KARAOĞLAN
Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun Kızıltuğ romanının devamı niteliğindeki 'Cengiz Han'ın Hazineleri' başlığı taşıyan ve Suat Yalaz'ın Akşam Gazetesi'nde 19 Ağustos 1959'da çizmeye başladığı Kaan macerası, çizerini Karaoğlan'a götürecek yolun başlangıcını teşkil eder. İkilinin işbirliği sonucunda hazırlanan dokuz adet Kaan macerasından sonra; Karaoğlan, 3 Ocak 1962 tarihinde yayınlanan Akşam Gazetesi'nde ilk kez okurla buluşmuştur. Nisan 1963'den itibaren ise, ilki 'Asya Kaplanı' olmak üzere kendi başlığını taşıyan periyodik dergileriyle bir ekol haline gelmiştir.
1977 ve 1967 Karaoğlan serileri.
Suat Yalaz, başlangıçta yaptığı çizimlerde Amerikalı Hal Foster'ın Prince Valiant'ından oldukça etkilenmiştir. Abdullah Turhan, Nezih Dündar ve zaman zamanda Metin Erginaslan'ın da asistanlıklarıyla çizdiği sayfaları daha rahat yetiştirmeye başlayan Suat Yalaz, pek çok serüvenin temelini tarih ve folklorumuzdan yaralanarak hazırlamış, aynı ölçüde yabancı edebiyat örneklerini de senaryonun özüne maharetle katmayı başarmıştır. Eserlerinde kullandığı dile büyük özen gösteren Suat Yalaz bazı maceralarda maceraların geçtiği zamanda konuşulan dili bilhassa tercih etmiş ve sözkonusu maceraya ayrı bir ağırlık katmayı başarırken, öykülerine ustaca yerleştirdiği cinsellik ve erotizmi de düzeyli seviyede tutmayı başarmıştır.
Leman ve Tay Yayınları'ndan birer kapak.
Karaoğlan; atletik, deli dolu, gözü pek ve mert bir Uygur gencidir ve bir kahramanda bulunması gerekli özelliklerin hemen hemen hepsine sahip görünmektedir. Zira ideal kahraman şablonunun tam merkezindedir ancak aşırıya kaçan bir çapkınlık yönü de yok değildir. Kesinlikle yalan konuşmaz, adaletten ve güçsüzden yana tavır alır ve yeteneklerini bu unsurlann hizmetine sunmaktan sakınmaz. Karaoğlan'ın ikamet ettiği sabit bir mekanı yok gibidir, sürekli atı Yağmur'un sırtında yeni macera ve heyecanlar peşindedir. Yeni doğan erkek çocuklara isim vermenin üstün bir başarı veya bir meziyeti sonrasında gerçekleştiği Orta Asya Türklerinin gelenekleri dolayısıyla henüz adının olmadığı dönemlerde babasının lakabı nedeniyle 'Otsukarcı'nın Oğlu' olarak anılmıştır. Başlangıçta Cengiz Han dönemini kendine öykü hattı ve tarih dilimi olarak seçmesine karşın ilerleyen maceralarında farklı zaman dilimlerinde, ama yine tarihi dokuda serüvenleri olmuştur. Kaan'daki öykü açılımının aksine Karaoğlan, henüz bir bebekken annesi bir çete tarafından katledilmiş, son anda yetişen babası onu kurtarmayı başarmış ve yaralanmış olmasına rağmen bebeği bir ormancı ve karısına emanet ederek ondan ayrılmıştır. Bebek kendilerine ait olmadığı için yaşlı ormancı ve hanımı geleneksel usulleri dikkate alarak ona ad vermemiş, ancak simsiyah saçlarından dolayı Karaoğlan demekle yetinmişlerdir. Bu öykü hattıyla gelişen kurgu Karaoğlan'ın neredeyse Asya'nın tamamına yakın coğrafyasında değişik maceralara dek uzanmıştır.
2002 Lal Kitap baskısı, ciltli olarak yayınlanan Dağlar Benimdir macerası ve Altay'dan Gelen Yiğit filminin fotoroman kapakları.
Karaoğlan'a maceralannda babası Baybora; midesine ve kavgaya düşkün, yaşlı savaşçı Balaban; Semerkand'da hırsızlık yaparken yakaladığı, sonradan daimi sevgilisi olan Bayırgülü; kocamış at uşağı Çalık ve atı Yağmur eşlik eder. Sırasıyla Akşam, Milliyet, Güneş, Takvim gibi gazetelerde yayınlanan maceraları dışında; ilki 1963 yılında, diğerleri 1964, 1967 ve son olarak da 1973'de Muhtar Yavaşça'nın ve 1982'de Güneş Gazetesi bünyesinde 158 sayı çıkan Karaoğlan dergi serileriyle haftalık periyotta yayınlanma süreci son bulmuştur. 1988' de Tay Yayınlarından on beş günde bir aralıkla 20 sayı çıkmış, bunlar ertesi yıl ikişerli olarak 'büyük albüm' halinde yeniden bayilere dağıtılmıştır. Ocak 2000'de Leman Yayınlarından ve son olarak da 2002 yılı ortalarından itibaren Lal Kitap'tan ayda bir olarak hayranları ile buluşmasını sürdürmüştür. Ayrıca Fransa, Kuzey Afrika ülkeleri ve Almanya'da Kebir başlığıyla yayın şansı bulan Karaoğlan, kırk yılı aşan kariyeri ve zengin macera koleksiyonuyla Türkiye'deki en geniş macera hacmine sahip çizgiroman başlıklarından biridir. Bunların dışında başlık, 1960'ların sonundan itibaren Milliyet Gazetesi sayfalarından birer sayfalık formatta ve 1990'ların ikinci yarısından itibaren Takvim Gazetesinden alt yazılı resimli roman formatında eski maceralarını yeniden okuyuculara yansıtmıştır.
Karaoğlan'ın 1963 ve 1973 serilerinden birer kapak.
Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun Kızıltuğ romanının devamı niteliğindeki 'Cengiz Han'ın Hazineleri' başlığı taşıyan ve Suat Yalaz'ın Akşam Gazetesi'nde 19 Ağustos 1959'da çizmeye başladığı Kaan macerası, çizerini Karaoğlan'a götürecek yolun başlangıcını teşkil eder. İkilinin işbirliği sonucunda hazırlanan dokuz adet Kaan macerasından sonra; Karaoğlan, 3 Ocak 1962 tarihinde yayınlanan Akşam Gazetesi'nde ilk kez okurla buluşmuştur. Nisan 1963'den itibaren ise, ilki 'Asya Kaplanı' olmak üzere kendi başlığını taşıyan periyodik dergileriyle bir ekol haline gelmiştir.
1977 ve 1967 Karaoğlan serileri.
Suat Yalaz, başlangıçta yaptığı çizimlerde Amerikalı Hal Foster'ın Prince Valiant'ından oldukça etkilenmiştir. Abdullah Turhan, Nezih Dündar ve zaman zamanda Metin Erginaslan'ın da asistanlıklarıyla çizdiği sayfaları daha rahat yetiştirmeye başlayan Suat Yalaz, pek çok serüvenin temelini tarih ve folklorumuzdan yaralanarak hazırlamış, aynı ölçüde yabancı edebiyat örneklerini de senaryonun özüne maharetle katmayı başarmıştır. Eserlerinde kullandığı dile büyük özen gösteren Suat Yalaz bazı maceralarda maceraların geçtiği zamanda konuşulan dili bilhassa tercih etmiş ve sözkonusu maceraya ayrı bir ağırlık katmayı başarırken, öykülerine ustaca yerleştirdiği cinsellik ve erotizmi de düzeyli seviyede tutmayı başarmıştır.
Leman ve Tay Yayınları'ndan birer kapak.
Karaoğlan; atletik, deli dolu, gözü pek ve mert bir Uygur gencidir ve bir kahramanda bulunması gerekli özelliklerin hemen hemen hepsine sahip görünmektedir. Zira ideal kahraman şablonunun tam merkezindedir ancak aşırıya kaçan bir çapkınlık yönü de yok değildir. Kesinlikle yalan konuşmaz, adaletten ve güçsüzden yana tavır alır ve yeteneklerini bu unsurlann hizmetine sunmaktan sakınmaz. Karaoğlan'ın ikamet ettiği sabit bir mekanı yok gibidir, sürekli atı Yağmur'un sırtında yeni macera ve heyecanlar peşindedir. Yeni doğan erkek çocuklara isim vermenin üstün bir başarı veya bir meziyeti sonrasında gerçekleştiği Orta Asya Türklerinin gelenekleri dolayısıyla henüz adının olmadığı dönemlerde babasının lakabı nedeniyle 'Otsukarcı'nın Oğlu' olarak anılmıştır. Başlangıçta Cengiz Han dönemini kendine öykü hattı ve tarih dilimi olarak seçmesine karşın ilerleyen maceralarında farklı zaman dilimlerinde, ama yine tarihi dokuda serüvenleri olmuştur. Kaan'daki öykü açılımının aksine Karaoğlan, henüz bir bebekken annesi bir çete tarafından katledilmiş, son anda yetişen babası onu kurtarmayı başarmış ve yaralanmış olmasına rağmen bebeği bir ormancı ve karısına emanet ederek ondan ayrılmıştır. Bebek kendilerine ait olmadığı için yaşlı ormancı ve hanımı geleneksel usulleri dikkate alarak ona ad vermemiş, ancak simsiyah saçlarından dolayı Karaoğlan demekle yetinmişlerdir. Bu öykü hattıyla gelişen kurgu Karaoğlan'ın neredeyse Asya'nın tamamına yakın coğrafyasında değişik maceralara dek uzanmıştır.
2002 Lal Kitap baskısı, ciltli olarak yayınlanan Dağlar Benimdir macerası ve Altay'dan Gelen Yiğit filminin fotoroman kapakları.
Karaoğlan'a maceralannda babası Baybora; midesine ve kavgaya düşkün, yaşlı savaşçı Balaban; Semerkand'da hırsızlık yaparken yakaladığı, sonradan daimi sevgilisi olan Bayırgülü; kocamış at uşağı Çalık ve atı Yağmur eşlik eder. Sırasıyla Akşam, Milliyet, Güneş, Takvim gibi gazetelerde yayınlanan maceraları dışında; ilki 1963 yılında, diğerleri 1964, 1967 ve son olarak da 1973'de Muhtar Yavaşça'nın ve 1982'de Güneş Gazetesi bünyesinde 158 sayı çıkan Karaoğlan dergi serileriyle haftalık periyotta yayınlanma süreci son bulmuştur. 1988' de Tay Yayınlarından on beş günde bir aralıkla 20 sayı çıkmış, bunlar ertesi yıl ikişerli olarak 'büyük albüm' halinde yeniden bayilere dağıtılmıştır. Ocak 2000'de Leman Yayınlarından ve son olarak da 2002 yılı ortalarından itibaren Lal Kitap'tan ayda bir olarak hayranları ile buluşmasını sürdürmüştür. Ayrıca Fransa, Kuzey Afrika ülkeleri ve Almanya'da Kebir başlığıyla yayın şansı bulan Karaoğlan, kırk yılı aşan kariyeri ve zengin macera koleksiyonuyla Türkiye'deki en geniş macera hacmine sahip çizgiroman başlıklarından biridir. Bunların dışında başlık, 1960'ların sonundan itibaren Milliyet Gazetesi sayfalarından birer sayfalık formatta ve 1990'ların ikinci yarısından itibaren Takvim Gazetesinden alt yazılı resimli roman formatında eski maceralarını yeniden okuyuculara yansıtmıştır.
Karaoğlan'ın 1963 ve 1973 serilerinden birer kapak.