1955-HAFTA-sayı-37 ( 16 Eylül 1955 )

dedo11

Onursal Üye
8 Nis 2013
1,892
5,203

Sayın murtaza5 ;

HAFTA okuma günlüğü : HAFTA OKU(YORUM) :


İlk sayfada önemli bir duyuru-haber var. Üşenmeden buraya yazacağım :
Senenin ilk büyük Yerli filmi :

Lale Film şirketi , uzun zamandanberi hazırladığı ÖLÜM KORKUSU adlı bu sezonun ilk yerli filmini nihayet çıkarmış bulunmaktadır. Halen Lale ve Elhamra Sinemalarında gösterilmekte olan ÖLÜM KORKUSU, gerek ihtiva ettiği müvzuu , gerek artist kadrosu bakımından hayli alaka çekicidir.
Türk sinemacılığında isim yapmış , belli başlı en büyük artistleri bir arada toplayan filmde aşk , kıkançlık , macera ve entrika birbirinne adeta meczedilmiştir.

Baş rollerde Muzaffer Tema , Belgin Doruk , Turan Seyfioğlu , Neriman Köksal , Aziz Basmacı , Kenan Pars , Türkan Altap , Özkan Gürol ve Nihal Duman'ın oynadığı ÖLÜM KORKUSU'nun senaryosu Sezai Solelli tarafından yazılmış ; filmin rejisörlüğünü Mehdi Özgürel , Operatörlüğünü Enver Burçkin yapmıştır....."

Dedo11 Yorumu : Yukarıda bu habere değin iki fotoğraf var.
Ne Muzaffer Tema , Ne Neriman Köksal , Ne Belgin Doruk seyrettiğimiz filmdekilere benzemiyor. Gençlik böyle bir şey işte...


Yine ilk sayfada : Bir reklam :
"
İyi bir şampuan fuzuli bir masraf değildir.
Nitekim hususi Roja şanpuanını tecrübe edip saçlarınızdaki farkı bizzat müşahede ediniz. Bazu şampuanlar gibi saçlarınızı kurutmayacak , aksine olarak her zamandan daha yumuşak ve hafif yapacaktır. Bu neticeleri Roja şampuanı terkibindeki kuvvetlendirici ve yumuşatıcı tabii maddelere medyundur.
Fiyatına gelince : Poşeti yalnız "60" kuruştur. Bu fiyat tecrübe temeniz için de kafi bir sebep değilmi?

Toz Şampuan ROJA"
Dedo11 Yorumu : O tarihleri bilmem ama yaşamımda Ne duydum ne gördüm. "Toz şampuan" ?????




İSTANBULDAKİ MÜESSİF HADİSEDEN ESTANTENELER [ 6 adet fotoğraf eşliğinde ]
"Selanik'te Atatürk'ün Evi ile konsoloshanemize , 5 Eylül Pazartesi gecesi yapılan menfur bomba suikastı , bütün yurtta olduğu gibi şehrimizde de büyük bir infial uyandırmış İzmir ve bilhassa İstanbul'da meessif hadiselerin zuhura sebep olmuştur.

Nümayişçiler, gittikçe taşkın bir hal takınmağa başlamışlar ve ilk önce Beyoğlu'ndan başlıyarak , dükkünların vitrinlerini , daha sonra içerilerine varıncaya kadar eşyaları , parçalayıp kırmışlardır. Bu müessif hadise kısa zamanda İstanbul'un her köşesine yayılmıştır.
Bu arada , bazı kiliseler , binalar tahrip edilmiş ve nümayişçiler tarafından ateşe verilmiştir. İtfaiye grupları derhal yangın mahallerine gitmişlerse de , maalesef , şehrin muhtelif yerlerinde aynı zamanda bir çok yangınlar zulur ettiğinden bazılarını söndürememişlerdir.
Müessif Hadiseler , gece yarısına kadar devam etmiş , maalesef bu arada , bazı çapulcu ve soyguncular , dükkanları ve eşyaları yağma etmeğe yeltenmişlerdir. Memleketin milli servetini tahrip eden bazı çapulcular resimde görüldüğü gibi , bir çok ithal mallarını , otomobilleri parçalayıp kullanılmayacak hale getirmişlerdir.

Gece Yarısından Sonra , Örfi idare ilan edilerek devlet askeri kuvetleri vaziyete hakim olmuştur. Hükümet ertesi günü neşrettiği beyannamede , hadisenin komünist tahriki ile patlak verdiğini ve zarar gören vatandaşlara gerekli yardımların yapılacağını bildirmiş , komünist tahrikçi ve soyguncu olarak 3000 kişi Askeri Mahkemeye verilmiştir."

Dedo11 Yorumu :
1 - Demokrat Parti iktidarında ekonomik sorunlar zirveye çıkmış...
2 - Yıllar sonra Atatürk'ün Selanikteki evenin bombalanması olayının bir derin devlet provakasyonu olup gerçekle ilgisi olmadığı ...
3 - Demokrat Parti'nin olaylara müdahale ettirmediği ( gece yarısına dek ) ( ileride yargılandıklarında kendi ağızlarından ) ,,,
4 - Tutuklanan 3000 adet komünistin böyle olaylarla ideolojik olarak karşı oldukları bir yana hiçbirinin ilişkisi olmadığı ...
ortaya çıkmıştır.
*****Not : Bu tarihimize kara bir leke olarak geçen "6-7 Eylül 1955 Olayları" dır.
Sıkıyönetim savcıları ilk tutuklamalarda hiç ilgilenmedği halede Demokrat Partinin özellikle baskı yaparak bu olayları "KOMÜNİSTLER" yapmıştır noktasına getirip kendi söylediklerine göre 3000 komünist kişi suçlanarak tutuklanmıştır.
a) Düşünün DERİN DEVLET ( Gladionun Türkiyedeki kolu "Seferberlik Tetkik Kurulu" , Kontr gerilla , MİT ne derseniz deyin ) olayı kendi tezgahlıyor. Atatürk'ün Selanikteki evinin bombalama olayını bunlar tertip edip Rumlar yaptı'ya getiriliyor.
b) Ancak Türkiyede saldırılan kişiler sadece rumlar değil diğer azınlıklara da saldırılmıştır. Saldırılan işyerlerinin yüzde 59'u Rumlara , yüzde 17'si Ermenilere , yüzde 12'si yahudilere ait .... vb. olmaı RUMLARA öfkenin bile dürüst olmadığını gösteriyor.
c) İktidar adeta seyrediyor ( Gece yarısına dek ) ne demek bu güçlere yardımcı bile oluyor...
d) Bu olaylara kalkışan toplumun ırkçı-gerici-yobaz-hokkabaz kesimi olduğunu herkes biliyor iken Demokrat Parti bastırıp akla ziyan bir şekilde böyle işlere hiç kalkışmayacak "Komünistleri" de bu işin planlayıcısı , elebaşı olarak suçlayıp tutuklatıyor.
İşte burada duralım. Bilin bakalım komünist suçlaması sonucu bu rezil , gerici , ırkçı kalkışma ile kimler suçlanıp tutuklanıyor. Önde gelen ve tanıyacağınız şu isimler tutuklanıyor. Tutuklananların en bilinen isimleri :
Aziz Nesin , Nihat Sargın , Kemal Tahir , Asım Bezirci , Hasan İzzettin Dinamo , Hulusi Dosdoğru... Yetmez hatta ünlü komünistlerden bazıları hakkında da 6-7 Eylül 1955 Olaylarını tertip ve düzenleme , örgütleme suçlaması ile dava açıldı ama onlar hiçbir zaman mahkemeye getirilemedi. Neden ? Rusyaya kaçtıkları için getirilemediklerini ileri süren ırkçılar oldu... Moskoflara sığındıkları için mahkemeye çıkarılamadığı ileri sürüldü. Gerçekten de bu isimler hiçbir zaman bu mahkemeye çıkarılamadı... Ancak onlar ne orda ne burda kaçak değildiler. Toprağın altına gireli çok olmuştu. Yani ölmüştüler...
e) Komünistlerin Aralık 1955'e kadar yargılanmaları sürdü ve tümü berat etti ve salınıverdi. Şimdi bazılarınız diyecek ki o zaman yine de mahkemeler varmış... Hiç olmasa adalet şaşmıyormuş... Bu konuda yorum yapmıyorum...
f) Bilin bakalım ne oldu ? Irkçı söylemlerle öne çıkan "Kıbrıs Türtür Derneği" suçlu bulunarak kapatıldı. Devletin içindeki asıl güç odakları gündeme bile getirilemedi.
g) MİT tanıklık etsin , dinlensin dendi ama mahkemeye onlar da getirilmedi...
SON SÖZ : KLASİK TÜRK FİLMİ GİBİ hep aynı kalıp .........

Emeğine ve paylaşım isteğine teşekkür ederim...




 
Üst