gri ve Çürümüş Atmosfer
(Görsel tasarımın gri tonları, şehrin bozukluğunu vurgular)

-Sosyal Adaletsizlik ve Sistematik Sorunlar
(Zenginlerin hüküm sürdüğü bir toplumda, Arthur'un maruz kaldığı adaletsizlik)

Toplumsal Sorunların İncelenmesi
Mental Sağlık Sorunları
(Arthur'un toplumun anlayışsızlığına ve psikiyatri hizmetlerinin eksikliğine maruz kalarak çöküşü)

Yoksulluk ve Ekonomik Adaletsizlik
(Arthur'un işsizlik ve zor ekonomik şartlar nedeniyle yaşadığı güçlükler)

Toplumsal İzolasyon ve Yabancılaşma
(Arthur'un komedyenlik kariyerine olan ilgisizlik ve toplumun ona olan duyarsızlığı)

Joker'in Yükselişi ve Toplumsal Yansımaları

Toplumsal Protest ve Ayaklanma
(Zenginlere karşı düzenlenen protesto gösterileri ve Joker'in simgesel önemi)

Medyanın Rolü
(Arthur'un televizyona çıkışı ve medyanın onu nasıl manipüle ettiği)

Ahlaki Belirsizlik ve İzleyici Etkileşimi

Joker'in Eylemlerinin Sonuçları
(Arthur'un şiddet içeren tepkileri ve izleyicilerin farklı yorumları)
(Joker'in trajik geçmişi nedeniyle duygusal bağ kurma ve ahlaki belirsizlik)

Değerlendirme
Filmden ve verdiği toplumsal mesajlar dan başlayabiliriz isterseniz ve de
ele alınan toplumsal sorunların evrenselliğinden
(yani günümüz Türkiyesi veya herhangi bir ülkedeki benzer sorunlar hakkında düşüncelerinizle)
devam edebiliriz. . .
 

eankara

Onursal Üye
24 May 2010
1,056
6,161
Sn. @kemalettin sayesinde , geçtiğimiz yıllarda izleme olanağı bulamadığım , çok etkileyici bir film izledim ; adı ‘’ Joker ‘’ ! Eisner ödüllü çizgi roman kaynaklı , kökeni 1940 yılına kadar uzanan karakterin , bu kez film gösterimini konu edineceğim . Joaquin Phoenix, uygunsuz anlarda gülmesine neden olan psikolojik bir bozukluğa sahip, başarısız bir stand-up komedyeni olan Arthur Fleck'i canlandırıyor. Bir bakıma Batman’daki kötü karakterin başlangıç hikayesi . Joker’in efsanevi çizgi romanını da okumuştum ( Killing Joke – Öldüren Şaka ) , ama film evreni bambaşka bir evren ! Joker için , en başta şunu diyebilirim ; biraz ‘’ Taksi Şöförü ‘’ ( filmin bazı sahnelerinde De Niro’yu görmemiz tesadüfi değil ! Bir yerde , anılan ünlü filme gerçekten bir saygı duruşu . ) , biraz Charles Bronson’lu ‘’ Death Wish ‘’ ( Joker’in katil kişiliğine geçiş yaptığı sürecin başlangıcında , kendine saldıranları öldürmesi sahneleri ) , biraz Jack Nicholson’lu ‘’ Guguk Kuşu Yuvadan Kaçtı ‘’ ( özellikle akıldan çıkmayan yastıklı öldürme sahnesi ) , … örnekleri uzatmak mümkün . Kader , psikolojik sorunlar ve de toplum baskısı gibi birçok olumsuz etkinin insanda bambaşka bir kişilik , bir katil oluşturmasının hikayesini izledim . Venedik film festivalinde ‘’ Altın Ayı ‘’ ödülü almak , zaten bu filmin kalite seviyesi konusunda en baştan ip uçları veriyor ! Yönetmen Todd Phillips ve de başrol oyuncusu Joaquin Phoneix sanatçı sanki bu film için , özel olarak zayıflamış gibi , zira kemikleri sayılıyor ! ) oldukça iyi bir iş çıkarmışlar . Üstelik filmin sadece görsel olarak değil , diyaloglarıyla da akılda kalıcı olduğunu söylemeliyim . ( Örneğin ; "Akıl hastalığına sahip olmanın en kötü yanı, insanların sizden sanki öyle değilmiş gibi davranmanızı beklemeleridir." veya ‘’ "Umarım ölümüm hayatımdan daha fazla para getirir.’’ ya da ‘’ Her şeyi siz biliyorsunuz . Komik olana da olmayana da siz karar veriyorsunuz ‘’ gibi . Bu açıdan baktığımda , tıpkı bir zamanların ‘’ Kurtlar Vadisi ‘’ dizisinin ilginç cümleleri aklıma geldi . Hatta , diziden alıntı cümlelerden oluşan kitapları hatırlıyorum !! ) Filmin , mizahi tonlardaki görüntülerle başlayıp , sırasıyla kara mizah ve de giderek gerilimli görüntülere geçiş yapması da oldukça başarılı bulduğum özelliklerinden . Görüntü demişken , Mark Friedberg’İn prodüksiyon tasarımının ve de görüntü yönetmeni Lawrence Sher’in döneme ilişkin şehir görüntülerinin de oldukça başarılı sonuçlar verdiğini söylemeliyim . Joaquin Phoenix’in bu filmle en ikonik kötü kahramanlardan birine hayat vermekle kalmadığını , bu kahramanın kişiliğine bir hayli derinlik kattığını söylemek mümkün. Çizgi romandaki Joker , başarılı performansla , resmen ‘’ ete kemiğe büründü ‘’ !! Ayrıca , sadece bu kişilik konusu da değil , toplumun karanlık katmanlarına güçlü bir ‘’ ışık ‘’ tutulmuş . ( Film hakkındaki eleştirilere bakacak olursak , gösterildiği yıllarda bolca , Amerikan toplumunun sıradan bireye karşı uyguladığı , şiddete varan baskıdan söz edildiğini hatırlıyorum. Bence sorun giderek ‘’ globalleşmekte ‘’ ! Gelişmiş ‘’ Batı ‘’ dünyasındaki kişilerin çaresizliği , artık sadece ‘’ Amerikan Toplumu Özelliği ‘’ olmaktan çıkmış durumda ) . Yani karşımızda bu kez , ‘’ V for Vandetta ‘’ filmindeki Amerikan halkına egemenliğini geri vermek için şiddete başvuran , ünlü maskeli V yerine , çaresizlik sonucu kapana sıkışıp yine şiddete başvuran , palyaço makyajlı ‘’ Arthur ‘’ var , ama ne yazık ki ‘’ Arthur ‘’ u görme ihtimalimiz sadece Amerika ile sınırlı değil ! Arthur’un çaresizliği , izleyicinin bu karakteri zamanla içselleştirmesine , en azından durumuna acımasına bile neden oluyor !! Bu yüzden , cinayetlere ilgisizliği tüyler ürpertici , psikopat ve nihilist bir katil olmasına rağmen popüler ve sevilen bir ‘’ anti – kahraman ‘’a dönüşüyor ! En acı olan durum da bu değil mi ? Joker’in film macerası burada bitiyor. ( Bilindiği gibi çizgi roman macerası , daha sonra akıl hastanesinden kaçıp ailesini düşündüğü için mafyanın kontrolüne girmesiyle – Red Hood – devam etti. )

Filmin Batman’siz son karesindeki akıl hastanesi sahnelerine baktığımda , ister istemez çizgi romanın son karelerindeki Batman – Joker ikilisinin birlikte sarmaş dolaş olmasıyla karşılaştırdım . Her iki sanat eserinin de , iyi insan / kötü insan arasındaki pamuk ipliği ayrıma ( ya da dış etkenlerin şekil verdiği aslında aynı karakter yapısına ) işaret ettiğini görüyorum. ( Alan Moore ; aslında Batman ve Joker’in aynı kişiler olduğunu söylemişti ! ) Ama , yukarıda pek çok film ismi saymama , çok etkileyici bir film izlememe rağmen , yukarıda değindiğim konuları alt alta getirip topladığımda , aklımda hala ‘’ Ağır roman ‘’ filmi var ! Bana göre Metin Kaçan , Alan Moore’un hayal dünyasından daha ‘’ karanlık ‘’ bir roman yazmıştı , bir bakıma Galip Tekin öyküsü oluşturmuştu ( ‘’ Ağır Roman ‘’ filminin nitelikli kadrosunu da unutmamalı !! ) Ne yazık ki , dünyamız gitgide daha da korkunçlaşıyor. Yazımı sonlandırırken George Orwell’in bir sözünü buraya taşımak istedim :

‘’ Eğer özgürlüğün tek bir anlamı varsa , o da insanlara duymak istemedikleri şeyleri söyleme hakkıdır . ‘’

Bu filmi izleme olanağını veren ve yine ilginç bir tartışma ortamı oluşturan @kemalettin ’e teşekkür ediyorum .
 
Son düzenleme:

didi

Yeni Üye
5 Nis 2009
29
161
Filmin ne denli etkileyici olduğunu ve bende oluşturduğu hissiyatı şöyle anlatabilirim aslında:
Eğer Joker, filmdeki haliyle, ilk olarak çizgi romanda ortaya çıksaydı, Batman asla bir kahramana dönüşmeyecekti belki de DC evreninde. Alabileceği maksimum rol Gotham City kentinin kötü polislerinden biri olmaktı. Çok zorlarsa da, emniyet müdürü. Ama kahramanlık pelerinini Joker'e giydirecekti Gotham halkı.:)
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,739
Sn. @kemalettin
Bu filmi izleme olanağını veren ve yine ilginç bir tartışma ortamı oluşturan @kemalettin ’e teşekkür ediyorum .
Müthiş bir içerik sunmuşsunuz sayın @eankara
Gerçekçi olmak istersem ben bu kadar kapsamlı sunamazdım sizin kadar

Ben teşekkür ederim konuya ilginiz ve katılımınız için

Ayrıca benimle bire bir örtüşen görüşlerinizi öğrenmekten dolayı da çok memnunum
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,739
Önümüzdeki hafta için seçeceğiniz konuyu şimdiden merak etmekteyim . Başarı dileklerimle .
İlginiz, teşvikiniz ve katkınızı çok takdir ediyorum Sayın @eankara

Mutlak hakikatin olmadığı konusunda Nietzsche’ye bir atıfta bulunarak
daha önceden açılan konulara da sonradan rastlanan içeriklerin de eklenmesi taraftarıyım.
örneğin "Çizgi Roman Tarihinin En Unutulmaz Karakterlerinden Tenten'in Renkli Alt Metinlerle Dolu Tarihçesi" başlıklı
bu linkteki
paylaşımıma geçenlerde rastladığım ("Tenten ve ırkçılık" konusunda) bir paylaşım daha eklemek istiyorum haftaya.

Tabii bu Joker filmi paylaşımıma ekleme olarak
benim veya belki de konuya yeni rastlayan üyelerimizin benzer veya karşıt görüşleri de gelebilir
bu arada
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,739

Beklentileri Fazlasıyla Karşılayan Joker Filminin EkşiŞeyler Yazarı tarafından İncelemesi


Todd Phillips'in yönetmenlik koltuğunda oturduğu, Joaquin Phoenix'in Joker rolünde arşa çıktığı 2019 yapımı Joker filmi, genel olarak beklentileri fazlasıyla karşıladı. Joker'in nasıl Joker olduğunu izlediğimiz bu güzel filmin Ekşi Sözlük incelemesi.

Beklentileri Fazlasıyla Karşılayan Joker Filminin İncelemesi


joker'in bir karakter olmaktan ziyade, toplumsal bir başkaldırı hareketinin simgesi haline gelmesini izleyeceğimizi düşünüyordum ve hemen hemen öyle oldu. en iyisi de böyle olmuş; ne sadece bir joker'e odaklanmışlar ne de joker'i tamamen soyutlayıp bir isyan filmi ortaya koymuşlar. ikisinin arasını çok güzel bulmuşlar. joker'in joker olmasında toplumun iki yönlü etkisini de görmüş olduk. joker'i sevmeyerek kötü adam olmaya ittiler ve kötü adamı severek öyle olmaktan mutlu olmasını sağladılar. arthur'un kahkaha problemini çok güzel bir yerde bize açıkladılar. psikolog sahnesinde bunun bir rahatsızlık olduğunu anlamadan geçtik, daha sonrasında otobüste küçük çocuğu eğlendirirken anne tarafından azar yiyen ve uyarılan karakterimiz kahkahalara boğuldu ve kartını uzatarak rahatsızlığını belirtti. kafamıza da çok güzel bir şekilde yazdı. rahatsızlığı var ve insanlar bundan hoşnut olmadığı için kendini açıklamak zorunda hissediyor. daha sonra kahkahayı hep dozunda ve tam yerinde kullandılar.

9GPrn2lpBoFGOiAL-637061280496510578.jpg


metrodaki kavga anında ne zaman aralarından birini vuracak, ne zaman silahı ateşleyecek diye bekledim. bas bas bağırıyordu zaten ama orada bile joker'in aslında kötü biri olmak istemediği vurgulanmaktaydı. onları öldürmek zorunda kaldı ve aslında bundan memnun değildi; bunu da filmin ilerleyen sahnelerinde öldürdüğü üç ismi "adi" oldukları için öldürdüğünü söyleyerek belli ediyor yani aslında saf bir kötü değil. sevdiği herkesten yavaş yavaş darbe yiyor. annesinin ondan babasını bilip de gizlediğini öğreniyor, daha doğrusu öyle sanıyor. hem bunun üzüntüsünü hem de annesinin rahatsızlanmasının üzüntüsünü yaşarken tv'de bir talk show'da kendisinin bir kesiti paylaşılıyor. orada da hayalinde babası gibi gördüğü murry, kendisiyle alay ediyor. joker, onun da diğerleri gibi adi olduğunu orada anlıyor. o güne dek yalanla yaşadığını düşünüp, önce babası zannedip thomas wayne'e ulaşmaya çalışıyor (ki iyi ki öyle olmadı. başta "batman-joker" kardeş fikri hoş gelse de sonradan düşününce kötü olurmuş, iyi ki olmamış) lakin sonra onun da bir yalan olduğunu öğreniyor. annesinin delirdiğini ve tüm hayatının, "happy'nin" yalandan ibaret olduğunu düşünmeye başlıyor. darmadağın olmuş arthur, sevdiği kadının evine gidiyor ve bizim belki fark ettiğimiz, belki fark etmediğimiz bir gerçekliği orada o da fark ediyor: aslında sevdiği kadınla hiçbir şey yaşamadı, şizofren işte... böylelikle onu sevmediği, hatta fark etmediği için o da adi olmuş oluyor ve joker onu da öldürüyor. (sonradan ekleme: filmin yönetmeni, kadının ölmediğini açıklamış.)
JSXvbcBmTgSpczO9-637061280577610631.jpg


annesinin kaydını hastanede kontrol ettikten sonra flashback sorgu sahnesinde görüyoruz ki arthur da çocukken istismara maruz kalmış. bir gerçekliğe güzelce parmak basıyorlar: çocukken istismara uğrayanlar ne yazık ki sorunlu birer yetişkin oluyorlar. hayatının yalandan ibaret olduğunu tamamen fark eden arthur, gidip annesinden intikam alıp öldürüyor. bu sahneyi biraz bile dramatize etmeden vermeleri bence harika olmuş. arthur'un içinde biraz bile anne sevgisinin kalmadığını net bir şekilde anlıyoruz. daha sonra evine gelen iki arkadaşından adi olanını vahşice öldürüp kendisine iyi davranan cüceyi serbest bırakıyor. hâlâ daha tam olarak saf kötü olabilmiş değil, bunu da görmüş oluyoruz. sonra bir diğer intikam için harekete geçiyor, yolda gördüğü binlerce "joker'den" etkileniyor. kendini değerli hissediyor ve toplumun aslında o joker'i sevdiğini, yani onu öyle kabullendiğini görüyor. varlığını sorgulamak yerine kötü biri olarak var olabileceğini fark ediyor. şahsen murry'i öldürmesinde yolda gördüğü o insanların etkisinin olduğunu düşünüyorum. zira evde yaptığı provalarda hep kendini vuruyordu, kendini vurup toplumu suçlamayı tercih ediyordu lakin yolda kötü olarak sevildiğini fark edince öyle davranmaya, öyle olmaya karar veriyor, sevilmek ve var olmak için. murry'nin programına konuk oluyor ve kendini joker diye takdim etmesini istiyor. orada anlıyoruz ki sokaktan gerçekten etkilenmiş ama son provasında da kendini öldürerek hâlâ kararsız olduğunun mesajını veriyor. muhtemelen kesin kararını programda murry, onunla alay etmeye devam edince veriyor. orada harika bir konuşma yapıyor. film, genel anlamda diyalog konusunda zayıftı ama bu bir eksiklik değil, zira diyaloğa pek ihtiyaç duymadık zaten, her şey o derece güzel yansıtılmıştı işte. diyalogda zirve ise kesinlikle konuk olduğunda yaşanıyor. orada beni çok etkileyen harika bir söz söylüyor joker: "ölen kişi ben olsaydım üzerime basıp geçerdiniz". hatırladığım kadarıyla bu tarz bir şeydi. joker, toplumun yüzüne ne kadar adi olduklarını vurduktan sonra murry'nin de adi olduğunu söylüyor bunun onu şaşırttığını ve üzdüğünü görüyoruz. murry'i de öldürerek bir intikam daha alıyor.


EEfmfyhuiLtDWBCH-637061280648709919.jpg


sonrasında polis aracında gördüğümüz joker, şehirde çıkmış olan isyana olan bakışlarıyla, yüz ifadesiyle, tepkisiyle tatmin olduğunu hissettiriyor. insanların çılgınca kötülük istediğinden ve kötülükle var olabileceğinden emin oluyor. artık joker'e tam olarak dönüşüyor yani. isyancılar tarafından polisten kurtarılışı ve aracın üzerinde o dans sahnesi... ah, orada öylesine yükseldim ki keşke orada bitseydi diyorum lakin devamındaki sahneyi düşününce aslında gayet güzel ve yerinde olmuş. son bölümde ise akıl hastanesinde görüyoruz joker'i. bir psikiyatrist ile görüşüyor ve yine kahkahasını atıyor. bunun komik olup olmadığını soran doktora "açıklamak" yerine aklına bir şaka geldiğini söylüyor. kendini açıklamaktan, arthur olmaktan vazgeçmiş olduğunu anlıyoruz. en son koridorda yürüyen jokerimizi görüyoruz. yürüdüğü yerde kan izleri bırakıyor ve anlıyoruz ki doktoru öldürmüş. sebepsiz yere, kendisine hiçbir adilik yapmamış birini ilk kez öldürüyor. işte bu son sahnede "joker" olduğunu bizlere gösteriyor...

4oaTCLYVXSfdZZiL-637061280741529632.jpg


filmde beğenmediğim tek şey, joker'in sevdiği kadınla yaşadıklarının aslında "şizofreni" olduğunu kör göze parmak şeklinde göstermeleri. yani kadın "sen arthur olmalısın" deyince zaten anladık yahu ne gerek var sahneleri tekrar göstermeye.
ayrıca thomas wayne gerçekten joker'in babası mı yoksa annesi mi hakiki deli? bunun da ucunu açık bıraktılar gibi. annenin bir fotoğrafını gösterdiler ve arkasında güzel bir notla birlikte "tw" yazıyordu. thomas yazmış yani ama işte anne kafayı yedi de kendi mi yazdı yoksa gerçekten ilişkileri vardı da ortaya çıkmasın diye thomas tezgah mı kurdu? bunlar biraz muamma ama ben annenin gerçekten deli olduğuna inanarak devam etmeyi seçiyorum.

düşünüyor ve başka da kusur bulamıyorum.

senaryosuyla, oyunculuğuyla, çekimleriyle, müzikleriyle, ortamıyla, ruhuyla, her şeyiyle harika bir film olmuş. hem film hem joaquin phoenix kesinlikle ödül veya ödüller almalı, hak ediyorlar.
 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,739

Joker Filminin Güzelliğini Katlayan Enfes Metaforlar​

Kaynak:

2019 yapımı Joker filminde elbette çeşitli göndermeler, metaforlar vardı. İşte onlardan bazıları.

Joker Filminin Güzelliğini Katlayan Enfes Metaforlar




merdiven
izlerken normalleşme seyri olarak tasavvur ettik. karakter tam normalleşiyor, düzeliyor dediğimiz yerlerde bu merdiveni tırmanıyordu. sondan bir önceki merdiven planında perspektif öyle güzel vurgulanmıştı ki merdivenin çıkmakta değil, inmekte olduğu izlenimine düştük. sizin "normalleşme" güzergahınız benim için bir çöküş, demekti bu. son merdiven sahnesinde de güle oynaya, peşinde polislerle indi esas abimiz. katettiği yolu bir çırpıda heba etmişti. ancak mutluydu ve olmak istediği şekildeydi. bu merdiven özetle bir hayat metaforuydu.

BgkWv3Xv3H5AGZYr-637068214110258736.jpg


ışık​


annesini öldürdükten sonra yüzüne pencereden vuran ışık. karakterin iyilikten arınması. ışık getirenleşme evresi (lucifer). akıl hastanesi koridoru sahnesinde ise ışık içinde boğulma. en yüksek mertebe. tasavvuftakinin tam tersi bir şekilde, şeytanla bir olma. erme.
XtokxzI0FfG70iln-637068215529004196.jpg



maske​


"v for vandetta"dan aşina olduğumuz bir gösterge. bir sembol etrafında liderleşme ve organize olma durumu. maskenin savaş boyası gibi kullanımı. korku için kalkan ve cesaret için tetikleyicilik.
q6SuTqyklekD3GAL-637068216242439416.jpg


polis arabasından çıkış​


spiderman göndermesi. isa'nın doğumu imgesi. -yukarıda da değinildiği gibi- doğumdaki gibi bebek çıkarma ritüeli. ama bu bebeğin annesi polis aracı. yani düzeni oluşturan kurumların en büyük kötülükleri doğurmaya gebe oluşu. anarşizm.

QaVPk4tqEfl7FpFy-637068217013686954.jpg


öpüşme sahnesi​

joker'in yaşlı kadını sahnede öptüğü sahne, heath ledger'in bir hayranını öptüğü sahnenin birebir aynısıydı.

 

kemalettin

Onursal Üye
13 Eyl 2011
532
2,739

Joker Filminde Sistemin Joker'i Değil, Tam Tersine Batman'i Yaratması​


Joaquin Phoenix yorumuyla beyazperdede seyrettiğimiz Joker karakterinin siyasal duruşuna dair nefis bir yazı.


Kaynak:


Joker Filminde Sistemin Joker'i Değil, Tam Tersine Batman'i Yaratması



todd phillips'in joker'i (2019) üstüne​

"tarihte olaylar tekerrür eder. ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak…" (karl marx, 18. brumaire)
"hayatımın bir trajedi olduğunu sanırdım, ama öğrendim ki aslında bir komedi." (arthur fleck, todd phillips's joker)

ne reaginism tesirinde tim burton'ın post-modern çok-renkli, jack nicholson'ın canlandırdığı jokeri; ne nolan'ın, bush'un terörle mücadele politikalarına birer methiye niteliğinde, irrasyonel, heath ledger'ın oynadığı joker'i, ne de sol devrim gösterip faşist devrim vuran todd phillips'in çektiği joaquin phoenix ile vücut bulan joker'i... ne anarşist ne devrimci ne de vizyonları var. hani kutsal roma germen imparatorluğu için voltaire diyor ya ne kutsal ne romalı ne imparatorluk diye. jokerler de ne devrimci ne anarşist ne de düzen karşıtıdırlar. otoriter ve kurallara dayanan bir yönetimi meşru kılacak villain'lar olarak dönemin politik ikliminin birer yansımasıdırlar, ve iktidarın tüm kirli oyun ve politikalarını temize çekebilmek için aşırılaştırılmış, ucubeleştirilmiş birer figürdürler. mantıksızdırlar, haliyle istekleri de mantıksızdır, kahkahaları kontrolsüz ve saçmadır.

Kka4CiosYbNF2fgL-637151976956168997.jpg


jokerler tüm yönleriyle batman'in asimetrisidir; batman kaslı, joker çelimsiz; batman zengin, joker fakir; batman tekno-endüstriyel, joker ilkel; batman tek renkli, joker çok-renkli; batman katı ve soğuk, joker zevzek ve geveze; batman geniş çeneli joker sivri çeneli ve daha bunun gibi nice fiziksel stereotipsel zıtlıkları ile batman/bruce wayne'in ötekisidir. bu ötekilik ise her zaman bruce wayne/batman'in dünyasına hizmet eder, onu yıkmayı amaçlamaz, o dünyayla beraber var olur, esaslı bir devrimci anlatı sunmaz ve talep etmez, iktidarın baskı, şiddet, kanunsuzluğunu, hukukun üstüne çıkmasını meşrulaştırır. küçük burjuva çakma anarşistlerin poster boyudur joker.

joker sistemin sorunu, açığı ya da sonucu değildir. batman sistemin sorunudur, düzendeki sorun ve problemler de joker'i falan yaratmamıştır, tam tersine bruce wayne/batman'i yaratmıştır. güçte ve ekonomide adaletin var olduğu ve insanlar arası eşitsizliğin önüne geçen bir hukukun ve toplumsal formasyonun işlediği bir sistemde yine joker var olabilir ama batman asla var olamaz. haliyle hiçbir faşist, baskıcı, totaliter, adaletsiz ve hukuksuz düzen joker gibi bir karakteri asla doğuramaz, tam tersine wayne hanedanlığını ve o hanedanlığın bekası için göreve atılan batman'i mecburi kılar.

PD3vvcSWSUHlNKBY-637151979972849148.jpg



her düzeni değiştirmek isteyen anarşist olmadığı gibi, düzenle çatışanlar sadece anarşistler değildir. sistemde sorun olduğunu işaret ederek çareyi çelişkili taleplerde arayan bir ideoloji var, arkalarında kitle desteği oluyor genellikle. kızgın ve hoşnutsuz kitleleri harekete geçiriyorlar, kuralların dışına çıkıyorlar, kitle iletişim araçlarını domine ediyor, medyayı manipüle ediyorlar, güya düzene öfkeli, entelektüellik liderlikten yoksun, bireylerin narsisistik taleplerinin toplumsal talepler olarak satıldığı, zorbalığın entelektüel liderliğe tercih edildiği, irrasyonel, vizyonsuz, bolca alkışlandıkça haklı olduğundan emin olunan, vicdani sömürüyü mevzi edinen, sistemdeki sorunları kalkış noktası edinip gerçekçi hiçbir çözüm sunmadığı halde kitleler nezdinde umut illüzyonu yaratan ve sıklıkla sürüye sırtını vererek yakıp yıkmaktan keyif alan çağımızın lümpen proletarya ideolojisi: popülizm.

bu yüzden daha öncekilerde olduğu gibi çağımızın siyasal iklimine uygun bir atmosferde joker servis edildi. popülizmin hatta faşist diktatörlüklerin kişilik özelliklerinin tamamını joker'de görmek mümkün, sınırsız bir sevgi ve tanınma arzusu, narsisistik bir şiddetten keyif alma, dünyayı kendi tecrübelerine göre yorumlama, hiçbir toplumsal anlatıyı kabul etmeme, empati yoksunluğu, bireysel acılarından ötürü topluma duyulan nefret, ve nefreti, kişisel ihtirasları ve fantezileri uğruna dünyayı cehenneme çevirme arzusu todd philips'in joker'inin en derinden sergilediği özelliklerdir.

joker, hissettiği ölümcül yalnızlık ve reddin üstesinden gelmeye çalışırken, toplumun kendisinden intikam peşine düşüyor, harekete geçmiş bir sadizm. bir çocuk cinayetiyle dalga geçiyor olması, katıksız bir empati yoksunluğu. var oluşunu sadece ona alkış tutan bir sürü ile duyumsayan kitlesel bir ikon olma arzusu. katıksız bir faşizm. saf bir totaliter hınç.

NL2AnouPIcLMtE5o-637151977467778550.jpg


sinemada izleyicinin favori kötü adamlarının davranışlarının başında soğukkanlılıkları gelir, hani diyor ya hitchcock "kötü adam ne kadar kötü ise film de o kadar başarılı olur ". darth vader ne kadar acımasız ve gaddar olursa o kadar daha ikonik hale gelir, jedi tapınağına dalıp çocukları katletmesi mesele değildir, mesele star wars revenge of sith'de gözyaşları dökmesidir, koca galakside palpatine'ın iktidar hırsına hizmet eden katil bir iktidar köpeği olması değil, finalde "padme nerede?" diye içli içli sorup "hayır!" diye haykırmasıdır.

nihaide canavar da olsanız yaptıklarınızı vicdana dayandıran argümanlarla açıklamak, hatta empati beklemek zorundasınız. bunun en referans noktası olan yöntemini mary shelley, frankenstein eserinde ustalıkla göstermişti; canavar o vicdansızlığını kamufle etmek, hatta kendisini haklı çıkarmak için türlü duygusal tepkiler veriyordu. işlediği tüm suçları topluma bağlıyor, vicdana çalışıyor, vicdani argümanlar öne sürüyor, bunun için de empati duygusunu hareket geçirmeye çalışıyordu.

frankenstein'ın post-modern yorumu gibi todd philips'in jokeri de tüm işlediği suçları vicdana dayandırmaktan geri kalmıyor. "ben ölsem bakmazsınız ama 3 wall streetli'yi dert ediyorsunuz" gibi saçma sapan bir analoji sunarken, içindeki vahşet ve canavarlığı akladığını zannediyordu. işte karşımızda sürüsünün öfke ve hiddetini, enerjisini manipüle eden, adalete dair hiçbir vizyonu olmayan, zaten bunu da talep etmeyen, narsisistik takıntılarından başka halka verecek hiçbir şeyi olmayan, ve tüm canavarlığını "ama bana neler yapıldı bir bilseniz" şeklinde açıklamaya çalışan, ve tam da bu yüzden alkış alan bir canavarın popülist bir lidere dönüşüm hikayesi: todd phillips'in jokeri.

bu vesileyle, ilginçtir ki filmde charlie chaplin'in bir filmine atıf vardı, modern times.
a7G7xD8vtKxQF1k0-637151978085490736.jpg


Mevzubahis gönderme.

bu film tramp karakterinin, değişen ekonomik ve politik koşullar karşısındaki mücadelesini anlatıyordu. todd phillips, güya arthur fleck ile charlie chaplin'in tramp'ı arasındaki benzerliğe dikkat çekiyordu. oysa anlatısı ve finaline bakılırsa atıfı, finalinde bir ton demokrasi, eşitlik vb. nutuğu attıktan sonra sürünün alkışlarıyla kendinden geçen, böylece totaliterliğe bir methiye olmaktan öteye gidemeyen the great dictator'a yapsaydı, en azından tutarlı olurdu.
 
Üst