CRÉCY
Sevgili Diyardaşlar,
Şimdiye kadar okuduğunuz çizgi öykülerden farklı bir deneyime hazır olunuz.
Sevgili dostum Nadir’in (gulyabani) hem keşfedip hem de duru Türkçesiyle Almancadan dilimize kazandırdığı
“Crécy” adlı tarihsel öykü kitabımız, İngiltere’nin en büyük savaşını anlatıyor.
Benim çorbadaki tuzum ise sadece ve naçizane balonlama ve düzenlemedir.
Çok uzatmadan Nadir üstadımın kitap ve anlatılan öyküyle ilgili giriş yazısına geçelim:
Şimdiye kadar okuduğunuz çizgi öykülerden farklı bir deneyime hazır olunuz.
Sevgili dostum Nadir’in (gulyabani) hem keşfedip hem de duru Türkçesiyle Almancadan dilimize kazandırdığı
“Crécy” adlı tarihsel öykü kitabımız, İngiltere’nin en büyük savaşını anlatıyor.
Benim çorbadaki tuzum ise sadece ve naçizane balonlama ve düzenlemedir.
Çok uzatmadan Nadir üstadımın kitap ve anlatılan öyküyle ilgili giriş yazısına geçelim:
Savaşta yer alan bir okçunun ağzından anlatılan ve bir çizgi roman da alışık olduğumuzdan çok daha fazla argo kullanılan bu eser İngilizler ile Fransızlar arasında yapılan Yüzyıl Savaşları’nın (1337 - 1453) önemli muharebelerinden biri olan Crécy savaşını oldukça gerçekçi bir dilde yansıtmaktadır.
Çeşitli tarihçiler farklı veriler sunmasına rağmen, genel görüşe göre muharebeye katılan İngiliz ordusu 15.000, Fransız ordusu 30.000 kişiden oluşmaktaydı (o dönemde İngiltere’nin nüfusu 4 milyon, Fransa nüfusu 15 milyondu). Fransa ordusu ağırlıklı olarak atlı ve zırhlı şövalyeler ve paralı askerlerden oluşurken, İngiliz ordusunda 1500 civarında şövalye, 7500 okçu, 6000 piyade vardı. O yıllarda Fransa’da düzenli askerlik olmadığından savaş gücü olarak eğitimli aristokrat sınıfından şövalyeler kullanılıyordu. At - silah - zırh temini dönem koşullarında pahalı olduğundan köylünün birinin şövalye olarak savaşa katılması neredeyse imkansızdı. Sadece savaşılan bölgenin halkı kafa sayısını arttırmak amacıyla piyade olarak askere alınıyordu. İngiliz ordusu ise Fransızların aksine halktan gelen okçulara dayanmaktaydı. Bir önceki yüzyılda ağır silahlı ve bir kere hareketlendikten sonra neredeyse durdurulamaz olan ağır silahlı şövalyeler savaşların kaderini belirlerken, İngilizler uzun menzilli silahların avantajlı bir durumda konumlandıklarında bir savaşın kaderini değiştirebileceğini 1333’de İskoçlar ile yapılan Halidon Hill savaşında görmüşlerdi. Okçuları yetiştirmek ve donatmak masrafsızdı. Ayrıca işgal edilen bir ülkede yağmalarla elde edilebilecek ganimet, geçim zorluğu çeken İngiliz köylülerince kolay para kazanma yolu olarak görüldüğünden, kolaylıkla gönüllü okçular bulunabiliyordu.
Crécy savaşının sonunda İngiliz kayıplarının 300 civarında olduğu, Fransız kayıplarının ise 2500 civarı şövalye olmak üzere 8.000 civarında olduğu sanılmaktadır.
Crécy savaşı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenlere Bernard Cornwell’ın 2000 yılında yazıp 2005 de ülkemizde Koridor Yayıncılık tarafından basılan Kutsal Kasenin Peşinde üçlüsünü okumalarını tavsiye ederim. Bu dizi de bir okçunun ağzından anlatılmakta olup dönem, silahlar, gelenek ve görenekler, okçuluk, şövalyelik hakkında detaylı bilgi vermektedir. Serinin 1. Cildi olan “Şeytanın Atlıları"nın yaklaşık son elli sayfası Crécy savaşına ayrılmıştır.
Ülkemizde tarih meraklıları haricinde pek bilinmeyen bir savaşın dünya askerlik tarihince önemli kabul edilen bir muharebesini daha önce okuduğum başka eserlerle de karşılaştırıdığımda oldukça gerçekçi anlatan bu eseri severek çevirdim, umarım siz de severek okursunuz.
Sevgi & Saygı…
Çeşitli tarihçiler farklı veriler sunmasına rağmen, genel görüşe göre muharebeye katılan İngiliz ordusu 15.000, Fransız ordusu 30.000 kişiden oluşmaktaydı (o dönemde İngiltere’nin nüfusu 4 milyon, Fransa nüfusu 15 milyondu). Fransa ordusu ağırlıklı olarak atlı ve zırhlı şövalyeler ve paralı askerlerden oluşurken, İngiliz ordusunda 1500 civarında şövalye, 7500 okçu, 6000 piyade vardı. O yıllarda Fransa’da düzenli askerlik olmadığından savaş gücü olarak eğitimli aristokrat sınıfından şövalyeler kullanılıyordu. At - silah - zırh temini dönem koşullarında pahalı olduğundan köylünün birinin şövalye olarak savaşa katılması neredeyse imkansızdı. Sadece savaşılan bölgenin halkı kafa sayısını arttırmak amacıyla piyade olarak askere alınıyordu. İngiliz ordusu ise Fransızların aksine halktan gelen okçulara dayanmaktaydı. Bir önceki yüzyılda ağır silahlı ve bir kere hareketlendikten sonra neredeyse durdurulamaz olan ağır silahlı şövalyeler savaşların kaderini belirlerken, İngilizler uzun menzilli silahların avantajlı bir durumda konumlandıklarında bir savaşın kaderini değiştirebileceğini 1333’de İskoçlar ile yapılan Halidon Hill savaşında görmüşlerdi. Okçuları yetiştirmek ve donatmak masrafsızdı. Ayrıca işgal edilen bir ülkede yağmalarla elde edilebilecek ganimet, geçim zorluğu çeken İngiliz köylülerince kolay para kazanma yolu olarak görüldüğünden, kolaylıkla gönüllü okçular bulunabiliyordu.
Crécy savaşının sonunda İngiliz kayıplarının 300 civarında olduğu, Fransız kayıplarının ise 2500 civarı şövalye olmak üzere 8.000 civarında olduğu sanılmaktadır.
Crécy savaşı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenlere Bernard Cornwell’ın 2000 yılında yazıp 2005 de ülkemizde Koridor Yayıncılık tarafından basılan Kutsal Kasenin Peşinde üçlüsünü okumalarını tavsiye ederim. Bu dizi de bir okçunun ağzından anlatılmakta olup dönem, silahlar, gelenek ve görenekler, okçuluk, şövalyelik hakkında detaylı bilgi vermektedir. Serinin 1. Cildi olan “Şeytanın Atlıları"nın yaklaşık son elli sayfası Crécy savaşına ayrılmıştır.
Ülkemizde tarih meraklıları haricinde pek bilinmeyen bir savaşın dünya askerlik tarihince önemli kabul edilen bir muharebesini daha önce okuduğum başka eserlerle de karşılaştırıdığımda oldukça gerçekçi anlatan bu eseri severek çevirdim, umarım siz de severek okursunuz.
Sevgi & Saygı…
Sözlük
Sevgili Nadir dostum kitabı çevirmekle kalmadı, öyküyü daha iyi anlayabilmemiz adına bir de küçük sözlük hazırladı. Böylece öyküde geçen kişiler, yerler, eşyalar vs. ile ilgili olarak özel bir araştırma yapmadan bilgiye kolay yoldan ulaşmamız sağlanmış oldu. Bu detaylı sözlüğü, burada fazla yer kaplamasın diye kitabımızın sonuna eklediğimiz ek bir sayfada verdik.
Tavsiyem, kitaba başlamadan önce sözlüğü bir gözden geçirmenizdir.
Sevgili Nadir dostum kitabı çevirmekle kalmadı, öyküyü daha iyi anlayabilmemiz adına bir de küçük sözlük hazırladı. Böylece öyküde geçen kişiler, yerler, eşyalar vs. ile ilgili olarak özel bir araştırma yapmadan bilgiye kolay yoldan ulaşmamız sağlanmış oldu. Bu detaylı sözlüğü, burada fazla yer kaplamasın diye kitabımızın sonuna eklediğimiz ek bir sayfada verdik.
Tavsiyem, kitaba başlamadan önce sözlüğü bir gözden geçirmenizdir.
Gelelim teknik olarak söylenecek son birkaç söze…
Çizgi öykümüzün balonlamasında genel olarak “10Centcomics” adlı fontu kullandım. Orijinaliyle aynı olmak üzere font boyutunu 11,8 punto satır arasını 13 punto olarak uyguladım. (Yeri gelmişken, forumun bir yerinde büyük “I” harfinin tırnaklı ya da tırnaksız kullanımıyla ilgili bir tartışma görmüştüm. Sanırım ‘tırnaksız’ kullanımın daha uygun olduğu görüşü savunuluyordu. Bir çizgi roman için benim de şahsi görüşüm aynı yönde olmakla birlikte, kitabımızın orijinalinde “I” harfleri tırnaklı olduğundan, ben de buradaki tercihimi bu yönde kullandım.)
Öykünün ilk karesinde yer alan “AĞUSTOS 1346” yazısının fontu “Spellcaster”. Ancak bu ticari bir font olduğundan kısa araştırmamda fontu free olarak indirebileceğim bir kaynak bulamadım. Ben de internetteki öngörüntülerden kopyala-yapıştır-birleştir tekniğini kullanıp aslıyla aynı bir tekst ürettim. Allahtan bu font başka bir yerde kullanılmıyordu.
Künye kısmında “Colonna MT”, öykü içindeki haritalarda “Beniolo” fontunu kullandım. Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısının başlığı “Futura Condensed Bold”, ana text ise “Times New Roman” fontuyla gerçekleştirildi.
Balonlamada Almanca’dan Türkçe’ye çevrilmiş metinler fazla sıkıntı yaratmadı. Genel olarak metinler balonların içine sorunsuzca sığdı. Tabi burada hece kesme kurallarına azami ölçüde dikkat ettiğimi de belirtmeliyim. Ancak üç-beş yerde metinlerin balona sığmadığı oldu. Bu durumlarda da metni kırpmak yerine balonu biraz büyüterek sorunu çözdüm.
Başka söylenecek ne kaldı? Ha, evet… Kitabın sonundaki İngilizce 2 reklam sayfasını Nadir dostumun da görüşünü alarak kaldırdım.
Ben öyküyü balonlarken zaten inceledim ancak böylesi güzel bir öyküyü tüm işlemler bittikten sonra ağız tadıyla bir kez daha okudum.
Umarım siz de okurken bizim aldığımız keyfi alırsınız.
Hepinize iyi okumalar…
Çizgi öykümüzün balonlamasında genel olarak “10Centcomics” adlı fontu kullandım. Orijinaliyle aynı olmak üzere font boyutunu 11,8 punto satır arasını 13 punto olarak uyguladım. (Yeri gelmişken, forumun bir yerinde büyük “I” harfinin tırnaklı ya da tırnaksız kullanımıyla ilgili bir tartışma görmüştüm. Sanırım ‘tırnaksız’ kullanımın daha uygun olduğu görüşü savunuluyordu. Bir çizgi roman için benim de şahsi görüşüm aynı yönde olmakla birlikte, kitabımızın orijinalinde “I” harfleri tırnaklı olduğundan, ben de buradaki tercihimi bu yönde kullandım.)
Öykünün ilk karesinde yer alan “AĞUSTOS 1346” yazısının fontu “Spellcaster”. Ancak bu ticari bir font olduğundan kısa araştırmamda fontu free olarak indirebileceğim bir kaynak bulamadım. Ben de internetteki öngörüntülerden kopyala-yapıştır-birleştir tekniğini kullanıp aslıyla aynı bir tekst ürettim. Allahtan bu font başka bir yerde kullanılmıyordu.
Künye kısmında “Colonna MT”, öykü içindeki haritalarda “Beniolo” fontunu kullandım. Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısının başlığı “Futura Condensed Bold”, ana text ise “Times New Roman” fontuyla gerçekleştirildi.
Balonlamada Almanca’dan Türkçe’ye çevrilmiş metinler fazla sıkıntı yaratmadı. Genel olarak metinler balonların içine sorunsuzca sığdı. Tabi burada hece kesme kurallarına azami ölçüde dikkat ettiğimi de belirtmeliyim. Ancak üç-beş yerde metinlerin balona sığmadığı oldu. Bu durumlarda da metni kırpmak yerine balonu biraz büyüterek sorunu çözdüm.
Başka söylenecek ne kaldı? Ha, evet… Kitabın sonundaki İngilizce 2 reklam sayfasını Nadir dostumun da görüşünü alarak kaldırdım.
Ben öyküyü balonlarken zaten inceledim ancak böylesi güzel bir öyküyü tüm işlemler bittikten sonra ağız tadıyla bir kez daha okudum.
Umarım siz de okurken bizim aldığımız keyfi alırsınız.
Hepinize iyi okumalar…
MEDIAFIRE Linki:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Son düzenleme: