Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Dakota ciddi anlamda her sayısını beyin cerrahi ameliyatı yapar biçimde okunası bir yayınmış. Önceki sayılarda dostların pek çoğunun şaşkınlıklarını belirttiği gibi enteresan karelerden oluşmuş. Jeymis Tomston'un Buffalo Bill olarak başlayan hayatı ileride, Kinowa öykünmesiyle devam ediyor ve en nihayetinde estetik zorlamalarla Tex'e dönüşürken ciddi beyin travmalarına sebep oluyor. İleriki sayılarda Asterix ve Red Kit'de devreye girerse hiç şaşırmam.
Balonlar, yorumlar, gülme krizine sebebiyet vererek bu travmaya bir de şizofrenik semptomları ekliyor. Sonuçta da balatalar yanıyor tabii.
Abi bulup çıkarmasaydın gün yüzüne haberimiz bile olmayacaktı.
Çok teşekkürler.
sevgili üstadım yine beni düşünerek verdiğin bu kitap hediyelerin en değerlisidir her zaman takdir edilecek konuşulacak saygı duyulacak bir insan örneğisiniz
hiç yorulmadan bıkmadan değerli zamanlarınızı bu kitapları tarayarak bizlerle paylaşıyorsunuz bizde ancak böyle kuru nacizane teşekkürlerimizi sunabiliyoruz
Diyecek söz kalmıyor diyarın vazgeçilmez kişisisiniz saygılarımla selamlıyorum üstadım sağol varol
:89::88::42:
Üstatların tersine ben genellikle böyle eski yayınları çok incelemem, şöyle bir göz atar
geçerim fakat Bakunin dostumun yorumu üzerine bu sayıyı okumak farz oldu.
Dakota isminin ilk hecesinden şüphelenmem gerekirdi, okuyunca anladım ki yazarlar Dadaistmiş.
Bildiğimiz gibi Dada, Dadaizm veya Dadacılık I. Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır.
Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa ve erotizme
bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir.
Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan
bir felsefi yapıdan etkilenir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır. Dada’cı yazarlar,
kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor,
burjuva değerlerinin tiksinçliğini,pisliğini,iğrençliğini,berbatlığını,rezaletliğini vurguluyorlardı.
Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler...
Dadacılık 1922 sonrasında etkinliğini yitirmeye başladı. Dadacılar gerçeküstücülüğe (sürrealizm) yöneldi.
Sürrealizm denince de ülkemizden birçok örneği hatırlayabiliriz hepimiz tabii...
Ağabey ellerine, gönlüne sağlık; hazine değerinde
kitaplar, dergiler için teşekkürler...