scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,907
Train
John Coiley - Train (Trenler) - DK Eyewitness Books

İngilizce
Yazan: John Coiley
Basım yılı: 2009 (ilk baskı 1992)
DK (Dorling Kindersley) yayınevi, Londra
"DK Eyewitness" serisinden
73 sayfa, 23 MB, s-pdf (rar dosyasını açın)


dkbooktrainkapak.jpg

(Mega)

"Dorling Kindersley" (DK)'in "Eyewitness" serisinden çıkan bol resimli eğitici kitaplardan bir başkası. Meraklı bir konuyu işleyen bu kitabın da taraması bana ait değil, bu da diğerleri gibi yabancı bir siteden alıntılandı.


"Dorling Kindersley Eyewitness" serisinin diğer kitapları için sıralı liste
 
Son düzenleme:

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
59
144
denizci
Sadece bunların model dükkanlarını gördüm gezdim, içinde tren ve aksesurları harici hiçbir şey olmayan dükkanlar hem de, bizim bildiğimiz model trenler vardı; onları zaten biliyoruz da; ilk kez gördüğüm aşırı küçük trenler vardı, yani Polo şekeri paketi gibi küçücük lokomotifler, vagonlar ve aksesurarları, üstelik o minicik lokomotifler vb... tıkır tıkır da çalışıyorlardı, diğerlerine göre bu küçükler aşırı pahalıydı tabii, ama içeri bir giriyordunuz; en az yarım saat çıkamıyordunuz, sadece izlemek bile müthişti, adamlarda bunun hastaları çok fazla, eline sağlık üstadım, bu işe biz de mi girsek ne yapsak :D
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,907
Sadece bunların model dükkanlarını gördüm gezdim, içinde tren ve aksesurları harici hiçbir şey olmayan dükkanlar hem de, bizim bildiğimiz model trenler vardı; onları zaten biliyoruz da; ilk kez gördüğüm aşırı küçük trenler vardı, yani Polo şekeri paketi gibi küçücük lokomotifler, vagonlar ve aksesurarları, üstelik o minicik lokomotifler vb... tıkır tıkır da çalışıyorlardı, diğerlerine göre bu küçükler aşırı pahalıydı tabii, ama içeri bir giriyordunuz; en az yarım saat çıkamıyordunuz, sadece izlemek bile müthişti, adamlarda bunun hastaları çok fazla, eline sağlık üstadım, bu işe biz de mi girsek ne yapsak :D

Plastik yaşantımıza tam anlamıyla girmeden önceki yıllarda oyuncaklar genelde metal ve ahşaptan yapılıyordu ve bir işlevi olursa da çoğunlukla bu işlev mekanik bir sistemle hayata geçiriliyordu. Çevreyi kirleten ve sürekli masraf çıkartan pilleri kullanan oyuncaklar henüz ortalarda yoktu. Benim metalden (teneke) bir "Jeep"im vardı, tekerlekleri kauçuktu ve direksiyonu çevirince onlar da dönerdi. Enerjisini kurma koluyla kurulan zembereğinden alırdı vs vs. Yakın zamanlarda bazı Rus (Sovyet?) malı oyuncaklarda da bu geleneksel sistemi gördüm (kurarak çalışan oyuncak çamaşır makinesi ve saç kurutma makinesi..) Bu tür oyuncaklar çocukların hayal gücünü daha çok besliyor sanırım, üstelik çevreye de duyarlılar. Bendeki "Jeep"in çok daha pahalısı büyük kırmızı İtfaiye arabalarıydı. Bir sonraki aşama da oyuncak tren setleriydi ki içlerinde yok yoktu (İstasyonlar, köprüler, dağlar ovalar). Duyduğumuza göre çocukluğunu doya doya yaşayamamış bazı varlıklı erişkinler şimdilerde evlerinin bir bölümüne kurdukları bu kocaman tren setleri ile oynuyorlarmış, hattâ torunlarına bile elletmiyorlarmış onları!:D

"Sunay Akın"ın kurduğu Göztepe'deki "İstanbul Oyuncak Müzesi"ni görmenizi öneririm. Şurada da müzenin var.
 

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
59
144
denizci
Sunay Akın’ın İstanbul Oyuncak Müzesi’ine gitmemiş olur muyum sevgili üstadım, hem de defalarca, orada sadece büyüklere özel ve aşırı ciddi bir mesaj vardır, ama gizli.

Bir resime herkes bakar; ama hepsi aynı şeyi görmeyebilir. Pablo Picasso kendi sergisinde, adamın birinin çok çok uzun bir süre bir tablonunun önünde öylece durmuş sadece o tabloya baktığını görmüş, Picasso daha fazla dayanamaz yanına gider öğrenmek için; adam da “Tablonun adı ‘Balık’, ama bakıyorum bakıyorum; bir türlü balığa benzer bir şey göremiyorum hiç” der, Picasso da ona; pazara gidip balık tezgahlarına bakmasını söyleyerek “Bu balık değil; resim” der, bu hikaye değil; yaşanmış gerçek olaydır.

Müzede de böyle bir durum var, çocuklarla vb… gitmiş tüm büyüklere sordum (ve hala da sorarım) hiçbiri cevap veremedi bana bugüne kadar, halbuki çocuklara değil; sadece ve sadece büyüklere yapılmış bir şey ki; ne şey yani, ben görür görmez dumur olmuştum, internetten bulamadım, ama arayacağım daha, belki bulur gösteririm üstadım, anlatılacak gibi değil çünkü.
 

scanfan

Yönetici
25 Eyl 2013
7,210
75,907
......Bir resime herkes bakar; ama hepsi aynı şeyi görmeyebilir. Pablo Picasso kendi sergisinde, adamın birinin çok çok uzun bir süre bir tablonunun önünde öylece durmuş sadece o tabloya baktığını görmüş, Picasso daha fazla dayanamaz yanına gider öğrenmek için; adam da “Tablonun adı ‘Balık’, ama bakıyorum bakıyorum; bir türlü balığa benzer bir şey göremiyorum hiç” der, Picasso da ona; pazara gidip balık tezgahlarına bakmasını söyleyerek “Bu balık değil; resim” der, bu hikaye değil; yaşanmış gerçek olaydır....

Sevgili "fındıkfındık" üstadım, "Picasso"dan verdiğiniz örnek çok hoş ve anlamlıydı. Benim de aklıma hemen Belçikalı sürrealist ressam "Rene Magritte"in 1928'de çizdiği ve "Bu bir pipo değildir" (Ceci n'est pas une pipe) adını verdiği gerçeküstü tablosu geldi. "İmgelerin İhaneti" adını verdiği bu ve bunun gibi bir seri tablo çizmişti Magritte. Nesnelerin göründüklerinden farklı anlamlar da içerebileceğini vurgulayan felsefi bir yaklaşımı olan bu pipo tablosu popüler kültürde sıklıkla tekrarlanmıştır. Fransız felsefeci "Michel Foucault", tabloyla aynı adı verdiği kitabında bu tabloyu enine boyuna irdelemiştir. Bizimkiler boş durur mu? Hemen bir karikatür de bizim sanatçılarımızdan gelmiş, popüler kültüre bir katkı olsun diye. ÇD adı üstünde çizgi ağırlıklı olduğu için karikatürü de diğerleriyle birlikte hemen buraya aldım. Karikatür "Umut Sarıkaya"ya ait.

bubirpipodeildir.jpg

 
Son düzenleme:

yeryüzü

Yönetici
3 Eki 2011
17,141
77,486
hiçbiryerde :)
Karikatür çok çarpıcı ama oradaki
mesaj da ters köşeye yatırıyor,
bizi sken, ressam değil , "düzen",
"Bu bir jeans, pantalon değil" hesabı, çaktın?
hay allah benimki de nasıl cümle oldu şimdi,
çık çıkabilirsen işin içinden!
Selamlar dostlar...
 

denizkara

Yeni Üye
28 Mar 2010
59
144
denizci
Aynı Picasso örneğindeki gibi sevgili scanfan dostum; aynı "şey"e bakan herkes, aynı "şey"i görmeyebilir, müzedeki konu da %100 aynı, acaba neye bakıyoruz.

Müzeyle ilgili araştıracağım dediğim "şey"i; resim olarak internette bulamadım, gidip resmini çekmek lazım, yolu düşen olur da çekip paylaşırsa çok mutlu olurum, kısaca anlatmaya çalışayım (Aslında konu kitap olur, hiç abartmıyorum).

Müze zaten çok eski bir ev, her katta doğal olarak odalar var ve her odaya değişik bir ana tema verilmiş; kimi uzay, kimi tren, vb..., her bir alt tema ise; ayrı ayrı camekânlar içinde, bir de Nazi Almanyasının oyuncaklarına ayrılmış vitrin var ki ne sergen; oyuncak Nazi askerleri, tankları, uçakları vb..., tabii onların çocukları da çocuktu; bu oyuncaklarla bile olsa, beyinleri yıkanmadan önce.

Pırıl pırıl, cicili bicili oyuncaklar; camlı, dokunulmaz tezgah içinde ve her vitrinde olduğu gibi; üstüne oturtulduğu bir tümseği var, tüm vitrinler yaklaşık yerden yarım metre kadar yüksekte, tabii her gelen; sadece camekânın içine bakıyor, kim bakar altına, hele çocuksa; pırıl pırıl oyuncaklar varken vitrinin oturtulduğu tümseğe kim bakar, ama büyüksen başka.

Müzedeki tüm camekânların oturtulduğu tümsekler sıradan, ama bu oturtulan tümsek başka, kimse görmese de, bir tek o başka, üstelik üstündeki gibi onun camekânı hiç yok, ne de herhangi bir yazı, isterseniz elinizle dokunabilirsiniz de onlara.

O pırıl pırıl camekânlı tezgah:

Öldürülen çocukların; ayakkabıları, yırtık elbiseleri ve parçalanmış oyuncakları üzerine oturtulmuştur.

Ben dokunamadım.
 
Son düzenleme:
Üst