AKBABA-sayı-31 (18 Temmuz 1973 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,885
5,168


Sayın murtaza5 ;

AKBABA okuma günlüğü ( 26.04.2024 ) : AKBABA OKU(YORUM) :
[ Akbaba Dergisi (1973) Sayi 031 (18 Temmuz 1973) -20s (Jurnalcilik-Adlar Soy adlar) ]


Akbaba imzalı "HECELEME" adlı başmakalede ne mi anlatılıyor. Özetlemeye çalışayım.

Dedo11 Yorumu : Atatürk Üniversitesi Rektörü Profesör ünvanlı bir zat tutmuş savcılığa resmen bir ( suç duyurusunda diyeceğim ama bu sözcük yakışmayacak ) curnalde ( Jurnalde ) bulunmuş. Yani muhbir vatandaş görevi üstlenmiş. Öğrencilerini curnallemiş. Neymiş curnalinin konusu. Onların cezalandırılmasını istemiş. Neden ? Bu öğrenciler "Homongolos" adlı dergi çıkarıyorlarmış. Ne var demeyiniz. Bakın suç unsuru neymiş. "Homongolos" sözcüğünü tersinden okuyunuz. "solognomoH" oluyor değil mi? Eee... bunda suçlanacak ne var demeyin sakın. Tümünü tersinden okumayacaksınız canım... Tersinden oku derken hem tersten okuyacaksınız hem de tersten okurken üç harfini alacaksınız. Ne oluyor o zaman "SOL" oluyor. Geri zekalı muhbir k..dan uydura uydura , kanırta kanırta bunu bulmuş...
1 - Her devirde böyle tipler vardır. Aslında ben bu tip insanların dünya görüşlerini , hangi partiden olduklarını ve hangi merkezden ( ABD ve CIA ) yönetildiklerini inanı tam isabet bilirim... Bunu bilmem benim üstünlüğüm değil. Bunlarla o kadar çok yaşamımda karşılaştım ki o kadar bunlarla savaşım verdim ki yanılmam söz konusu bile olmaz...
2 - Bu ve bunun gibi biat kültürü ile yetişmiş ve bütün makamlara hak etmeden geldikleri için bunların liyakatları sıfırdır. Biatları ise sonsuzdur...
3 - Bu tür akademisyenler prof. bile olsalar akademik alanda neredeyse hiç bir özgün başarıları ve çalışmaları yoktur. Hatta Tansu Çiller gibi olanların verilmiş TEZ'leri bile yoktur. Olanların ise TEZLERİ hırsızlamadır ( Yök kurucusu İhsan Doğramacı gibiler ) Bir kısmı da metafizik saçmalıklar üzerinedir ( Düşünün dünyanın ilk üniversitesi olduğu varsayılan Harran Üniversitesindeki araştırmalar , tez konuları CİN üzerine oluyor çoğunlukla )
4 - Üstelik geri zekalı prof. daha "SOL" un ne olduğunu bilmiyor. Sadece kendisi CIA öğretisi ile sol nedir onu bellemiş. Ve bunun ihbar edilesi bir şey olduğunu sanıyor. ( Bilindiği gibi Fransız Devrimi sonrası oluşan mecliste halkı savunanların solda oturması ile bu adlandırma ortaya çıkıyor. ) Sol halkın çıkarını düşmektir. Sol toplumun vicdanıdır. Sol Toplumsal ilerlemedir....... Bunları bilmiyor veya kabul edemiyor.
5 - Aklını yitirmiş ve başta NATO askerine dönüşmüş Türk Ordusunun da merkez hedefinde olmuştur SOL...
6 - Bu ülke ne saçmalıklar yaşamıştır. Bu saçmalıklar inanılacak gibi değildir. Ama olmuştur. Örnek mi ? Sigara paketinde MHP'nin icat ettiği karalama sonucu Lenin şeklinin ortaya çıkarılması gibi saçmalıkları yaşamıştır bu ülke...
Daha uzatmayalım , şimdilik bu kadar...




"-- Geçmiş olsun, dedi, hangisine çarptınız?

-- Fatihe'e , dedim...
-- Ooo şanslıymışsınız, ben III. Selim'e çarptım..."

Bu satırlar Muzaffer İzgü "Köprülü Mehmet Paşaya Otomobille Kim Çarptı?" adlı anlatısından...



"İlk Türklerin adları hep öztürkçedir. Beğrek, Eğrek, Seğrek, Alp , Er, Tunga, Şu , Bilge , Gültekin , Basat...
...... bu özenti Selçuklular devrinde de sürmüş "Alaaddin Keykubat, Keyhüsrev, Keykavus..." gibi arap , Acem adı, ünvanı taşıyan yöneticiler ortaya çıkmış , Osmanlılar da bu konuda geri kalmamışlar (!) önceleri Ertuğrul, Orhan , Murat , Yavuz gibi Türklere özgü adlar taşıyan yöneticiler tarafından yönetilirlerken, sonradan Abdülaziz , Abdülhamit , Abdülmecit gibi koyu Osmanlıca adlı yöneticilere kavuşmuşlardır."

Bu satırlar Erhan Tığlı'nın "Adlarımız... Soyadlarımız..." adlı anlatısından...
Dedo11 Yorumu : Benim dil konusunda söylediklerimi lütfen anımsayınız...
Bilir misiniz Osman'a gelinceye dek kayı boyunun liderlerinin tüm adları Türkçedir. Osmanın'da asıl adı başlangıçta "Ataman" olduğu ve kendilerinden önce Anadoluya gelenlerin de desteklerini almak için ; Özellikle Edebali'nin desteğini almak için onun kızı olan Mal Hatun ile evlenmek isteği ve sonrasında Osman adı alışını bilgilerinize sunuyorum...




CUMARTESİ :

İSTİF ÖZGÜRLÜĞÜ
Çoğumuzun her gün gördüğü bir reklam :
"Özgürlük , demire hakim olmakla başlar."

Ve böylece tüm demir istifçilerine "Özgür insan" diyebiliriz arkadaşlar!


Bu satırlar Refik Erduran'ın "Yedi Gün" başlıklı yazısından alınmıştır.
Dedo11 Yorumu : Buradaki olay hani eski dili savunanlar der ya yeni sözcükler o kadar çok anlama geliyor ki hangisini karşıladığını nasıl anlayacağız? Çok anlamlı sözcüklerde ;
1 - En basit anlama kuralıdır ; sözcük çok anlamlıysa ve onun hangi anlamını karşıladığını anlamanın yolu anlatımının ( yazılı ve sözlü ) öncesi ve sonrası ile dikkate alınıp o sözcüğün neyi anlattığı bulunur...
2 - Yeni sözcüklerden daha çok anlama eski kelimeler sahiptir. Dil konusunda çok anlamlı sözcüklere sahip dilleri güçlü dil saymayanlar vardır. Bence bu konu tartışmalıdır...
3 - Hakim sözcüğü bilge, yargıç , sahip olma vb gibi bir sürü anlamı var.
4 - "Demire hakim olmak" burada "özgürlük" sağladığını söymek ;
a) Ülkeniz bu madene sahipse dış ülkelerden almak zorunda kalmayacağınız için bu açıdan özgür kılar sizi.
b) Demire hakim olmak onu teknolojide gerekli yerlerde kullanabilmek yeterliliğine erişmek demek. Bu da teknolojik üretimlerin demirden üretilenler konusunda dışa bağımlı olmamayı getirir ki sizi özgür kılar...
c) Seydişehir Alümünyum fabrikasını , İskenderun Demir Çelik fabrikasını Sovyetler Birliği ülkemize kurmuştu.
Fabrikaları kurarken iki avantaj sundu Türkiyeye : 1) Fabrikalar ağırlık olarak hesaplanıp kg birim fiyatı ile ülkemize pazarlandı. Bu fabrikaların kg maliyeti en ucuz olan bir yatırımla Türkiyeye mal edildi. 2) Bu fabrikaların maliyetleri karşılığında Türkiyeden tek kuruş para alınmamıştır. Karşılık olarak ülkemizden tarımsal ürün alınmıştır. 3) Demir ve çelik olmadan ağır sanayi kurulamıyacağı için SSCB bunu Türkiyenin Batıya bağımlılığı azalsın diye yapmıştır.
5 - Ağır sanayiye ancak demir-çelik teknolojik üretimine sahip olununca varılıyor. Demire hakim olmak bu anlamı da içerebilir... Yani ağır sanayiye sahip olununca emperyalizme , dışa daha az bağımlı olursunuz. Bu da "özgürlük" getirir...




BU SAYIDA OLTAMA TAKILAN KELİMELER ( SÖZCÜKLER ) :

Onlar "homongolos" diyor , biz "adamcık , minyatür canlı" diyoruz...
Onlar "zat" diyor , biz "kimse , kişi" diyoruz...
Onlar "mücerret" diyor , biz "soyut" diyoruz...
Onlar "indi" diyor , biz "desteksiz kanı" diyoruz...
Onlar "kavli" diyor , biz "söz , sözleşme , anlaşma" diyoruz...
Onlar "Curnal" diyor , biz "Jurnal" diyoruz...
Onlar "Jurnal" diyor , biz "ihbar" diyoruz...




Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...






 
Üst